| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/887) ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/861) ve Sayıştay tezkereleri a) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı b) Avrupa Birliği Bakanlığı c) Türk Akreditasyon Kurumu ç) Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 13 .11.2017 |
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Sayın Başkanım, Değerli Bakanım, kıymetli milletvekillerimiz, değerli bürokratlar, kıymetli basın mensupları; öncelikle hepinizi gecenin bu geç saatinde saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakanım, işiniz gerçekten zor, sadece dışarıya karşı değil, içimizdeki İrlandalılara karşı da bu verdiğiniz mücadele gerçekten zor. Onun için, son dönemde özellikle Avrupa Birliği liderler zirvesi öncesi, tabii bunu niye söylediğimi anlatacağım ama son dönemdeki Avrupa Birliği liderler zirvesi öncesi Türkiye'nin üyelik müzakerelerinin dondurulacağı hayli güçlü bir ihtimal olarak özellikle öncelikle ekonomi basınına servis edildi. Ancak zirvede AB liderleri böyle bir karar alamadılar. Alamayacaklarını kendileri de biliyorlardı. Ama, zirve öncesinde sanki bu karar alınacakmış gibi demeçler verildi, tahminler yapıldı. Amacın Türkiye üzerinde özellikle ekonomide güvensizlik ve kırılganlık oluşturma olduğu ise çok açıktır. Türkiye'yle olumsuz haber ve beklentileri yayanların amacı ekonomik kuşatmışlığı artırmak, büyümeyi düşürecek para ve maliye politikalarını yeniden gündeme getirmek ve Türkiye'nin 2018'e yeni bir kemer sıkma cenderesiyle başlamasını sağlamak. Ancak, unuttukları bir şey vardı, Türkiye nasıl siyasette eski Türkiye değilse, ekonomide de eski Türkiye artık yok. Bugün Türkiye tek başına 24 Avrupa Birliği ülkesinden daha fazla istihdam yaratan bir ülke. Dünyaya en fazla sosyal yardım aktaran ülke. Bölge dinamiklerini yönlendiren Doğu Avrupa'nın çoğu Avrupa Birliği üyesinin "Büyüsün ve bize yatırım yapsın." diye gözümüzün içerisine baktığı bir ülkeyiz. AB liderleri zirvesinde tam da bunlardan dolayı müzakereleri dondurma kararı alamadılar, alamazlar da, almaları da mümkün değil.
Evet, bugün akşamdan beri burada timsah gözyaşları döküyordunuz. Özellikle konuşmacı, "HADEP" milletvekili ayrıldı...
GARO PAYLAN (İstanbul) - HDP...
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - HDP, neyse, fark etmez.
GARO PAYLAN (İstanbul) - "A-Ka-Pe"
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Burada sabah konuşurken söyledikleri gerçekten... Burada Avrupa Birliğiyle ilgili bir sürü şey, o kadar... Böyle, her şey normalmiş gibi.
Bakın, sizin Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisine verdiğiniz rapor önümde. Türkiye'yi gammazlayarak Türkiye'nin bu tür ilişkilerini... Bakın, burada, burada. Bunlar eğer doğruysa, söylediğiniz şeyler... Bakın, okuyorum buradan, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisine verdiğiniz sizin imzalarınız var burada, bakın, 52 milletvekilinin verdiği, bakın, aynen yazıyor: "Türkiye'nin bazı milletvekillerinin fiziksel ve sözlü olarak taciz edildiği ve dayak yedikleri..."
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Yalan mı?
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Yalan.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Hadi oradan!
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Bayanların -özellikle isimlerini veriyor- çocuklarının işkence gördüğü, polis tarafından Diyarbakır'da dövüldükleri...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Yalan mı?
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Yalan.
Bunların hepsi bakın burada, tamam mı. Ve Anayasa görüşmeleri sırasında yine burada... Ki biz de oradaydık, şahidiz. Sizinle beraber, hatta bir iki tane sizin milletvekilinizi nasıl susturduğumu... Seninle beraber yaptık. Tam arkamda "Şerefsizler, konuşmayın." diye ifade ettiğinde ben döndüm, "Ayıptır, bayan olarak böyle bir ifade kullanma." dedim, sen de yanımdaydın, tamam mı.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Ya linç edildim ben orada.
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Hiç linç falan yoktu, sadece böyle... Ve buraya yazdığınız, Avrupa'ya işte onun için gammazlayıp...
BAŞKAN - Arkadaşlar, işte uykunuz açıldı, daha ne istiyorsunuz!
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Buraya yazdığınız -bak rapor önümde, sizin yazdığınız rapor- bayanlara orada küfredildiği ve taciz edildiğini yazdınız, sizin ifadeleriniz.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Biz "kadın" demişizdir, "bayan" dememişizdir.
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Bunlar çok ayıp şeyler, bunlar doğru şeyler değil.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Yaptıklarınızı yazıyoruz.
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Daha da var, daha da burada yazmışsınız.
BAŞKAN - "Kadın" mı demişler bir onu söyleyin, "kadın" demişler değil mi?
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Evet, evet.
BAŞKAN - "Kadın" demişler.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Burada dememişiz de orada mı demişiz?
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Burada dedikleriniz önemli değil, orada dedikleriniz önemli. Bakın burada, tamam mı, bakın. Bunları Türkiye adına burada gelip böyle Türkiye'nin işte yok danışmanlarını, yok adamı tutuklayıp... Başkalarını niye yapmıyorlar? Bakın Türkiye'de, biraz önce de konuştular, yok akademisyenler...
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Burada ne konuşuyorsak orada da onu konuşmuşuz, ne var bunda?
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Ya, şöyle bir ifade var mı arkadaşlar, bakın...
BAŞKAN - Ama "gammazlamak" derseniz gerçekliğinin olması lazım, onun için gammazlama demeyelim ona, başka bir şey bulun.
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - İftira deyin, ne derseniz deyin, iftira deyin yani doğru olmadığı buradaki ifadelerle... Buradaki insanlar da orada şahit, hep beraberdik orada, bunların hiçbiri olmadı Türkiye'de.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Hiçbir şey olmadı, 4 bin kişiyi üniversiteden atmadınız!
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Olmadı.
Bakın, Alman Parlamentosunda bir milletvekili çıkıyor, Nazi örgütünden bir örgüt üyesini övdüğü için Parlamentodan atılıyor, tamam mı. Siz buraya geldiğinizden beri PKK ve üyelerini öve öve bitiremiyorsunuz, bu nasıl bir fikir özgürlüğü ve bunu yaptığınız hâlde hâlâ gidip dışarıda farklı şekilde anlatıyorsunuz.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Hakikat olmuyorlar değil mi?
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - "Akademisyenler ve gazeteciler" diyorsunuz. Bakın, şöyle bir ifadeyi yazan akademisyene bu ülkede ne yapılması gerekiyor: "Kasıtlı ve planlı kıyım Türkiye'nin..." Türkiye'nin kıyım yaptığını söylüyor bir akademisyen.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Tut ki söyledi ne var?
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - İmza atıyor ve bunu bütün yabancı...
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Ne var? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Nasıl "Ne var?" ya! Sen Türk devletinin kıyım yaptığını, kendi insanına, bakın...
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Ya, senin fikrine göre...
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Benim fikrime değil, bu o kafaların fikri.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Niçin 4 bin insanı attınız?
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Bu bildirinin altına imza atan hiçbir akademisyenin Türkiye'de akademisyenlik yapmaya hakkı yok -ben de bir akademisyenim- Türkiye'nin öğrencilerine ders anlatmaya hakkı yoktur.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Hadi ya!
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Evet, ben de akademisyenlik yapıyorum.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Herkes senin gibi olacak, tek tip.
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Türkiye'yi böyle karalayacak, Türkiye'nin kıyım yaptığını, katliam yaptığını yazacak, altına imza atacak. Kimlerle beraber yapıyor bunu?
GARO PAYLAN (İstanbul) - Akademinin hâli belli, akademinin hâli ortada.
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Bak, bak, kendisi söylüyor kimlerle beraber yaptığını. Devlete böyle bir ihanet olur mu ya?
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Ne ihaneti?
GARO PAYLAN (İstanbul) - Ne ihaneti?
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Ondan sonra da çıkıp burada timsah gözyaşları döküyorsunuz, Avrupa'ya gidip şikâyet ediyorsunuz. Biz geçen gittik, aynı şekilde...
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Ya "Avrupa" dediğin yer bizim olduğumuz yer, biz neredeysek orası Avrupa; burada ne konuşuyorsak orada da konuşuyoruz.
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Bizim olduğumuz yer de Avrupa, biz niye aynı şeyi yaşamıyoruz?
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Sen çünkü o görüşte değilsin, elbette o kadar fark olacak değil mi?
HİKMET AYAR (Rize) - Siz konuşurken bu adam dinledi, susun da dinleyin.
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Bak dinle, senin anlattıklarını söylüyorum burada. Bakın, kiminle beraber yaptırıyorsun? Şili, Amerika, Avusturya, Meksika, Mısır, İtalya'daki akademisyenlerle. Gidiyorsunuz, Türkiye'yi burada olmayacak şeylerle... Hiçbir ülke böyle bir şeye müsaade etmez. Bakın ifadeler burada, okumak istemiyorum; siz bunun altına imza attığınız için ne yazdığınızı çok iyi biliyorsunuz tamam mı. Ondan sonra buraya çıkıyorsunuz, insan haklarından, şuradan buradan bahsediyorsunuz.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Neden bahsedeceğiz? İnsan haklarından bahsedeceğiz.
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Önce insan haklarını siz ihlal ediyorsunuz. Diyarbakır'daki çukurları kim kazdı? Diyarbakır'daki "Kendi halkım." dediğin insanları... Bombaları, bomba şeylerini siz bağladınız burada. Bakın, burada ifadeleriniz.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Oraya mı geldik şimdi?
SALİH CORA (Trabzon) - Zoruna mı gidiyor, niye dinlemek istemiyorsun?
BAŞKAN - Arkadaş... Sayın Cora, Sayın Kavcıoğlu kendini ifade ediyor, size ne oluyor?
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Ondan sonra da orada yaşanan şeylerden sonra getirip bu bildiriye imza atıyorsunuz, Türkiye'de demokrasi ve hukukun ihlal edildiğini söylüyorsunuz.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Edilmiyor mu, edilmiyor mu?
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Her bakanlığın bütçesinde çıkıyorsun Garo Bey, burada hukuktan bahsediyorsun.
BAŞKAN - Sayın Kürkcü de mi imza atmış o bildiriye?
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Vardır, onların da var, hepsinin sayısı var.
Çıkıyorsun burada her bakanlığın bütçesinde hukuktan bahsediyorsun. Hukuku kendiniz ihlal ediyorsunuz ya.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Ya niçin ihlal edelim?
GARO PAYLAN (İstanbul) - Siyaset yapmak ne zamandır hukuku ihlal oluyor?
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Hiçbir ülkede size buna müsaade etmezler bakın. Bu bildiriye imza atan hiçbir akademisyene, siyasetçiye, gazeteciye hiçbir ülkede yaşama hakkı bile vermezler, bırak hapishaneyi yaşama hakkı vermezler.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Oku o bildiriyi.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - İyi valla, yaşadığımıza çok şükür!
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Evet, şükretmeniz lazım, doğru diyorsunuz. Böyle bir ülkede yaşadığınız için her zaman şükretmeniz lazım.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Sen de öyle.
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Sizin "Avrupa" dediğiniz... Bakın, biraz önce söyledim, Katalonya'yı görüyorsunuz, bütün bakanları, milletvekilleri hapiste şu an, ne oldu senin Avrupa'na, niye sahip çıkmadı?
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - İşte o da senin Avrupa'n.
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Bir tane silah atmadılar, bir tane kurşun atmadılar, sadece demokratik olarak sokaklarda bağımsızlıklarını istediler. Sizler bu ülkenin askerlerini şehit eden insanların yanında durarak bağımsızlık istiyorsunuz, başkalarının...
GARO PAYLAN (İstanbul) - İspanya Anayasası'nı buraya getir, İspanya'nın Anayasasını...
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Çok daha ilerde bizim Anayasa'mız, çok daha ileride.
GARO PAYLAN (İstanbul) - İspanya Anayasası çok ileride, okuyun.
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Gördük, kimin anayasasının çok daha ileride olduğunu gördük.
GARO PAYLAN (İstanbul) - İspanya Anayasası'nı okudun mu?
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Bakın, bütün bakanlarını, o ülkenin başkanını hapse attılar, tamam mı. (HDP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Arkadaşlar, arkadaşlar, kusura bakmayın, müzakereleri bu şekilde sürdüremeyiz.
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - İnsan haklarından bahsediyorsun. İnsan hakları örgütlerini tutukluyormuşuz. Ne işleri var?
BAŞKAN - Ya Sayın Kavcıoğlu... Sayın Kavcıoğlu...
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Osman Kavala Antep'te o gün Alman vakıflarıyla ne toplantısı yapıyormuş, ne toplantısı yapıyormuş?
GARO PAYLAN (İstanbul) - AB projesi yapıyordu, AB projesi.
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Hangi AB projesi yapıyormuş? Bizim AB projesi yapan arkadaşlar burada. Onlara kalmamış, AB projesini bizimkiler yaparlar. Antep'te Alman vakfıyla...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Sor Sayın Bakana, sor Sayın Bakana.
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Çok biliyorsun sen vakıflarla ilgili... Antep'te Alman vakfıyla ne toplantısı yapıyordu açıkla burada, açıkla.
GARO PAYLAN (İstanbul) - AB projesi yürütüyordu, AB.
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Büyükada'da "insan hakları aktivisti" dediğiniz insanların kimlikleri burada, bu insanlarla ne toplantısı yapıyorlardı?
GARO PAYLAN (İstanbul) - Alman vakfı gizlice mi kurulmuş? Türkiye'de resmî kurulmuş vakıf...
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Bu devletin MİT'i de var, istihbaratı da var. O toplantıda neler olduğu biliniyor, tamam mı, zorlanmana gerek yok. Sen niye zorlanıyorsun? Açıkla bunu. "İnsan hakları örgütü" dedin, bu örgütler hangi ülkede insanların haklarını savunmuşlar; bu dediğin, "insan hakları örgütü" dediğin insanlar?
GARO PAYLAN (İstanbul) - Dört ay önce gördük, dört ay önce de gördük.
BAŞKAN - Ya Sayın Kavcıoğlu da kendi düşüncesini paylaşıyor, siz paylaşırken size müdahale etti mi?
GARO PAYLAN (İstanbul) - Yalan söylüyor ama, iftira ediyor.
BAŞKAN - Ne demek yalan söylüyor canım!
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Yalan mı söylüyorum. Gel senin imzan olan rapor burada Garo; senin imzan burada bak, rapor burada.
EBUBEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - Sayın Başkan, hakaret ediyor arkadaşımıza.
BAŞKAN - Aa, Sayın Gizligider hoş geldiniz, siz eksiktiniz, buyurun!
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Siz bu "insan hakları örgütleri" dediniz, bak isimleri var. Bunların dünyada...
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Ya iyi, tamam, konu anlaşıldı.
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Niye sıkıldın? Dünyada hangi insan hakları bu kadar... Myanmar'da mı, Arakan'da mı, Filistin'de mi; hangi insanların haklarını savunmuş bu sizin "insan hakları örgütü" dediğiniz...
BAŞKAN - Sayın Kavcıoğlu, çok teşekkür ediyorum. Bütçemiz hayırlı olsun mu? Bir son açayım da.
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Toparlıyorum Başkanım.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Siz bu kafayla bu Bakanlığa bütçe vermeyin ha.
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - "İnsan hakları örgütü" dediğiniz örgütlerin Myanmar'da -biraz önce de söyledim- diğer, dünyanın hangi noktasında, bu kadar ezilen milletler varken hangisinin hakkını savunmuş da gelmiş Türkiye'de bu kadar özgür... Bak bağırıyorsun, sesin istediğin kadar çıkıyor. Senin ne hakkın var da savunacaksın? Benimle aynı şeyleri yapıyorsun burada işte.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Lütuf mu bu?
BAŞKAN - Sayın Kavcıoğlu, lütfen.
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Onun için "insan hakları" diye getirip burada bize yutturmayın.
BAŞKAN - Sayın Kavcıoğlu, teşekkür ediyorum, sağ olunuz, teşekkür ediyorum.
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Ben toparlayayım Başkanım.
BAŞKAN - Hayırlı olsun deyin.
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Ben de bitireyim.
Tabii, böyle başlamayı, böyle bitirmeyi düşünmüyordum ama itiraz ettikleri için ben...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Bu kafayla bu bütçeyi vermeyin bu Bakanlığa.
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Sayın Bakanım, kusura bakmayın. Avrupa Birliğiyle ilgili ama bu söylemlerimle sizin de biraz derdinize derman olduğumu düşünüyorum. Onun için bütçemizin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum, emeklerinize sağlık, sağ olun.