KOMİSYON KONUŞMASI

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli bürokratlar, sayın basın mensupları; hepinizi öncelikle sevgiyle saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakan, sağlık sisteminde kısmi bir dönüşüm sağlanmışsa da aslında kuyruklar bitmiş değil, sıkıntılar da devam ediyor. Vatandaşın girdiği sırayı görmeyen, randevu çilesine gözünü kapatan ve birçok ödemeyi de sanki yapılmıyormuş gibi düşünen, dillendiren ve bu sıkıntıları olağan karşılayan bir iktidar, bir Bakanlık görüyoruz. Yapılanları olağan saymıyorlar, yapılmayanları söyleyince kızıyorlar. Sağlıkta iyileşmeler olduğu söyleniyor, elbette olacak çünkü Sağlık Bakanı oraya görev yapmak, hizmet yapmak için gelmiştir. Dolayısıyla yapılanları da çok fazla büyütmemek gerekir diye düşünüyorum.

Bugün sağlığa, muayene farkına, ilaca ödediğimiz tutarlar aile bütçelerimizde oldukça büyük bir payı kaplamaktadır. "Ücretsiz sağlık" diyerek başladığınız hizmetlerin şimdi hiçbiri ücretsiz değil, yeni yeni ücretler de ilave ediliyor.

Hastalarımız, sağlıkta dönüşüm hatalarınız yüzünden müşteri olmaya zorlanmış, tamamlayıcı sağlık sigortası için şirketlerden teklif almak ve bunun için sıraya girmek durumunda kalmıştır.

En son açıklanan OECD verilerinde, Bir Bakışta Sağlık 2017 Raporu'nda 35 üye ülke genelinde sağlığa gayrisafi yurt içi hasıladan ayrılan payın ortalama yüzde 9 olduğu belirtilmiştir. Türkiye, bu oranın yarısından daha azını, yüzde 4,3'ünü sağlığa ayırarak bu alanda OECD ülkelerinin sonuncusu olmuştur.

Gerekli olmadıkça antibiyotik reçete edilmesinin önüne geçilmesini tavsiye eden OECD, üye ülkelerden 20'sinde katarakt gibi ameliyatların yatış olmadan yapıldığını ancak Türkiye, Polonya, Macaristan ve Slovakya'da bu ameliyatların yüzde 40'ında hastanın yatmak zorunda kaldığını belirtmiştir. Bu verilerin ötesinde, sağlık haberlerine sürekli yansıdığını bildiğimiz bir gerçek var. Bazı özel hastaneler devletten para sızdırmak için köydeki yaşlıları topluca katarakt ameliyatına taşıyor, hastaneye giren hastaların çoğuna katarakt ameliyatı yapıp gönderiyor. Bakanlığınız, kamu kaynaklarının bu şekilde sömürüldüğü bir ortamı, sağlık hizmetlerinin etkin, verimli, ucuz çözümü için, ne yazık ki takip edememektedir.

Türkiye'de bin kişiye düşen doktor sayısı 1,8, hemşire sayısı 2, yatak sayısı ise 2,7'de kaldı. Hâlbuki OECD ülkelerinde nüfusa düşen doktor sayısı bin kişiye 3,4; hemşire sayısı binde 9, yatak sayısı ise 4,7 olarak hesaplanmıştır. Dolayısıyla burada da geriden takip etmekteyiz. Örneğin Denizli gibi kavşak nokta olan bir şehrimizin devlet hastanesi ve üniversite hastanesinde epilepsi ve serebral palsi hastalarımız için çocuk nörolojisi doktoru bulunamıyorsa, hemşehrimiz çocuğunu Aydın'a götürmek zorunda kalmışsa, Bakanlığınız atama yapmakta gecikiyorsa ortada büyük bir sorun var demektir.

Sayın Bakan, şimdi, bugünlerde çok tartışılan şehir hastanesi modeli aslında dünyanın hiçbir yerinde yoktur. Yap, işlet, kâr et, sonra devret şekline dönüşmüş olan, iş garantili, kâr garantili yapılan bu şehir hastanesi modeli gerçekten gelecekte ülkemizi büyük bir sıkıntıya sokacaktır. Bugün arsası ve kredisi devlet garantisinde olan, aylık düzenli ödemesi cebimizden yapılan bu projelerde şehir hastanesi modelinin kamuya yükümlülüğü yaklaşık olarak 1'e 3'tür. Devlet kendi başına yapsa 3'te 1, 4'te 1 fiyatına yapıp işletebileceği hastaneler vatandaşın sırtından belli ortaklıklara peşkeş çekilmektedir. Yapılan bu sözleşmelerin sayısının ve kapsamının ne olduğu konusunda da kamuoyunda tam bir açıklık yoktur.

Hastanelerde özel sektöre yüzde 70 doluluk garantisi verilen bir modelde 17 hastane için daha bugünden 27 milyar Türk lirası ödenme sözü verilmişse devlet yirmi beş yılda artacak hastane sayısıyla bu modelde 256 milyar dolayında bir bedel ödemek zorunda kalacaktır. Şöyle ki: Kamu-özel iş birliği projelerinin finansmanı için yurt dışına menkul kıymetler iade edilecek, bu menkul kıymetler karşılığında projelere fon bulacak özel kuruluşlar hastane yapım işini üstlenen şirketlere kullandıracakları fonlar için...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Çok teşekkür ediyorum.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Başkanım, ara vermeyecek misiniz?

BAŞKAN - Yok.

Sayın Arslan, son sözünüzü alayım.

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Son sözü mü?

BAŞKAN - Evet, lütfen, son cümle.

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Emekli hekimlerin çok düşük ücret aldıkları biliniyor. Devlet hastanelerinde çalışan hekimlerin döner sermayeden ve performans uygulamasından aldıkları ücretlerin emekliliklerine yansıtılmasını istiyorlar. Böylece emekliliğe gidecek doktorların bir an önce ayrılması ve daha rahat çalışmasına ve yaşamasına olanak sağlanması gerekmektedir.

Bir de üniversite hastanelerimizde uygulanan ücretlerin güncelleşmesi gerekmektedir, güncellenmediği için de üniversite hastanelerimiz büyük zarar içindedir. Dolayısıyla bunların da bir an önce güncelleştirilmesi ve üniversitenin borçtan kurtarılması gerekmektedir.

Teşekkür ederim.