| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | (2/1504) esas numaralı Kanun Teklifi'nin görüşmelerinin usule ve İç Tüzük'e uygun yapılıp yapılmadığı hakkında görüşmeler |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 29 .12.2016 |
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Sayın Başkan, biraz önce, 17'nci maddeyle ilgili görüşmeler devam ederken, henüz daha yeterlilik önergesi bile verilmemiş ve oylanmamışken on dakika ara istediniz. On dakika ara istemenizin özel sebebi vardır, başka sebebi vardır, siz on dakika ara verdiniz. Ara verdikten sonra geldiniz, burada, yeterlilik önergesini oyladınız, arkasından da bir değişiklik teklifi getirdiniz. Ara vermeye giderken size bir teklif var mı dedim, "Yok" dediniz. Belli ki on dakika ara bir değişiklik teklifini yazmak için ihtiyaç duyduğunuz ek zamandı, bunu daha önceden hazırlamışsınız, ihtiyaç duyduğunuz ek zamandı. Bu on dakika içerisinde görüşmelere devam edebilirdiniz, konuşma yapmak isteyenlere söz hakkı verebilirdiniz, bu arada bu teklif gelebilirdi; bunu da yapmadınız. Hangi görüşme için, ne için ara verdiyseniz, on dakika aradan sonra gelip kendi değişiklik teklifi için AKP grubunun, burada Komisyon çalışmalarını tatil ederken, ara verirken getirdiğiniz değişiklik teklifini anlamak için bırakın on dakika fırsat vermeyi, söz hakkı bile vermeden "Okundu, oylandı." dediniz. Ya, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu... Siz bu ülkede yargıyı eşkıyaya teslim ettiniz, siz bu ülkede 2010'dan beri çeteleri hâkimlik, savcılık kürsülerine oturttunuz.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - 2002'den beri...
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Siz 2010 yılından beri bu anlayışınızla o oturttuğunuz çete üyelerine Tuncay Özkan gibi, İlker Başbuğ gibi, Mustafa Balbay gibi aydınları, yurtseverleri, devrimcileri, demokratları, bu memleketin her karış toprağı için yüreği yananları, bu memleketi satmak için iş birliği yapanları değil, yüreği yananları hapishanelerde harcattınız. Siz de bu suçun ortağıydınız, bu iktidar bloğunun parçasıydınız.
Şimdi, 2010 yılında bu çeteleri devlete yerleştiren anlayış...
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Vardı zaten.
MAHMUT ATİLLA KAYA (İzmir) - Eskiden de vardı.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - ...bu değişiklikle şimdi yeni bir çete organizasyonunun peşindesiniz. (Gürültüler)
Eğer böyle bir niyet içerisinde olmasaydınız, bu üç günden bu yana en azından belli bir denge ve düzen içerisinde yürüyen şu çalışmaları sabote etmezdiniz. 12'yi 13'e çıkarmışsınız, Komisyona yeniden müsteşarı almışsınız. Ya, neyi alacaksanız alacaksınız, ama konuşacaksınız, konuşacaksınız! Yeniden bu memleketi cemaatlere teslim ettirmeyeceğiz size. "Alnı secdeye değenden bu memlekete zarar gelmez." deyip bu ülkenin vatansever, namuslu insanlarına devlet eliyle iftira atma kapısını açmanıza müsaade etmeyeceğiz! Biz de etmeyeceğiz, bu millet de etmeyecek! Çetelerle bu ülkede, bu memlekette bugüne kadar yaşanan adaletsizliklerin sorumlusu bu iktidardır.
(Gürültüler)
MURAT EMİR (Ankara) - Belanızı bulacaksınız.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Kendi kazdığınız kuyuya düşeceksiniz!
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, lütfen hatibi dinleyelim.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Bugüne kadar çetelerin, terör örgütlerinin devlete yerleşmesinin sorumlusu bu iktidardır. Şimdi siz buraya geleceksiniz...
(Gürültüler)
BAŞKAN - Arkadaşlar, hatibi dinleyelim lütfen.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Allah belasını versin böyle Komisyonun!
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Nerede hukuk?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Ben de söz istiyorum.
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar... Değerli arkadaşlar...
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Nerede hukuk?
BAŞKAN - Sayın Tezcan, bitti mi?
Değerli arkadaşlar, bir şey anlatacağım... Değerli arkadaşlar, bir şey ifade edeyim: Tam tutanak tutulduğu için uyarırken isimlerinizden bahsetmek istemiyorum. Arkadaşlar diyorum, arkadaşlar diyorum, lütfen dinleyin.
Sayın Tezcan, konuşmanız bitti mi?
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Hayır, bitmedi Sayın Başkan, konuşmam bitmedi, bitmeyecek de. Böyle bir şey yok! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın Tezcan...
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Bu memlekette yargıyı, hâkimleri, savcıları...
BAŞKAN - Arkadaşlar, hatibi dinleyelim lütfen.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Bu memlekette hâkimleri, savcıları ve bütün bir yargı örgütünü tepede oluşturacağınız bir krallığın kapıkulu hâline getirilmesine müsaade etmeyeceğiz, bu milletin kapıkulu hâline getirilmesine müsaade etmeyeceğiz.
MUSTAFA KÖSE (Antalya) - Ne tehdit ediyorsun?
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Türkiye'nin her yerinde, her gün bir terör saldırısıyla karşı karşıyayız. Canlı bombalar, terör saldırılarıyla Ankara'nın göbeğinden Türkiye'nin her yerinde askerlerimizi, vatandaşlarımızı şehit eden terör örgütleri sizin devriiktidarınız zamanında, sizden bulduğu yüzle bugün Türkiye'nin her noktasında güçlenebilecek ve bu terör saldırılarını yapabilecek alt yapıya sahip oldu. Bu memleketin bütün ortak değerlerini tahrip ettiniz.
İSMAİL AYDIN (Bursa) - Yok daha neler!
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Etnik ayrışmalarla, mezhep ayrıştırmalarıyla, "Şunu açıyoruz, bunu kapatıyoruz..." "Özgürlük" adı altında başka bir yalanla Türkiye'de cumhuriyeti ve bütün değerlerini, bu milleti bir arada tutan, bizim çimentomuz olan bütün değerleri on dört yıllık devriiktidarınızda tahrip ettiniz, tahrip etmekle yetinmediniz buna karşı Türkiye'nin doğal refleksi olan yurtseverleri de tasfiye etmek için, Türkiye'nin bütün işgalci güçlerine karşı bu memleketin geleneğinden gelen yurtsever, vatansever, özgürlükçü direniş güçlerini yok edebilmek için Ergenekon kumpaslarının, Balyoz kumpaslarının altyapısını Fetullahçı terör örgütüyle o zaman kucak kucağa kucaklaşırken, sarmaş dolaşken birlikte kurdunuz. Bu memleketin temel değerlerini ve ayakta durmasını temsil eden ne varsa tahrip ettiniz. Ne için? Kendi iktidarınız için. Ne için? Bir gün daha fazla iktidarda kalabilmek için. Ne için? Milletin sandıkta oyla getirdiği, seçimle geldiğiniz iktidarı terk etmemek için. İktidardan gitmenin maliyeti sizin için büyük. Demokratik rejimlerde seçimle gelen iktidarlar seçimle gitmeyi bilirler. Eğer bir ülkede iktidarlar seçimle gitmekten korkuyorsa ve gitmesine neden olacak bütün imkânları ortadan kaldırmak için ne gerekirse yapıyorsa o ülkede o iktidarlar kirli iktidarlardır, o iktidarlar karanlık iktidarlardır, onların arkasında veremeyecek çok büyük hesapları vardır, onun için gitmekten korkuyorlar. Bu yüzden geldiğiniz nokta budur. İşte, o iktidarlar, devriiktidarlarını devam ettirebilmek için, kirli ilişkilerinin açığa çıkmasına engel olmak için, yargılanmamak için, sorgulanmamak için Meclisi de feshetmeyi göze alırlar, Meclisi de yok etmeyi göze alırlar, bir milletin tarihini de yok etmeyi göze alırlar, bir milletin çimentosu olan değerleri de yok etmeyi göze alırlar, bir ülkede bağımsız yargıçların olacağı yargı düzenini ayaklar altına almayı da göze alırlar ve böyle bir tablo yaratırlar. Bugün bunun adı tam da grup başkan vekilimizin ilk gün söylediği gibi ne yazık ki bu kutsal Meclis çatısı altında bir eşkıyalık düzeni kurmaktır, başka bir şey değildir. Bunun adı bir zorbalık düzeni kurmaktır.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Hadi be!
MAHMUT ATİLLA KAYA (İzmir) - Hadi be!
MAHMUT POYRAZLI (Balıkesir) - Eşkıya sizsiniz!
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Demokrasinin yöntemi değil.
MUSTAFA KÖSE (Antalya) - Parlamenter rejim bu Bülent Bey.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Benim parmak hesabımla her istediğimi yaparım diyerek, benim çoğunluğumla ve zorbalığımla her istediğimi yaparım diyerek bu Mecliste ve bu ülkede eşkıyalık yapılmasına müsaade etmeyeceğiz. Düzeysiz tutumlarla, düzeysiz uygulamalarla, zorbaca uygulamalarla muamele eden bir iktidar çoğunluğu, Meclis çoğunluğu, burada milletin nefsini, milletin namusunu, demokrasinin geleceğini savunanları nezakete davet etme hakkına sahip değildir. Bir kişi de kalsak buna direneceğiz. Böyle bir hakkınız yok. Niye on dakika bile şunu konuşup içeriğiyle ilgili ne yazmışsınız diye konuşma imkânı vermiyorsunuz, on dakika bile.
Yahu, yeni bir teklif getiriyorsunuz, getirdiğiniz bir teklifte yapıyı değiştiriyorsunuz, kurumu değiştiriyorsunuz. Ha, biliyorum, niye? Çünkü yeni çetelerle yeni ittifak arayışı içerisindesiniz, devleti yeni çetelere teslim etmenin peşindesiniz, devletin kendisini çete hâline getirme peşindesiniz.
Ben şimdi merak ediyorum, bu teklif Türkiye Büyük Millet Meclisine gelirken Milliyetçi Hareket Partisiyle ortak hazırlanmıştı. Açıklamayı yaparken arkadaşlarımız burada "Tam mutabakat hâlinde geldik." dediler. Tam mutabakat hâlinde gelen metnin bu son değişikliğini arka tarafta beraber mi yaptılar, yapmadılar mı; bunu merak ediyorum. Türkiye'de bugüne kadar bu ülkede ülkeyi savunmak için yurtseverce mücadele eden kim varsa onlara iftira atıp iftira kumpaslarıyla tasfiye eden anlayışla ittifaka girip bugün bir yeni duruma, fiilî duruma göre Anayasa'yı bunların eline teslim edeceğiz diyen anlayışın bu değişikliğin neresinde olduğunu kendileri de bakıp görsünler. Ben merak ediyorum.
Değerli arkadaşlar, böyle bir yasama faaliyeti olmaz. Belli ki siz önümüzdeki dönemde, sokakta terör örgütü faaliyetleriyle her gün onlarca şehit verilen bir ülkede teröristleri takip eden bir takip sistemi, bir istihbarat servisi, bir güvenlik servisi, bir yargı sistemi yerine, her gün Cumhurbaşkanına kim hakaret ediyor diye Twitter takip eden ve emir kulu, kapıkulu olan hâkimler ve savcılar düzeni yaratmak peşindesiniz. Sizin için bu memlekette sokakta, AVM'de alışveriş yaparken patlayan bombayla ölen kişinin zerre kadar kıymeti olmadığını düşünmeye başladık. Sizin için bu memlekette...
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Allah'tan korkun!
MAHMUT ATİLLA KAYA (İzmir) - Ne diyorsun be! Olacak iş mi?
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Evet, evet...
Sizin için iktidar...
MAHMUT ATİLLA KAYA (İzmir) - Ayıp, ayıp!
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Bu uygulamalar bize bunu düşündürmeye başladı.
Sizin için bu memlekette sizin istediğiniz ve arzu ettiğiniz yargılamaları yapacak, "Evet efendim" diyerek her işaret ettiğinizi tutuklayacak, her işaret ettiğiniz hakkında soruşturma başlatacak, her işaret ettiğinizle ilgili bu ülkede hayatı yaşanmaz hâle getirecek adalet cellatları arıyorsunuz. Siz yargı istemiyorsunuz, siz kendi emrinizde çalışan adalet cellatları arıyorsunuz ve kendisi için cellatlar yaratan iktidarlar ve muktedirler, o cellatların satırları altında ezilmişlerdir. Yakın tarihimizde kendi yarattığınız yargı cellatlarının davaları altında boğulmaktan korkarak neler yaptığınızı kendiniz anlatıyordunuz. "Allah da millet de bizi affetsin." diyerek milletin önünde af dilerken sizin kaçtığınız o cellatlar, kendi yarattığınız cellatlardı.
Şimdi, yine aynı anlayışla, belli ki uslanmamışsınız, belli ki terib olmamışsınız, belli ki anlamamışsınız ve hâlâ sanıyorsunuz ki mutlak güç bizim elimizde olduğu sürece kimse bizi yıkamaz, kimse bizim istediğimizin ve arzumuzun dışına çıkamaz ama dönün düne bakın, dönün düne bakın, bugün bu sistemle yaratmak istediğiniz cellatlar yarın yine ellerinde satır sizin peşinize düşecekler ve siz yine o zaman dönüp Allah'tan ve milletten af dileyeceksiniz ama ne Allah affedecek ne millet affedecek. Ama artık, bu sefer bu günahı işlemenize müsaade etmeyeceğiz. Bu günahı işlemenize bu milletin de bu memleketin de bu devletin de tahammülü kalmamıştır artık, kalmamıştır.
ALİ İHSAN YAVUZ (Sakarya) - Millet karar verir, millet!
MAHMUT POYRAZLI (Balıkesir) - Gidersiniz üç gün sonra, millet kararını verir!
BAŞKAN - Sayın Tezcan, teşekkür ediyorum.
Sayın Bülent Turan'ın söz talebi var, açıklama yapacak.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Millet karar verecek!
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, Sayın Bülent Turan'ın söz talebi var, açıklama yapacak.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar...
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Sayın Bülent Turan açıklama yaptıktan sonra size vereceğim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Birilerinin gözüne bakarak...
BAŞKAN - Açıklama yapacak, açıklamadan sonra size vereceğim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Onlar isteyince otomatik mi veriyorsun söz?
BAŞKAN - Sayın Bülent Turan, buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar...
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Sayın Başkan, beni dinler misiniz!
BAŞKAN - Buyurun Sayın Altay...
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Burada Grup Başkan Vekili var.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Altay... Buyurun Sayın Altay...
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Altay... İzah edeceğim Sayın Altay, izah edeceğim. (Gürültüler)
BAŞKAN - Arkadaşlar... Arkadaşlar...
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Altay, izah edeceğim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Bülent Turan söz isteyince şöyle yapıyorsun: "Sayın Bülent Turan söz talebi..."
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Hayır, hayır, öyle değil.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - İki saat önce biz burada...
BAŞKAN - Hayır, hayır, biz size söz veriyoruz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Grup başkan vekillerine eşit davranmak zorundasınız.
MAHMUT POYRAZLI (Balıkesir) - Siz nasıl konuşuyorsunuz Başkanla?
BAŞKAN - Eşit davranıyoruz.
Sayın Tezcan'a söz verdik.
Şöyle yapalım...
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Şöyle yapalım: Normalde mesela Sayın Meral Danış Beştaş söz istedi.
Bülent Turan siz de istediniz ama...
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - İlk başta ben istedim, ilk...
BAŞKAN - Bir saniye... Bir saniye...
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Açıklama için istedim Sayın Başkan.
BAŞKAN - Bir saniye... Bir saniye...
Açıklayayım: Bülent Tezcan Bey'e söz verdiğimiz için, Sayın Tezcan'a söz verdiğim için Sayın Bülent Turan da "Açıklama yapayım." dediği için, onun açıklaması üzerine...
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Ben Komisyon üyesiyim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - CHP'nin talebi üzerine söz aldım Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Turan, buyurun.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Söz alma hakkını nakletmem.
BAŞKAN - Tamam, daha sonra, daha sonra...
Sayın Bülent Turan'ın açıklamasından sonra Sayın Altay'a da söz vereceğim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşma talebim...
BAŞKAN - Önce Sayın Danış Beştaş'a vereceğim, sonra Sayın Altay'a vereceğim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; gecenin bu saatinde toplantıyı germek derdinde değilim ancak az önceki sayın konuşmacı Sayın Tezcan'ın "Konu izah edilmedi." demesinden dolayı söz alma gereği hissettim yani CHP'nin talebi doğrultusunda söz alıyorum. Yoksa, az önce Sayın Altay'ın ifade ettiği gibi, her istediğimizde söz aldığımız falan söz konusu değil. Zaten...
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Bizim öyle bir talebimiz yok.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Tezcan, açıklayayım izin verirseniz.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Biz sizden bir açıklama beklemiyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ara istedik, ara. Yazacağız diye süre istediniz biz verdik, okuyacağız diye süre vermiyorsunuz.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Biz bununla ilgili teklifi okumak için süre istedik.