KOMİSYON KONUŞMASI

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, değerli hazırun; öncelikle hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakan, gerek Bakanlığınız ve gerekse himayenizde çalışan personel hukuk devleti ilkesi içinde çalışmaya gayret ediyorsa da bazı personelinizin hukuk dışı uygulamalarını, insan hak ve özgürlüklerine saygı duymadığını görüyoruz. Bu çerçevede, baskıcı ve yasakçı bir anlayışın teşkilatınızda öne çıktığını görüyoruz. Özellikle anayasal bir hak olan toplantı ve yürüyüş hakkının çok kısıtlandığını, yapılmaması için teşkilatınızın çok katı kurallar koyduğunu, toplantıların ve gösterilerin yapılmaması için tam bir polis devleti düzenini oluşturmaya çalıştığınızı görüyoruz. Teşkilatınızın görevlerini yaparken toplantıların ve yürüyüşlerin yapılmamasını istediklerine, yapanlara kızarak baktıklarına, görevlerini bu anlayış çerçevesinde gerçekleştirdiklerine tanık oluyoruz. Görevlerini yaparken asıl görevlerinin vatandaşın güvenliğini sağlamak, kamu düzenini korumak olduğunu unutuyorlar. Bu nedenle, İçişleri personelinin sık sık eğitimden geçirilmesi gerektiğini belirtmek istiyorum.

Ülkemizdeki iç barışın, kamu düzeninin iyi bir düzeyde sağlanması için Bakanlığınızın önemli bir sorumluluğu var. Vatandaşların hak aramaya yönelik gösterilerinin yaptırılmadığını, yapanların polis teşkilatınızla engellendiğini, TOMA'larla su sıkıldığını, biber gazlarının sıkıldığını, gerginliklerin azaltılması için gayret edilmesi gerekirken polisin bazen gerginliği artıran ve bazen de yeni olaylara neden olan bir tutum içinde olduğunu belirtmek istiyorum. Özellikle işinin gereği bunları yaptırmamak olan... Ancak daha sonra da bunlara engel olmak için çok büyük zorlukları ortaya çıkardıklarını da görüyoruz. Bilhassa son zamanlarda çok gündemde olan, işini geri almak için açlık grevine giden Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'ya uygulanan tedbirlerin ve yasakların kabul edilebilir bir yanı yoktur. Sayın Bakan, insanın en temel hakkı yaşama hakkıdır, yaşamak için de çalışma ve para kazanma hakkı bu hakkı tamamlayan bir unsurdur. Sizin ve personelinizin sert ve katı davranışları nedeniyle Nuriye Gülmen ve Semih Özakça uydurma delillerle önce gözaltına alındı, sonra da tutuklanarak cezaevini gönderildiler. Bunu, öncelikle bir insan, sonra da bir hukukçu olarak çok ağır bir yaptırım olarak görüyorum. "İşimi istiyorum." diyen bu iki eğitimcinin çektiği çile, yaptıkları açlık grevi yaşamlarını bitme noktasına getirmiştir. Bu uygulamalar hem kamu vicdanında çok rahatsızlık yaratmakta hem de uluslararası boyutta ülkemizin hukuk devleti olmadığı ve Türkiye'de hukuk güvenliğinin kaybolduğu yönünde bir durumu göstermektedir.

Sayın Bakan, Bakanlığınızın özellikle çalışması sırasında bazı sorular sordum ama birçoklarına cevap alamadım, şimdi tekrar soruyorum ve cevap istiyorum. Bakanlığınız nezdinde istihdam edilen koruma sayısının oldukça arttığını, bununla ilgili bazı hususları öğrenmek istediğimi belirtmek istiyorum.

1) Bakanlıktan ayrılan ve emekli olan kaç bakan, müsteşar ve genel müdüre koruma amacıyla İçişleri Bakanlığınca sivil plakalı resmî araç ve koruma tahsis edilmiştir?

2) Bu kişilere verilen araçların yıllık bakım ve yakıt giderleri devlet bütçesine ne kadar yük getirmektedir?

3) Bu kişilerin emirlerine şoför ve koruma olarak verilen polis sayısı ne kadardır?

4) On beş yirmi yıl önce emekli olan ve görevden ayrılan kaç bakan, müsteşar ve genel müdür o tarihten beri sivil plakalı araç ve koruma polisi olanaklarından yararlandırılmaktadır?

5) Bu kişiler ölünceye kadar mı bu olanaklar sağlanacaktır?

6) Ülkemiz dışında emekli bakan ve bürokratlara bu olanakları sağlayan başka bir ülke var mıdır, varsa hangi ülkelerdir?

7) Terörle Mücadele Yasası ve başka yasalara göre bu imtiyazlardan yararlanan kişilere makam aracı olarak verilen bu koruma araçları yerine koruma polisi verilerek tasarruf sağlanması mümkün olmaz mı?

8) Bakanlığınızda ülkemizde bulunan tüm sivil toplum örgütlerinin kayıtları vardır, dernek başkanları ve yönetim kurulu üyeleri de kayıtlıdır. Ancak ne var ki STK'lar arasında gösterilen tarikatların kayıtlarının maalesef tutulmadığını görüyoruz. Tarikatların adreslerini, başkanlarını, yöneticilerini ve gelir kaynaklarını nasıl denetim altına alacaksınız, değilse neden bunları kayda geçirmiyorsunuz, daha doğrusu bunları kayıt altına neden almıyorsunuz, sayısını biliyor musunuz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Arslan.

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Tamamlıyorum, hemen bir şey söyleyeceğim.

BAŞKAN - Sayın Kazım Arslan Bey, buyurunuz.

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Sayın Bakan, muhtarların sosyal güvenlik primlerinin devletçe ödenmesi yönündeki kanun teklifimi iki yıl önce vermiştim, Meclis Başkanlığında bekliyordu. Bunun 16 Nisan referandumu sonrasında verilmiş olmasını memnuniyetle karşılıyorum. Muhtarlarımızın sabit giderlerinin, devletçe bunların karşılanmasının ve muhtarlık binalarının belediyelerce inşa edilmesinin bir an önce sağlanmasının da faydalı olacağını belirtmek istiyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Ben de teşekkür ediyorum, sağ olun.

BAŞKAN - Sayın Müsteşarım, Kazım Bey'in adını Arslan diye sizin için tekrarladım, orada göremediniz diye.

Evet, teşekkür ediyorum.