KOMİSYON KONUŞMASI

MURAT EMİR (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan da ayrıldı ama ona benim önemsediğim birkaç soru soracaktım.

Şimdi, öncelikle gördüğüm kadarıyla, değerli arkadaşlar, Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğünün ve Halk Sağlığı Genel Müdürlüğünün 694 sayılı KHK'yle değiştirildi statüsü ve bunu bir başarı gibi sunmuşsunuz burada. Oysa, biliyorsunuz, olağanüstü hâl 20 Temmuzda geldi ve biz buna 20 Temmuz darbesi diyoruz, siz elektrik çarpmış gibi oluyorsunuz ama bu, 20 Temmuz darbesidir. Çünkü darbede Meclis devre dışı bırakılır, millî irade devre dışı bırakılır, burada tam da bu olmuştur. Burada sorulması gereken şudur: Şimdi, bu iki kurum kanun hükmünde kararnameyle yani terörle mücadele amacıyla çıkartılmış bir olağanüstü hâlden kaynaklanan yetkiyle alındığına göre iki ihtimal vardır. Birincisi: Siz Meclisi değersiz görüyorsunuz, millî iradeyi değersiz görüyorsunuzdur. İkinci ihtimal: Bu iki kurum terörist yuvası olmuştur. Buna bir cevap bekliyoruz. Bu iki kurum terörist yuvası mıdır, FETÖ'cü yuvası mıdır? FETÖ'yle mücadele kapsamında mı bu statüyü değiştirdiniz kanun hükmünde kararname yoluna gittiğinize göre? Bence bunun mutlaka aydınlatılması gerekiyor değerli arkadaşlar.

Sonra, Sağlıkta Dönüşüm Programı, talebin kışkırtılması, talebin abartılması, halkımızın sağlığının piyasaya terk edilmesi, ameliyat sayılarının, tetkik sayılarının olması gerekenin çok üstüne çıkması... Dilimizde tüy bitti, anlatıyoruz ama bakın, talihsiz bir sayfa görüyorum burada, 95'inci sayfa, övünüyorsunuz bir de, 323 MR olmasıyla övünüyorsunuz. Bunu yapmayın bari, bunu böyle yapmayın bari. Türkiye şu anda dünyada MR sayılarında 1'inci, lüzumsuz tetkik oranında 1'inci, dolayısıyla burada da dikkat edilmesinde yarar görüyorum.

Bir diğer konu, yine, 113'üncü sayfada Merkezî Hekim Randevu Sistemi'nden bahsediyorsunuz. İşte, biraz önce bütün bu sağlık harcamalarının büyük oranda vatandaşın sırtına yüklendiğini söylerken boşuna söylemiyoruz. Bakın, burada ne demişsiniz? Vatandaşa günde 445 bin randevu veriyormuşsunuz, oysa vatandaş telefonu kaldırdığı anda -yanılıyorsam düzeltin- 4 liraya yakın bir para ödüyor. Şimdi, bunu bir çarpın, bölün; bakın, benim bulduğum sonucu söyleyeyim: Üç yüz günü düşünürseniz yılda 32 milyon lira yani bütçenin altmışta 1'ini vatandaş telefonu kaldırdığı anda zaten vatandaşın cebinden alıyorsunuz. İşte, bakın, siz zaten işin kolayını bulmuşsunuz, vatandaşın cebine yüklemişsiniz. Peki, özel sektörde nasıl acaba? Özel sektörde de şöyle: Şimdi, diyorsunuz ki: "Biz vatandaşın cebinden kişisel sağlık harcamasını yüzde 17,8 olarak bulduk." Nereden buluyorsunuz bu rakamı? Bu rakamı istatistikle bulamazsınız ki. Geçen yıl ben bu polemiği sayın eski Bakanla yaşamıştım, bunun bir tane yolu var. Bakın, burada herkes sağlıkçı veya mesleğin içerisinden geliyor. Türkiye'de şu anda özel sağlık harcamalarının, vatandaşın ödediği oranın yüzde 200'ün üstünde olmadığını söyleyecek bir kişi var mı içinizde? Bir kişi olamaz. Yani şu anda özel hastanelerin çok büyük bir kısmı yüzde 200'ün çok çok üstünde para alıyor, böyle bir gerçeklik var. Yol da çok açık, Maliye Bakanlığına gider, sorarsınız "Hastaneler ne kadar vergi ödüyorlar, ne kadar fatura kesiyorlar?" diye. Buna var mı cesaretiniz? Bunu yaptığınız zaman aslında vatandaşın çok daha büyük oranda para ödediğini ve sağlık hakkının piyasalaştığını ve bunun giderek de vatandaşın sırtına yüklendiğini açıkça siz de göreceksiniz. Dolayısıyla, değerli arkadaşlar, buralar artık hamaset kabul edilecek yerler değil.

Şimdi, şehir hastaneleri konusuna gelelim. Tabii, Sayın Bakan yok, Komisyon Başkanı yok, Komisyon Başkanı bize "Siz yanlış biliyorsunuz." diyor. Biz de sorduk ona. Bakın, biz bilemiyoruz, böyle bir temel sorunumuz var. Bu, bizim sorduğumuz ve bizim ulaşmaya çalıştığımız belgelerin, dokümanların çoğu ticari sır kapsamında bizden esirgeniyor. Devletin parası, hazine garantili iş yapacaksınız, kamunun parası olacak, burada kamu adına görev yapan milletvekilleri soracaklar veya o dokümanları görmek isteyeceğiz, biz bunu göremeyeceğiz ama Sağlık Komisyonu Başkanı "Siz yanlış biliyorsunuz." diyor, olmaz böyle şey. Sizin Meclisle bunları paylaşmanız gerekiyor. Diğer arkadaşlarımın da benim de yüzlerce soru önergemiz var her konuda, hiçbir veri alamıyoruz. Hayır, açıkça yani ben size istiyorsanız yarın getiririm ama bu konuda anlaşalım o zaman, hiçbir sorun yok ama vermiyorsunuz.

BAŞKAN - Çok teşekkür ediyorum.