KOMİSYON KONUŞMASI

MURAT EMİR (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Tabii bu saatte çalışıyor olmanın olumsuzluğu içerisinde olabildiğince kısa konuşmaya gayret edeceğim. Arkadaşlarımı daha fazla yormak istemem.

Gerçi özellikle geneli hakkında söylenmesi gereken her şey söylendi ama bu maddede son derece önemli sakıncalar var. Bunları mutlaka tekrar tekrar konuşmakta ve tutanağa geçirmekte yarar görüyoruz çünkü burada konuşulanlar bence tarihe bırakacağımız önemli metinler ve önemli duruşlar, tavırlar olacak.

Evvela şunu belirtmek isterim: Milletvekili seçildiği andan itibaren bütün milletin temsilcisidir ve her kararıyla, her temsil göreviyle de millete karşı sorumludur. Bu sorumluluktan dolayı kimi zaman oylamaların açık olması gerekir. Anayasa zaten bunu böyle hükmeder ama Anayasa'nın hükmettiği konular dışında açık oylama yapılması zaman zaman gerekir, Meclis grupları talep ederler ve açık oylama yapılır. Niye? Çünkü her bir milletvekilinin hangi oyu verdiği değerlidir, önemlidir, milletvekilinin kendi siyasetini açıklayabilmesi, seçmenine, milletine hesap verebilmesi açısından önemlidir. Hemen aklıma gelen olayı anlatayım size. Geçen sene, mesela küçüklerin cinsel istismarcısıyla evlendirilmesine dönük gecenin bir vakti bir teklif getirildiği zaman biz şiddetle karşı çıktık. Önce kabul edilir gibi oldu, yeterli sayı bulunamadı -karar yeter sayısı- öbür güne kaldı, öbür gün, değerli arkadaşlar, o teklifin altına imza atan AKP'li değerli milletvekilleri son derece mahcup bir durumdalardı, hatta "Fark etmeden imzaladık." diyenler dahi oldu. Şimdi, eğer bu gerçekleri biliyorsak milletvekillerinin tek başına Meclisi oluşturan ana birimler olarak ve o sorumluluğu taşıyarak zaman zaman açık oylama yapılması ihtiyacı özellikle milletimiz açısından değerlidir, önemlidir. Şimdi, buradaki ihtiyaç oradaki birkaç dakikayı dahi kazanma ihtiyacı ama bu son derece yanlış bir ihtiyaç.

Ben size bir örnek vererek sözlerime son vermek istiyorum. "Neden değerlidir bu tutanaklar ve milletvekillerinin zaman içerisinde hangi tavırları gösterdiği neden değerlidir?" sorusunun cevabı burada çok güzel duruyor arkadaşlar. Şimdi, 2001 yılında, AKP Grubu, Fazilet Partisi Grubu başka bir yerdeyken yani sizin siyasi öncülleriniz başka bir yerdeyken o günkü koalisyon hükûmeti yine sizin yaptığınıza benzer bir biçimde son derece antidemokratik bir iç tüzük getirdi ve bu iç tüzükte yine aynı şekilde maddelerde açık oylamanın kaldırılması hükmü vardı. Bu teklife karşı özellikle Bülent Arınç ve Ahmet İyimaya çok önemli direnç gösterdiler partileri adına. Tabii, burada Sayın İyimaya olsaydı daha iyiydi ama biz dersimizi iyi çalıştık, didik didik ettik, bakın, bu madde geldiğinde Ahmet İyimaya ne demiş, okuyacağım ve bitireceğim: "Maddelere geçişte açık oylama yok, sorgudan kaçan bir Meclis ve akşam veya saat ikide, kırk sekiz saat beklemeden bir komisyonu çağıracaksınız, 180 maddelik bir teklif gelecek, komisyon on bire kadar, on ikiye kadar veya iki günde bitirecek, gece yarıları rapor yazılacak." Yani, tabii, bizim o günden saat ikiye, üçe, beşe kadar çalışacağımızı tahmin edememiş Sayın İyimaya. Ama burada açık oylamanın sorgudan kaçan bir iktidarın yapabileceği bir şey olduğunu söyledikten sonra, devamında, sürelerin kısaltılmasıyla beraber Profesör Muammer Aksoy'un buna "cibilliyetsiz kurallar" dediğini anımsatıyor, "kanun giysili, kural giysili zulüm" olduğunu söylüyor ve bu tüzüğün de "kirli bir tüzük" olduğunu söylüyor Sayın İyimaya. Ben, tabii, kendisi geldiğinde tekrar ona hatırlatacağım.

Değerli arkadaşlar, milletten kaçan, milletten korkan, hesap vermek istemeyen, muhalefetten kaçan ve bu korkaklığını da birkaç dakika kazanma arzusuymuş gibi gösteren bir anlayışla karşı karşıyayız. Son derece yanlış, milletvekilini değersizleştiren ve yasama faaliyetini otomasyona bağlayan bu anlayışı şiddetle reddediyoruz.

Teşekkür ederim.