KOMİSYON KONUŞMASI

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İç Tüzük değişikliğinin 9'uncu maddesi hakkında söz almış bulunuyorum.

Şimdi, bu 9'uncu maddeyi okudum, gerçekten buna da bir anlam veremedim diğer maddelerde olduğu gibi. Burada kanun tasarılarının nasıl komisyonlara havale edileceği düzenleniyor ve burada "Hükûmetçe hazırlanan kanun tasarıları bütün bakanlarca imzalanmış olarak ve gerekçesiyle birlikte Meclis Başkanlığına sunulur." diyor. Son fıkrasında da "Başkan gelen tasarıları ilgili komisyonlara doğrudan doğruya havale eder ve bunu tutanak dergisine ve ilan tahtasına yazdırır." diyor. Bu değişiklikle son fıkrayı kaldırıyoruz, o da şu: "Bu havaleye bir milletvekili itiraz etmek isterse oturumun başında söz alır." Yine, bir milletvekilinin söz hakkının kısıtlanması maddesiyle karşı karşıyayız.

Şimdi, iki yıldır Meclisteyim, ben bu madde hiç uygulandı mı diye düşündüm, uygulanmadı. Sordum önceki dönemdeki vekillere "Hiç uygulandı mı?" diye.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Bir kere uygulandı, o da yanlış uygulandı.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Bir tane uygulanmış.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Akif Hamzaçebi konuştu, Güldal Mumcu Meclis Başkan Vekiliydi. Sonra dedi ki: "Yanlış uygulamışım, ben 74'ü uygulamışım ama 74'te o hüküm yok, 73'ü uyguladım."

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Evet, 74'te yok. Şimdi, işte bunu tartışmak lazım. Uygulanmayan, Meclise hiçbir şekilde zaman kaybettirmeyen ama lazım olursa uygulanacak olan bir madde neden kaldırılıyor? Yani, uygulanmamış, zaman kaybettirmiyor, dolayısıyla Meclise tasarruf da sağlamayacak; niye kaldırılıyor? Bu hüküm niye konulmuştur acaba diye düşündünüz mü? Yani, şimdi bakıyoruz, devamındaki 74'üncü maddede kanun teklifleriyle ilgili böyle bir hüküm yok yani yine Meclis Başkanı komisyona doğrudan doğruya havale ediyor ama burada milletvekilinin bu havaleyle ilgili söz isteme hakkı yok. Burada, kanun tasarılarında böyle bir hak verilmişse milletvekillerine, demek ki bunun bir sebebi var. Bu aynı zamanda denetim kapsamında bir hak olarak verilmiş. Aynı zamanda burada bir şekil şartı var, diyor ki: "Kanun tasarıları bütün bakanlarca imzalanır." Şimdi, bu şekil şartı eksik kalırsa, örneğin bakanlardan bir iki tanesi imzalamazsa, Meclis Başkanı bu şekilde havale yaparsa bunu nasıl denetleyeceğiz? Bu eksikliği, bu yanlışlığı kim gündeme getirecek, nasıl söylenecek, nasıl düzeltilecek? Yani, mutlaka buraya bir hüküm konulmuşsa, kanun teklifine konulmamış da kanun tasarısına böyle bir hüküm konulmuşsa bir amacı vardı. Bugüne kadar uygulanmamışsa da Meclis açısından zaman kaybı veya tasarruf anlamında da bu değişikliğin bir katkısı yok. O yüzden, bana birisi mantıklı bir açıklama yaparsa çok memnun olurum yani burada da baktınız, böyle inceledik "Aa, burada da milletvekiline bir söz hakkı varmış, bunu da kaldıralım." bakış açısıyla getirilmiş bir değişiklik gibi geldi bana. Varsa hakikaten bir haklı gerekçesi bilmek isterim.

Şimdi, gerekçe şu denecek belki de yani bütünüyle baktığımızda İç Tüzük değişikliğinin gerekçesi ne? İşte, tasarruf edelim, etkili olsun, hızlı olsun, bilmem ne olsun. Peki, hızlı olursa gerçekten etkili, verimli bir yasama çalışması söz konusu oluyor mu?

Şimdi, biraz önce Mithat Hocam da bahsetti, işte, Şenal Hanım, hepimiz, böyle Genel Kurula koştur koştur gittik, bölge adliye mahkemelerindeki, yasayla ilgili değişiklik üzerinde konuştuk, koştur koştur buraya geldik. O kanunu da şöyle bir inceledim, kabataslak baktığım kadarıyla bu 2004'te veya 2005'te hazırlanmıştı, yürürlüğü ertelenmişti, bu bölge adliye mahkemeleriyle ilgili kanunda daha sonra yürürlüğe girmeden tam yedi kez değişiklik yapılmış.. Yürürlüğe girdikten sonra da üç dört kere değişiklik yapılmış çok kısa bir zaman içerisinde. Yani, bir istinaf mahkemesi kanunuyla ilgili bu Meclis on-on bir kere mesai yapmış. Şimdi, zaman kaybı burada mı söz konusu yoksa milletvekillerinin bir şeklî sorunu, bir teknik sorunu iki üç dakikada, beş dakikada dile getirmesinde mi söz konusu?

BAŞKAN - Sayın Kayışoğlu, toparlar mısınız lütfen.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Nasıl toparlayayım? Yani, gayet maddeyle ilgili konuşuyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Lütfen toparlayın.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Gayet teknik bir konuşma yapıyorum Sayın Başkan. Lütfen dikkatimi dağıtmayın.

Ama çok önemli bir şey söylüyorum yani niye onuncu kez, on birinci kez... Bakın, şu kanunun başlığına. Şu anda Meclis çalışıyor, kanunun başlığını okuyorum, insan bu başlıktan utanır ya, diyor ki: "Bölge Adliye ve Bölge İdare Mahkemelerinin İşleyişinde Ortaya Çıkan Sorunların Giderilmesi Amacıyla..." Yani, ortaya çıkan sorunların giderilmesi... Kaç tane böyle kanun çıkarıyoruz? Bir kanun çıkarıyoruz, sonra oradaki sorunları gidermek için bir kanun daha çıkarıyoruz, o sorunları gidermek için başka bir kanun daha çıkarıyoruz. Yazık günah değil mi ya? Yazık günah değil mi burada bu kadar harcanan mesaiye, zamana, bu etkisizliğe? Şimdi, bunun sebebi ne? Konuşturmuyorsunuz, dinlemiyorsunuz, söylediklerimizi dikkate almıyorsunuz. Bunu yapsanız zaten on kere değiştirmez, bu Meclis de gayet etkili, verimli bir şekilde çalışır. Bir kanunla elli kere uğraşmayız bu Mecliste, değil mi? O yüzden, önce dinleyeceksiniz, önce bir anlamaya çalışacaksınız, önce bir empati kuracaksınız, önce söylediklerimizi dikkate alacaksınız. Çok da teknik bir konuşma yapıyorum yani bunu, bu İç Tüzük'ü yapanlar bu tasarıya, bu hükmü koymuşsa bir sebebi var. Burada bir şekil şartı var, onu denetleyecek bir hüküm koymuş, milletvekiline bir yetki vermiş yani durup dururken bunu niye kaldırıyorsunuz? Sırf orada böyle bir milletvekilinin konuşma hakkı daha var diye kaldırıyorsunuz, başka bir açıklaması yok.

Aynı şey, yani şu kanun, istinaf kanunu konuşulurken uygulayıcılara sorsaydınız, baroya sorsaydınız, temyiz yolunu ayrıntılı bir şekilde inceleseydiniz, bu kanun on kere, on beş kere değişmek zorunda kalır mıydı? Sorunları gidermek adına elli kere yeniden değişiklik yapmak zorunda kalır mıydık? Kalmazdık. İşte tam da bu İç Tüzük'ün gerekçesinde yazan verimlilik, etkililik, zamandan tasarruf, sağlıklı çalışma, rasyonel çalışmayı hayata geçirmiş olurduk ama maalesef yapamıyoruz; aynı kafa, aynı tas, aynı hamam. Belli ki daha çok fazla, sorun gidermek için kanun çıkarılacak, aynı kanunda elli kere değişiklik yapılacak yürürlüğe girmeden, daha fazla İç Tüzük değişikliğiyle bu milletin vekillerinin sesi kısılmaya çalışılacak bu anlayışla.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Ama yol yapıyorlar, köprü yapıyorlar, şimdi, Allah aşkına, haklarını teslim et!

BAŞKAN - Sayın Kayışoğlu, lüften...

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Şimdi, ben bu Meclise geldiğimde hakikaten şöyle bir rahatsızlık duymuştum, onu söyleyeyim yani işte görüşmeler yapılıyor, konuşuyoruz falan. Bir sorun var, dolaşıyoruz, geziyoruz, insanlar bize dertlerini anlatıyorlar, diyorlar: "Seçtik, siz Meclise gittiniz, bizim sorunumuzu dile getirin, şunu anlatın, bunu iletin, bunu çözün, bu kanun teklifini verin." Ama biz bunu anlatacak ortam bulamıyoruz Mecliste. Yani bir gündem dışı konuşma var, bir de grup önerileri var -şimdi onları da kısıyorsunuz- gündem dışı konuşma da yeterli değil, 550 milletvekili burada gelip yöresinin, bölgesinin, kendine iletilen halkın sorunlarını anlatacak yetmiyor. Ne yapıyoruz? Bir tane kanunun işte yürürlük maddesi hakkında, bilmem ne hakkında söz alıyoruz da başka bir konuyu dile getirelim diye. Şimdi, bu doğru bir şey değil. Ben üzülmüştüm bir hukukçu olarak. Yani burada bile, yasama çatısı altında bile milletin derdini dile getirmek için bir kanunu dolanma yoluna başvurmak zorunda kalıyoruz yani yazık günah değil mi? Tam tersine, şunu düşünmüştüm: Ya, niye milletin vekillerine daha fazla söz hakkı verilmiyor niye milletin taleplerini burada dile getirecek ortam yeterince sağlanmıyor diye düşünürken karşımıza bu çıktı yani tam tersi bir şeyle karşı karşıya kaldık; hakikaten şaşkınım, üzgünüm, böyle olmaması gerekir. Bizi dinlediğiniz zaman, olanak verdiğiniz zaman, zamana yaydığınız zaman, uygulayıcılara, o kanunun ilgililerine sorduğunuz zaman daha verimli bir çalışma oluyor.

Bakın, yine geçen sene geldiğimizde böyle harala gürele kanun çıkarıyorduk. Yine acelemiz vardı, işte haziranda vize serbestisi gelecekti. Oradan beklenen birtakım kanunlar çıkarılıyordu. Mesela bunlardan bir tanesi İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu'ydu. Şimdi, yine böyle apar topar çıkarılmış bir kanun, hepsinde olduğu gibi, özensiz, düşünülmeden, taşınılmadan çıkarılmış. Orada diyordu ki bir maddede...

BAŞKAN - Sayın Kayışoğlu, sizi gündeme davet ediyorum.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Gündemdeyim.

BAŞKAN - Lütfen toparlayın.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Tam da gündemdeyim.

Ben toparlayacağım zamanı biliyorum Sayın Başkan.

Orada bir maddede şöyle diyordu, bakın: Eşitlik Kurumu mağdurların...

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Yani Komisyonu idare eden Başkan değil Sayın Kayışoğlu; usul bu. Aslında doğru, böyle olması lazım, ben hak veriyorum size.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Ben Anayasa Komisyonu üyesi olarak burada bir madde hakkında görüşlerimi dile getiriyorum, gayet de gündemdeyim. Siz de değilsiniz, bu Komisyonun Başkanı siz de değilsiniz Sayın Elitaş, lütfen biraz tahammül.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Yalnız 73'ün gerekçesini söyleyip gidiyorum, 34'üncü maddeye bakarsanız görürsünüz onu. 34'te gerekçeyi bulursunuz.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Bir dinleseniz, ondan sonra konuşsanız.

BAŞKAN - Sayın Başkanım, Komisyon gündemine hâkim.

Sayın Kayışoğlu, buyurun.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Şimdi, orada şöyle bir hüküm vardı mesela, diyordu ki: Eğer mağdurlar, insan hakları anlamında hakları ihlal edilen mağdurlar yaşı küçükse veya işte kısıtlanmışsa kanuni temsilcisinin rızasıyla bu Eşitlik Kurumu devreye girer. Şimdi, o dönemde de çocuk istismarlarıyla çok karşılaştık ve bir an düşündüm yani bu çocuklar en çok da bazen velilerinin, vasilerinin istismarına maruz kalıyor, onların ihmalleriyle hakları ihlal ediliyor. E, bu durumda böyle bir şeyi beklemek haksızlık değil miydi o mağdur çocuklara? O madde geçmiş olmasına rağmen mesela bunu dile getirmiştik ve ondan sonra tekririmüzakereyle bu madde değişmişti. Yani o zaman hakikaten milletin bir vekili olarak bir sorunu çözdüğümü, bir işe yaradığımı hissetmiştim yani burada da aynı şeyleri yapmaya çalışıyoruz. Bizim derdimiz, hani böyle sizi oyalamak, sizin uymak zorunda olduğunuz, ne kadar zaman verilmişse artık, o süre içerisinde çıkarmanız gereken bu şeyi engellemek, geciktirmek değil ki. Bundan sonrası için daha uyumlu, daha verimli, daha şeffaf, daha sizin o gerekçede bahsettiğiniz gerekçeleri hayata geçirecek bir şeyler yapmaya çalışıyoruz, katkı sunmaya çalışıyoruz. Biraz tahammüllü olursanız, biraz dikkate alırsanız ülkemiz için, hepimiz için, yargı için, yasama için daha güzel şeyleri yapabiliriz diye düşünüyorum.

Bu maddenin de bu hâliyle geçirilmesi doğru bir şey değildir, hiçbir haklı, mantıklı gerekçesi yoktur; geri çekilmesini talep ediyorum.

Teşekkür ediyorum.

Bu kadar yani.