| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/752) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 09 .08.2016 |
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Divan, Sayın Bakan, değerli milletvekili arkadaşlarımız, saygıdeğer bürokratlar, değerli basın mensubu meslektaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben de değerli mevkidaşlarımın söylediği gibi, Türkiye'nin önemli sorunlarından birinin, bireysel tasarrufların düşük kalması olduğu hususunu vurgulamak istiyorum. Bireysel emeklilik sistemi bu konuda çeşitli ülkelerde uygulanan bir sistem, olumlu bir sistem ama ona, hepimizin, en azından bizlerin muhalefet olarak mutabık kaldığı en önemli eleştirimiz, zorunlu hâle getiriliyor olması bu tasarıyla. Bunun, gönüllülük esasında bırakılması -şu anda olduğu gibi- daha iyi olurdu diye düşünüyoruz. Bunu sadece biz de söylemiyoruz, bugüne kadar açıklama yapan işçi ve memur sendikalarının yöneticileri söylemekteler. Bu zorunluluk konusunda Türkiye çok çekti. İşte, gerek işsizlik sigortası gerek zorunlu konut edindirme fonu gibi uygulamaları hep, biliyorsunuz, geçmişte çok tartıştık, sonra hep, bir şekilde -az önce Aykut Bey de söyledi- fecaatle sonuçlandı. Umarız bu sefer bundan vazgeçilir diye bu zorunluluk konusunu eleştirmeye devam ediyoruz.
Önemli bir kaygımız, bu sistemin önümüzdeki dönem ve süreç içinde kamusal emekliliğin tasfiyesine yönelebileceği kaygısını taşıyoruz. Sadece bizler değil, dediğim gibi, emekçi sınıflarının temsilcisi olan sendikalar da aynı kaygıları taşıyorlar. Şili örneği önümüzde ibret verici bir örnek olarak bulunmakta. Bir de, tabii, bu tür bireysel emeklilik sistemlerini zorunlu hâle getirip kullanmış olan ülkelerin, daha sonra krize girdiklerinde -Portekiz gibi, Yunanistan gibi- bu emeklilik sistemlerinin yeniden kamulaştırılmasının gündeme geldiğini de ekonomistler bugünlerde özellikle bu tasarı nedeniyle sıkça hatırlatmakta. Bu da umarım detaylı bir şekilde analiz edilmiştir, özellikle Yunanistan örneği, Portekiz örneği diye düşünüyorum.
Tabii, yine, bir önemli hususu vurgulayacağım, bir kere daha üzerinden geçeceğim, o da şu: Önümüzdeki aydan itibaren asgari ücretlerde, biliyorsunuz, düşme olacak, yüzde 20'lik vergi dilimine gireceği için. Bunun üzerine 50 liralık bir zorunlu kesintinin de emekçilerimizi zor duruma düşüreceğini bir kez daha vurgulamak isterim. Bu yüzden bu dayatmaları doğru bulmuyoruz ve eğer tasarruf oranının artması isteniyorsa ki hepimizin isteği bu, emekçilerin aldığı ücretlerin artırılmasının daha doğru olacağı hususunun bir kere daha altını çizmek isterim.
Bir de sormak istediğim, yeterince ele alınıp alınmadığını bilemiyorum ama belki birlikte tartışabiliriz. Biliyorsunuz, bu primler işveren tarafından ödenecek. Eğer işveren çalışanın primini ödemezse bu konuda doğacak olan hak mağduriyetleri ya da bu haklar nasıl bir şekilde işçi, çalışan bu hakkını nasıl savunacak, mahkeme yoluyla mı gidecek, bu nasıl olacak, buna ilişkin bir mekanizma var mı diye şöyle bir baktığımda, birkaç kişi bunu gündeme getiriyor. Bir kere daha, dayatmaların doğru olmadığını vurgulamak isterim. Bu tür kurulan bütün fonlar hep bir şekilde amacı dışında kullanıldı ülkemizde, hâlâ da kullanılmakta. Bunun kullanılmayacağının garantisinin ne olacağını da sormak isterim. Bir kere daha hem TÜRK-İŞ Başkanı Ergün Atalay'ın bu konuda, bu düzenlemenin ne zamanı ne ortamının müsait olmadığını ısrarla vurgulamasını, keza DİSK Genel Başkanı Kani Beko'nun da, yine, işçi sınıfının ihtiyacının zorunlu bireysel emeklilik sigortası değil, herkese parasız ve nitelikli sağlık ve sosyal güvenlik hakkı olduğu şeklindeki vurgulamasını, benzer şekilde, KESK Eş Genel Başkanı Lami Özgen'in bunun, tek taraflı dayatmanın antidemokratik bir tutum olduğunu, son olarak Türkiye KAMU-SEN Genel Başkanı İsmail Koncuk'un da yine aynı şekilde "zorunluluk" kelimesinin rahatsızlık yarattığına, bundan devlet memurlarının geçmişte çok çektiğine ve asla bunun desteklenmeyeceğine ilişkin açıklamalarını da bir kez daha hepimizin dikkatine getirmek isterim.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.