KOMİSYON KONUŞMASI

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekili arkadaşlarım, değerli bürokratlar, değerli basın mensupları; öncelikle hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum, hepinize iyi günler diliyorum.

Tabii, Ekonomi Bakanımız buradayken, hemşehrim de olması sebebiyle kendisine tabii, bazı sorular da yöneltmek istiyorum. Bazı konulara da açıklık getirmesini kendisinden istiyorum.

Şimdi, biraz önce Didem Hanım da söyledi; gerçekten, değerli arkadaşlarım, ülkede ekonomik olarak her şeyin normal gittiği yönünde bir hava estirilmeye çalışılıyor ama öyle görünüyor ki kesinlikle Türkiye'de hiçbir şey normal gitmiyor; birçok aksaklıklar, eksiklikler, problemler, ekonominin tıkandığı noktasında birçok sıkıntıları iş çevreleri, esnafımızdan tutun üreticimize, tarım kesiminden çiftçimizden tutun ihracatçımıza kadar herkes bu sıkıntıları bire bir yaşıyor diye belirtmek istiyorum.

Şimdi, piyasanın bu noktada bir rahatlatılmasına ihtiyaç var tabii, Ekonomi Bakanının burada çok önemli fonksiyonu var, önemi var. Bu sıkıntıları aşma noktasında Bakanlık olarak ne tür tedbirler almayı düşünüyorsunuz? Ki bu hemen alınması gereken tedbirler. Eğer yılbaşına kadar, yılbaşı sonrası bu tedbirlerin alınmaması piyasaya nefes aldıracak, rahatlatacak, piyasa şartlarının ve çarkının döngüsüne, dönmesine yardımcı olacak pratik, üretene kolaylıklar sağlayan, maliyetleri aşağıya çeken, işin dönmesine olanak sağlayan, vergilerde ve işte bazı SSK primlerinde yapılması gereken bazı indirimler sayesinde de hem çalışanların hem esnafımızın hem de üretim yapan her kesimin rahatlayacağı bazı acil tedbirlerin alınmasının da ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Çünkü eğer bugün esnaf sabah dükkânının açıp akşama kadar siftah etmeden dükkânını kapatıyorsa burada bir problem var demektir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanına da söyledim, geçen sene -tabii, sizi çok ilgilendirmiyor ama bilginiz olması açısından söylüyorum- BAĞ-KUR primini 430 lira ödeyen bir esnafımız bugün 570 lira ödüyor. Bu artışın neden bu şekilde yapıldığını sordum ve düzeltilmesini de istedim ama maalesef, şimdiye kadar bir düzelme olmadı. Bu mesela esnafımıza sıkıntı veren, ödemede zorluk çeken, para kazanamadığı için de gerçekten zaman zaman da işletmesini kapatma noktasına getiren uygulamalar olduğunu belirtmek istiyorum. Nedir yani şimdi yüzde 10 artış yapılsa 470 yapar, e, siz de yüzde 30'a yakın artış yapıyorsunuz. Bunun dayanağı nedir? Yani esnafımız nasıl olsa veriyor, nasıl olsa bunu ödemek zorunda gibi bakarsanız bunun bence esnafa apayrı bir yük getirdiğini belirtmek istiyorum. Bunların düzeltilmesine ihtiyaç var. Üretim alanında özellikle komşularımızla ilişkilerimizin bozulmuş olması, tarım kesiminde ürettiğimiz sebzenin, meyvenin, tabii bunları bir anda tüketme, depolama imkânlarının çok zayıf olması, az olması sebebiyle ihracatın tıkanmasının en büyük nedenlerinden bir tanesinin özellikle Suriye'yle olan ilişkilerimizin bozulması, İran'la, Irak'la ve Rusya'yla ilişkilerimizin hâlâ normalleşememiş olması ve buraya yaptığımız ihracatların sebze, meyve ve tarım kesiminde üreten kesimin de satışlarını rahatlıkla yapamamış olması sebebiyle bu sıkıntıların her gün giderek arttığını görüyorum. Tabii, bu geriye doğru eğer üreten satamıyorsa ürettiği malın parasını alamıyorsa ürünü elinde kalıyorsa borcunu ödemekte de bu vatandaşların çok büyük sıkıntı çektiğini belirtmek istiyorum.

Hızla Suriye ilişkilerinin düzeltilmesi, diğer komşularla ilişkilerimizin düzeltilmesi, dünyayla irtibatımızın, ilişkilerimizin normalleşmesi yani Avrupa bazı aksak yönlerinizi eleştiriyor işte basın özgürlüğüyle ilgili, hukuk devleti ilkesinin zedelenmesiyle ilgili, haksız tutuklamalarla ilgili birçok konularda yapılan haklı eleştirileri eğer siz bir restleşme konusu olarak ortaya koyarsanız ve Hükûmet olarak tabii sizi dolaylı ilgilendiriyor, sonuçta geldiğimiz nokta her ülkeyle, dış dünyayla problemi olan bir ülke konumuna geldiğimizi ve yalnızlaşan bir Türkiye olduğunu da özellikle görmenizi istirham ediyorum, bu çok önemli bir nokta. Yani izleyeceğimiz politika nasıl ki cumhuriyetle birlikte Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün söylediği gibi: "Yurtta sulh, cihanda sulh"u yıllarca gerçekleştirmişiz, korumuşuz ve bunun sayesinde Orta Doğu'da, Avrupa'nın ortasında bir ülke olarak gerçekten bir mesafe almışız, gelişmişiz. E, bunları bir an önce korumanın, bir an önce içte barışı, dışta barışı sağlamanın ülkemize çok büyük fayda sağlayacağını belirtmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, ülkemizde ekonominin bozulmasının en büyük nedenlerinden bir tanesi son günlerde Türkiye'de yaşanan terör olaylarının ve içte kavganın, gerginliğin çok fazlasıyla artmasıdır. Eğer siz ülke içinde bu barışı sağlayamıyorsanız, toplumsal barışı sağlayamıyorsanız, terör örgütleriyle mücadelede yapmak istediğiniz konularda müzakereye oturup günlerce zaman geçirip ve ülkenin özellikle güneydoğuda ve doğuda devletin hâkimiyetini yok eden politikalarla, PKK'ya verdiğiniz tavizlerle, hendeklerin kazılmasıyla ve orada güvenliğin bozulmasıyla eğer siz bu gerginliği, bu kavgayı daha da büyük, daha da keskin bir noktaya getirdiyseniz tabii, ülke içindeki vatandaşın da hiçbir şekilde gidip orada ne yatırım yapma olanağı olur ne de oradaki işletmelerin, fabrikaların çalışma olanağı ortaya çıkabilir. Bunun bir an önce bitirilmesinin çok büyük faydası olacağını düşünüyorum. Artık yanlış politikalar yerine sadece "çoğunluk bizde, Hükûmet biziz, biz yaparız" anlayışını bir kenara bırakarak bizim de ülke adına istediğimiz önemli, tabii, fazlasını da istemiş olabiliriz ama ortak noktalarda birleştiğimiz, beraber olduğumuz, ülkenin geleceğinin, gerçekten daha aydınlık günlere, daha güzel günlere götürecek düşüncelerimizi de değerlendirmenizin çok faydası olacağını düşünüyorum, bunları da özellikle vurguluyorum.

Bir de, 15 Temmuz darbe girişimi şu konuda bizi gerçekten ortak bir noktaya getirmiştir, yani cumhuriyetin ve demokrasinin olmazsa olmaz ve bizim ortak paydamız olduğu noktasını bize getirmiştir. Özellikle rejime yönelik konularda artık birçok bozduğunuz düzeni, sistemi düzeltmenizde ve bu ortak paydada laik cumhuriyetin bizi birleştirdiği noktalarda bir araya gelmemize olanak sağlayacak yapının, o yaşam ortamının yeniden sağlanmasında çok büyük fayda olacağını düşünüyorum. Çünkü bunu sağladığımız ölçüde, demokrasimizi güçlendirdiğimiz ölçüde gerçekten demokrasinin bir değişim ve dönüşüm olduğu noktasında görmemiz ve hesap verilebilirlik yani hesap sorabilen, hesap verebilen bir noktaya Türkiye'yi getirdiğimiz takdirde gerçekten Türkiye'de çok daha olumlu bir gelişmenin olacağını ve hem içteki yatırımcımıza, iş çevrelerine, iş dünyasına hem de dış dünyaya gerekli güveni çok iyi bir şekilde verebileceğimizi belirtmek istiyorum.

Tabii, 15 Temmuz sonrası çok olağanüstü bir duruma geldik. Elbette ki Olağanüstü Hâl Yasası'nı bu çerçevede devreye soktunuz ama bunu ne olur, bir Hükûmet içinde değerlendirin, yani olağanüstü hâli düzeltecek, normal kamu düzenini sağlayacak ve iç barışı sağlayacak ve bu FETÖ'nün temizliğini de gerçekleştirecek bir çalışma çerçevesinde götürmenizi ve işin özünü kaybetmeden çok detaylara inerek bütün toplumu, her kesimi rahatsız eden boyuttan kurtarıp gerçekten bu işi yapanların üst düzeyde, onun altında ve finans düzeyinde, yönetim düzeyinde icraatın başında olanların yargının önüne çıkarılarak cezalarının bir an önce verilmesini ve böylelikle kamuoyunda bir rahatlığın, bir normalleşmenin sağlanmasının faydası olacağını düşünüyorum.

Şimdi uygulanan bir hukuk prosedürü çerçevesinde önüne geleni, ihbar edileni ve herkesi iş çevreleri de bu konuda oldukça rahatsız, tabii, bunun gerçekten finansmanını sağlamışsa, işin içinde bulunmuşsa, yönetici bazında ise, bu işin aktif rolünü oynamışsa elbette ki sorgulansın, elbette ki kayyum atansın ama herkesin malının ve canının güven duyulacağı bir ortamın bir an önce sağlanmasını artık olağanüstü hâl döneminden bir an önce ülkenin kurtarılmasının çok büyük faydası olacağını düşünüyorum. Çünkü olağanüstü hâl yasa uygulamasıyla birçok temel değişiklikleri yapıyorsunuz. Bu temel değişiklik de devletin düzenini, sistemini de altüst ediyor. Belki sizlere normal gelebilir ama biz muhalefet olarak gerçekten bu konuda çok büyük rahatsızlık duyuyoruz ve ülkenin geleceğinden de emin değiliz diye belirtmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, iş dünyası içte ve dışta yabancı yatırımcılar da dâhil olmak üzere siyasi ve yönetim istikrarını çok önemli tutarlar. Hepimiz aynı konuda bir vatandaş olarak da, bir siyasetçi olarak da bunu her zaman göz önünde bulundururuz. Ama siyasi istikrar demek Parlamentoda çoğunluğun sahibi olmak, tek başına iktidar olmak değil arkadaşlar. Sizden sonrası olanların da haklarına, beklentilerine cevap verebilecek, onları dinleyebilecek bir noktada götürmeniz ve toplumsal barışı sağlayarak ülkede huzuru sağlayacak bir yönetimin, bir çalışmanın yapılmasını ve hiç kimseyi dışlamadan, ötekileştirmeden bir politika sürdürülmesini ve artık ülkenin gerginlik politikasından hızla çıkmasını ve bu konuda da Hükûmetinizin tavırlarının ve duruşlarının da değişmesinde çok büyük fayda olacağını düşünüyorum.

Yani öyle bir görüntü var ki, bakın arkadaşlar, sadece biz ana muhalefet olarak değil, dış dünyadan aldığımız bilgiler veyahut da dış basından aldığımız bilgileri de sizlere aktarmak istiyorum: Yani artık Hükûmetinizin sorun çözen değil, gerçekten sorun üreten bir noktada olduğunu lütfen görün. Siz sorunları çözmek için varsınız, problemleri çözmek için varsınız ama onu çözerken birçok problemleri de beraberinde getiriyorsunuz. Bu nedenle o problemleri yaratmadan, yeni problemler yaratmadan ülkenin bir an önce barışa, huzura, gerçekten çalışma hayatının iyi bir şekilde yürümesine olanak sağlayacak bir konuma getirmek durumundasınız.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, böyle bir genel giriş yaptıktan sonra birkaç konuyu da önümüzdeki yasa değişikliği tasarısı sebebiyle sormak istiyorum. Şimdi, Bakanlığınızın bu genel değişikliklerle ilgili bu konularda bir açıklamanın daha önce bütün bakanlıklardan bize geldiği hâlde sizin Bakanlığınızın böyle bir açıklaması önümüze gelmedi, sadece kanunun değişiklik yönüyle gelen konuları var ama genel anlamda hem Ekonomi Bakanlığınızın izlediği yol, gösterdiği çalışmalar, yaptığı çalışmalar ve bu yasayla ilgili de öne çıkan gerekçeleri ortaya çıkaracak bir genel bir kitapçığın da önünüze gelmediğini belirtmek istiyorum. Bu da olsa biz daha iyi dersimizi çalışabilirdik, daha geniş anlamda konulara vâkıf olabilirdik diye belirtmek istiyorum.

Şimdi, 18 serbest bölgenin olduğu söyleniyor, 2.100 civarında da firmanın faaliyet gösterdiği belirtiliyor. Bu firmalardan kaç işletmenin üretim alanında, kaç tanesinin de ticari alanda faaliyet gösterdiğini de öğrenmek istiyorum şimdi bir vekil olarak.

TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Ticaret yok.

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Şimdi üretim alanında ve ticaret alanında da var alıp satan, tabii.

Bu açıklama da tabii, olur ise daha açık bir duruma konu gelmiş olur diye belirtmek istiyorum.

Bir de serbest bölgelerin kuruluşundan itibaren bu bölgelerin ihracattaki payı nedir, ne kadar bizim ihracatımıza katkı koymuştur? Bu konuda da bir açıklama yaparsanız sevinirim.

Ayrıca, Ocak 1980 yılından sonra kurulmaya başlayan serbest bölgelerin kuruluşu ve işleyişiyle ilgili konularda özellikle bazı serbest bölgelerin veyahut da kuruluş sırasındaki avantajlarıyla işleyiş sırasındaki avantajların zaman zaman geri çekildiği ve devlet tarafından bunun geri alındığıyla ilgili de zaman zaman şikâyetler aldığımızı belirtmek istiyorum. O nedenle, eğer bir kuruluşa müsaade etmişsek, avantajları neyse, bu şartlarda üretici veyahut da bu alanda işletme kuracak firmaların ona göre kendilerini hazırlamaları, yatırımlarını, çalışmalarını, ihracatlarını ona göre planlamaları, tabii, bu plan dâhilinde çalışmalarını sürdürmesi için de o alanda artık avantajı dezavantaj noktasına getirecek de değişikliklerden kaçınılması gerektiğini düşünüyorum. Bu şekildeki bir uygulamanın gerçekten o alanda çalışacak -serbest bölgede çalışacak- firmaların da isteğini ve hevesini kırdığını da belirtmek istiyorum.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, tabii, yasanın görüşülmesi sırasında başka eleştirilerimiz, başka düşüncelerimiz de olacak. Bence, tabii, bu kurulan serbest bölgelerin... 1980'den 2002'ye kadar kaç tane serbest bölge kurulduğu ve faaliyetlerin hangi alanda olduğu, kapasitesinin dolup dolmadığı noktasında bilgi sahibi olmak istiyorum. Bir de 2002 ile 2016 arasında da kurulan serbest bölgelerin sayısının ne olduğunun ve faaliyetlerinin de hangi durumda olduğunun da açıklanmasında, bilgi edinmemizde fayda olacağını düşünüyorum.

Beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.