| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/887) ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/861) ve Sayıştay tezkereleri a) Vakıflar Genel Müdürlüğünün b) Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı c) Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ç) Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü d) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu e) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, f) Atatürk Araştırma Merkezi g) Atatürk Kültür Merkezi ğ) Türk Dil Kurumu h) Türk Tarih Kurumu ı) Kişisel Verileri Koruma Kurumu i) Hazine Müsteşarlığı j) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu k) Sermaye Piyasası Kurulu l) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 01 .11.2017 |
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle, Sayın Bakana da hayırlı olsun diyoruz çünkü geçtiğimiz bütçeden bu yana değişiklikler oldu. Ben de Komisyonumuzdan -geçici olarak şimdi buradayım ama- Dışişleri Komisyonu üyesi olarak sizlerden ayrılmış bulunuyorum ama zaman zaman bütçe çalışmalarında beraber olacağız. Bugün de benim sorumluluk alanımda olan Türk dünyasıyla ilgili kurumlar burada olduğu için bu vesileyle bazı görüşlerimi sizlerle paylaşmak istedim.
Hemen İbrahim Bey ile Musa Bey'in bıraktığı yerden başlayayım o zaman. Yani, hayırlı olsun temennisini kabul ediyorum İbrahim Bey'in ama ben yıllardır söylüyorum, bürokrat arkadaşlarımız bilir, Sayın Bakan bilmiyor olabilir, pek hayırlı olacak kadar bir para yok Sayın Bakanım. Yani, fikrî takip olarak her sene bunların bütçelerini toplayıp arkadaşlara söylüyorum, başkanlarımız biliyor. Kendileri de istiyorlar ama şimdi, geçen sefer 10 milyonlar civarındayken şimdi olmuş Türk Dil Kurumu 16 küsur, Türk Tarih Kurumu 12,9; Yüksek Kurum 12,5; Atatürk Kültür Merkezi 5 küsur yani toplam 53 milyon lira bütün bu araştırma merkezlerine, kurumlara, Yüksek Kuruma verdiğimiz para. Eğri oturalım, doğru konuşalım. Bugün 1 Kasım, inkılaplar içerisinde harf inkılabının yıl dönümü, Türkçeye, Latin alfabesine geçişimiz. Geçtiğimiz ay da Kazakistan, Türk devletleri arasında tekrar Latin alfabesine geçme kararı aldı ve çalışıyor. Daha önceki ziyaretim sırasında da planlandığını biliyorum birkaç ay önce.
Şimdi, burada, dil meselesi bu açıdan önemli. Arkadaşlarımız şikâyet ettikleri için oradan başladım. Ama önce bunun parasına bakmamız lazım. Atatürk, Türk Dil Kurumunu, Türk Tarih Kurumunu kurarken özerk yapıda kurmuş bir şeyler araştırılsın diye. Aynı Atatürk, bugün İstanbul Türkçesiyle konuşulan Gagavuzcadaki Gökoğuzların olduğu yere öğretmenler göndermiş. Burada şimdi baktım, geçmişte hangi tarihte bahsetmişim diye, 2009 yılı bütçesinde konuşmuşuz. Rahmetli Gündüz Aktan'ı da rahmetle analım. Onu konuşurken Tahsin Mayatepek aklımıza gelmiş ve Tahsin Bey diye Atatürk'ün önce antropolog olarak yetiştirip sonra maslahatgüzar olarak Meksika'ya Aztek ve Maya kültürünü yani kayıp Mu kıtasını araştırsın diye gönderdiği bir büyükelçi var. Ali Niyazi Kantarelli diye, Türk dilini Gagavuzlara öğretsin diye gönderdiği, sonradan Türk casusu diye idam edilen... "Kemal'in öğreticileri diyorlar, "Kemal'in öğreticileri" lakabını vermişler orada. Niye? Çünkü bu dilin Türk kültürünün aktarılmasında, tarihinin öğretilmesinde en önemli unsur olduğunu bildiği için Türk Dili Tetkik Cemiyetini kurdurmuş. Ama biz, efendim, şöyle oldu, böyle oldu, işin siyasetiyle uğraşıyoruz.
Bugün ben rakamlarına, siyasetine girmeyeceğim Sayın Bakan. Onu diğer bütçelerde yapıyoruz, arkadaşlarımız da yapıyor. Maalesef, 53 milyon lira tamamı tutan şeyle baktım, arkadaşlarımız da az olduğunu görmüşler. Birkaçının rakamına sizin konuşmanızda da baktım, ikinizinkine de hızlıca baktım. "Yayın sayısı şu kadar olmuş. 20'den 50'ye çıkaracağız." diyorlar. Yani yazılanların yetersiz olduğunu onlar da biliyor. Bu kadarcık bir doktora bursuyla, master bursuyla, bu kadarcık yayınla bizim bu kültürel aktarımı yanma şansımız yok. Özeti bu. Buna gereken önemi vermemiz lazım. Tamam, lafını etmek güzel, tartışmak güzel ama bütçede de göstermemiz lazım. İsterseniz, mukayese olsun diye, Başkanım burada duruyor, "Bizim gelirler azaldı." diye o da ağlayacaktır. Kestiniz, 200 küsur. Yazdık, geçen sene 247'den 160'a falan ancak gerçekleşmiş, değil mi Başkanım?
RTÜK BAŞKANI PROF. DR. İLHAN YERLİKAYA - Bir de taksitlendirdiniz, 10 taksite böldünüz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yani, bakın, indirilmiş hâli, RTÜK'ün indirilmiş geliri 160 milyon. Bizim, bütün kurumlara, Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi, Yüksek Kurumun tamamına verdiğimiz 53 milyon. Onun için, buralara biraz daha bakalım istiyorum.
Artı, bir de tarih deyince, Türk dünyasıyla ilgili, TİKA Başkanımız da burada, sizler de buradasınız, Millî Eğitim Bakanlığıyla da çalışmaların sürdüğünü biliyorum, ortak tarih kitabının 15'inci yüzyıla kadar olan kısmı tamamlanmış. Bizim de bir an önce o prosedürleri tamamlayıp aslında ekimde, öğretim yılı başladığında ders kitaplarımızın içine dercetmemiz gerekiyordu ki önderlik edip diğer Türk devletlerine de bunu yapmamız lazım.
Geçtiğimiz ay içerisinde Türk Keneşinin toplantısına katılmıştık. O arada Bakan Yardımcımız vardı Dışişleri Bakanlığından, YTB Başkan Yardımcımız vardı. Oralardaki çalışmalara sizlerin biraz daha destek olması, bu çalışmalar açısından, Türk Dili Konuşan Ülkeler Birliğimiz, Türk Konseyi başka adıyla ama biz Türk Keneşi diyoruz Türkçesiyle, bu çalışmalarla ilgili sonuçlandırmanın bir an önce olması, ortak dil ve tarih çalışmalarının sonlandırılması gerekiyor. Aksi takdirde, sıkıntılar artabilir.
Biz buradan YTB'yi söylemişken hemen söyleyeyim, biz "yetmez ama evet"çiyiz Yurtdışı Türkleri Başkanlığı konusunda çünkü biz dış Türkler bakanlığı kurulsun diye baştan beri söyleyen bir partiyiz. TİKA'nın kurumsal yapısı yapılırken de -Serdar Bey burada- önce Bakanlık bünyesindeyken 2001 yılında daha kurumsal bir şeye sonra isim değişikliğiyle devam etti. Ama fonksiyonel olarak, hep söylediğim bir şey var, evet, Afrika'ya da açılalım, başka yere de teknik yardım yapalım ama Türk devletleriyle ilgili, Türk topluluklarının olduğu yerlere biraz daha öncelik verelim diye söylüyoruz çünkü bazılarını ziyaret ettiğimiz zaman oradaki sıkıntıları da görüyoruz. Evet, arkadaşlarımız... Sayın Başkanla da daha önce görüştük, bazı diplomatik sıkıntılar olabiliyor ama biz üst perdeden gittiğimiz zaman sadece iş adamlarını değil arada Ekonomi Bakanıyla beraber Hakan Çavuşoğlu'nu da alsın Sayın Cumhurbaşkanı veya Başbakan yanına; örnek yani Kazakistan'da, Türkmenistan'da bir şey olduğu zaman. Şey için söylüyorum: Alsın, artı oradaki sorunlara da siz gittiğiniz zaman... Ben -şimdi ayrıntısını konuşmayalım, vaktimiz yok- arkadaşlarla da zaman zaman toplantılarda istişare edelim, oralara biraz daha önem verelim diyoruz.
Bir de, bu konuda, öğrenci burslarıyla ilgili sıkıntılarımız var, sürekli bize geliyor. Türk dünyasında işte yurt dışı öğrencilerimizle ilgili YTB burslarımız var ya. Yani evet, biraz FETÖ olayından dolayı soruşturmalar uzadı, mağdur oldu, bazı şeyler, yeniden listeler falan, arkadaşlar biraz daha o konularda bir şey yaparlarsa hem sayı açısından yetersizlikler var. Yani ben size sonra ayrıntı arz ederim ama bu konunun üzerine biraz eğilebilirseniz, YTB Başkanımız da biliyor zaten onları, genel anlamda. Bize de geldiği zaman biz de onlara sorunları aktarıyoruz ilgili arkadaşlarımıza ama burslarla ilgili de bazı sorunlar var. Artık bir dahaki sezona onu yaşamadan, hem de miktarını artırarak. Çünkü geri dönüşlerinin çok önemli olduğunu ben o ülkelere yaptığım ziyaretlerde görüyorum. Hatta, şu anda bazı büyükelçilerimiz burada, Türk dünyasında büyükelçiler, bizim ilk büyük öğrenci projesinde Türkiye'deki üniversitelerde okumuş arkadaşlarımız.
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Kazakistan'daki benim arkadaşım.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yok, işte, Kazakistan'daki de öyle, Türkmenistan'daki de öyle. Yani hepsi büyükelçilerin o şeyini görüyoruz. Artı kendi ülkelerinde belli bir yere gelmişler. YÖK Başkanımızla geçen sene yaptığımız görüşmede bu dış burslarla ilgili de onların da mecburi hizmetle ilgili karşıdaki hükûmetlerle, bakanlıklarla, üniversitelerle belli bir çalışma yaptıklarını, yeni bir modele geçmek istediklerini biliyoruz. Ama siz genel olarak bunun koordinasyonunu sağlayabilirseniz daha faydalı olur diye düşünüyoruz.
Tabii, burada, yani az önce Sayın Paylan, Güneş Dil Teorisi'yle ilgili bir şey söyledi ama İbrahim Bey kardeşim, sağ olsun, belli bir kısmını söyledi. Öyle bin yıllık falan değil, dil olayı çok daha eski. Gittiğimiz yerlerde görüyoruz. Kaşgar'a gittik. Kaşgarlı Mahmud'un Dîvânu Lugâti't-Türk'ü burada eski başkanımız Akalın Hocamızın da özel kitabı vardı -Sayın Başkan da burada- oraya gittiğimiz zaman Türk dili sadece Anadolu'da değil dünyanın her yerinde -onun için demin Gagavuzya'yı söyledim- bütün Türk kültürünün geçtiği Türk topluluklarının olduğu, prensliklerin, beyliklerin ne varsa hepsini gezmiş Kaşgarlı Mahmud. On beş yıl derleme yapmış, arı duru bir Türk ansiklopedisi koymuş. Onun için, Türk dili deyince sadece Türkiye'de konuşulan Türkçeyi kastetmiyoruz, bütün Türkçe konuşan ülkeler birliği dediğimiz yerde bile şu anda 4 ülkemiz Türk Keneşinde, diğerleri de görüşmeler devam ediyor. Dilin bir kültür unsuru olduğunu unutmadan, kültür aktarımıyla ilgili olduğunu unutmadan üzerinde çalışmamız gerekiyor.
Vakıflarla ilgili o serzenişte bulunuyor, ben de her yıl tam tersine serzenişte bulunuyorum. Sayın Genel Müdürümüz burada. İşte, azınlık vakıflarına öyle diyor. Ben de diyorum ki sormadan verdiniz. Şu anda gündemde yine birkaç haftadır. Şişli'de teknik okulların yeri vardı. Ben on senedir genel anlamda konuşuyorum ama 2013 yılından beri de bu vakıflar "Bizim sorumluluğumuz bitti, geçti, verdik, gittik, Millî Eğitim ilgileniyor." diyor. Millî Eğitim aldı, bizim itirazımız üzerine önce farklı bir statü uyguladı, şimdi aldı "Kendim yapıyorum." diye yine aradaki müteahhit şirkete sürekli imar tadilatı yapıyorlar. Geçtiğimiz haftalarda yeniden veliler, okul aile birliği...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bitirdim Başkanım.
Yani bunu şunun için söylüyorum: Ben de söyledim Sayın Genel Müdüre geldiğinde de, Sayın Bakana da söyledim defalarca. Efendim, "Bu Bulgar Eksarhlığına ait." diye çıkan beyanlarını Vakıflar Kanunu'nda bizim yönetmeliğimize biz verdik. Ya diyorum o toprak orası mı? Yan tarafındaki Türkiye Hastanesinin olduğu yer mi? Şişli Belediyesinin olduğu yer mi? Neye göre baktınız? Çünkü vakıf ayrı, şahıs mülkiyeti ayrı. Şahıs mülkiyetinden geçmiş olanı vakıf diye Vakıflar Meclisi vermiş, gitmiş. Ben de ona itiraz ediyorum. Bizim köydeki bilmem Seydi, bilmem ne efendi vakfıyla ilgili olduğu zaman 9 müfettiş geliyor. Geliyor araştırıyor, bir şeyler yapıyor mülkiyetle ilgili. İşte, cami yapılacağı zaman sorun çıkmıyor mu İbrahim Seydiler köyüne? Biliyorsun.
İBRAHİM AYDIN (Antalya) - Yapılıyor.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yani bir sürü bürokrasiyle uğraşıyoruz ama orada pat geldi "Efendim, vermişler." Beyanname verdiler, bunlar da azınlık vakfıdır diye pat Vakıflar Meclisi kabul etti. Biz de tersini söylüyoruz. Yani pozitif ayrımcılık yapıldı vakti zamanında. Derdimiz o değil, yapılsın vakıf yeri ayrı ama bir ticari iş için oradaki bir azınlık vakıflarıyla ilgili düzenlemeden faydalanılarak verildi. Bizim şikâyetimiz de tam tersine bu hayrat vakıflarına. Evet, kontrolü vakıflarda olabilir ama amacına uygun şekilde, adı üzerinde vakıf, faaliyet gösterebilmeleri için. Osmanlı arşivleri ortada, geçmişten bugüne onlarla ilgili bir sürü şey var. Eğer girilirse Vakıflar Genel Müdürlüğünün arşivi çok zengin yani o anlamda neyin ne olduğunu aslında bulurlar. Ama belli bir şey içerisinde bazı ayrımcılıklar oluyor. Biz de bunların belli bir rant anlayışı içerisinde yapılmaması gerektiğini... Tabii ki kişi hakları varsa onlar korunur ama vakıf adı altında bir yerlerin maalesef o yöneticilerle anlaşarak müteahhitlere bir okul yerinin peşkeş çekilmesini defalarca konuştuk, o geçti. Ama şu anda Millî Eğitim Bakanlığı, maalesef millî eğitim müdürü tekrar yapılan protokole rağmen, müteahhidin lehine olacak şekilde hâlâ tadilat yapmaya çalışıyor okul yeriyle ilgili.
Dolayısıyla bu vakıf işi çok önemlidir. Ta, 1950'lerde devlet oraya şerh koymuş, demiş ki: "Eğer birisi buna hak iddia ederse kamulaştırdık, parasını verin, burası okul yeri olarak kalsın." Şimdi, ayrıntı bildiği için ben girmiyorum, size örnek olarak söyledim. Bizim de şikâyetlerimizin olduğu vakıflar var. Tam tersine bu çıktığı zaman, şimdi de değil, ta 57'nci Hükûmet döneminden beri azınlık vakıflarıyla ilgili tartışmalar var. Biz de tam tersine bunların daha dikkatlice incelenmesi gerektiğini, hak hukuk varsa yenmesin ama, belli bir şekilde de konjonktürel olarak birilerine o bizim yerlerimiz, topraklarımız peşkeş çekilmesin diyoruz.
İnşallah, eğer 2023 lider ülke diyorduk biz, Türkiye Cumhuriyeti devletinin resmî vizyonu hâline geldi, şimdi, 2053 diyoruz. Dolayısıyla bunları yapabilmemiz için hep birlikte bu kısır tartışmalardan, gündelik çekişmelerden uzaklaşarak Atatürk'ün gösterdiği muasır medeniyet seviyesinin üzerine eğer çıkacaksak o zaman dil, tarih, kültür, medeniyet olarak yeni bir anlayışı ortaya koymamız gerekiyor. O da, dediğim gibi, uzlaşmacı, yapıcı, ileriye dönük çözümlerle ilgili bir çalışma yapmayı gerektiriyor.
Ben bu kapsamda bugün bütçesini görüştüğümüz bu kurumları çok önemli buluyorum, yeterli kaynak ayrılmadığını düşünüyorum. Her sene söylüyorum ama geliyor, geliyor Maliye mi yapıyor, kurumla ilgilenen bürokratlar artıramıyor mu veya yeni proje mi gelmiyor onu bilmiyorum ama biz dilek ve temennilerde bulunmaya ve gereken önemin ve bütçenin ayrılmasını talep etmeye her sene devam edeceğiz. İnşallah daha güzel rakamlarla, daha güzel projelerle, yeni yayınlarla, yeni uluslararası kongrelerle, toplantılarla bize gelirler, biz de onlara destek olmaya devam ederiz diyorum.
Bütçelerin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Saygılar sunuyorum.