| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı (1/850) (Alt Komisyon metni) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 19 .06.2017 |
SABRİ ÖZTÜRK (Giresun) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, değerli Komisyon üyesi arkadaşlarımız, kıymetli misafirler; kısaca birkaç hususa temas etmek istiyorum.
Tabii, ara buluculuk müessesesi ülkemize yeni getirildi. İş hukuku alanında da bunun uygulanacak olması önemli. Özellikle, bizim yerel mahkemelerde, ilk derece mahkemelerde adliyelerin en önemli iş yükünü iş mahkemelerinin dosyaları oluşturuyor. Kendim de avukatlık tecrübemde hem işçilerin avukatlığını hem işverenlerin avukatlığını yaptım. Uzun sürede BAĞ-KUR'un sözleşmeli avukatlığını da yürüttüm. Oradaki tecrübemden hareketle, hakikaten, ara buluculuk sisteminin iş davalarında bir ön şart olarak kabulü, mahkemelerin bu anlamda iş yükünü hafifletecektir. Ayrıca, işçilerin haklarına mahkemelerde, her ne kadar, işçi lehine yorum kuralı gereği işveren karşısında zayıf konumda olan işçinin korunması gereği bütün lehe hükümler uygulansa da netice itibarıyla işçilerin haklarına kavuşması bir hayli gecikebiliyor. Dolayısıyla, buradan da bir mağduriyet doğuyor işçiler için. Oysa ara buluculuk sistemi içerisinde işçilerin haklarına çok daha hızlı bir şekilde, pratik bir şekilde ulaşmaları mümkün olacak, hem daha ekonomik olacak. Tabii, aksini iddia etmek yani ara buluculuğun işçinin aleyhine olduğunu iddia etmek bence tartışılır, ben buna, bu görüşe katılmıyorum çünkü her ne kadar İş Kanunu'nda yapılacak değişiklikle dava açabilmenin bir ön şartı hâline getirilmekle birlikte, ara buluculuğa gelen ihtilaflarda işçi dâhil tarafların kabulüne bağlı oradaki çözüm. İşçi yani oradaki şeye katılmayabilir, katıldığı takdirde kendinin kabul edemeyeceği bir çözüm ortaya çıktığında ya da öneri ortaya çıktığında bunu kabul etmek zorunda değil, işçi kendi özgür idaresiyle, rızasıyla... Dolayısıyla işçinin tamamen rızasına bağlı olan bir hukuki müessese içerisinde bunun işçi aleyhine olacağını söylemenin yersiz olacağı kanaatindeyim.
Bir hususa daha temas etmek isterim Sayın Başkanım. Şimdi, burada hemen hemen bütün konuşmacılar iş hukukundaki işçi lehine yorum ilkesi, işveren karşısında güçsüz olan işçinin korunması ilkesi hepimizin kabul ettiği bir ilke. Uygulamada da zaten bu son derece tutarlı bir şekilde uygulanıyor fakat benim mesleki hayatımda gördüğüm, az önce Borsalar Birliği Başkanının konuşmasında ifade ettiği -konuşmasına atfen- değerli konuşmacının ifade ettiği husus, hakikaten bu ilkenin artık ülkemiz uygulamasında bir suistimale doğru da gittiğini görüyoruz. İş yerinde, gerçekten, görevlerini suistimal eden, işverene karşı neredeyse suç oluşturacak kimi eylemlere karışan ama işverenin ispatlayamadığı nedenlerle kendi rızasıyla işten ayrılan işçilerin dahi gidip mahkemede her hâlükârda haklı çıktığı da vakalar var. Evet, işçi lehine yorum mutlaka doğrudur, uygulanmaya devam edilmelidir ama bunu kutsal bir metin gibi suistimale varacak şekilde abartılması, mahkemeye gelen dosyalarda her hâlükârda işverenin haksız sayılması da ayrı bir haksızlığa sebep olmaktadır. Dolayısıyla, ben bu ilkenin uygulanırken biraz temkin payı bırakılması kanaatindeyim.
Teşekkür ederim.