| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi (2/1783)(Alt komisyon metni) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 19 .07.2017 |
MELİKE BASMACI (Denizli) - Sayın Başkan, sevgili vekiller; başta çok düşündüm, ne söylendi, ne yapıldı, ne söylenmeli diye ama herhâlde en güzeli kendi yaşadığımı anlatmak olacak. Yaklaşık iki yıldır milletvekiliyim. Milletvekili olurken "Hayallerim var." sloganıyla dolandım şehrimi. Ülkem için yararlı, uzmanlığımın dâhilinde, yarın evlatlarımıza bırakacağımız ülkemize hizmet etmek için yemin ettim. Geldiğim, vekil olduğum günden beri kimi görsem herkes zaten İç Tüzük'ün değiştirilmesi gerektiğinden bahsediyordu ama yönteme, şekle, yapılana bakılırsa, değiştirilen maddelere bakılırsa bu sanki İç Tüzük'ü değiştirmek değil de ses kesmek, konuşturmamak gibi. Şimdi, öyle bir süreçten geçiyoruz ki sanki bir "fast food" yemeği servis eder gibi, burada bile yapılmamış, kimsenin görüşü dinlenmeyen, sanki bir duvarın arkasından konuşulan, ses gitmeyen bir süreçten geçiyoruz.
Şimdi, malum, dedim ya ben yeni vekillerdenim, onun için yıllarını Meclise vermiş, milletine vermiş ak saçlı, yok saçlı, tecrübeli vekillere sormak istiyorum. Şimdi, bu yeni gelen iç tüzükle bizden beklenen, bölgemdeki bir sorunu beş dakikada anlatmamı, hatta anlatırken dilim sürçerse, yanlış bir şey söylersem bunu kürsüden düzeltemememi ve bir torba yasa içinde Denizli'mle ilgili bir madde gelirse onu ayrıca oylayamayacağımı ve istediğim kadar sorunu anlatamayacağımı ve bu süreçte de vekil olup mucize yaratmamı bekliyorlar gibi geliyor. Şimdi sorumu tekrar soruyorum ak saçlı, yok saçlı tecrübeli vekillere: Böyle bir mucizeyi kim yaratabilir ki? Yani baktığınızda, beş dakikada bölgemin sorunlarını anlatacağım ve bunların oylamasında bile söz hakkım olmayacak, dilim sürçerse kürsüden düzeltme şansım bile olmayacak. Şimdi, düşünmenizi istiyorum. Herkesin inandığı, güvendiği, ülkemizin kalbi dediğimiz Mecliste vekiller konuşamazsa ne olur? Vekillerin sesi kesilirse acaba atanamayan öğretmenleri, emeklilikte yaşa takılanları, vergisini bile ödeyemeyen esnafın sorunlarını, ürünü para etmeyen, girdilerle baş edemeyen çiftçiyi, üniversiteyi bitirmiş ama iş bulamamış çocukların sorunlarını... Belki de milletvekili Mecliste konuşamazsa bugün keyif aldığınız, keyifle koyduğunuz OHAL'de kanun hükmünde kararnamelerle mağdur olanların sorunlarını, haksız yere tutuklanan insanları, bunları bir vekil Meclisten söyleyemeyecekse belki de çok cümle kurmamak lazım. Galiba tek şey söylemek lazım ve eminim bundan sonra daha çok söyleyeceğiz eğer siz bu OHAL zihniyetiyle devam ederseniz. Hak, hukuk, adalet demek lazım. Ne kadar konuşsak, vicdanlarınızın önüne öyle perdeler serilmiş ki, o kadar gözleriniz kapanmış ki -bugünkü Hükûmeti de tebrik ediyorum, inşallah adaletli olmuştur diyorum- bir tek maddeyi bile "Acaba doğru mu söylüyorlar, milyonlarca kelime içinden bir tanesi doğru mu?" diye düşünmeden sadece verilen bir talimatla bir an önce Komisyondan İç Tüzük'ü geçirmeye çalışıyorsunuz.
Şimdi konuşmama son vereceğim ama buraya, tam masanın olduğu yere Rauf Denktaş'ın bir sözünü bırakıp gideceğim. Cevap vermek isteyen, üstüne alınan alıp gidecek. Diyor ki: "Önemli olan, hayatta hiçbir zaman yalpalamayacaksın. Düşüncelerinde bir ileri, bir geri adım atmayacaksın. Her dönemin adamı değil, her dönemde adam olacaksın."
Teşekkür ediyorum. Hak, hukuk, adalet diyerek hepinizi selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Basmacı, ben teşekkür ediyorum.