KOMİSYON KONUŞMASI

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli milletvekili arkadaşlarım, bakanlıklarımızın bürokratları, değerli basın mensubu meslektaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Az önce Sayın Bakan bahsetti, son altı ay içinde buradan işte birçok maalesef hepsi torba yasa şeklinde geçti ama birçok doğruyu, biz işte ekonominin daha iyileşmesini, düzelmesini sağlamak amacıyla çoğunluğu aflar olan ama bazı düzenlemeleri de içeren kanunlar çıkardık. Yalnız hatırlatmak isterim ki bu altı ay içinde ülkemizi içeriden olsun, dışarıdan olsun ekonomimizi yakından izleyen uluslararası saygıdeğer rating şirketlerinin hepsi de biz bu kanunları çıkardığımız süre içinde sürekli olarak bizim notumuzu düşürdü, ekonomimizin genel görünüş notunu düşürdü. Aslında bakarsanız bir paradoks gibi gözükmekle birlikte buradaki görüşmeleri, oldukça samimi ortamda geçen bu görüşmeleri yakından izleyen birisi için bu çok da garip, çok da beklenmeyen bir sonuç değil çünkü burada gerek bizim gerekse diğer muhalefet partilerinden değerli arkadaşlarımızın vurguladığı bir husus vardı. Ne yaparsak yapalım, hangi düzenlemeyi yaparsak yapalım güvenliği ve güveni sağlayamadığımız sürece biz ekonominin gidişatını düzeltemeyiz. Yani görüşleri nedeniyle akademisyenlerin yani Türkiye'nin yetişmiş bilgi birikiminin, bilimin akademiden atıldığı görüşleri nedeniyle gazetecilerin yani bizleri doğruysak doğru, eğriysek eğri diye uyaran, ayna görevi gören basın mensuplarının cezaevlerinde aylardır daha iddianamelerini görmeden... Bakın, yedi aydır cezaevinde olup iddianamesi çıkmayanlar var, kendi çalıştığım geçmişte Cumhuriyet gazetesinin 11 çalışanı, yöneticisi, idarecisi üç ayı geçti artık -yüz günü geçti- geçtiğimiz süreçte iddianameleri olmadan, ortada bulunmadan neyle suçlandıklarını bilmeden cezaevlerinde duruyorlar.

Bunların diyebilirsiniz ki ekonomiyle ne ilgisi var? Çok ilgisi var. Hukuka güvenin oluşmasını sağlayacak olan ana unsur yani bir yabancı için ya da bir yerli girişimci için evet bu ülkede hukuka güvenebiliriz, başımıza bir iş gelmez diyebilmesi için gazetecilerin içeride olmaması lazım, akademisyenlerin içeride olmaması lazım, milletvekillerinin içeride olmaması lazım. On binlerce kişi şu anda yargıya gidemeden, haklarını arayamadan hangi nedenle atıldıklarını hangi nedenle tutuklandıklarını, hangi nedenle ihraç edildiklerini bilmeden mağduriyetler yaşamakta. Bunları gören ne yerli ne yabancı hiçbir girişimci Türkiye'ye düzgün bir yatırım yapmak istemiyor. Gelenler kısa vadeli -sizler benden çok daha iyi bilirsiniz- getiriler elde etmek için geliyor ve tabii ki de gidecekler. Gidişini engellemek için her türlü önlemi alsak da yine gidecekler. Hele hele uluslararası rating kuruluşlarının art arda verdiği negatif notlar... Bakın, biz burada sürekli toplanıyoruz sabahlara kadar çıkarıyoruz, sonra Genel Kurulda benzer şekilde çıkarıyoruz yasaları ama dediğim gibi aynı zamanda hukuk güvenliğini sağlayamadığınız sürece bunda bir düzelme olmasını beklemeyin, bu torba için de böyle.

Burada beni bu Komisyonun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin en saygın komisyonlarından başında gelen bu Komisyonun bir üyesi olarak çok üzen bir durumu da aslında Sayın Zekeriya Temizel ve diğer saygın mevkidaşlarımız da aktardı ama burada ben de vurgulamak isterim, o da şu: Bizler burada oturuyoruz, konuşuyoruz, ekonomiyi bir bütün olarak görmemiz lazım yani bir bütünü değerlendirirken siz bir şey getiriyorsunuz, biz ama bu şöyle diyoruz: Bazısında dinliyorsunuz, bazısında dinlemiyorsunuz ama sonra buradan geçiyor, Genel Kurulda benzer şekilde yapıcı katkılar olsun, eleştirilerle olsun kanun hâlini alıyor, geçiyor, çıkıyor. Ama sonra bir sabah uyandığınızda biz o çıkardığımız kanunla ilgili hatta burada konuştuğumuz, çekincelerimizi ifade ettiğimiz bizi dinlediğinizi düşündüğümüz hususlarda bir anda aslında hiç dinlenmediğimiz, aslında tam tersine dinler gibi yapılan, sadece biz değil yani diğer partiler de sadece Cumhuriyet Halk Partisi değil, diğer muhalefet partileri de eleştirilerini getiriyorlar, yapıcı eleştiriler de oluyor bazıları ama sonra bir bakıyoruz hem çıkardığınız kanunlarla ilgili hem de burada aslında baştan sona ele almamız gereken hususlarla ilgili birçok konu bir kanun hükmünde kararnamenin içine doldurulmuş; ne Genel Kurul bunu tartışabilmiş, ne bu Komisyon tartışabilmiş. Ondan sonra, ben şimdi size sıralayacağım, KHK'yla bir bölümü çıkıyor, sonra bir bölümü buraya geliyor. KHK'yla bir bölümü çıkıyor, bir bölümü buraya geliyor, burada geriye çeviriyoruz, bu olmaz, bakın bu başımıza ülke olarak dert açar, bankacılığı böyle yapmayalım diyoruz. Tamam dendiğini düşünüyoruz, öyle algılıyoruz biz burada ama bir hafta sonra KHK'yla karşımıza çıkıyor ki işte bankalar, bankacılar ve zimmet konusunda olduğu gibi. Varlık Fonu'nda keza öyle, buraya getirilen bir kapsam varken kapsamı sınırsız hâle getiren bir paragraflık bir düzenleme KHK'yla çıktı. Bu açıkçası öncelikle tabii bu Komisyon sadece muhalefet üyeleri değil aynı zamanda iktidar partisindeki değerli arkadaşlarımıza da, onların birikimine, onların burada bulunma misyonlarına, amaçlarına bence saygısızlıktır Sayın Bakanım; Hükûmete bunu aktarmak istiyorum, gerçekten ama aynı zamanda da yüce Türk milleti temsil eden yüce Meclisi oradan kanun çıkarıyoruz Genel Kuruldan, yine orada da sadece muhalefeti kastetmiyorum ama bir bütün olarak yüce Meclisin tüm milletvekillerini aynı şekilde bir saygısızlık, onların bilgi donanımına yani siz konuşun, ne yaparsanız yapın, hangi kanunu çıkarırsanız çıkarın ben de bir irade olarak KHK'yla... Ki bu KHK da niçin alındı, biliyorsunuz hepimizin ortaklaşa karşı çıktığı 15 Temmuz kanlı FETÖ'cü darbe girişimine, onu işte planlayanlarla hesaplaşma gerekçesiyle çıkarıldı, biz olağanüstü hâle gerek olmadığını, her türlü kanunu, her türlü düzenlemeyi birlikte çıkaracağımızı söyledik ama iktidar olarak sizler bir OHAL ilan ettiniz, sürekli uzatıyorsunuz. Bu OHAL kapsamında bazı KHK'larda bu askerî darbe girişiminde rolü olanların işte TSK'dan, diğer kamu kuruluşlarından uzaklaştırılmasına ilişkin düzenlemeler yapıldı ama bunun ötesinde işte ben size sayayım. En son 687'de yeni işçi istihdam edecek işverenlere sigorta prim desteği verilmesi, bu Komisyon ve Genel Kurulun onayı aranmaksızın istihdam edilecek yeni işçiler için vergi indirimi, keza bankacılık ve zimmet suçuna dair düzenleme yine bu Komisyon, Genel Kurulumuz, Meclisin diğer komisyonlarının hiçbir şekilde onayı, düşüncesi, siz ne diyorsunuz diye sorulmadan yapıldı. Çok önemli bir husus, seçim yasaklarına uymayan özel TV'lere ceza veriliyordu maddi cezalar, bu kaldırıldı. Bunların hepsine, tabii siz iktidar olarak karar verdiniz ama buna benzer 684'te mesela vazife malullerinin işte alacakları maaşlarının katsayılarına ilişkin bir düzenleme yine hiçbir şekilde burada konuşulmadan, edilmeden... Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasının banknot basımının dış kaynak teminiyle yapılmasına ilişkin düzenleme, konut satışında sözleşmelerden dönülmesine ilişkin düzenleme ve tüm hepimizin rahatsız olduğu, aslında gerçekten özellikle de bu Komisyonun en fazla üyelerinin rahatsız olduğu... Sadece muhalefet değil, inanıyorum ki iktidar partisinde de bu alanda ben o tartışmaları hatırlıyorum, iktidar partisi milletvekilleri de kendi bilgi, donanımlarını, deneyimlerini bizlerle paylaştılar Varlık Fonu tartışılırken, onların da bence bilgi ve deneyimlerini hiçe sayan, işte iktisadi devlet teşekkülleri ve tüm kamu işletmelerinin Varlık Fonu'na alınabilmesine imkân sağlayan düzenleme 684 sayılı KHK'yla çıktı. Bunlar yanlıştır, bu şekilde yapılması yanlıştır ve doğal olarak iyi bir şey yapmaya çalışsanız dahi eleştirilmenize, daha fazla eleştirilmenize ve Meclisten bunun kaçırılmasının arkasından ne tür amaçlar, gizli niyetler olduğunun sorgulanmasına neden olacaktır. Halkın kafasında da Varlık Fonu çıkarken yapılan basındaki tartışmalara bir bakın, bir de KHK'yla bu yetki verdikten sonra ve daha sonrasında da Bakanlar Kurulu kararıyla içine koyduğunuz kamu kurumlarına ilişkin karardan sonra halkın kafasındaki soru işaretlerine bir bakın, sadece biz söylemiyoruz, iktidar partisinden milletvekilleri de memleketlerinde insanların kafasındaki soru işaretlerini çok iyi biliyorlardır.

Benzer şekilde daha onlarca düzenleme sayabilirim ve bu Komisyonun doğrudan ilgisi olan, bu Komisyonda görüşülmesinde mutlak surette fayda olan düzenleme bir gece yarısı kararnameleriyle buradan, Meclisin diğer komisyonlarından, Genel Kuruldan yani halkın temsilcileri olan bizlerden kaçırılarak çıkarıldı, bu son derece yanlış. Bunun en büyük yanlışı yine size çünkü ekonominin yani burada biz bir değerlendirme yaparken önümüze getirdiğinizde başka bir şeyi yani gizli saklı çıkarmayacağınızı varsayarak konuşuyoruz. Ama mesela bu torbada da biz bazı değerlendirmelerimizi paylaşacağız maddelere geçildiğinde, torbaya hep karşı çıkıyoruz, zannedeceğiz ki burada yaptığımız tartışma, burada yaptığımız görüşmeler nihai olacak ama aslında bilmeyeceğiz ki hiçbirimiz -iktidar partisindeki arkadaşlarımız da dâhil olmak üzere- biz burada ne dersek diyelim, haklı gözüken eleştirilerimize karşı siz yine de bir başka KHK'yla, bir gece yarısı KHK'sıyla aynı şekilde başka düzenlemeleri getireceksiniz. Bunun yanlış olduğunu bir kere daha vurguluyorum.

Tekrar başta söylediğim hususa dönüyorum yani piyasada, ekonomide olağan hâle geçmediğimiz sürece, ülkenin genelinde olağan hâle geçmediğimiz sürece milletvekilleri, gazeteciler, akademisyenler, suçsuz olan binlerce, on binlerce yurttaşımız olağan hâle dönmediği sürece, cezaevlerinden çıkmadığı sürece hem ekonomide, piyasada ülkenin güvenliğine ilişkin bir kafalardaki tedirginlikler gitmediği sürece benzer şekilde kurumlar arası esnafın, tüccarın kendi arasındaki güven ilişkisi yeniden öteye serilmedikçe biz ne yaparsak yapalım çok zor olacaktır. Bunun yolu da olağan hâle dönmekten geçiyor, olağanüstü hâli bitirmekten, sona erdirmekten, ülkemizde hukuk devletinin kurallarının işler hâle dönmesinden geçiyor, bunu vurgulamak isterim.

Önümüzdeki kanun teklifine ilişkin de arkadaşlarım vurguladılar ama ben de birkaç hususa dikkatinizi çekmek isterim. Birincisi, tabii özellikle istihdama yönelik getirdiğiniz maddede resmen kaçak çalışmayı teşvik etmektesiniz. Biz burada defalarca gelen birçok pakette, birçok konuda Türkiye'nin en büyük sorununun kayıt dışı olduğunu vurguladık. İktidar partisi de bunu biliyor, sayın buraya gelen bakanlar da hep söylerler, siz de öyle ama bu teşvik maddesi yani kayıt dışılıkla mücadeleye net bir darbe vuracaktır, ki Türkiye'de hâlen yüzde 40'lara yakın seyreden kayıt dışılık oranını daha da artıracaktır. İşçinin, çalışanın hakkını vermeyen, sigortasını yapmayan işverene İşsizlik Sigortası Fonu'ndan işçinin kendi parasıyla oluşturulan fondan destek verilmesi, teşvik verilmesinin yolunun açılması başlı başına çok büyük bir sıkıntıdır Sayın Bakanım. Bunun maddeler sırasında geri çekilmesini ya da yeniden düzenlenmesini ya da farklı bir şekilde bakılmasını rica ediyoruz.

Benzer şekilde Sayın Bakanımız söylemişti, bu esnaflar için Ahilik Fonu konusunu. Sayın Temizel de vurguladı, belki ayrı ele alınmasında fayda var ama şu hâliyle Hükûmet esnafa değil kendisine bir fon yaratmaktadır, aynı İşsizlik Fonu'nda olduğu gibi çünkü esnaf... Ben Eskişehir'de, işte Meclisin ara verdiği dönemde dolaşma fırsatı buldum yani açık esnaf sayısı inanılmaz şekilde azalmış durumda, birbiri ardına kapanıyor, BAĞ-KUR primlerini zor ödüyorlar yani şimdi getirdiğiniz bu düzenleme Hükûmete bir fon olacak, esnaf ardı ardına kepenk kapatırken iki yıl bekleyecek ki durumu düzelsin ve işte, kepenk kapattıktan sonra işsizlik dönemine ait sorununu, sıkıntısını giderecek bir şey alabilsin. Yani, esnafa değil, kendisine fon yaratma arayışını burada görmekteyiz. Aslında işsizler için harcanması gerekirken işsizler dışında neredeyse her yere harcanmaya başlayan İşsizlik Fonu gibi bir fon oluşturulması da benim görebildiğim kadarıyla, niyet olarak gözükmektedir.

Maddeler sırasında daha detaylı görüşeceğiz ama şunu da vurgulamak isterim ki: Tabii ki dış politika, Türkiye'nin içeriden, dışarıdan algılanmasında önemlidir. Suriye'de Türk askerinin varlığının kalıcılaşacağını gösteren her türlü açıklama yani geçici değil, kalıcı olduğuna, daha da derinlere ineceğimize, daha da kalıcı olacağına ilişkin her türlü açıklama, biz hangi düzenlemeyi çıkarırsak çıkaralım ekonomiyi olumsuz etkileyecektir. O yüzden, biz tabii ki tezkereye terörle mücadele bağlamında destek verdik ama bu tezkereye verdiğimiz destek Suriye'de kalıcı olarak bölgenin jandarması olalım diye değil. Bakın, sayısı 70'e ulaştı El-Bab'ta verdiğimiz şehitlerin sayısı. Benim seçim bölgem olan Eskişehir'de 2 kardeşimiz El-Bab'da şehit oldu. Şimdi biz Hükûmet yetkililerinden gelen açıklamalara bakıyoruz "El-Bab tamam, şimdi sırada Rakka var, daha derinlere ineceğiz. Birlikte operasyon yapalım. Onlarla yapmayın, bizimle yapın." gibi... Tabii ki Türkiye stratejik çıkarlarını korumalıdır ama bu çıkarları korumanın tek yolu Mehmetçik'i sınır dışında ucu bucağı belirsiz maceraların içine atmak değildir. Türkiye, askerimiz Orta Doğu'nun bataklığının jandarması olmamalıdır. Çıkarlarımızı korumak, sınırımızı korumakla başlar. O yüzden, bu konuda da bir an önce Hükûmet, bu tür, işte, Suriye'de ya da bölgede Türk askerinin, Mehmetçik'in kalıcı olacağı, ne zaman döneceğinin belli olmayacağı şeklindeki açıklamalardan kaçınmalıdır. Türk askerinin Suriye'den dönmesi, inanın ki Türkiye'nin dışarıda, Suriye'de kalıcı olarak bulunmayacağının güvencesinin verilmesi ya da bir şekilde, artık, oradan çıkış, "exit" stratejimizin belirlenmesi ekonomiye de olumlu katkılar yapacaktır. Türkiye'yi sürekli çatışma bölgesi, işte, savaş bölgelerinin içinde asker bulunduran bir ülke, Orta Doğu'nun jandarması gibi bir konumda tutmak ekonomiye fayda sağlamayacaktır.

Diğer konuları da maddelere geçildiğinde tabii ki birlikte değerlendireceğiz.

Teşekkür ediyorum, hayırlı olmasını diliyorum.