MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Şimdi, bu maddenin yazılışında arkadaşımızın söylediğinden anlaşılan şey bu yani 2863 sayılı Kanun'un 10'uncu maddesine göre hem mülhak vakıfların malları hem de diğer kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde bulunan taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarını Vakıflar Genel Müdürlüğünün onarması gerekiyor. İnsanlar şimdiye kadar uyanmamışlar hiç, bilememişler; şimdi okudular, baktılar ve talepler gelmeye başladı. Siz görevinizi yapmıyorsunuz. Elimizde bir kültür tabiat varlığı var -ki bu milletin de varlığı, hepimizin varlığı- bunu gelin onarın. "Şimdi bu şeyden kurtulmak için biz böyle bir düzenleme yapıyoruz." Bu doğru bir şey değil. Gerçekten bunlar kültür ve tabiat varlığıyla bu kültür ve tabiat varlığını bizim korumamız gerekiyor yani başka bir bütçe oluşturarak korumak gerekiyor, bir şeyler yapmak gerekiyor. "Kendileri yapsınlar." Yapamayanlar? O zaman ölçü konulur, şu şu şeylerinden işte vakıf gelirleriyle yapsınlar, yapamıyorsa bunu ispatlasın, bir şey konulur. Yoksa bunları bütünüyle yıkmaya, yok etmeye mahkûm ediyoruz; bu doğru bir şey değil yani bir devlet böyle millî, yerli filan diye bir sürü hamasetten sonra gelip de "Mülhak vakıflar ve diğer kurumlar, gerçek kişilerin elinde bulunan tabiat ve kültür varlıklarından biz vazgeçtik..." Bu olacak bir şey değil. Akıl kabul etmez, vicdan kabul etmez; yanlış bir şey. Bunu çekin, ya yeniden düzenleyin ya da hiç bulunmasın. Tam tersi, Vakıflar Genel Müdürlüğüne bu kültür ve tabiat varlıklarını onaracak bütçe imkânları, başka imkânlar falan getirilsin. Yoksa "Biz yok ettik, kurtulduk, görmüyoruz artık, dolayısıyla bundan kurtulduk." Öyle bir şey olmaz yani.