KOMİSYON KONUŞMASI

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli milletvekili arkadaşlarım, Bakanlığımızın ve diğer kamu kuruluşlarının saygıdeğer bürokratları, değerli basın mensubu meslektaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Ben de iki güncel konuya ilişkin görüşlerimizi ifade etmek isterim.

Önümüzdeki günlerde 2018 yılında asgari ücretin ne kadar olması gerektiğine yönelik tespit komisyonu toplanacak. Şu an net asgari ücret 1.404 lira, ne yazık ki insanca yaşam koşullarının çok gerisinde. Bu noktada, şu hatırlatmayı da yapmamız gerekiyor: 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 seçimlerinde partimiz asgari ücretin 1.500 liraya çıkarılması taahhüdünde bulunmuştu, hâlâ iki yıl önceki önerimizin gerisinde bulunuyorsunuz. Bu da dar gelirliye bakış açınızın ne kadar sorunlu olduğunun açık bir göstergesi olarak önümüzde duruyor. Cumhuriyet Halk Partisi olarak asgari ücretten gelir vergisinin kaldırılmasını talep ederken iktidarınız, asgari ücretin işverene getirdiği yükün bir bölümünü üstlenme yoluna gitti. Genel başkanımız iki hafta kadar önce iktidarınızı tanımlarken "Fakirden alıp zengine veriyorlar." derken gerçekten isabetli konuşmuştu. Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak zenginden alıp fakire veren bir yönetim anlayışını tesis edeceğiz. Buradan ifade etmek isterim ki asgari ücretin de 1.750 liranın altında tespit edilmemesi gerekmektedir önümüzdeki günlerde.

Benzer şekilde, az önce bahsettim, asgari ücretliler için işverene 100 lira tutarında iki yıldır destek vermektesiniz. Şu andaki işte artan faiz-kur dengelerine bakıldığında bu desteğin devam edip etmemesi piyasanın geleceğini de etkileyecektir. Bu konudaki görüşlerinizi de bizimle paylaşırsanız sevinirim.

Bir diğer konu, taşeron meselesi. Yine biraz geçmişe dönecek olursak Cumhuriyet Halk Partisi seçimlerde taşerona kadro sözü vermiş, bunun üzerine iktidarınız 1 Kasım seçimlerinde bu vaadimizi kopyalamak durumunda kalmıştı. Taşeron işçiye vadettiğiniz bu söz üzerinden iki yıl geçti ancak hâlâ net bir adım atılamamış gözükmekte. İki gün önce yaptığınız açıklamada Sayın Bakan, yıl sonuna kadar bu sorunun çözüleceğini ifade ediyorsunuz. Öncelikle, nasıl bir çözüm üzerinde durulmakta? Bu konudaki çalışmalar konusunda hâlâ kamuoyunu aydınlatmış değilsiniz. Bu konuda işçi konfederasyonlarını dışlayarak bir çözüm bulmanızın doğru olmadığını düşünüyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak 7 Haziran seçim sürecinde verdiğimiz sözün arkasındayız Sayın Bakan.

Bir de dikkat çekici bir husus var bu taşeron işçiler konusunda. Hem bu konuda bir çözüm bulunacağı yönünde kamuoyuna -içeriğini açıklamamakla birlikte- bir söz veriyorsunuz ama diğer taraftan, kamuya taşeron alımı konusunda art arda sözleşmeler yapmaktasınız hem de önümüzdeki yılları bağlayan sözleşmeler. Eğer taşeron işçileri, hepimizin arzu ettiği gibi, kadrolu işçiler hâline döndüreceksek bu sözleşmelerden doğan yükümlülükler ne olacaktır? Bu konuda bir hesap kitap yapmakta mısınız?

Yeri gelmişken, yarın Sivil Toplum Kuruluşları ve Sendikalardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcımızın koordinasyonunda taşeron işçilik çalıştayı düzenleyeceğiz. Üç büyük işçi sendika konfederasyonunun başkanları da bu çalıştayımıza katılacak. Biz bu noktada ideolojik yaklaşmadan tüm konfederasyonları dinleyerek bir çözüme ulaşılması gerektiğini düşünüyoruz.

Taşeron işçilerden sonra geçici işçiler konusuna değinmek istiyorum. Seçim bölgemde, tüm arkadaşlarımızın bölgelerinde altı ay çalışıp gerisinde işsiz kalan on binlerce işçimiz var. Geçici işçilerin kadroya alınması konusunda -Demiryollarında var, Şeker Fabrikalarında var, biliyorsunuz, birçok işletmemizde, Ormanda var, ÇAYKUR'da var- bu işçilerin kadroya alınması konusunda beklentileri var, bir formül bulunması konusunda. Taşeron işçilikle ilgili düzenlemeyle birlikte bunların da bir an önce kadroya alınmalarını talep etmekteyiz.

Arkadaşlarımız da bahsetti "iş kazaları" diyoruz ama aslında iş cinayetleri meselesi. Başta maden ve inşaat sektörü olmak üzere iş cinayetlerine yönelik olarak da atılan adımlar ne yazık ki yetersiz Sayın Bakanım. Daha bugün görmüşsünüzdür basında, TÜRK-İŞ Başkanının demeci var "Günde ortalama 4 işçi ama zaman zaman bu rakam 10'a kadar çıkıyor." diye alarm veren açıklamalarını. Bu istatistikte hâlen Avrupa 1'incisi, dünya 3'üncüsü konumumuzu sürdürüyoruz maalesef. Geçtiğimiz haftalarda Şırnak'ta Hükûmetiniz tarafından kaçak olduğu iddia edilen ancak Resmî Gazete'de yayımlanan bir ihaleyle faaliyet gösterdiği ortaya çıkan bir madende ölümlü bir kaza yaşadık. Bakanlığınız başta kömür madenleri olmak üzere tüm madenlerde yeterli denetim sağlanamadığı ya da sağlamak istenmediği gerekçesiyle yaşanan bu ölümlü kazalardan Enerji Bakanlığıyla ile birlikte sorumludur Sayın Bakanım. Öncelikle Şırnak'ta 8 madencinin yaşamını yitirmesine neden olan kaza başta olmak üzere partinizin iktidarı boyunca yaşanan ölümlü kazaların sorumlularının bir türlü yargı önüne çıkarılarak hesap verememiş olmaları da kabul edilemez. Bu bağlamda, bu yıl hiç Bakanlığınız maden denetlemesi yaptı mı, yapmadı mı, bu konuyu da sizden öğrenmek isteriz. İş cinayetlerine neden olan aksaklıklara yapılan denetimlerde göz yumulduğu iddiaları sıklıkla dile getirilmekte. İş cinayetleri ve iş kazalarının ardından yapılan denetimler sırasında görevi ihmal ettiği belirlenen Bakanlık personeli tespit edilip edilmediğini de yine size sormak isterim.

Sayıştayın sizinle ilgili dikkatimize getirdiği hususlar vardı, onlara da arkadaşlarım değindiği için ben söylemeyeceğim ama çocuk işçiliği konusuna sözü getirmek istiyorum. Bakanlığınızın sorumluluğundaki birkaç önemli noktanın başında da çocuk işçiliği meselesi gelmekte. Biz bu kavrama tamamen karşıyız, çocukların yerinin okullar olması gerektiğini, bu konuda Anayasa'mızda tanımlanan sosyal devlet ilkesinin çocuğun yararı çerçevesinde devreye girmesi gerektiğini düşünüyoruz. Türkiye'de ne yazık ki bazı araştırmalara göre 1 milyona yakın çocuk işçi bulunmakta hatta DİSK'in Türkiye'de Çocuk İşçi Olmak Raporu'na göre bu rakam 2 milyon çocuk işçiyi de bulmakta. Yine, DİSK tarafından hazırlanan rapora göre iş cinayetlerinde 30 ölümden 1'i çocuk işçi olarak kayıtlara geçmekte. Çocuk işçiliğin her türlüsünün önlenmesine ilişkin somut adımların bir an önce atılması gerekmekte.

TÜİK verilerine bakıldığında -daha önce Aile Bakanlığında da bu konuyu gündeme getirmiştik- kadın istihdamının artırılması noktasında sıkıntılar gözüküyor. Sizi tabii ki bir kere daha kutluyorum, bir kadın Bakan olarak beklentiler de var. TÜİK verilerine bakıldığında erkeklerde istihdam oranı yüzde 65 iken kadınlarda bu oran yalnızca yüzde 27,5. Kadın istihdamına yönelik rakam 2014 yılında yüzde 30 idi, kadın istihdamını artıracağı belirtilen ve iktidarınız tarafından hayata geçirilen esnek ve yarı zamanlı çalışma gibi alternatiflerin kadın istihdamına olumlu bir katkı yapmadığı ortadadır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz kadın istihdamının artırılması noktasında her şeyden önce kreş ve bakımevi yapımına özel önem vermekteyiz.

Bir de Bakanlığınızla ilgili olan bir hususu dikkatinize getirerek konuşmamı bitirmek istiyorum. 30 bine yakın emekli astsubay sicil affı beklemekte, onların gelirlerini doğrudan etkileyen bir konu bu. Yine, göreve başlangıç dereceleri meslek yüksekokul mezunları için 9'un 2'si olması gerektiğini, geriye dönük olarak bunun işletilmesi gerektiğine dönük taleplerini benim aracılığımla size iletmemi istediler, bunu da yapıyorum.

Sık sık karşılaştığımız bir konuyu da yine sizin dikkatinize getirmek istiyorum, o da engellilere iş istihdamı konusunda. Genelde işe alınıyor engelli yurttaşlarımız ama bir ay, iki ay çalıştırıldıktan sonra bunlar çıkarılmakta, sadece bu yurttaşlarımızın hanelerine işte iş, aş anlamında sıkıntı yaratmanın ötesinde kendileri için de çok büyük psikolojik sıkıntılar yaratmakta. Bu konuda da aslında, kanun var biliyorsunuz ama uygulanması noktasında sanırım üzerine gidilmesi gereken ya da gerekiyorsa daha tedbirlerin alınması gereken bir konu.

Eski Bakan Müezzinoğlu'nun başlattığı sıfır kaza deklarasyonu vardı, Sayın Bakanlığınızca başlatılan, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından başlatılan istihdam seferberliği çerçevesinde vurgulanmıştı işte bu "İş Sağlığı ve Güvenliği Hedef Sıfır Deklarasyon." diye. Çoğunluğunu inşaatların oluşturduğunu ve dört ay sürecek olan sıfır kaza kampanyası çerçevesinde işte Bakanlık bürokratlarının her şehre iki üç kez gidecekleri, sosyal taraflarla görüşecekleri belirtilmişti ancak 13 Mayıs gününden yani bu kampanyanın başladığı 12 Eylüle kadar 167'si inşaat işçisi olmak üzere en az 753 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Yani gördüğümüz gibi, öyle hani sıfır kaza hedefini bırakın, tam tersine kaza rakamlarında, iş cinayetlerine...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - ...kurban giden yurttaşlarımızın sayısı arttı.

BAŞKAN - Çok teşekkür ediyoruz Sayın Çakırözer.