| Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı(1/837) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 30 .05.2017 |
DİDEM ENGİN (İstanbul) - Teşekkür ederim.
Merhabalar. Komisyon toplantımızdaki tüm katılımcıları sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Gündemimizde olan kanun tasarısı 23 kanunda değişiklik öngören, 76 maddeden oluşan bir torba kanun. Sayın Bakan "Bu, torba kanun değil." dedi ama bunu başka türlü adlandırmamız mümkün değil. İçinde üreticilerle ilgili bazı belge ve teşviklere yönelik düzenlemeler var, organize sanayi bölgeleriyle ilgili düzenlemeler var. YÖK Kanunu'nda değişiklikler, ülkemizdeki zeytinliklerin, kıyıların, meraların ne yazık ki yapılaşmaya açılmasına neden olacak rant hedefleyen düzenlemeler söz konusu.
Hükûmet ve Bakanlığınız bu tasarıyı kısaca "üretim reform paketi" olarak adlandırıyor ama bu tasarıyı bir reform paketi olarak nitelendirmek doğru bir yaklaşım olmaz. Pakette kapsamlı bir reform yaklaşımından ziyade günü kurtarmaya yönelik maddelerden oluşan bir torba kanun söz konusu. Sayın Bakan da konuşmasında belirtti, üreticilere "'Dertleriniz nedir, sorunlarınız nedir?' diye sorduk ve paketi hazırladık." dediniz. Paket, gerekçede yazdığı gibi, sanayi 4.0, dijital dönüşüm ve uluslararası rekabette ülkemizi ön plana çıkartacak vizyoner bir yaklaşımdan ziyade, gündelik sorunlara kısmi çözüm bulmaya yönelik bir paket.
Sayın Bakan, konuşmanızda "Aynı zamanda yerli ve yabancı yatırımcılar için ülkemizi bir cennete dönüştürmeyi hedefliyoruz." dediniz. Bugünkü AKP politikaları ve söylemleriyle bu hedeften çok ama çok uzaktasınız Sayın Bakan çünkü yerli olsun yabancı olsun yatırımcılar öngörülebilirlik ararlar, politikalarda ve söylemlerde tutarlılık ararlar, hukuk devleti ilkesine ve yargı bağımsızlığına bakarlar. Hukuk devleti ilkesi yatırım ortamı için olmazsa olmazdır. Yargının bağımsız olduğu değil, yargının siyasallaştığı, hâkim ve savcıların artık partili olduğu bir döneme girdi Türkiye. Ülkemiz hukuk devleti olmaktan çıkıp bir parti devletine dönüştürülüyor sizlerin ellerinizle.
Ülkemizde bir yıla yakın bir süredir olağanüstü hâl sürecindeyiz. Özgürlüklerin askıya alındığı bir ülkeye dönüştük. İfade özgürlüğü ve basın özgürlüğü gibi özgürlüklerde uluslararası sıralamalarda dünyada en geri kalmış ülkeler içerisinde yer alıyor ülkemiz.
AKP Hükûmeti kendi politikalarından farklı düşünenleri cezalandırma yoluna giderek ülkemizdeki toplumsal barışı ve huzuru derinden yaralamaktadır. Farklı düşünen ve düşüncesini ifade eden öğrencilerin gözaltına alındığı, şirket sahiplerinin vergi denetimleriyle cezalandırıldığı, Hükûmetin icraatlarını eleştirel haber yapan gazetelerin kapatılmaya çalışıldığı, gazetecilerin tutuklandığı, farklı düşünen herkesin "terörist" suçlamasıyla itibarsızlaştırılmaya çalışıldığı bir dönemi yaşıyoruz. Ülkemizin yurt dışında sürekli olarak, yasaklarla, tutuklamalarla, baskılarla anılan, her geçen gün demokrasiden adım adım uzaklaşan bir imajı var.
Ekonomiye güven veren ve tutarlı politika ve söylemlere ihtiyaç varken, tam tersine, AKP yöneticileri artık ne ülkemizde ne de yurt dışında güven vermemekteler. Ülkemiz uluslararası saygınlığını kaybetmiş, marka değeri çok zayıflamış bir vaziyette. Hâlbuki, dünyada hem gelişmiş ülkelerde hem de gelişmekte olan ülkelerde ekonomik olarak hızlı bir toparlanma süreci yaşanıyor. Türkiye ise gelişmekte olan ülkelerden bu toparlanma sürecinde ne yazık ki olumsuz olarak ayrışıyor. Gelişmekte olan ülkeler arasında çok ciddi bir rekabet söz konusu. Güçlü eğitim politikalarıyla ve yaptıkları reformlarla bu ülkeler uluslararası rekabette ülkemizi geri planda bırakarak öne çıkıyorlar.
Kongrenizde belirttiğiniz sloganlar olan "atılım", "demokrasi", "reform" söylemleri artık toplumumuzda heyecan yaratmıyor. Heyecan yaratmadığı gibi, artık inandırıcılığı da yok. Üreticilerimiz ülkemizde yatırım yapmak yerine artık üretim tesislerini Sırbistan'a, Doğu Avrupa'ya ve diğer ülkelere kaydırıyorlar, siz de bunu yakından takip ediyorsunuzdur zannediyorum Sayın Bakan. Üreticilerimiz için maliyetleri azaltmak önemli, biz de bu yönde getirilen maddeleri destekliyoruz. Geçmişte bu yönde, örneğin elektrik faturalarından TRT payının kaldırılması gibi çok sayıda önergemiz sizler tarafından, iktidar partisi milletvekilleri tarafından, AKP'li milletvekilleri tarafından reddedilmişti. Bugün bu noktada düzenlemelerin Hükûmetten getirilmiş olması olumlu ama sadece bazı girdi maliyetlerini azaltarak ülkemizde ürün reformunu gerçekleştiremeyiz. Katma değerli üretim, verimlilik artışı sağlayan yenilikçi teknolojiler, dijital dönüşüm ve bunun için gerekli eğitim politikamızda çok köklü adımların atılması gerekli. Ancak o zaman gerçek reformlardan bahsedebiliriz.
Eğitim konusunda okul öncesi dönemden yükseköğretime varıncaya kadar devrim niteliğinde kararlara ihtiyacımız var. Biat eden değil hedeflediğiniz gibi, sorgulayan, araştıran, yaratıcı, eleştirel düşünen nesiller yetiştirmeliyiz.
Sayın Bakan, Hükûmetiniz sanki bir koalisyon hükûmeti gibi çalışıyor, tek parti iktidarı gibi değil. Bakanlıklar arası iş birliği ve koordinasyon çok zayıf. AR-GE reform paketi de geçen sene Komisyonumuza geldiğinde o dönemki Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanına söylemiştim "Keşke bu paketi, 'AR-GE reform paketi' olarak adlandırılan paketi Millî Eğitim Bakanıyla iş birliği içerisinde hazırlamış olsaydınız, keşke Millî Eğitim Bakanımız da bu toplantımıza katılmış olsaydı ve AR-GE'yle ilgili atılması gereken adımları sadece bir yükseköğretim meselesi olarak görmüş olmasaydınız." demiştim, aynı sözlerim sizin hazırlamış olduğunuz bu paket için de geçerli. Bilim, teknoloji, AR-GE, inovasyon alanlarını sadece bir yükseköğretim meselesi olarak görmek demek, tek kelimeyle vizyonsuzluktur.
Zeytinlik konusuyla ilgili, daha önceki milletvekillerimiz, benden önce söz alan milletvekillerimiz de ifade ettiler, ülkemiz 171 milyon zeytin ağacıyla bu alanda dünyada 2'nci sırada. Torba yasada 15 ağaçtan daha az zeytin ağacının olduğu yerlerin artık zeytinlik olarak kabul edilmemesiyle ilgili madde gibi, bütün bu alanları yapılaşmaya açmak için rant odaklı yaklaşım içeren maddelerin paketten çıkarılması gerektiğini düşünüyorum. Kanun tasarısı Meclise geldikten sonra binlerce kişi bu maddelerin çekilmesiyle ilgili imza kampanyalarına destek verdi. Yüzlerce tepki mesajı aldık, mailler aldık. Zannediyorum bu Komisyonun üyesi olan bütün milletvekilleri benzer tepkileri almışlardır. Sivil toplum kuruluşları ve zeytin üreticileri bu maddelerin sakıncalarını içeren görüşlerini bizlere ilettiler. Bu tasarı Eğitim Komisyonunda geçen hafta konuşuldu, Eğitim Komisyonu raporu bugün öğlene doğru bizlere ulaştı. Eğitim Komisyonunun, iktidar partisi milletvekillerinin de imzasıyla, zeytinliklerle ilgili maddelerin tamamen paketten çıkarılmasını önerdiğini hatırlatmak istiyorum. Dolayısıyla bütün bu maddelerin bizler de paketten çıkarılması gerektiğini düşünüyoruz.
Zeytincilikle ilgili çalışan çok sayıda STK bugün Komisyonumuzda, Komisyon çalışmalarına katılmak için ülkemizin farklı illerinden geldiler, aramızdalar, onlara "Hoş geldiniz." demek istiyorum. Son kararımızı almadan önce onları da dinlememiz gerektiğini düşünüyorum. Bu konunun uzmanları olan, bu konunun içinde olan, birebir üretimin içerisinde olan bilim insanlarının da görüşlerini almamız gerektiğini ifade etmek istiyorum.
Belirtmek istediğim son bir nokta da AR-GE reform paketi konuşulurken AR-GE merkezlerinin personel sayısını indirmeye yönelik bir düzenleme yapmıştık. Bu düzenlemeyi yaparken aynı zamanda da AR-GE merkezlerine çok sayıda destek ve teşvikle ilgili maddelere karar vermiştik burada hep birlikte. Bunlardan bir tanesi de AR-GE personeli istihdam eden AR-GE merkezlerine, bu personellere istihdam ettikleri süre boyunca o yıl için uygulanan asgari ücretin aylık brüt tutarı kadarlık kısmıyla iki yıl süre boyunca Bakanlık tarafından destek verilmesine yönelik bir maddeydi. Bu maddeyi konuştuğumuz zaman, o dönemki Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Fikri Işık'a da ben belirtmiştim, AR-GE merkezleri için böyle bir desteği verip de diğer taraftan teknoloji geliştirme bölgelerine böyle bir desteği vermemek bir dengesizlik yaratacak, eşitsizlik yaratacak, bir taraftan AR-GE merkezlerini desteklerken diğer taraftan teknoloji alanında çalışan girişimciler için de çok olumsuz bir sonuç doğuracaktır diye. Genel Kurulda Sayın Bakan bu önergemizi destekleyeceğini ve bu önergemize üretim reform paketinde yer vereceğini söylemişti. Dolayısıyla ben de önceki Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanının uygun gördüğü Cumhuriyet Halk Partisinin önergesine üretim reform paketi içerisinde yer verilmesini bekliyordum çünkü Genel Kurulda "Tutanaklara da geçirilmesini istiyorum." demişti o zaman. Fakat ne yazık ki bu önergede yer almıyor, bunu da tekrar hatırlatmak istiyorum. Hazırlamış olduğumuz ve Komisyon Başkanlığına sunduğumuz önergelerden bir tanesi bu. Komisyon Başkanımıza da daha önce bu önergeden bahsetmiştim.
Maddelerle ilgili görüşlerimizi de zaten ayrıca paylaşacağız.
Teşekkür ederim.