| Komisyon Adı | : | (10 / 518) Esas Numaralı Meclis Araştırma Komisyonu |
| Konu | : | Komisyona davet edileceklerin tespiti, Komisyonda görevlendirilecek uzmanların belirlenmesi ve Komisyonun çalışma takvimine ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 04 .10.2017 |
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Değerli Başkanım, Komisyon üyesi arkadaşlarım, buraya ilgi gösterip katılan tüm konuklar, çölyak aileleri, çölyak STK'ları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle şunu söylemek istiyorum Başkanım: Bu takvime baktığımız zaman, bu takvimde -şu an dört ay oldu Komisyon kurulalı- ekim ayının içindeyiz ve kasım, aralık, hâlâ dinlenecek kişiler görünüyor. Temmuzdaki takvime baktığınız zaman dinlenecek kişilerin tespiti vardı, aradan üç ay geçti; ekim ayının takvimine bakıyoruz, yine dinlenecek kişilerin tespiti var. Hani, bununla çok zaman kaybediliyor. Şunu söylemek istiyorum: Bunun aralık ayında bittiğini kabul edersek -yani somut bir şeyden bahsediyorum- raporun yazılması, Komisyonun bu raporu sonuçlandırıp Genel Kurula indirmesi ve oylaması, bitmesi -değil mi- üç ay da orada var, muhtemelen 2018'in martını bulur. Yani bunu eleştiri için söylemiyorum, beraber çözüm bulalım diye söylüyorum.
BAŞKAN - Yok, tabii, tabii.
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Yani bu insanlar bekliyor, aileler gelecek, gidecek, bunlar hep masraf, sıkıntı, zorluk ve 2018'in martını buldu. 2018'in martında bir teklif hazırlayabilsek, Genel Kurula kanun indirebilsek, onun Genel Kurulda gündeme alınması, Sağlık Komisyonunda konuşulması üç ay, altı ay en az, sonra yine Meclis tatili. 2018'in gelecek yıl ekim, kasımına kadar somut çölyakla ilgili hiçbir şey yapma şansımız yok yani öyle görünüyor. Şimdi, buna yazık. Yani bu hastalık belli, bin yıldır var, hastalığın nedeni belli. Hani, buraya çocuk profesörü çağırıp "Yahu, bu çölyak nasıl oluyor?" diye bunu anlatmasının anlamı yok. Bu çölyak nasıl gelişmiş, nasıl bir alerjidir, bu glüten alerjisi, enteropatisi nedir, hekimiz hepimiz, biliyoruz, hatta aileler bence bizden iyi biliyor, yaşayanlar daha iyi biliyor. Hani, bu zaman kaybı olduğu gibi bir gereksizlik de olur. Hani, hakikaten "Meseleyi Komisyona havale edin." ruh hâli var ya, o olur yani Başkanım. Burada beklenen ne somut olarak? Yani, bizim bilimsel tespite ihtiyacımız yok veya işte, ileride nerede, ne üretilecek falan... Yani ben hocama katılıyorum, çok güzel ama bu Komisyonun işi değil. Bu Komisyondan ne bekliyor aileler, bence onu dile getirelim. Yani sosyal tespitin derdinde bu insanlar. Yani yaşadıkları bir sorun var. Zaten oradan oraya geleceğim. Kimi dinlemeliyiz önce? Önce çölyaklı aileleri dinlemeliyiz yani bu sosyal sorunu anlamalıyız. Yani ne derdi var da buraya geldiler, bu Komisyonu niye istediler? Yoksa biz çölyakın bilimsel sonuçlarını, zirai sonuçlarını, çölyak çabalarını, GDO çalışmalarını, onları biliyoruz ve de uğraşılıyor ama bizim dışımızda. Biz ne yapabiliriz? Buradan yeni bir GDO'lu buğday üretemeyiz şu anda ya da bunun üretilmesi için karar çıkarsak ne olacak? "Evet, yeni bir buğday üretilsin." Üretemezler ki, bu bilimin işi. Bu, sonuçta, hocamın dediği hocalarımızın işi. Ama burada bizim yapacağımız bir şey var, gerçekten elle tutulur somut işler var. Ne var? Bu aileleri dinlemeliyiz. Bütün çölyak derneklerinin başkanları konuşmacı listesinde olmalı, hepsi. Yani her biri burada bir şekilde bu Komisyona derdini anlatmalı ve tutanaklara geçmeli. Her birini tek tek... Hepsini bir kere isim olarak konuşmacı olarak öneriyorum. Çölyak dernek başkanlarını ve daha önce yöneticilik yapanları da öneriyorum, ilk kurarken neler çektiklerini de anlatsınlar. Bir de, konuşmak isteyen ailelerden kim konuşmak istiyorsa. Neden bunu yapalım? Yahu, bir görün, burada sorun çölyakın alerji olması, glütenin az olması, çok olması, buğday, arpa falan değil sorun, sorun: 1) Ürünü bulamıyorlar. 2) Bulsalar satın alamıyorlar. 3) Devletin verdiği destek yetersiz. O yüzden Sosyal Güvenlik Kurumundan ödemeyle ilgili uzmanları çağıralım, bize mevzuattaki sorunu ve detayı anlatsın. Ve biz o zaman somut olarak hemen, çok değil, kasım ayının sonuna, artık çok uzatmadan madde madde "Mevzuatta bu değişmeli.", madde madde "Şu genelge çıkarılmalı.", madde madde "Bu kanun teklifi..." deriz. O zaman bu Çölyak Komisyonu Başkanım sizin için de -yani siz Başkanlık yapıyorsunuz- "Evet, yahu, bir Çölyak Komisyonu vardı, gerçekten somut öneriler sundu, hiç laf gargarasına kendini boğmadı." olur. Gereksiz sohbetlerle, diyaloglarla, bir sürü kalabalık, kalın bir şey, tuğla gibi rapor hazırlamamıza gerek yok. 10 sayfa bu ailelerin derdini çözecek mevzuat önerisi yapalım, bitti. Yani bu çok hedefe varmış oluyor. Kanun teklifi hazırlayalım, yeterli. Ve biz bu kanun teklifini hemen çok hızlı bitirip kasım yani yıl sonuna kadar sizin aralıkta daha dinleme yapacağınız noktada... Ben şunu öneriyorum: Biz aralıkta kanun teklifimizi Meclise verelim ki bu gelecek yıl, 2018'de Meclis kapanmadan çölyakla ilgili mevzuat ve kanun çıkmış olsun. Yani benim somut önerim budur, tartışabiliriz onu.