| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi (2/1783) (Alt komisyon metni) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 18 .07.2017 |
MURAT EMİR (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle, maddeye geçmeden birkaç noktanın altını tekrar çizmekte yarar görüyorum, önemsiyorum.
Bir defa, biraz önce bizim çok olağan bir düzeltme ihtiyacımız bile karşılanmıyorken Sayın Parsak'ın Başkanlıktan söz istemeden sürekli olarak cevap vermesi ve âdeta Başkan gibi konuşan hatibi uyaracak hakkı ve yetkiyi kendisinde görmesini kınıyorum. Başkanlığın kendi yetkilerine titizlikle sahip çıkmasını öneriyorum. Eğer bilmediğimiz bir şey varsa, Sayın Parsak'ın Başkanlık Divanında özel bir görevi varsa bunu da bilmek hakkımız.
Tabii, bu, niye önemli arkadaşlar? Şimdi, MHP temsilcilerinin hepsi kalktı buradan çünkü mahcup olacaklarını muhtemelen fark ettiler. Çünkü, elbette biz ana muhalefet partisi olarak bir muhalefet partisinin son noktada nasıl davranacağını, nasıl kararlar alacağını belirleme olanağına sahip değiliz, elbette özgürler ama biz bu kararları, bu politik tavırları, özellikle İç Tüzük gibi hepimizi ilgilendiren ve hepimizi kapsayan düzenlemelerde tutarlılıklarını sormak zorundayız. Tutarlı olmak herkese düşen bir ödevdir, görevdir ve biz bunu sadece kendimiz için değil, Türk milleti adına yaparız, Türk milleti de bu soruları sormaktadır. Dolayısıyla, kimsenin bize "Niye bizi bu konuda eleştiriyorsunuz?" deme hakkı yoktur. Verebiliyorlarsa cevap verecekler, veremiyorlarsa sözümüzü kesmeyecekler veya bu koltukları boşaltıp burayı terk etmeyi tercih edecekler, kendi tercihleridir.
Tabii, ikinci bir önemli nokta, her defasında Sayın Parsak "Anlatın ki, konuşun ki istifade edelim, konuya gelin." gibi konuşmalar yaptı. Şimdi, alt komisyonda da çalıştık, Komisyonda da çalışıyoruz, saatler boyu çalışıyoruz, bugün, alt komisyonu da sayarsanız beşinci gün çalışmasındayız ve daha hiçbir sözümüzden istifade etmediniz, tanık değiliz, dinlemediniz bile ama söz, bizi konuya çekmeye gelince veya iğnelemeye gelince "Konuşun ki istifade edelim." diyorsunuz. Yetmedi mi anlattığımız size? Bir süre şey anlattık, bir sürü kelimelerde dahi; virgülünde, noktasında, imla kurallarında dahi yaptığınız hataları söyledikçe hiçbirini düzeltecek cesareti, cüreti kendinizde gösteremediniz. Dolayısıyla, burada istifade etmemeye çalışan bir yönetim anlayışı var, bir iktidar anlayışı var. Sayın Parsak'ı ve partisini de o iktidar anlayışının bir parçası sayıyorum, teklif sahibi olmaları dolayısıyla.
Şimdi, buradan, istifade etme meselesine gelelim. 5'inci maddenin bütünüyle ilgili eleştirilerimi biraz sonra söyleyeceğim ama bir defa, 5'inci maddede açık bir çarpıklık var. Şimdi burada teklifin sahipleri de yok gördüğüm kadarıyla. Temsilen bir arkadaşımız oturuyor ama teklifin sahipleri yok ama birilerinin burada oturup bu sözleri dinlemesi lazım. Şimdi, bakınız ne demiş "Başkanlık kürsüsünde Başkan ve görevli kâtip üyeler koyu renk elbise giyerler. Genel Kurul salonunda bulunan milletvekilleri, bakanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı idari teşkilatı memurları ve diğer kamu personellerinden erkekler, ceket ile pantolon giyer ve kravat takar, kadınlar ise ceket ve etek veya ceket ve pantolon giyerler." Bu, normal görünüyor ama son derece anormal. Şimdi, nasıl söylendi? Biraz önce bütün o, bütün bu teklife sahip çıkan, arkasında duran arkadaşlar ne dediler? Hatta, Sayın Parsak bir de böyle üstenci tavrıyla "Siz okumamışsınız, biz burada bunu yasaklamıyoruz, sadece giyme yasağını kaldırıyoruz." dedi. Yani şu anlaşılıyor değil mi hepinizin konuşmasından: Dilerse bir Başkan Vekili burada frak giyebilecek, öyle mi Sayın Başkan? Peki. Şimdi, maddeye bakalım: "Başkanlık kürsüsünde Başkan ve görevli kâtip üyeler koyu renk elbise giyerler." dedikten sonra, milletvekillerini ceket ve kravat takmaya mecbur ediyor. Şimdi, şu kararı vermek zorundayız: Başkan Genel Kurul salonunda milletvekili sıfatını taşımakta mıdır? Bize göre taşımaktadır. Taşıdığını varsayacaksak eğer, o Başkan orada ceket ve kravat takmak zorundadır. O hâlde, frak giyme olanağı yoktur, aynı anda ikisini giyemez. Eğer o kişi yani Sayın Başkan veya Başkan Vekili, milletvekili sıfatıyla oturmuyorsa bu sefer elbisesini dilediği gibi seçebilecektir. Mesela, isterse siyah cübbe de giyebilecektir. Amaç bu mudur? Bunun açıklığa kavuşturulması gerekiyor. Tekrar ediyorum: Eğer o, milletvekillerine dahilse frak giyemez yani burada bir frak giyme yasağı getiriyorsunuz. Eğer o kişi milletvekili değil de Başkan sıfatıyla oturuyorsa yani ikinci cümle onu kapsamıyorsa, bu sefer, koyu renk olması kaydıyla dilediği sarığı, cübbeyi giyebilecektir. Bunun düzeltilmesi lazım. İşte, size istifade edebileceğiniz açık bir çarpıklığı ortaya koyuyorum. Şimdi göreceğiz sizin ne kadar istifade etme niyetinizin olduğunu.
Değerli arkadaşlar, bir defa, bu teknik eleştiriden sonra bir de bu maddenin özüne ilişkin eleştirimizi tekrar etmeyi gerekli görürüm. Birincisi, cevaplamamız gereken, Genel Kurul salonunda bir kıyafet düzenlemesine gerek var mı? Önce bu soruyu cevaplamamız gerekiyor. Bize göre, var. Bize göre, cumhuriyet, bizim iki yüz yıllık modernleşme, muasırlaşma, Batılılaşma projemizin son doksan yılında taşıyıcısı olmuştur ve hatta AKP iktidarı da bu Batılılaşma çabalarının bir parçası, taşıyıcısı, önderi olmuştur. Bakın, ben size 2011'de sizin şu andaki Genel Başkanınızın yaptığı bir konuşmadan bir alıntı yapacağım. Demiş ki: "Cumhuriyetin kuruluşundan sonra en büyük modernleşme hamlesi olan Avrupa Birliğine katılım sürecini kararlılıkla yürüttük." Dolayısıyla, demek ki AKP içinde 2011 yılında modernleşme, Batılılaşma, AB'ye katılım ve dolayısıyla cumhuriyetin temsil ettiği bu değerler önemliymiş. Peki bugün ne oldu? Yani bugün Genel Kurul salonunda frak giyilmesi niye rahatsız ediyor? Bu arayış nedir? Bu, basit bir kılık kıyafet düzenlemesinin ötesinde bir anlam taşımakta mıdır? Bunun açıklanması gerekiyor değerli arkadaşlar.
Bir konuyu daha dikkatinize sunmak isterim. Bizim önümüze sürekli olarak anlaşmadığımız maddeleri getirdiniz, anlaşmışçasına önümüze koydunuz. Kamuoyuna "Biz bunun üzerinde anlaşmıştık." dediniz, oysaki anlaşmadığımız kritik maddeleri önümüze getirdiniz. Bu maddeyle ilgili bir anlaşma var. Dikkatinizi çekerim, bu maddeyle ilgili bir anlaşma yapılmış ve bu maddenin aynen kalması gerektiği konusunda grupların ortak kararı var. Bakın, 2014 yılındaki mutabakat metnine bakarsanız göreceksiniz. Şimdi, bu teklifi hazırlayanların 2014 yılında MHP ve AKP de "Frak aynen kalsın, bu madde değişmesin." dedikten sonra bugün bu ihtiyaç nereden doğmaktadır.
Değerli arkadaşlar, AKP'nin ve ortağı MHP'nin cumhuriyetle, cumhuriyetin değerleriyle, geleneklerimizle, Parlamento gelenekleriyle ve Atatürk'ün bize bıraktığı miraslarla hesaplaşmaya son vermesi büyük önem taşımaktadır. Frak, sadece frak değildir, frak aynı zamanda cumhuriyet modernleşmesini temsil etmektedir. Bu nedenle de biz bu düzenlemeye karşıyız. Yalnız, bu teknik düzeltmenin de mutlaka yapılmasını talep ediyorum.
Bir konunun daha altını kısaca çizeyim, onu atlamış olmayayım. Biraz önce bir dakikalık söz hakkı bile bize verilmedi. Yine, Sayın Parsak "Ya, siz öneri bile getirmediniz, getirseydiniz oylardık. Genel Kurul, komisyon çalışmaları televizyondan yayınlansın diye getirmediniz bile." dedi, ben de ona, açtım, bizim 4'üncü maddeyle ilgili verdiğimiz önergeyi gösterdim. Bu önergede açık bir biçimde komisyon çalışmalarının televizyondan naklen yayını konusunda bizim önergemiz olduğunu tutanaklara geçirtirim. Sayın Parsak'a da tavsiyem, çünkü ilk günde de o, Anayasa'nın ilk dört maddesinde de hâlâ anlamadığını söylemişti bizim görüşmelerimizi alt komisyonda, onu da tutanaktan okumuştum. Kendisine bizimle polemiğe girmeden önce en azından tutanakları bir okumasını tavsiye ediyorum.
Saygılar sunuyorum Başkanım.