KOMİSYON KONUŞMASI

GÜRSEL EROL (Tunceli) - Sayın Bakanım, öncelikle Tunceli'deki hizmetlerinizden dolayı ben size teşekkür ederim ama arkadaşlar, size çok samimi bir itirafta bulunmak isterim; benim ilimde her evde bir sorun var, her yerleşim bölgesinde bir sorun var, her sivil toplum örgütünde bir sorun var ve bu sorunların yüzde 80'i, bugüne kadar, o bölgede hükûmetlerin, devletin yanlış politikalarından kaynaklı. Benim, ilimin milletvekili olarak, Meclisteki çalışma tarzım, siyaset yapma anlayışım, karşıtlık üzerine değil genelde nezaket kurallarıyladır, ilgili bakanları, bürokratları bilgilendirerek orada devletin geçmişte vermiş olduğu yanlış kararlardan vazgeçirerek vatandaşın sorunlarını çözmeye çalışıyorum ve bu yaklaşımdan dolayı da zaman zaman parti içerisinde eleştirilere bile muhatap oluyorum.

Sayın Başbakanımız ilimize geldi, ben ilin milletvekili olarak gittim, Sayın Başbakanımızı ilimizde karşıladım, Sayın Bakanım siz geldiniz, geldik ilimizde sizi karşıladık; ben ilime gelen her bakanı, ilimde gidiyorum, karşılıyorum ve kentin sorunlarını, ilin sorunlarını, oradaki vatandaşların sorunlarını aktarıyorum çünkü orada yaşanan sorunların temel nedeni devletin yanlış politikaları. Ben de devlet ile vatandaş arasında köprü görevini gören, tarafları bilgilendiren ve çözüm odaklı siyaset yapan birisiyim.

Benim amacım ve düşüncem şu Sayın Bakanım, tabii ki iyi işler yaptınız, iyi hizmetler getirdiniz, teşekkür ederiz. Devleti siz yönetiyorsunuz, tabii ki bunlara, iyi şeylere de teşekkür etmek lazım, sizi motive etmek lazım ama inanın, Tunceli, son elli yılda doğru dürüst hizmet bile almış bir kent değil. Yani hâlâ ilçe yolları 1950'li yıllarda kazma kürekle yapılan yollardır ama bu ilişkileri kurarak şu anda inanılmaz bir şekilde kamu yatırımları Tunceli'de var.

Sayın Bakanım, her şeyi bir ekonomik ihtiyaçtan kaynaklı değerlendirmek çok doğru değil, yani oradaki barajlarla ilgili toplumun bir hassasiyeti var, inançsal değeri var, sosyal boyutu var ve terör örgütlerinin bunun üzerinden, halk üzerinden yürüttüğü bir kampanya var. Yani devlet terörle mücadele ederken... Bakın, bir teröristin, devlete ölü veya diri maliyeti 8 milyon, yani ortak giderleri hesapladığınız zaman 8 milyon. Otuz üç yılda biz terörle mücadeleye 1.5 trilyon dolar para harcamışız yani Türkiye bütçesinin iki katı yani ek üretim değerlerini ve iş kaybını da hesaplarsanız bu 2.5 trilyon, neredeyse Amerika Birleşik Devletleri'nin bütçesine eşit. Diyorum ki: Yani her şeyi ekonomik olarak görmeyin. Orada o barajlardan vazgeçilmesi, toplum üzerinde, halk üzerinde terör örgütlerinin yarattığı baskıyı, korkuyu, endişeyi ve yanlış bilgilendirmeyi kaldıracak ama aynı zamanda vatandaş orada kendi doğasının yaşam hakkına saygı duyarak, inançlarına saygı duyarak devletine güven duyacak.

Sayın Bakanım, tabii ki ben biraz önce de ifade ettim yani bölgede terörle mücadelede inanılmaz bir mücadele mantığı ve anlayışı var ve son derece de başarılı. Ama bunlar yalnızca terörist ile silahlı güçlerin mücadelesiyle olacak işler değil. Bu olmalı, yürümeli ama diğer tarafta bu tür sosyal politikalarda vatandaşların taleplerine göre çözüm odaklı söylemler de devlet gerekirse bu işten kârı bile varsa vatandaş açısından, doğanın korunması açısından, yaşamın korunması açısından vazgeçerek bu projelerden vazgeçebilmeli. Sayın Cumhurbaşkanımız ne dedi Ayder Deresi'yle ilgili? "Hata yaptık." Gelin Munzur'da da bir hata yapmayalım. Yani Munzur, kutsal değerleri olan ve yaşam hakkına saygı duyulması gereken bir yer.

Sayın Bakanım, benim sizden bir ricam var, Sayın Komisyon Başkanım sizden de bir ricam var: Gelin, Komisyon üyelerimizle Munzur Vadisi'ni bir görün, ya içinizden bir kişi "Evet, bu HES'ler buraya yapılmalı." diyorsa size yemin ediyorum ilk kazmayı ben vuracağım. Bakın, yani o kadar insani duygularla değerlendiriyorum. Yani anlatılmak istenen aslında... Tabii ki ülkenin enerjiye ihtiyacı var, tabii ki ülkenin içme suyuna ihtiyacı var, bunların hepsi bir gerçek ama çoğu zaman ihtiyaçlara göre değil o kentin değerlerine göre veya yaptığınız uygulamaların, uyguladığınızın politikaların o kente devlet adına getirilerini hesaplayarak karar verilmesi gerektiği düşüncesindeyim.

Sayın Başkanım, davetimi tekrarlıyorum, size ev sahipliği yapmaktan ve eşlik etmekten şeref duyarım. Eğer Komisyon üyesi arkadaşlarımız Sayın Bakanımızla Munzur'a bir gelirseniz bizi de son derece mutlu edersiniz.

Teşekkür ederim.