| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/887) ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/861) ve Sayıştay tezkereleri a) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı b) Rekabet Kurumu c) Gençlik ve Spor Bakanlığı ç) Spor Genel Müdürlüğü d) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu e) Spor Toto Teşkilat Başkanlığı |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 08 .11.2017 |
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Komisyonun değerli üyeleri, Sayın Bakan, kıymetli bürokratlar ve basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün Gümrük ve Ticaret Bakanlığı bütçesi üzerinde görüşmelere başladık, devam ediyoruz. Esasen 2011 yılında Hükûmet büyük bir yanlışlığa imza attı. Kanun hükmünde kararnamelerle bakanlıkları yeniden reorganize etti, ederken de bazı, bizim ifademizle -sakat demek istemiyorum ama- doğru olmayan işleri yaptı. Onun birtakım etkilerini, implikasyonlarını da şu anda görüyoruz. Daha önce ben bunu defalarca da ifade ettim, Devlet Planlama Teşkilatı Kalkınma Bakanlığı oldu, aynı şekilde. Sizin Bakanlık da Sayın Bakanım, dış ticaret, iç ticaret, neyle ilgili, onu tam tefrik etmek mümkün değil. "Gümrük" deyince mutlaka dış ticaret tarafıyla ilgileniyorsunuz ama teorik anlamda karar verici, dış ticaretin nasıl olmasıyla ilgili meselelerde kim karar veriyor? Ekonomi Bakanlığı. Onun da adı neden Ekonomi Bakanlığı oldu, onda da ciddi endişeler var. O günkü paylaşımda kapanın elinde kaldı biraz işler, onun için.
Şimdi, dış ticaret rakamlarını TİM açıklıyor Sayın Bakanım, iki gün sonra da siz açıklıyoruz. Ekimin sonu diyelim ki ekimin sonunda TİM 30'unda açıklıyor, bir iki gün sonra da siz açıklıyorsunuz. Bir ay öncekini de kim açıklıyor? TÜİK'in rakamlarıyla bakıyoruz. Burada hakikaten sıkıntılı bir durum var. Ben esasen Plan Bütçeye uzun süredir gelip gitmiş olmak, üyesi olmak nedeniyle de ilgili çeken bakanlıklar, önem verilen bakanlıklar... Burası kurumsal yapısı çok eski bir bakanlık, sizin Bakanlığınız. Burası hem üyeleri itibarıyla çok dolu olurdu hem basının da çok ilgisini çekerdi. Ben zatıalinizi seviyorum, karşılıklı görüşüyoruz, bizim vatandaşlardan gelen problemlerimizi aktarıyoruz, siz yerine getiriyorsunuz ama görüyorum ki şu anda -biraz önce kaydettim- 5/25'ten daha aşağı düştü iktidarın sizi izleme oranı. Zaten burada da muhalefette de -biraz önce not almıştım bir yanlışlık olmasın diye- 15'te 5, 1/3; ilgi de az. Bu, genel anlamıyla baktığınız zaman, Bakanlığın faaliyet alanının pek vatandaşı ilgilendirmediği, bunun da Parlamentoya yansıdığı şeklinde düşünmek mümkün.
Biraz önce ifade ettim, esasen parlamenterler, Parlamento, siyasi partiler -açık söylüyorum- bu Bakanlığı seviyor. Siz ticaret hukukunda doktora yapıyorsunuz, benim çocuğum da yapıyor. Şimdi, Sayın Bakanım, çok net bir şekilde söyleyeyim: Burada Türk Ticaret Kanunu ile Borçlar Kanunu çıkarken, normal olarak, bunun aşağıda görüşülmesi aşağı yukarı üç yüz gün falan sürmesi lazımdı, Parlamento bu olaya çok müspet yaklaştı, herhâlde üç dört gün içinde falan geçti. Yani haddizatında sizin olaya yaklaşımınız, getirdiğiniz çözüm yolları, neyse, burası çok net ve açık bir şekilde size destek veriyor; bu konuda hâlâ da açığız.
Ben özellikle şunu söylemek istiyorum: Mesela, bu, dış ticaret rakamları konusunda, siz açıklıyorsunuz, dış ticaret açığı yüzde 85 artıyor, bir gün sonra bir ay sonrasını açıklıyorlar, son on senenin en yüksek rakamı. Haddizatında, baktığınız zaman, son yedi sekiz senedir dış ticaret açığının geldiği alan belli, ithalat ve ihracatın geldiği rakam belli. Bunu kamuoyunda hep müspet olduğu zaman açıklamanın bir anlamı yok. Ben şahsen sizi şöyle tebrik ediyorum: Ekrana koyuyorsunuz rakamları, neyse o, artısı olur, eksisi olur. Eskiden "sündürme" derdik biz, yıl sonunda ihracat fazla çıksın diye İstatistik Enstitüsünün elemanları gümrüklere gönderilirdi "İhracat beyannamesi var mı?" falan diye, böyle şeyler konuşulurdu. Şimdi, baktığımız zaman, burada işin neyinin olması lazım? Hükûmet tarafından ciddi tutuluyor olması lazım, bizim de destek vermemiz lazım, somut bir şeylerin de gelmesi lazım.
Şimdi, burada bunları söyledikten sonra, göstergeleri seçerek kullanıyoruz, kamuoyu bazen yanılıyor, kendimizi yanıltmamamız lazım. Yani rakamları ilgilenenler zaten net bir şekilde ne yapıyor? Takip etme imkânına kavuşuyor.
Dünya ticaretinde değişen şartlara uyum gerekiyor kuşkusuz. Bunun için, başta Bakanlığınız olmak üzere ilgili kurumların hukuki, idari, fiziki, teknik ve mali kapasitesinin dünyadaki gelişmelerle uyumlu hâle getirilmesi lazım. Gümrük hizmetlerinin hızlı ve etkin bir şekilde yürütülmesi lazım. Kapılardaki beklemeleri sonlandırmak lazım. Bunun için de insan gücünün, teknik kapasitenin artırılması lazım. Ben baktım, hâlen personel kadromuzun dörtte 1'i -sanıyorum- boş gözüküyor, yanılıyorsam lütfen düzeltin. Kuşkusuz bu alanda önemli gelişmelerin de olduğu muhakkak ancak hâlâ gümrük işlemlerinin yarattığı bekleme ve maddi kayıplar, farklı eşya tanımından kaynaklanan sorunlar, araç takip sistemi cihazlarına ilişkin sorunlarda bazı şikâyetler mevcut. Bunlar elbette olabilir. Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsü'nün uygulanılmasında karşılaşılan birtakım sorunlar var. Transit beyannamelerinde damga vergisi tahsilatı, gümrüklerde bilgi teknolojisinin kullanımındaki eksiklikler, laboratuvarlardaki analiz sürelerinin uzun olması, kıymet beyanıyla ilgili problemler, tüm bunlar kontrol etkinliğini azaltan teknik uygulama sorunları olarak karşımıza çıkmakta olan şeyler. Bu sorunlar, özellikle hızın çok önemli olduğu gümrük işlerinin etkin ve verimli şekilde sunumu için çok önemli.
Şimdi, bir taraftan da esnafa bir bakmak istiyorum. Esnaf KOBİ'leri gerek finansman gerekse borç sıkıntısıyla had safhada. "Bunları çözdük." demeniz mümkün değil, çözülmüş değil bunlar. BDDK verilerine göre, 2010 yılında 125 milyar lira olan KOBİ kredileri her geçen yıl artmış, 2017 yılı Eylül ayında 498 milyar lira. KOBİ'lerin takibe düşen kredi borçları hızla artıyor, 24, 8 milyar liraya ulaşmış, ağustos ayında 2 milyar lira olmuş. Esnaf ve KOBİ'leri borç ve yüksek faiz sarmalından mutlaka kurtarmalısınız. Bu amaçlı finansal borçların gönüllülük esasına dayanan bir mekanizma dâhilinde uygun şartlarda yeniden yapılandırılması uygulamaları konulmalıdır. Şimdi, yapılandırma düzenlemeleriyle mevcut borç sorunu çözümlenirken bir yandan gelir artışı sağlayacak program uygulamaya konulmalıdır. Şimdi, özellikle bu son kredilerde sağlanan ilave kolaylığın hakikaten esnafı, ticaret erbabını rahatlattığını bir nebze de olsa söylemek mümkün çünkü konuşmalarımızda, sivil toplum örgütlerinin başındaki insanların bize ifadelerinde, bunlar gelmeseydi piyasada hakikaten büyük bir daralma olacağını beyan ediyorlar, söylüyorlar. Ama burada şunu söylemekte fayda var, ben geçenlerde de söyledim: Orada, Türkiye belli bir noktaya doğru gidiyor. Bir bankanın genel müdürü bir ayda 2 kere açıklama yaptı, diyor ki: "Yakıt göstergesini izleyerek yola devam ediyoruz." Öz sermayeleri, artı buna ilave olarak mevduatın toplamına bakıyorlar, verdikleri kredi bu meblağı aşmış durumda. Bunun sürdürülebilirliğinin ne olması lazımgeldiğini siz hukukçu olarak da bizden daha iyi şey yaparsınız.
Bu yıl içinde 76.554 esnaf ve sanatkâr ile bunların 124.365'i kefil olmak üzere toplam 200.919 esnaf ve sanatkâra 786 milyon lirayı bulan anapara borçların yeniden yapılandırılması sağlanmış. Bir de Hükûmette bir uyumun da olması lazım. Biz şimdi, burada görüşüyoruz. Torba yasanın görüşülmesi esnasında Hükûmet sıkışmış -hakikaten ihtiyaç var demek ki- sadece mali kurumlar üzerine değil ilave, bütün kurumlar vergisi ve gelir vergisi üzerine iki puanlık bir artış sağlıyor. Bunlar burada görüşülürken aynı anda başka bir kabine üyesi açıklama yapıyor: "Faizlerin düşmesi için bankaların üzerindeki yükümlülüklerin indirilmesi lazım. " Şimdi, bu, olayın farkında olmamak demek veya kasıtlı söylemek demek. Bir taraftan, burada Hükûmet, Maliye Bakanı büyük gayret gösteriyor "Bunu nasıl değiştiririz? Ne yaparız?" diye, diğer taraftan da Hükûmet faizlerle ilgili açıklama yaparken başka bir üye çok farklı bir şey söylüyor. Dolayısıyla o anda inandırıcılığı konusunda kamuoyunda ne yapılıyor? İnandırıcılıkta bir kayıp ortaya çıkıyor, toplum güven açısından da sıkıntı duyuyor, açık söyleyeyim. Buna dikkat etmek lazım.
Şimdi, yapılandırmalar esnafın sorununu esasen çözmüyor. Belirlenen faizler esnafın ödeme gücüne göre çok yüksek, piyasa faizlerinin sadece birkaç puan altında. 20 milyona kadar yüzde 8, 50 milyonun üstünde yüzde 12 gibi yüksek faizlerle yapılandırma yapıldı. Yanılıyorsam lütfen söyleyin.
Bir diğer husus, son zamanlarda mevduata verilen kredilerin faizlerinin artması, kredilerin faizlerinin artmasına da neden oldu. Bunu engellemeniz de mümkün değil, ilave bir kaynak bulursanız tamam. Bulamazsanız ne yapacaksınız? Banka aldığının daha altında bir maliyetle kendisine sübvansiyon sağlanmadıkça, hukuken böyle bir garanti verilmedikçe ticari işletme olmaz zaten, yapamaz bunu. Dolayısıyla burada çok hassas konuşmak lazım. Sizlerin beyanatları, bakanların beyanatları birbiriyle çeliştiği zaman, emin olun bunun kamuoyuna yansıması olumsuz oluyor. Bunun engellenmesi lazım. Ben bunu, sizi tenkit ederken zevk aldığım için falan söylemiyorum, hakikaten kritik bir süreçten geçiyoruz, kritik bir dönemden de geçiyoruz; ülkenin ihtiyacı olan şeyleri tahrip etmememiz lazım.
Şimdi, Bankalar Birliği Risk Merkezi verilerine göre protesto edilen senet miktarı eylül ayında 9,2 milyar Türk lirasına ulaşmış, protesto edilen senet sayısı da 704 bin. Ticari hayatta bunlar olur, normaldir demek bir yol olabilir, her sefer böyle bir kaza olabilir demek mümkün ama bunun olmaması için de ne var? Bir çalışma gayretinin olması lazım.
Şimdi, torba kanunda 3 tane çok uluslu GSM şirketine örtülü af var bize göre ama burada vatandaşa verdiğiniz, esnafa verdiğiniz vazgeçilen vergide o kadar yok. Ben hatta şaka yaptım, dedim ki: "Diğerlerine niye vermiyorsunuz? 3 tane şirkete verdiniz, bunun hepsinin bedeli." Böyle de bir espri yaptık, hakikaten zor. Burada bir önergeyle her şey değişebiliyor, değiştiği andan itibaren de... Tabii, neticede Hükûmetin kararı, bizim bir şey söylememiz mümkün değil ama biz ikaz görevini de ne yapacağız? Yerine getireceğiz. Çeklerde de benzer şeyler var.
Şimdi, özellikle bu Türk Ticaret Kanunu'nu biraz önce söyledim. Elektronik ticaret hızla gelişiyor -mevzuatı, kanun çıktı, ben onun alt komisyonunda da vardım- ama bunu önünü açacak birtakım tedbirlerin olması lazım.
"Lisanslı depoculuk" dedik. Dünya Bankasıyla bir proje vardı, ben o projede planlama temsilcisi olarak yer aldım, neredeyse otuz sene oluyor. Bugün lisanslı depoculukta geldiğimiz nokta itibarıyla ben hiç tatminkâr olduğu kanaatinde değilim. Bazı bölgelerde, Polatlı'da vesaire birtakım şeyler var, TOBB o işi üstlendi, gidiyor.
Bir diğer olay, Planlama Teşkilatında göreve başladığımızda, çıktık mı karşı kapısı Ticaret Bakanlığıydı, bu TEFE, TÜFE'yi falan onlar yapardı. Sayın Bakanım, bugün, bakın, yüzde 17-18 Üretici Fiyat Endeksi. Siz "Tüketici"yi nasıl indireceksiniz geleceğe yönelik olarak aşağıya? Zaten o da yükseliyor.
Enflasyon fevkalade ileri. Orta vadeli programı hazırladınız, Merkez Bankası iki gün önce deldi onu, enflasyon hedeflerini yükseltti. Sizin şimdiden ortaya koyduğunuz hedefler daha uygulamaya geçmeden, kanun tamamlanmadan, bitmeden delinmeye başladı. Burada bir hassasiyet de göstermek lazım.
Şimdi, bunun dışında, ihracat yapan firma, ithalat firmadan daha çok. Bizim ithalatımız daha fazla olduğu için, o zaman ihracat yapan firmalarda güçlü firmalarımızın sayısı az demektir ortalamaya baktığınız zaman. Neden? Daha az miktarda ihracat yapabiliyor, ona bakmak lazım.
Bu uzlaşma müessesesini ben fazla şey yapamadım, orada biraz bilgi istiyorum. Kaçakçılık neyi kapsıyor, ona bakmak lazım. Benim elimde, geçen değerlendirdiğim -eğer bulabilirsem burada- kaçakçılıkla ilgili bir doküman var. Şimdi, "Menşei fabrikadan 1 liraya çıkıyor, kaçak networkleri Kuzey Irak'ta 1,5 lira alıyor, PKK 50 kuruş alıyor, katırcısı 2,5 lira, Cizre depo şu kadar, perakendeci bu kadar, tüketiciye yansıması 7,5-8 lira." diyor. Burada herhâlde Emniyet de biraz üzerine gitti işin, biraz şey yapıldı ama kaçakçılıkta sizin dokümanlara baktığımız zaman, 2016 yılında biraz bir azalma görülüyor, amiyane tabiriyle, bıçak gibi kesildi gibi bir şey var. Bunun nedenlerini bize bir izah etmeniz lazım. Neden birden bu kadar yok oldu? Hani, olsun anlamında söylemiyorum da nedeni de aşağı yukarı kabaca ortaya çıkıyor.
Bu Habur Kapısı konusunda, orada Hükûmette de farklı söylemler çıkıyor. Siz bir şey söylediniz, Ekonomi Bakanı bir şey söyledi ama burada Türkiye'ye ihanet edenlere de ne yapmamamız lazım? Fırsat vermememiz lazım. Bakın, Sayın Bakanım, biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak iki konuda, bir terör konusunda, bir de dış politika konusunda Hükûmetin sonuna kadar arkasındayız ama burada yok öyleydi, yok böyleydi deyip Türkiye Cumhuriyeti'nin kararlılığını bariz bir şekilde göstermezsek kamuoyuna, o zaman sıkıntılı bir hâl alır. Şimdi, Ovaköy'le ilgili hazırlıklar hangi aşamada, ona bir bakmak lazım.
Son zamanlarda, özellikle FETÖ terör örgütünün şirketleriyle ilgili kayyum atanıyor. Bu kayyumlar işleri nasıl devam ettiriyorlar? Bakanlık ne kadar takip ediyor? Sadece TMSF mi takip ediyor? Bunlar da çok önemli. Bunlara atananlara da çok iyi dikkat edilmesi lazım. Şirketlerin ederi ne, onu bilmiyorum.
Sayın Bakanım, mesela, bu Akreditasyon Kurumuna kanunla TUSKON'u dâhil etmeye çalıştılar, tasarıyla gelmişti. Komisyondaki üye arkadaşlar, AKP'deki üye arkadaşların önemli bir kısmı ticaret ve sanayi odası başkanlıklarından gelme arkadaşlardı. Ben "Bunun açılışı, bunun kapanışı ne?" dedim, Metin Külünk Bey dedi ki: "Bu TUSKON." Ben dedim ki: Bir bakmak lazım, "TOBB." deseniz aklım erer, bilmem ne deseniz aklım erer -çok önce olan bir şey bu- hatta arkadaşlar ilgili bürokrata yüklendiler, ben söz aldım, dedim ki: "Ona bir soru soracağız. Sayın Bakan sizi dikkate almamış, önem vermemiş, gelmemiş, bürokratı göndermiş. En iyi ihtimalle işi vardı, gelmemiş. Başka gün görüşülmüyor, ona bir sorun." dedim. Bu tasarı Bakanlıkta hazırlanırken bu var mıydı yok muydu? Sordular. "Yoktu." dedi. Emin olun, Sayın Bakanım, gece bir tane hanımefendi beni aradı, "Sizi tebrik ediyorum. Gündüz komisyonda olan biri bana bugün bunu anlattı." dedi. Dolayısıyla o bakanlıkta girmediyse nerede girdi? Bu konularda hassas olmak lazım, bu konulara da dikkat etmek lazım. Dolayısıyla bu kayyum işine falan da onun için önem verilmesi lazımgeldiğini özellikle ifade etmek istiyorum.
Şimdi, kooperatifçilikten bahsediyorsunuz. Kooperatifçilik bana göre, Türkiye'de şu anda çalışan bir müessese değil. En iyi konutta çalışıyordu, onu da şimdi TOKİ vasıtasıyla o işi ortadan kaldırdık. Özel sektörün bu işe yaklaşımını engelledik, belirli ellerde o işi de topluyoruz. Zaten TOKİ, Bayındırlık ve İskan Bakanlığını, Çevre Bakanlığını öldürdü. Neden? Bu kadar birikimi olan bir kurumu, Bayındırlık ve İskan Bakanlığını, Çevre Bakanlığını kamu binalarını yapmaktan ne yaptık? Alıkoyduk, o kadar tecrübeyi attık bir tarafa, gitti. Orada insanlar oturuyor, ben o bakanlıkta da bir süre bulundum bürokrat olarak. Baktık dün buraya gelen arkadaşların her biri bir kenarda oturuyor yani hiçbir şeyi yok.
Bunun ötesinde, siz Maliyenin veznesi olmuş durumdasınız özellikle bu dolaylı vergiler, gümrükten alınan vergiler, baktığınız zaman, siz de ifade ettiniz, 85 milyar, tahsilata baktığınız zaman yüzde 22'ye tekabül ediyor.
Şimdi "dış ticarette yenilikçi bir anlayış" diyorsunuz. Gümrük alacaklarının yeniden yapılandırılmasıyla ilgili bir şey. Bu, özellikle gümrük alacaklarının yeniden yapılandırılmasına baktığınız zaman, genellikle ithalatçıya mı bir avantaj olarak düşünmek lazım, Sayın Bakanım bilmiyorum, gümrükteki uzlaşmalara baktığınız zaman, değil mi? İhracatçıya ne kadar olur bilmem ama ağırlıklı ithalatçı olması lazım, benim gördüğüm o çünkü probleme baktığınız zaman. E buna da bir bakmak lazım, burada bir sıkıntı var. Biz yükümlülüğünü yerine getirmeyenle uzlaşma yoluna gitmeye çalışıyoruz. Bunun fevkalade önemli olduğunu düşünüyorum, bunun bir incelenmesi lazım.
Bir değer husus, dâhilde işleme rejimi. Bu sene Sayıştay raporlarında da bu husus galiba -pek biraz detaya girmek istemiyorum ama- daraltılmış veya çıkarılmış vaziyette. Esasen ben dış ticaretten bu rakamları alamıyorum, "Yazı yazın." diyorlar bana. Daha önce ekranınızda olan yazı, ne yazarım, ekranınızda var daha önce. Buraya bakmak lazım; hangi sektörler ne kadar sıkıntıda, iç piyasayı ne kadar tahrip ediyoruz, ihracatı ileriye yönelik ne kadar engelliyoruz. Bütün bunların bir tespitinin yapılması lazım, üzerinde durulması lazım.
Şimdi, bu özellikle de kaçakçılığın güneydoğuda daralmasının nedenleri üzerinde de hakikaten böyle bir başarı varsa tebrik ediyorum. Bir de açıklamak lazım, burada terör örgütünü desteklemenin hiçbir anlamı yok. Türk milletinin, Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceğine kastetmişlerin beslenmesinin, ona müsamaha edilmesinin hiçbir anlamı yok. Diğer taraftan, zaten siz vatandaşlara, oradakilere gerekli kolaylığı sağladığınıza inanmak istiyorum, inanıyorum da.
Benim herhâlde sürem doldu, fazla da uzatmak istemiyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Ayhan.