| Komisyon Adı | : | (10 / 601) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Dışişleri Bakanlığı Yurt Dışı Tanıtım ve Kültürel İşler Genel Müdürü Büyükelçi Lale Ülker'in, UNESCO'yla yapılan sözleşmeler, yurt dışındaki çatışma ortamlarında terör örgütleri tarafından yağmalanan, kaçırılan eserlerin yakalanması, transit geçişine izin verilmemesi gibi faaliyetler hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 19 .10.2017 |
GÜRSEL EROL (Tunceli) - Evet, ben de öncelikle buraya kamu kuruluşlarımızı temsilen gelen bürokratlara sundukları sunumdan dolayı teşekkür ediyorum.
Tabii, kültür varlıklarının, sayın bürokratların sunumuna göre, özel mülkiyetinizde de olsa aslında kamu hakkı devlete ait ve birinci derecede sorumlu da Kültür ve Turizm Bakanlığı diye biliyorum ama burada sunumdan da ortaya çıkan bir tablo var ki, kurumlar arasında bir yetki kargaşası var. Aslında sorunun temelinde bence bu var Sayın Müsteşarım. Mesela tescilli yapıların birçoğu Kültür Bakanlığına bağlı, birçok tescilli yapı Vakıflar Genel Müdürlüğüne bağlı, işte, sarayların bir kısmı Millî Saraylara bağlı. Yani kültür varlıklarıyla ilgili yetkilendirilen kurum Kültür ve Turizm Bakanlığı ama yetki alanına göre bu ayrı bakanlıklara da verilmiş ve Meclis Başkanlığının bile yetki alanında olan eserler var.
Aslında burada yapılması gereken, Kültür ve Turizm Bakanlığı çatısı altında bütün kültür varlıklarını toplamak. Yani eğer muhatap ve yasa karşısında sorumlu Kültür ve Turizm Bakanlığıysa bence bütün kültür varlıklarının toplanması gereken yer de Kültür ve Turizm Bakanlığı olmalı. Kültür ve Turizm Bakanlığı da kendi arasında yeni bir görev alanına ihtiyaç duymak zorunda. Mesela Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünün tek bir genel müdürlük olması da çok doğru değil. Yani bunu da ayrıştırmak lazım. Yani kültür varlıkları ayrı bir genel müdürlük olmalı, müzeler ayrı bir genel müdürlük olmalı. Eğer vakıflar, Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesine geçerse...
BAŞKAN - Eskiden öyleydi, onun da mahzuru görüldü ve birleştirildi.
GÜRSEL EROL (Tunceli) - Ama şu anda çok uygun değil. Çünkü ikisinin de uzmanlık alanı ve konusu birbirinden farklı konular.
BAŞKAN - Tabii, konuşulabilir bunlar, evet.
GÜRSEL EROL (Tunceli) - Bunları önce söyleyeyim, bunları tabii zaman içerisinde konuşacağız.
BAŞKAN - Tabii.
GÜRSEL EROL (Tunceli) - Bir de, ben gelen bürokrat arkadaşlarımın verdikleri sunuma bir ekleme yapmak isterim: Bizim bu Komisyonumuzun kuruluş amacı yalnızca kaçak olan, yurt dışına kaçırılan veya kaçırılma niyetinde olan kültür varlıklarının korunmasına yönelik değil tek başına. Aynı zamanda, kültür varlıklarının korunmasına da yönelik. Yani mevcut kültür varlıklarını nasıl koruyabiliriz, bunların korunmasına yönelik hangi kararları alabiliriz ve nasıl katkı verebiliriz? Yalnızca burada kaçırılmaya yönelik bir tarihî eser, bir kültür varlığı kaçakçılığı üzerinde değerlendirme yapıldı, bu bir eksik değerlendirme.
Sayın Bakanım, Sayın Müsteşarım, Sayın Başkanım; önce şunu söyleyeyim: Kültür varlıklarının korunmasına yönelik -nasıl diyeyim- çok radikal kararlar alınması lazım. Mesela yalnızca kâğıt üzerinde aldığınız kararların da uygulamada çok olumlu sonuçlar vermediğini görüyorsunuz. Yani mesela şunu söyleyeyim: Şu anda Kültür Bakanlığının bütçesi diğer bakanlıklarımızın bütçesinden çok daha düşük, sanıyorum millî gelirimizin yüzde 1,5'i oranında bir bütçesi var.
Tabii ki, kültür varlığını korumak istiyorsanız ona ek olarak kültür varlığının korunmasına yönelik bir bütçe yaratmanız lazım. Bu anlamda da işte, Millî Piyangodan olabilir, şans oyunlarından olabilir, kültür varlıklarının korunmasına yönelik ek gelirler de yaratmak lazım.
Kazı çalışmalarıyla ilgili işte bir kazı başkanı atanır. Her yıl ona bir 40-50 bin lira ödenek konur. Otuz yıl, kırk yıl, elli yıl süren kazılar var. Hatta eşten eşe, eşten de, anneden de çocuklara geçen kazı başkanlıkları var. Koruyamadığınız bir yapının kazısını çıkarıyorsanız, aslında doğa koruyor onu, çıkarıyorsunuz ortaya, daha sonra doğal akışından kaynaklı yıpranan bir süreç var.
Belediyeler özellikle restorasyon konusunda çok uzman kadrolara sahip değil, kültür varlıklarının korunmasından bahsedeceksek, nasıl Çevre Bakanlığıyla ilgili, işte, dışarıdaki özel bir mülkiyetle ilgili tescil büroları varsa bu, belediyelerin yaptıkları işleri de denetleyen kültür varlıklarında uzman tescil bürolar oluşturulmalı. Yani yalnızca belediyelerin yetkisine de verilmemeli. Kültür varlıklarının işletilmesiyle ilgili özellikle Vakıflar Genel Müdürlüğü mülkiyetindeki işletmeler çoğu zaman yapıların kullanım amaçlarına ve fonksiyonlarına çok uygun değil, onunla ilgili de sorunlar var.
Yani bunların hepsinin kalem kalem bana göre tespit edilip hem genel müdürlüklerin yeniden yapılanmasıyla ilgili, genel müdürlüklerin bir bakanlık çatısı altında toplanmasıyla ilgili, faaliyet alanlarının yeniden belirlenmesiyle ilgili, bu kültür varlıklarının korunmasına yönelik yeni ek kaynakların yaratılmasıyla ilgili, teknik donanımlarının ve ilke kararlarının yeniden belirlenmesine kadar, kurul yapılarının yeniden değiştirilmesine kadar çok köklü bir değişikliğe ihtiyaç var. Aslında bence bunları tespit edip bunlarla ilgili de ilgili bürokrat arkadaşlarımızın kurumlarına yazı yazıp onların da görüşlerini alma düşüncesindeyim.
Hepinize teşekkür ederim.