KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli milletvekili arkadaşlarım, bu saate kadar kalan kıymetli basın mensupları ve bürokratları saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, Sayın Günal bu akşamın son konuşmacısıdır, ondan sonra kapatacağım.

ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Sayın Usta da söz istiyor, peki.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayın Başkanım, ben sadece size gönderdiğiniz şeyi tekrar gösteriyorum. Sayın Bakan siz de şu listenin altını okursanız, sağını solunu, gereği üzerine yazılan kuruluş sayısını göstermek istiyorum. Bize gönderilen gündemde bu kanunun hangi kuruluşları ilgilendirdiğini bu gösterir. Arkadaşlara da göstereyim, size gündemin tamamı gelmedi.

BAŞKAN - Ben yardımcı olayım, 37 ayrı kanunda değişiklik yapıyor, evet.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Kanunu ben şu kuruluşları gösteriyorum, çağrılan kuruluşları gösteriyorum. Onun için artık... Sayın Temizel demişti "Daha önce sen çok yazarsın." diye, vazgeçtim, yazmayacağım artık.

BAŞKAN - Sizin bir şey söylemenize de gerek yok artık, tamam.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Artık 7, 8, 9 diye gidiyor bu yani. Diyanet İşleri Başkanlığının ansiklopedi serisi var, arka arkaya çıkıyor, 30 küsur 40 oldu. Baştan abone olmuştuk, senede bir tane şey yolladılar.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Günal, çok daha büyük torbalar yaptık, yapmayın yani.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Olay ya, bunu söyleyeceğim şimdi.

BAŞKAN - Sayın Günal, maksada ulaşılmıştır, Sayın Usta'ya söz vereyim.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - İçeriğini söylemeden önce, ne söyleyeceğimizi, girizgâhını biz hocalar "Bu derste anlatılacak şeyler şudur." diye söyleriz, onun için. Ben sadece arkadaşlara bir bilgi olsun diye söyledim. Bunu öyle söyledim çünkü deveye sormuşlar "Neren eğri?" diye, o da "Nerem doğru ki?" demiş. Arkadaşların hepsi şimdi kendini ilgilendiren kısmını söylüyor, doğru yani bölge milletvekillerimiz var. Dün bize Şırnak'tan heyet geldi; hepsi, bütün partilerin temsilcileri, ticaret odası, borsası, başkanı, neyse, hepsi heyet olarak bütün partileri geziyorlar, ben onda değilim.

Şimdi, buraya bir torba gelmiş Sayın Bakan.

BAŞKAN - Komisyon da geziyorlar, sadece parti değil.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bu tasarının içinde il olmayla ilgili, il kapatmayla ilgili ciddi şeyler var. Ta ocak ayında mı ne Sayın Davutoğlu söylemişti -eski Başbakanımız- şimdi kanun hâline getiriyoruz. İçişleri Bakanlığının görüşü ne Sayın Bakan? Yani, bu konuda gerçekten şu andaki yeni şartlarda durum nedir? O günden bugüne buralarla ilgili bir şey oldu mu? Sadece coğrafi alanı... Gerekçesine bakıyorum maddenin, hiçbir şey yok. Ekinde bir rapor var mı? Yok. Etkisi var mı? Yok. İçinde öyle şeyler var ki daha önce defalarca kavga ettiğimiz kamulaştırmayla ilgili, dava açmayla ilgili, dava hakkıyla ilgili bir sürü konu var. Sayın Başkan sağ olsun varlık fonuyla ilgili kısmı çekmiş alt komisyona ama asıl alt komisyon yapacağımız bunlar, bir iki ilgili komisyondan görüş isteyeceğimiz bunlar.

BAŞKAN - Alt komisyon değil efendim, ayrı bir... Alt komisyon değil, biz onu kanun metninden çıkardık yani bir yanlış anlamaya fırsat vermeyelim.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yani, o işte "İnceleyelim." dediğiniz şey ama asıl buradakilerin incelenmesi gerekiyor. Ben size örnek sorayım yani acelesi ne, neden yapılıyor, merak ediyorum. Mesela sizi de ilgilendiren bir madde, madde 11; Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün muhasebe hizmetleri Maliye Bakanlığı personeli tarafından yapılıyormuş, beş yıl kasım ayında dolacakmış, on yıla çıkaralım. Ya kardeşim, ben anlamıyorum. Bu Devlet Su İşleri beş senede kendine muhasebesini tutacak adam bulamadı mı yani? Bir beş sene daha mı siz yapacaksınız?

BAŞKAN - Soralım, soralım.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Hayır, yok. Bu kanunun şimdi burada ne acelesi var? Bunun mantığı nedir? Bir taraftan Devlet Su İşlerinin bağlı olduğu bakanlık bana geliyor, diyor ki: "Ben bu şirketleri denetleyeceğim, kendim şey belirleyeceğim." Sana eleman vereyim, bin tane müfettiş vereyim, EPDK'ya vereyim, Enerji Bakanlığına vereyim denetlesin diyorum. "Yok kardeşim, ben vereceğim." diyor.

BAŞKAN - "Dışarıdan hizmet alacağım." diyor.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - O verecek, ihaleyi o yapacak. Onun için hizmet alması önemli değil. Başkanım, karıştırma yani devletin işlemesini söylüyorum.

Devlet Su İşleri -bağlıyorum- Orman ve Su İşleri Bakanlığı bana diyor ki "Su yapılarını denetleme şirketini ben bulacağım, elemanım yok." diyor. Ya, senin denetim elemanın yok, maliyecin yok, muhasebecin yok. Bir bakanlığın en önemli genel müdürlüklerinden birinde beş yıldır bunun olmadığı belliyken bir muhasebe sistemini yönetecek adam bulunamıyor mu?

BAŞKAN - Ya, 11'nci maddede bunu konuşuruz. Sayın Eroğlu...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Hayır, söyleyeceğim, ben madde olarak söylüyorum. Buradaki bu torbanın içine girenler, bu ne yani bu 70 madde nasıl? Birkaç tane daha söyleyeyim.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Rakam olarak acil değil gerçekten düzenleme.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Kasımdaymış, daha acil değil, ekimde çıkarabiliriz de...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Günal, bir sürü...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ya, bize düzenleme yaptıracağınıza 10 tane adamı onların kadrosuna geçirin o zaman yani bu da garip bir şey ya! Ya, hakikaten anlamadım yani kaç kişi var orada? Beni kanunla niye oyalıyorsunuz? Ben onu söylüyorum Sayın Bakanım, burada bu torbanın içinde bunun kanuna girmesinin ne anlamı var? İdari bir şeyle iki bakanın kendi arasında çözeceği bir iştir. Arkadaşların özlük...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır efendim, kanun yapmak gerekiyor, öyle iki bakanın arasında çözeceği bir konu da değil yani. Kanun diyor ki: "Kardeşim şu tarihe kadar muhasebe hizmetlerini verebilirsin." O tarih bitmek üzere. Şimdi diyoruz ki: Kardeşim, bunu bir beş yıl daha uzatalım. Bunu iki bakan yan yana gelip de kararlaştıramaz.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - 2011'den beri bu muhasebe hizmetleri... Peki, başka birimlere de hizmet veriyor musunuz? "Outsourcing" mi yapıyorsunuz Maliye Bakanı olarak? Yani, başka genel müdürlükler var mı?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yalnız soruları sorup sorup gidiyor.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ya böyle bir şey olur mu Allah aşkına?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Cevap verirken burada kalacak mısınız?

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Buradayım. Ben dinledim cevabı, söyledim ya size. Tekrar sordum, cevabını alamadım.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Gene çıkmıştınız cevap verdiğimde.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Vermiyorsunuz.

Sayın Başkan, bana mahsus yapıyor, başkasının cevabını anında veriyor, benim soruya geldi mi "Bir dakika." diyor. Düğmeyi kapatıyor, sesimizi kesiyor işte ama bir şekilde biz yine bir fırsat buluyoruz.

Şimdi gerçekten bunu şunun için söylüyorum: Buradaki maddelerin bir kısmında hak düşürücü bazı şeyler var, Anayasa Mahkemesinin iptalleri var. Diyorsunuz ki burada: "Gerekçeleri giderecek şekilde." Yahu iyi de ben onu tam göremiyorum. Bana anlatma değil Sayın Bakanım, madde gerekçesi yazılırken defalarca konuştuk, "gerekçeleri giderecek şekilde" denmez, "Oradaki sakınca şuydu, biz de bunu yaptık." denir. Yani böyle gerekçe mi olur ya? Kusura bakmayın. Şimdi ben gideceğim, bir yerden Anayasa Mahkemesi kararını bulacağım, bunu alacağım, yan yana koyacağım da hangisi çıkmış ona bakacağım.

Örnek, diğer şey: Çok basit bir şey gibi gelmiş. 65'inci maddeye bakıyorum, "denetler" derken "veya denetletir" Yahu bu yani hakikaten...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ne var yani?

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yahu ne var da aynı şeydeyiz. Biz bunu yaparken ne kadar tartıştığımızı biliyor musun? Yap-işlet-devret sistemini kaç saat burada, kaç tane... İki bakan değişti. Biri gitti, gece adamla kavga ettik, sabah gitti yurt dışına, geri geldi, bakanlığı gitmişti.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Kamuda denetlettirme...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ya, bu sizinle ilgili değil söylediğim, yine yanlış yere baktınız; 65'inci madde, Sağlık Bakanlığıyla ilgili, demin söyledim ya.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Fark etmez yani. Kamuda denetlettirme işinin yapılması kadar doğal bir şey...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ha, onu da size versinler, doğru söylüyorsunuz yani Maliye Bakanlığı onu da denetlesin.

Şimdi, Sayın Başkan, Sayın Bakan; bunlar basit şeyler değil. Yani, burada torbanın içine koyduk, geçecek, onu anlatmaya çalışıyorum. "Denetler veya denetletir." Ya biz bu kanunu ne zaman çıkardık da yani ne değişti de yani şimdi, ben onu sormaya çalışıyorum. 2013'te çıkardık, saatlerce burada kavga ettik, alt komisyon, üst komisyon anlattık yani bunun yanlış olduğunu defalarca aşağıda yukarıda, Genel Kurulda söyledik; şimdi üstüne üstlük bir de "Denetletir." E hani sen denetleyecektin Sağlık Bakanlığı olarak? Hepsine söyleyebilirsiniz Sayın Bakanım, ben buradaki garabeti anlatıyorum birkaç örnekle. Hepsinde var gözüme çarpan ve daha önce tartıştığımız hususlar var. Kamulaştırmayla ilgili saatlerce konuştuk, vatandaşın dava açma hakkıyla, karşı tarafı var, burada şimdi söylemeye kalkarsam saatlerce sürer. Soru işaretleri koyduğum yerler var.

Bir tane daha söyleyeyim çünkü söyleyince Sayın Bakanım inanmıyor: 28'inci maddeye bakıyorum, çok uzun gerekçesinden şimdi söyleyeyim, bir tanesinde "Madde kapsamındaki taşınmazların malikleri tarafından idareler aleyhine açılan davaların sayısının çokluğu..." diyor. Yani, demek ki bir aksaklık var. Devam ediyor, diyor ki: "İdareler aleyhine verilen kararlara istinaden yapılacak ödemelerin bütçeye getireceği yük ve bu yük nedeniyle ödemelerde yaşanacak sıkıntıların aşılmasını ve kamu hizmetlerinin aksamadan yürütülmesini teminen, ihtiyaç duyulması hâlinde ödemelerin taksitlendirilmesi suretiyle yapılmasına..." Yani, devlet millete öderken taksit yapacak yani öyle anlıyorum. Bir taraftan da getiriyorsunuz vatandaşın borcunu taksitlendirelim diye. Yani, bu hakikaten garip bir şey ya! Hem bir taraftan para verelim, piyasanın sorununu çözelim derken zaten adam burada aldığı kamulaştırma bedeli bilmem nesi zaten senelerdir devam ediyor, sürüncemede kalan bir sürü şey var. Yani "Mahkemede kaybettiğimizi de bu sefer taksitlendirerek ödeyelim." mi diyorsunuz? O zaman mahkemenin verdiği kararın ne anlamı kalacak? Arkasından tekrar, işte idari yargı değil adli yargının görev alanına girsin diye aynı maddenin içerisinde var. Tescil işlemi ayrı, işin davası ayrı, o işi kaybeden adamın sorumluluğu ayrı, memurların sorumluluğu ayrı; bir sürü şey var. Ha, bunların doğruluğu yanlışlığı ayrı bir şey.

Bakın, şu anda baktığımızda bile bu kadar sorunlu konular var yani defalarca tartışmamız, ilgili bakanlıklardan görüş almamız gereken. Onun için burada aciliyeti olmayanları böyle yapmayalım. Arkadaşlara bilgi verdiniz, konuştuk, ne söylediğimizi ne yaptığımızı biliyoruz, hâlâ içinde sıkıntılı maddeler var ama bunların böyle bu şekliyle görüşülmemesi, geçmemesi gerekiyor diyorum. Maddelerde bunları ayrıca konuşacağız ama bir il açma, bir kapatma gibi önemli konuların o ilgili kuruluşların, İçişleri Bakanlığının bununla ilgili kuruluşların da bu davalarla ilgili, tapu kadastroyla ilgili kısımlarda da Adalet Bakanlığının ne dediğini bilmemiz lazım. Maalesef içinde hiçbir görüş yok Sayın Başkanım.