| Komisyon Adı | : | DIŞİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Cumhuriyeti ile İsrail Devleti Arasında Tazminata İlişkin Usul Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/754) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 17 .08.2016 |
MUSTAFA SERDENGEÇTİ (Aksaray) - Sayın Başkanım, çok değerli milletvekilleri; şimdi ben bir diplomat değilim yani hukukçu da değilim ama bu anlaşmanın adı üstünde zaten tazminat anlaşması diye geçiyor.
OĞUZ KAAN SALICI (İstanbul) - Türkçesinde öyle.
EREN ERDEM (İstanbul) - İngilizcesinde öyle yazmıyor.
MUSTAFA SERDENGEÇTİ (Aksaray) - "Conpensation" Sesli Sözlük diye bir şey var burada, ben baktım, "tazminat" diye yazınca hep "conpensation" diye geçiyor. Yani ben diplomat değilim ama yani sonuçta bu da bir tazminat yerine geçen ve sıklıkla kullanılan bir kelime herhâlde. Yani bu İsrail'le Türkiye ilişkilerini düzelten nihai bir anlaşma değil yani sadece bir tazminat anlaşması yani bu kadar çok yorum yapıyoruz ama bir tazminat yani sonuçta. Bu tazminatta da kişi başı yaklaşık 2 milyon gibi para veriyor. Eğer bu parayı bu mağdurlar, şehitler alırlarsa zaten başka bir dava açmazlar. Yine hukukçu değilim ama şöyle bir olay olur, hani trafik kazası olur veya başka bir şey olur, devam eden bir dava olur ve sigortacı veya birileri arayı bulur, der ki: "Bu davandan vazgeç, sana şu kadar para vereyim." Eğer kabul ederse zaten tekrar dava açmaz, kabul etmezse davası devam eder. Şimdi, 5'inci maddeyi ben öyle anlıyorum, eğer bu parayı almayan aileler olursa ve dava devam ettireceklerse bunların kazandığı meblağı da Türkiye öder diye söylüyor, veya böyle diyor, bu da ödenebilir.
Şimdi, bunun dışında, bu coğrafyada çok acılar yaşandı, hâlâ da yaşanmaya devam ediyor. Mavi Marmara da sivil bir hareketti ve 10 şehidimiz var, -Allah rahmet eylesin- kutsal bir amaçları vardı, Filistinli kardeşlerine yardım edeceklerdi. Filistin de bütün partilerimizin ve bu coğrafyadaki herkesin ortak meselesi zaten. Şimdi, biz Filistin'e en fazla yardım eden devletiz, şimdiki hükûmetler kadar da en fazla da belki de bu Hükûmet yardım etmiştir. Davos'ta da, başka platformlarda da her zaman Filistin'in yanında olmuş ve İsrail'in konumu itibarıyla hiçbir devletin söyleyemeyeceği sözleri de İsrail'in yüzüne karşı söylemiştir ama bu altı yıl boyunca, bu hüzünlü olaydan sonra altı yıl boyunca ne Türkiye ne İsrail ne Filistin ne de şehit yakınları bir şey kazanmadı. Bu iş de sonsuza kadar böyle gitmeyecektir, mutlaka bu yolların, bu şeyin bir düzelmesi gerekecek, bir düzelme yoluna girmesi gerekiyor. Bunun dışında Yahudilerle veya İsrail halkıyla Türk milletinin hiçbir sorunu yok, tarih boyunca olmamış, şimdi de olmamış. Yani hatta İsrailliler Türkleri çok sever, ben İsrail'e hiç gitmedim ama giden meslektaşlarım derler ki "Çok iyi karşılanıyoruz." hatta bir doktor arkadaşımın sözü "Eğer ben dünyada bir ülkeye yerleşecek olsam İsrail'e yerleşirim." derdi. Yani İsrailliler o kadar Türkiye'yi sever yani bizim bir sorunumuz yok İsrail'le. Filistinlileri de çok seviyoruz, İsraillilerle de bir sorunumuz yok, yani durup dururken İsraillilerle bir sorun çıkarmaya gerek yok, ki Türkiye'nin İsrail'le iyi olması en çok Arapların ve Filistinlilerin işine yarıyordu, bu altı yıl boyunca en fazla mağdur olan yine Filistinlilerdi. Yani bunların arasındaki sorunlara en azından arabuluculuk yapabiliyordu Türkiye ve bir gücü vardı ama bu ilişkiler bozulduğu zaman İsrail'le Filistin'e olan desteğimiz de azaldı ve bundan da bence en çok yine Arap ülkeleri rahatsız oldu çünkü Araplarla İsrail arasında en azından bir arabuluculuk görevimiz vardı. Türkiye ile İsrail ilişkilerinin düzelmesi Arapların, Filistinlilerin yararınadır. Sonuçta Türkiye Cumhuriyeti'nin de menfaatleri gereği İsrail'le ilişkilerinin düzelmesi gerekiyor. Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyoruz, onların acılarını paylaşıyoruz, Filistinlilerin her zaman yanındayız ama bir şey bütün bütün elde edilemiyorsa da bütün bütün reddetmemek gerekiyor. Her acıdan dolayı da bunlara yani illa diz çöktüreceğiz diye bir kavramamız olmaması lazım, kimse kimseye diz çöktürmemeli. Bir noktada tekrar tekrar mutabakat olmalı değil mi? Yani böyle düşünüyorum ben bir diplomat ve hukukçu değilim ama bu Komisyonun üyesi olarak düşüncelerim bu, diplomatik bir hata yapmışsak da af ola.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.