| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1504) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 29 .12.2016 |
MAZLUM NURLU (Manisa) - Sayın Başkanım, Anayasa Komisyonunun sayın üyelerini, basın mensuplarını, Komisyon çalışmalarına katkı veren değerli milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.
Grubumuzda benden önce söz alan değerli konuşmacıların Anayasa değişikliğiyle ilgili olarak, ülkemiz kamu yönetimine birçok olumsuzluklar getireceğine, millet iradesinin bir yansıması olan yasamanın Türkiye Büyük Millet Meclisinin etkisinin giderek azalacağına; pakette yer alan yetkileri alan hangi başkan, hangi cumhurbaşkanı olursa olsun bu kadar çok yetkinin tek bir kişiye denetimsiz olarak verilmesinin, yetkilerin tek elde toplanmasının parlamenter demokrasiyi ortadan kaldıracağına; teklifin kişiye özel bir anayasa değişikliği olduğuna, bu paketle bir tek adam rejimi dayatmasıyla karşı karşıya bulunduğumuza; sonuç olarak paketin yasalaşması hâlinde Türkiye'de yönetim anlamında çok ciddi ve telafisi olmayan sıkıntılar yaratacağına dair bizlerle paylaştıkları değerli bilgilerine ve sorumluluklarına ülkemiz ve demokrasimiz adına duydukları ciddi endişelere katıldığımı ifade etmek istiyorum.
Burada grubumuz ve milletvekillerimiz tarafından ifade edilen ve bazen de örtüşen bilgileri tekrara düşmemek adına ve ayrıca Komisyonun değerli üyelerinin ve kamuoyunun takdir ve değerlendirmelerini başka bir açıdan da yapabilmeleri bakımından sözlerime Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin 5 Ocak 2016 tarihinde yaptığı grup konuşmasındaki başkanlıkla ilgili durum tespitleriyle devam etmek istiyorum. Sayın Bahçeli'nin bu konuşmasından özetle "Milliyetçi Hareket Partisi başkanlık sistemine tümden karşı olup parlamenter sistemin revize edilerek güçlendirilmesinden yanadır. Planlanan ve geniş katılımlı olmasını istediğimiz yeni anayasa hazırlık çalışmalarında başkanlık sisteminin tıkaç işlevi görmemesi en halisane dileğimizdir. Başkanlık sistemi Erdoğan'ın şahsi ikbal ve ihtirasıdır. Davutoğlu iradesini göstersin ve gözlerini açsın, buna alet olmasın, buna fırsat vermesin. Erdoğan'ın mizacıyla başkanlığın diktatörlüğe ortam açması, üniter yapıyı imha etmesi kaçınılmazdır. Erdoğan'ın Hitler açıklamasının yanında dillendirdiği bir görüşü de tevil ve tamiri imkânsız zihnî bulanıklığı deşifre etmiştir. Erdoğan diyor ki: 'Başkanlık sisteminin uygulamasında siz eğer adalet dağıtıyorsanız halkın aradığı nedir? Adalettir. Bu olduğu anda sıkıntı olmaz.' Hitler de bu havadaydı. Almanya'da yapılan adaletsizliği onarmak için kendisini görevli addetmişti; Stalin de böyle düşünüyordu, sınıfsal adaletsizliği bitirmeyi gaye edinmişti. Tarihteki tüm despotlar, tüm otokrat yönetimler adalet dağıttıklarını zannetmişlerdi fakat dağıttıkları hem ülkeleri hem de kendileri oldu." Sayın Bahçeli devam ediyor: "Erdoğan bilmiyorsa kendisine öğreteyim, Türkiye'de adaletin dağıldığı tek merci, huzuruna çıkmaktan kaçtığı mahkemelerdir çünkü Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Yasama, yürütme ve yargı erklerinin denge ve denetimine dayanmaktadır. Erdoğan'ın adalet dağıtmak yerine, 17-25 Aralığın hesabını vermesi, eğer konuşacak yüzü kalırsa ondan sonra adaletten bahsetmesi akla en yatkın yol ve önerimiz olacaktır." Diyor Sayın Bahçeli.
Yine, Sayın Bahçeli'nin 10 Ocak 2016 tarihinde partisinin Kızılcahamam kampının son günlerindeki sözleriyle devam etmek istiyorum. Basında yer alan yazının başlığı "Türkiye'de seçilmiş despota gerek yok." "MHP başkanlık sistemine karşı duracaktır. Yeni bir anayasa ihtiyaçtır ancak Türkiye'nin yeni anayasa kılıfı altında başkanlık sistemine geçmesine, parlamenter sisteme kilit vurmak için her kumpastan medet uman ilkel zihniyetlere ortak olamayız. Biz anayasa yoluyla millet olmadık. Anayasa yoluyla da devlet kurmadık. Türkiye'ye seçilmiş bir despot değil, yeni bir anayasa gerekmektedir. Her yönetim ve sistem tercihinin tarihsel bir temeli vardır. Bu temel dinamitlenmeden ki bunun adı darbe veya devrimdir, var olan devletimizin adını, ilke ve esaslarını değiştirmek kesinlikle imkânsızdır. AKP'nin başkanlık hayalinden vazgeçmesini, Davutoğlu'nun ise Erdoğan'ın oyununa gelmemesini istemek en tabii beklentimizdir. Bugün başkanlık isteyenler yarın 'Hanedanlık kuracağız.' derlerse ne yapacağız?"
Sayın Bahçeli'nin bir başka konuşmasından aktarıyorum. "Başkanlık sisteminin tümüne karşıyız. MHP'nin buna çanak tutması düşünülemez. AKP heyetine çekincelerimizi açıkça dile getirdik. AKP sivil bir anayasa yapılmasını istemekte, başkanlık sistemini önermektedir. 1982 Anayasası'nda olduğu gibi, sivillerin hazırlaması yeterli değildir. Halk oylamasında kabul edilmesi 1982 Anayasası'nın sorunlu olduğu gerçeğini değiştirmemiştir. Yüksek bir katılım ve halk desteğiyle yazılacak, kuvvetler ayrımını özümsemiş bir anayasa için mutabakat şarttır. Herkes ayağını denk alsın."
Sayın Bahçeli'nin başka bir konuşmasından aktarıyorum. "Başkanlık sistemini kılıf olarak kullanmanın peşindeler. Erdoğan sıfır kilometre anayasadan bahsetmektedir, arama konferansından bahsetmektedir. "Yeni anayasa" derken asıl amacının başkanlık olduğunu gizlememektedir. 7 Haziranda başkanlık vizesi vermeyen milletimiz fikir değiştirip 1 Kasımda mı vermiştir, bu nasıl aymazlıktır. "Önce gerilimin düşürülmesi, her şeyin sükûnetle tartışılması lazım." diyen Davutoğlu'dur. Davutoğlu'nun Saray ayarlı başkanlık tartışması başlatması oldukça dikkat çekicidir. Başkanlık diye tutturan tek kişi Erdoğan'dır. Davutoğlu da gönülsüz bir şekilde, Erdoğan'ın koltuk sevdasına hizmet etmektedir. Suudi Arabistan dönüşü konuşan Erdoğan, gerçek niyetini ele vermiştir. Erdoğan Hitler'i örnek alıyorsa gitsin neonazilerin avukatlığını yapsın. Tarihin hiçbir döneminde Türk milletinin sinesinden Hitler çıkmamıştır. Erdoğan'ın mizacıyla diktatörlük kaçınılmazdır. Yeni anayasayı saray fermanı gören Erdoğan'a Türk milleti göz açtırmayacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi başkanlık sistemine tümden karşı olup parlamenter sistemin revize ederek geliştirilmesinden yanadır." diyordu Sayın Devlet Bahçeli. Sayın Bahçeli'nin yeniden bu dik duruşuna dönmesini dileyerek sözlerimi Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlıkla ilgili bir soruya verdiği cevapla bitirmek istiyorum. Soru: "Başkanlık sistemiyle ilgili neler söyleyeceksiniz?" Cevap: "Başkanlık sisteminin ortaya çıkışı bir özentinin sonucu ya da ABD emperyalizminin bize bir tavsiyesidir."
Son söz olarak bu çatı altındaki Komisyon üyelerinden, tüm milletvekillerinden isteğimiz, demokrasimiz için, Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceği için, evlatlarımız, torunlarımız için bu Anayasa değişikliği teklifine "Hayır" oyu kullanmanızı diliyor, Komisyon üyelerini ve tüm katılımcıları bir kez daha saygıyla selamlıyorum.