| Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 11 .12.2014 |
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Sayın Bakanım, değerli milletvekilleri, kamu kurumunun temsilcileri, kıymetli basın mensubu ve sivil toplum örgütlerinin güzide temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, Sayın Bakanın teşrif etmesinden dolayı teşekkür ediyorum, bu Komisyona verilen değeri gösterir, öncelikle ona teşekkür ediyorum.
Konuyu da fazla uzatmayacağım. Aslında teknik konuşan bir insanım genel olarak ama bu kadar ağır bir zaman diliminden sonra çok teknik konuşmanın bir şeyi yok. Önerimizi peşinen söylüyorum: Bu kadar ciddi bir iş, gelin, bir alt komisyon kuralım çünkü iktidar grubuyla Hükûmet arasında da tam, birebir bir örtüşmenin olmadığını görüyorum. Bunu tenkit etmiş olmak için falan söylemiyorum, yoksa o konulara girersem iş daha da şey yapar.
Şimdi, Sayın Bakan dedi -tenkit için falan da söylemiyorum Sayın Bakanım- "AVM'ler, işte, pazar günü kapanırsa ekonomiye zarar verir." Ama esnafa da veriyor yani onu düşünmüyoruz, öyle bakarsanız. Bu olaya biraz daha global bakalım. Buradaki önerim şu benim: Yani, gelelim bir araya, tarafları da dinleyelim. Hakikaten, teknik açıdan zaten böyle bir mevzuatın çıkmasının gerekli olduğu konusunda sivil toplum örgütleri de dâhil hiç kimsenin bir endişesi yok ama dört başı mamur çıksın, herkes "Allah razı olsun." desin, bu iş de memleketin de hayrına olan bir şey olsun. İktidar grubunda da konuşan arkadaşlardan anladığımız, farklı düşüncelerin ortaya çıktığını görüyoruz, bu da doğal.
Ben işi teknik olarak, çok uzatmadan başımdan geçen bir şeyi size anlatacağım, paylaşacağım -birkaç arkadaşa da söyledim- öyle gideceğim.
On sekiz sene önce bahçeli bir eve taşındık. Önü yeşil alan. Kooperatif kura çekerken de Allah şahit, dua ettim "Şurası çıksa da çeksem." diye. Çektim orayı da.
BAŞKAN - Çünkü kalbiniz temiz Sayın Vekilim.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Allah herkese versin.
BAŞKAN - Âmin.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Ve, ben orada uzun süre oturdum. Kendi kendime zaman zaman "Burada bir trafik problemi olur mu -çünkü çıkmaz bir sokak- böyle bir şey olur mu?" diye çok düşündüm. Şakalaşırdık da çocuklar ile eşimle fakat bir gördüm ki imar planı değişti, bina yapılacak yerin altında 2 tane tır büyüklüğünde 2 tane box, biri yağmur gideri, biri... Benim evimin duvarına sıfır alındı, bakın, maliyete bakın, sıfır. Hanımın ayağı kırık, hastaneye götüremem, ambulans gelmez, muhatap ararım bulamam. Belediyeleri arıyorum, belediyelerden biri sahip çıkıyor, biri çalışabilir diye izin veriyor, daha şey kurulmadan. Benim evimin bahçesinden çıktığın zaman, şurası kadar, arka kapısından alışveriş merkezine giriyorum. Gece yarısı sabaha kadar kaç tane tır girip çıkıyor o çıkmaz sokak dediğimiz yere? Böyle bir rezillik olabilir mi Sayın Bakanım?
Batı'yı anlatıyor arkadaşlar, gittik geldik, şehir planları elli yıllık orada ya. Yazık değil mi, bu benim başıma geldi? Şimdi bunu nasıl telafi edersiniz? "Bu imar değişikliği, biz itirazı görmedik, belediyeden, komisyondan çıkmış, Meclisten çıkmış ne yapılabilir?" diye gittim. Ben konut müsteşarlığı da yaptım. Bana orada söylenilen şey "Ya, evinizin değeri artar." Ben evimin değerinin falan artmasını istemiyorum. Bununla ilgili daha başka bir şey de geldi başıma, uzatıp onu hikâye etmek istemiyorum. Ben yurt dışında kaldım, çeşitli ülkelerde de kaldım ama arkadaşların her biri bir şey söyledi, yurt dışında şehir merkezinde hiç bu tür bir alışveriş merkezi yok. Bakın hâlâ şehir planı yapıyoruz. 5 kilometre Çayyolu'ndan ileri şu anda yapılan şehir planlamasının içine alışveriş merkezlerini koysanız, fevkalade iyi bir şey yaparsınız. 5 kilometreye de herkes gider ama şimdi, benim evimi her yağmur yağdığında, kaldırmıyor orası, su basıyor veya komşuların evini. Benim evim devamlı trafik, alışveriş merkezi karışmıyor, yardımcı olmaya çalışsa... Benim park yerime giriyor park ediyor adam. Sayın Bakanım, bizim bunların hepsini düşünmemiz lazım.
Şimdi, burada biz konuşacağız, çıkacağız, esnafa ne oldu vesaire. Söylemeyecektim bugün çok hafiften geçeyim diyecektim, sivil toplum örgütlerini biz terör örgütüyle uğraşsın diye görevlendirdik, şu işle uğraşmadılar ya. "Uğraştık" desin istediği kadar sivil toplum örgütünün başkanı. Üzülüyorum, bu beni kahrediyor. Ya bununla niye uğraşmıyoruz?
Bakın, size çok açık, net söyleyeyim, Sayın Başkan gitti, ben özellikle bekliyorum burada çünkü ifade etti belli bir süre kalacağını. Şurada gruplaşmalar var, yabancı sermayenin temsilcileri ayrı bir grup, esnaflarınki ayrı bir grup -diğerlerini bilmiyorum arkadaş geldi ben tanışmadım, siz Metin Bey'le görüştünüz- hepsi ayrı bir grup. Ya eğer biz kalkınacaksak millî gelir içinde çok rezil bir paya sahip olmuş bir ülkenin insanı olarak bunu artıracak, kaynak gelecek her şeyi ne yapacağız? Yerlisini de yabancısını da hepsini meczedecek bir yol bulmamız lazım.
Yine de teşekkür ederim, gelmeyebilirdiniz de gelmeyenler oldu zaten ama usule uygun şunu bir alt komisyondan geçirelim, işin tarafları derdini döksün, ondan sonra da biz de nerede, ne aksayan var, bizdeki bilgilerle, bölgemizdekiyle şey yapalım.
Şimdi Denizli'de alışveriş merkezlerini özelleştirdik, bir tanesi Sümerbank'ın yeriydi, şehir içinde yeşil alandı, rezil kepaze ettik alışveriş merkezi oldu. Öbür tarafta yine bir tanesi aynı şekilde, davası devam ediyor. Kahramanmaraş'takini çok iyi bilmiyorum ama kulağıma gelen kadarıyla mahkemelik, mahkeme sanıyorum -yanılıyorsam ben Maraş Milletvekili arkadaşımız da var söylesin- kapatıyor, ön kapıyı kapatıyor, kilitliyor, arka kapıdan giriyor mu, bilmiyorum, böyle de bir sıkıntılı durum var.
BAŞKAN - Emin Ağabey bir katkı sağlayabilir miyim moralin düzelsin diye?
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Buyurun.
BAŞKAN - İki üç gün önce de Gaziantep'te Fatma Şahin Bakanımız bir AVM'yi yıkma kararı aldı, orayı yeşil alan yapıyoruz. Yani moralinizi düzeltin diye söylüyoruz.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Yani teşekkür ederiz hizmet eden herkese. Ama görüyorum ki bu iş...
Şimdi, arkadaşlar güzel bir şey söylediler, yasa 90'lardan beri hayatımıza girenleri meşrulaştırma yasası. Şimdi daha iktidar partisinin mensubu bunu söylüyorsa o zaman bu işte bir arıza var Sayın Bakanım. Sayın Komisyon Başkanım beni mazur görsün, ben Komisyonun da yeterli olduğu kanaatinde değilim. Sizin elinizde çalıştığınız. tasarıları mukayese eden doküman var.
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Vereyim ağabey.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Hayır, alma açısından değil, bende de var, Komisyon bunu yapamıyor, elemanı yok ama eleman almaya yer buluyoruz Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, başka şeye de buluyoruz, zatıalinizi tenkit etmiyorum. İşte orada o, burada bu. Bunu, gelin, siz Hükûmetin bir mensubusunuz, şurada biz Sayın Başkana teklif edeceğiz, kuralım bir alt komisyon, bu kadar yoğun işin arasında biz de olalım işin içinde. Gelin bu işin altından kalkalım. Zaman zaman öyle anlar oldu ki bakan inatlaştı, komisyon başkanı inatlaştı, bir gün sürecek bir alt komisyon, kırk yedi günde tasarı geçti, siz bu işleri çok iyi bilen bir insansınız. "Case study" diye çalışıyorlar ama yani benim üzüldüğüm nokta işin esas sahiplerinin, sivil toplum örgütlerini de kastediyorum açıktan, kendi işleri dışında her işe karışmaları. Bu işte baskı yapsalardı Hükûmete sivil toplum örgütleri, durabilir miydiniz karşılarında, bundan daha örgütlü bir grup var mı?
Şimdi, bir başka şey söyleyeceğim Sayın Bakanım, geçen sizinle elektronik ticaret yasasında biliyorsunuz bir sıkıntı da oldu, biz karar verdik "Dik duracağız." diye, iktidar partisi mensuplarıyla da komisyondan da geçirdik, bütün baskılara da direndik "Memleketin hayrına bir şey olsun." diye, bunun dışında bir şey gelirse geçirmeyeceğiz dedik, söz verdik, siz geldiniz oradan bir şey soktunuz. TOBB'la aranızda problem var, esnaf sanatkârlarla aranızda problem var. Bırakın bunları, torba yasayı falan. Emin olun, ben bürokraside de çalışmış bir insan olarak düzgün bir şey geldikten sonra, arkasında bir şey görmezsem, niye ben arkasında durmayayım düzgün bir şeyin Sayın Bakanım? Şimdi, benim burada söylemek istediğim, diğer mevzulara girmek istemiyorum, açık, net, bir yerde bir şey tenkit ediliyor, sizden öncesi Sayın Bakan bana "Planlamanın raporlarını okuyor." dedi. Ya, bu kadar cehalet olur mu? Ben Zafer Çağlayan Bey'in konuşmalarını okudum, basın toplantısını ifade ettim orada, bunu birde ekrana koydular. Bunları söylemek istemiyordum, çok kısa kesecektim ama görüyorum ki burada da bir şeylik yok. Hepimiz olsun diyoruz, yarın kalkıp gideceğiz, olmadık bir şey çıkacak.
Benim hepinizden ricam, bu bir alt komisyona gitsin, düzgün bir şekilde de katkı sağlayalım. Yani, ben Metin Bey ile sizin anlaşamamanızdan veya Komisyon Başkanımızın anlaşamamasından zevk duyacak birisi değilim, bu iktidar bunu böyle düşünüyor diye. Şu olması gereken bir iş diyoruz. İktidar olarak ben diyorum, siz diyorsunuz, muhalefet olarak bizler diyoruz, böyle bir şey yapalım, başıma geleni de anlattım. Yani, orada da kapitalizme -dediği doğru- teslim ediyorsunuz milleti. Ya, benim önümdeki, -2000'den önceki... 2000'den önceki değil ya. Sayın Ankara'dakilerin tamamını, ne zaman verilmiş bunların izni, bir bakalım buna.
Ben fazla uzatmak istemiyorum. Uzattığım için de -bu kadar uzatmayacağımı söylemiştim- Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum ama işi ciddi yapalım.
BAŞKAN - Sayın Vekilim, değerli katkılarınız için teşekkür ediyorum. Bizim kimseyle çekişme, kavga içinde olmadığımızı siz biliyorsunuz.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Olduk zaman zaman canım. Sayın Başkanım yani bu da olacak, bu da doğal.