KOMİSYON KONUŞMASI

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Sayın Bakan, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, değerli hazırun; hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakan, öncelikle Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün "Yurtta sulh, cihanda sulh." politikasından neden ayrılarak dış ilişkilerimizi olumsuz bir hava içinde sürdürmeye çalıştığınızı öğrenmek istiyorum.

Bunları neden söylüyorum? Çünkü komşularımızla ilişkilerimiz o kadar bozuk bir noktaya geldi ki sadece bu değil, Avrupa Birliği ülkeleriyle de ABD'yle de Rusya'yla da ilişkilerimizin gerçekten iyi gitmediğini görüyoruz. Siz şahsen bir şeyler yapmaya çalışıyorsunuz, bunu görüyoruz ancak Cumhurbaşkanının değişken dış politika anlayışı, her zaman farklı ifadeler kullanması, değişik anlamda efelenmeye kadar varan sözler sarf etmesi, diplomatik bir dil kullanmanın ötesinde kendisine göre bir dış ilişki dilini kullanmış olması gerçekten ülkemizin yalnızlaşmasına ve dış dünyayla ilişkilerinin bozulmasına ve birçok ülkeyle ikili ilişkilerimizin ortadan gerçekten bozulmasına neden olan bir duruma getirmiştir.

Komşularımızla ilişkilerimizde o kadar çok zikzak çizen bir anlayış sürdürüldü ki dış dünyada inandırıcılığımız maalesef kayboldu, itibarımız da zedelenmiş durumda. Bunu bir an önce düzeltmemiz gerektiğini düşünüyorum.

Sayın Bakan, Orta Doğu ülkeleriyle ilişkilerimiz Büyük Orta Doğu Projesi'nin ABD tarafından uygulanmaya başlamasıyla başlamış, Cumhurbaşkanı o zaman Başbakandı, onun da BOP Eş Başkanı olması sebebiyle de İsrail'in bölgede güçlü bir devlet olmasına olanak sağlayacak bir politika sürdürülmeye başlamıştır. BOP'un esas amacının Orta Doğu'da bulunan Müslüman ülkelerin bölünmelerini sağlayarak bölgede güçlü bir İsrail'in oluşmasına olanak sağlayacak politikalar olduğu bir gerçektir. Türkiye, bu politikanın parçası olmuştur. Arap Baharı kampanyasıyla birçok Müslüman ülkesinde iç karışıklıklar çıkmış, çatışmalar olmuş, Türkiye olarak bunlara da seyirci kalmışızdır.

Irak'ın bölünmesi için Saddam'ın gitmesi isteniyordu, o yapıldı. Sonrasında Irak Merkezî Hükûmet ve ayrıca kuzeyinde Barzani'nin himayesinde, kontrolünde bir özerk bölge oluşturulmaya çalışıldı. Biz, ilişkilerimizi Merkezî Hükûmetle bozduk, hatta ona karşı "Siz bizim muhatabımız değilsiniz." diye ifadeler kullandık. Burada hiçbir devlet yapısı olmamasına rağmen tamamen bir Kürt liderliği sürdüren Barzani'yle ilişkilerimizi o kadar iyi bir noktaya getirdik ki hem ticari boyutta hem siyasi boyutta anlaşılmaz bir noktaya geldiğine şahit olduk. Ne oldu sonuçta? Barzani, bu noktadan aldığı güçle, yapmış olduğu ve çevreden de almış olduğu güçlerle, İsrail'den de almış olduğu güçle bir referandum yaparak bağımsızlık ilan etme noktasına geldi.

Şimdi, devletin tabii dış ilişkisinin çok düzenli, istikrarlı olması gerekiyor. Yine, Libya'yla olan ilişkilerimizin de özellikle Kaddafi'nin gitmesinden sonra bozulmuş olması ve oraya yeni gelen hükûmetle ilişkilerimizin daha iyi olması noktasında biliyorsunuz televizyon önünde paraları sayılan bir yardım kampanyasıyla o kurulan hükûmete destek olduğumuzu, sonuçta oradan da beklediğimizi bulamadığımızı belirtmek istiyorum.

Suriye'yle ilişkilerimizi, durup dururken Esad'la ilişkilerimizi bozduk. Neden bozduğumuzu hiç kimse maalesef anlamış değil. Hatta o kadar büyük bir noktaya geldi ki Esad gitsin, ne olursa olsun gibi bir anlayışla Suriye ilişkilerimizi sürdürmeye kalktık. Dolayısıyla Suriye, bizim bu tavrımıza karşı o da terör örgütlerini kuzeyde barındırarak bize karşı düşmanlığını sürdürmeye ve terör örgütlerini orada beslemeye ve lojistik desteklerini de sağlamaya devam etti. Bunları göz ardı edemeyiz ve gelen birçok göçmenin de bunların içinde bulunan birçok terör örgütü kişilerin de Türkiye'de eylem yaptığı ve bu eylemin sonunda da gerçekten Türkiye'nin çok büyük zararlar gördüğü ve şehitler verdiği de bir gerçektir. Sadece bunlar değil...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Arslan, lütfen tamamlar mısınız.

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Evet, bitiriyorum.

Yine son zamanlarda Arap ülkeleriyle ilişkilerimizin bozuk olduğunu biliyoruz. Sadece Arap ülkeleri içinde Katar'la ilişkilerimizi sürdürmeye çalışıyoruz. Şimdi, Katar, bir avuç bir ülke, bugün var, belki yarın yok ama biz oradaki Müslüman ülkelerini, güçlü Müslüman ülkelerini bir kenara bırakarak, ilişkilerimizi askıya alarak veyahut da zayıflatarak Orta Doğu'daki ilişkilerimizi sürdüremeyiz ve gücümüzü de onlara karşı gösteremeyiz. Lütfen, lütfen, artık lütfen bir Müslüman ülkesi olarak Müslüman ülkeleriyle ilişkilerimizi kalıcı, devamlı olacak şekilde sürdürmek zorundayız.

Bir şey daha söyleyeceğim Sayın Bakan, biliyorsunuz, adalarımız Yunanlılar tarafından işgal edilmiştir. Bununla ilgili ne Hükûmetiniz ne Bakanlığınız hiçbir açıklama yapmamıştır.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Ne zaman işgal edildi?

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Vallahi 18 tane adanın işgal edildiği, bayrağın dikildiği söyleniyor. Bununla ilgili bir açıklama maalesef ne Hükûmetinizden ne de Bakanlığınızdan...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Biraz sonra açıklayacağım.

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Arslan.

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Bitiriyorum.

BAŞKAN - Lütfen, lütfen, istirham ediyorum.

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Onun için, bu konuda da sizlerden olumlu, gerçekten nedir, ne değildir, ne yapılmıştır, buna karşı nasıl bir tavır alınmıştır; bununla ilgili de bilgi almak istiyorum.

Sözlerimi bitiriyorum.

Teşekkür ederim.