| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/887) ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/861) ve Sayıştay tezkereleri a) Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı b) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu c) Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü ç) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu d) Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 20 .11.2017 |
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Efendim, çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Süreleri hatırlatmama gerek yok herhâlde, beş dakikayla sınırlı.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - O kadar konuşmak istemeyen varken bana söz verince herhâlde bir elli dakika konuşurum diye başladım.
BAŞKAN - Ben biliyorum ki siz beş dakikada her şeyi ortaya koyarsınız.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Çok zekice, takdir ettim Sayın Başkanım.
Efendim, öncelikle hepinizi sevgiyle selamlıyorum.
Şimdi, Türkiye'de ciddi bir problem var enerjiyle ilgili. Sürdürülebilir enerjinin kullanılmaması ve başka tür enerjiler yüzünden de yüzde 90 oranında başka ülkelere bağlı olmamız önemli. Hâlbuki yapılması gereken ne? Modern çağ dolayısıyla bugün burada otururken, evimizdeyken, dışarıda yaşarken hepimiz enerjiye bağlıyız. Su gibi, hava gibi artık ihtiyaç oldu enerji. Onun için, temel insan hakkı enerjiye sahip olmak. İnsan yaşamının da doğal ve zorunlu bir ihtiyacı aslında.
Peki, enerji nasıl olmalıdır? Tabiatı, çevreyi, doğayı koruyan, toplumu önemseyen, bireyi önemseyen, kamu haklarına ve kişisel haklara karşı saygılı ve nükleer maceralar peşinde koşmayan, yüz yıl, elli yıl önce yapılmış ve sonra bugün terk edilmeye çalışılan teknolojileri sanki birer matah ürünmüş gibi Türkiye'ye eskilerini göndermeye çalışan insanlara "Dur." diyerek yani gerçek anlamda yerli bir bakış açısıyla bakarak özelleştirmeye ve orada çalışan insanların taşeron olarak çalışmasına da "Hayır." diyerek, iş güvencesi ve iş güvenliğini de göz önünde bulundurarak kamu yararını gözeten bir anlayışla enerji politikası gözetilmelidir. Mesela, Fransa Çevre Bakanının bir açıklaması vardı geçen yıl, herhâlde sizler de takip etmişsinizdir, 5 kilometrelik bir asfalt yolu fotovoltaikle döşedi ve dedi ki: "Ben buradan üretilecek olan enerjiyle çevre aydınlatmalarının enerjisini sağlayacağım ve kamuya fayda sağlayacağım." Bizim de bu ve benzer çalışmaları şiddetle teşvik etmemiz ve bu anlamda da çalışmalar yapmamız lazım.
Şimdi, sadece rüzgâr enerjisi ve güneş enerjisinden bahsetmiyorum; toprak enerjisinden, füzyon enerjisinden ve dünyada gelişmekte olan diğer enerjilerden de bahsediyorum. Dünyanın önemli kurumları şimdi başka alanlarda başka enerjiler peşinde koşarken Türkiye'nin enerjisini bazı ülkelere bağlı olarak devam ettiriyor olması, bu arayışta olması kabul edilemez. Şimdi, bir ülkenin en temel ihtiyacıdır dedik; peki, biz petrol rezervlerimizin tamamını kullanıyor muyuz? Türkiye, madenlerini enerjiye çevirme anlamında gerekli çalışmaları yapıyor mu yoksa şu şehir efsanesi doğru mu: "50 metrenin altına hiçbir şekilde inilmiyor ve buradaki çalışmaları biz yapamıyoruz." efsanesi doğru mu? Sayın Bakandan bunu öğrenmek isteriz. Niçin enerji etkin binalar, enerji etkin kentler önerilmiyor ve bunlar üzerine çalışılmıyor yeteri kadar? Türkiye'de kaç tane kendi enerjisini kendi üretebilen yapı vardır? Türkiye'de karbon salınımı sıfır olan kaç tane bina vardır? Bu konuda Enerji Bakanlığı olarak ne tür çalışmalar yapmaktasınız? Üniversite-sanayi iş birliği için yaptığınız çalışmalar diş kovuğunu doldurmayacak çalışmalar. Yani üniversite ile sanayiyi ve üreticiyi yani müteahhit firmaları yan yana getirirseniz -ki müteahhitlerin çoğu da zaten iktidara çok yakınlar- onlarla enerji etkin yapılar ve dolayısıyla enerji etkin kentler oluşturabilirsiniz çünkü dünyada kirleticiler bakımından en yüksek oranda kentler vardır. Şehirler, dünyada yüzde 85 oranında gaz salınımıyla dünyayı kirletmektedirler. Bütün bunları göz önüne aldığınızda Sayın Bakan ve değerli bürokratlar; sorumluluğunuz büyüktür. Yarını değerlendiriyorsak, çocuklarımızı, torunlarımızı düşünüyorsak bugün elimizdeki bütün değerleri metaya çeviriyor olmak ve günü kurtarıyor olmak yeterli değildir. Ayrıca, büyük ve derin sakıncaları da vardır.
Efendim, ilk yatırım maliyetinin çok yüksek olduğunu biliyoruz enerji etkin çalışmalarda. Bu ilk yatırım maliyetini düşürecek, kişilerin her birini kendi enerjisini kendi üretebilecek yapılanmalara yöneltecek... Her gün onlarca bina izni veriliyor, yüzlerce kamu binası ve konutlar yapılıyor, rezidanslar yapılıyor, buralarda bile kendi enerjisini kendi üreten yapılanmalara gidilmiyor. Hepimizin çokça eleştirdiği, Sayın Cumhurbaşkanının oturduğu sarayda da biz aynı şeyi söyledik; madem yapıldı, madem dünyaya örnek olunmak isteniyor niçin enerji etkin yapılmadı? Hadi her şeyi, işte, efendim, arsası şöyleydi, yapısı kaçaktı, bilmem neydi; en azından bu ülkede yaşayan insanlara bir örnek olunsaydı da orada enerji etkin bir yapılanma olsaydı çok da iyi olmaz mıydı? Siz de Enerji Bakanı olarak bunu önerseydiniz ve bu da diğer insanlarımıza örnek olsaydı daha iyi olmaz mıydı? Ezcümle...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Öyle yapıldı zaten, bilmiyor musun?
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Hayır. Biliyoruz, projeler geliyor bize Sayın Vekil.
EBUBEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - Yerinde inceleyin, yerinde.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Yerinde incelemiyoruz.
BAŞKAN - Son cümlenizi alayım lütfen.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Son olarak şunu söylemek isterim: Türkiye... (Gürültüler)
Araştırın, Sayın Vekilim, burada ben konuşurken laf söylemenize gerek yok. Araştırın, bakın, cevap verin.
Arada bir şey daha söyleyelim tabii. Ezcümle, bu ülke kıymetli bir ülke, insanlarımız kıymetli; kimsenin keyfine göre olmamalı bu işler ve sürdürülebilir enerji Türkiye'de etkin kılınmalı ve dünyanın diğer ülkeleri geçmişte bıraktıkları teknolojilerini Türkiye'ye göndermek istiyorlarsa Türkiye kimsenin çöplüğü değildir. Ülkemiz her şeyin en iyisini hak eden insanlardan oluşmaktadır. Buna göre hareket etmek ve Bakanlığı da buna göre yönetmenizi talep etmekteyiz.
Teşekkür eder, saygılar sunarız.