ERGÜN TAŞCI (Ordu) - Sayın Başkanım, az önce Bülent Bey, açık ihale usulüyle ilgili, ihalenin temel ihale usulü olduğunu söyledi. Doğrudur, ancak bu yapılan işin niteliği ve özelliği ve ciddi anlamda kendi içindeki sürecinin de belli istekliler arasında, ihale usulüne de çok yatkın ve uygun olduğu da aşikârdır. Yani herhangi bir mal ve hizmet alımı gibi değil nitelikli bir iş olduğuna ilişkin bir durum söz konusu, bu birincisi.

Mustafa Bey'in dediği bir hususa açıklık getireyim: Yani biz burada üç ve dördüncü fıkrayı çıkardığımızda, doğrudur, beş sayısı üçe düşmüştür. Dördüncü fıkranın doğal devamıdır en son fıkra. Orada biz bu düzenlemeyi yapmazsak 40'ıncı madde ve 10'uncu madde aktif olarak devrede olacak. 40'ıncı maddede fiyat dışı unsurundan ihale sürecinin uzunluğuna kadar... Bakınız, ben bu kurum on yılımı verdim, Kamu İhale Kurumunda bu belli istekliler arasında ihale usulü hem şikâyet süreci itibarıyla hem usul itibarıyla beş, altı, yedi ayı geçecek şekilde ihale sürecinin bitmediğini göreceksiniz yani Türkiye'de şu anda bu düzenlemeyi yapmazsak.

Dolayısıyla, 3'üncü maddede direkt bu kanundan muaf olma, istisna olma talebi yerine bir çözümü 20'nci maddede aramış ve bulmuşlar; buna ilişkin bir bağ kopuyor mu diye baktığımızda dördüncü fıkrada rekabeti evet, beş firma yerine üç firma şeklinde bir değerlendirmeyle kısmen bu konuya hak verebiliriz. Onun dışında, 10'uncu madde ve 40'ıncı madde devre dışı kaldığı takdirde daha nitelikli bir işin ortaya çıkması ve daha hızlı süreçte ihtiyacın karşılanması sağlanacaktır.

Teşekkür ediyorum.