| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/752) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 09 .08.2016 |
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; şimdi, Türkiye'de geçen haftalarda vergilerden vazgeçtik, vergi affı çıkardık. Şimdi de tasarruf için bu yasayı çıkarıyoruz. Gerekçe de: "Türkiye'de çok az tasarruf yapılıyor, oysa bizim paraya ihtiyacımız var; yatırım olacak, iş olacak." diye bir mantıkla bu yasa tasarısını bu şekilde takdim ettik.
Değerli arkadaşlarım, yani buradaki tasarruf, Sayın Bakan konuşurken sanki işte asgari ücretle çalışanların tasarrufundan filan söz etti. Tabii, bu yanıltıcı, böyle bir şey yok. Burada asgari ücretliler tasarruf edecek de on sene sonra, yirmi sene sonra bu tasarruftan işte servet elde edecekler, sınıf atlayacaklar. Böyle bir şey söz konusu değil. Belli ki burada tasarrufu gerçekten yine devlete ya da yatırım yapan, sermaye sınıfına aktarılacak bir tasarruf. Biraz evvel Bülent Bey'in söylediği binde 3, işte on yılda 100 milyar liralık bir tasarruftan söz ediyoruz.
Şimdi, zaten biz vergileri çok yanlış alıyoruz Sayın Bakanım, siz bunu biliyorsunuz, sizin işinizi size anlatmamız doğru olmaz. İşte, vergilerimizin büyük çoğunluğu zaten dolaylı vergi. Deli Dumrul hesabı köprüden geçenden 1, geçmeyenden 2 lira zaten alıyoruz. Gerçekten bu ülkede servetten vergi alma diye bir şey söz konusu değil, zenginler aslında çok fazla bir tasarrufta yani ülkeye ülke içinde bir fedakârlıkta bulunmuyorlar.
Şimdi, bu para çok şey takdim edildi, ne olacak, asgari ücretli için ayda 50 lira kesileceği söyleniyor ama bunun bir hesabını yaparsak, hani Sayın Cumhurbaşkanı işe başlarken simit, peynir hesabı yapardı ya, bu şekilde bakarsak ayda 1.300 lira alan insan, 4 kişilik aile düşünün, günlük 43,3 lira kalıyor bu aileye, 600 lirasını vergiye, kiraya çıkarırsanız, 600 liraya ev nasıl bulunuyorsa, hadi buldu, 700 lira, günlük 23,3 lira kalıyor. 200 lira da faturalar diyelim Sayın Bakanım, hesap böyle bir hesap, günlük 16,6 lira kalıyor, 4 kişilik bir aile desek günlük 4,1 TL'si var bu insanın yaşamak için. Kişi başına 1 doların filan çok çok altında bir durum yani Türkiye'nin durumu bu. Yani 5 milyon insan deniliyor, resmî rakamlarımız öyle, aslında 5 milyon olmadığı, 2,8 olduğu, işverenlerin her yerde arkadan dolandıkları gibi burada da tamamen beyanda bulunmadıkları, dolayısıyla o nedenle 5 milyon gözüktüğü de yazılıyor, söyleniyor. Şimdi, böyle insanlardan, günde 1 doların altında yaşamak zorunda olan insanlardan kesiyoruz bu parayı, bunu bilmemiz gerekiyor. Ne kesiyoruz? 50 lira, günde 1,6 lira, neredeyse yarım dolarını da biz kesiyoruz. Sayın Bakanım, tabii, bu, simit hesabı ama olayın vahametini vurgulamak açısından söyledim.
Sermaye olmadan, tasarruf olmadan şey olmaz diyoruz, doğrudur fakat bu yükü yani sermayeyi, tasarrufu en alttakilere yüklemek anlaşılır gibi bir şey değil. Ama aslında bu, emeklilikle ilgili de bir şeyi bize gösteriyor, biliyorsunuz, 1980'lerden itibaren neoliberalizm, Dünya Bankası, sosyal devletin küçülmesi amacıyla kamusal emekliliklerden yavaşa yavaş uzaklaştırılmasını önermişti ve değişik ülkelerde, bizim ülkemizde de bunu hazırlayan çalışmalar yapıldı. Ben bu çıkardığımız yasa bu çalışmaya esas teşkil ediyor diye düşünüyorum çünkü dünya yaşlanıyor ve ekonominin en temel problemlerinden birini de bu emeklilikler oluşturuyor. Emekliliğin özelleştirilmesi gibi bir şey var. Buna benzer şeyler bütün dünyada yapılıyor, doğru ama baktığımız zaman krizlerde bu fonların nasıl eridiğini de görüyoruz, biliyoruz.
Zorunlu olarak yapılan işte, geçmişte, biraz evvel Sayın Temizel tasarruf bonolarından söz etti, Türkiye'de örneği var, tasarruf bonoları böyle olmaz, onu diyelim. Ama bu daha 1981'lerde Şili'de yapılmış ve bu şey çökmüş. Bu çok açık bir şekilde görülüyor ki buradaki temel amaç yine bir servet transferi söz konusu ve garibanlardan alınıp zenginlere yapılacak bir transfer söz konusu.
"Mecburi değil." filan deniliyor ama mecburi, bu zorunlu bir şey. Siz öyle öngörmüşsünüz, Türkiye'de olup olmayacağını zamanla göreceğiz. "İşte, iki ay sonra bunların büyük bir kısmı sistemden çıkmayacak." diyorsunuz ama daha sonra öyle olup olmadığını da, bu şeyleri göreceğiz.
Sayın Bakanım, eğer Türkiye'de gerçekten adalet diye de bir şey varsa burada yaşayan toplumsal katmanların durumunu dikkate almak zorundayız. Verdiğim rakamlar, böyle bu rakamlarla geçinen insan var mı bu salonda bilmiyorum, günde 1 doların altında hayatını idame ettiren insanlar var mı bilmiyorum. Eğer o insanlara bu ülkede işte, yatırım yapacağız, tasarruf yapmak zorundasınız diye onlara böyle bir görev yüklüyorsak bu ne insafla ne izanla ne hukukla, hiçbir şeyle bağdaşmayan bir iştir ve bugün burada oturmuş Türkiye Büyük Millet Meclisi böyle bir iş yapıyor, çok acıdır diye düşünüyorum.
Saygılarımı sunuyorum.