| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/887) ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/861) ve Sayıştay tezkereleri a) Orman ve Su İşleri Bakanlığı b) Orman Genel Müdürlüğü c) Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ç) Meteoroloji Genel Müdürlüğü d) Türkiye Su Enstitüsü |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 21 .11.2017 |
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, değerli milletvekili arkadaşlarım, Orman ve Su İşleri Bakanlığımız ve diğer kamu kurumlarının değerli çalışanları, saygıdeğer basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakanım, bu bütçede daha önce de konuştuğumuz ama bir türlü çözemediğimiz ya da ilerletemediğimiz bir konu var, ben onunla başlamak istiyorum. Sanırım, kaçırmış olabilirim ama eğer kaçırmadıysam arkadaşlarım belki bahsetmemiş olabilir, Bakanlığınızın konu alanındaki önemli meselelerden biri de hayvanlara yönelik şiddet Sayın Bakanım. Ne yazık ki hayvanlara yönelik şiddet uygulayanlara, eziyet edenlere ve hayvanları istismar edenlere yönelik caydırıcı cezalar verilmiyor, verilmemekte. Caydırıcı cezalar verilmediği için de toplumun neredeyse tüm katmanlarına sirayet eden bir şiddet sarmalı, sahipli ya da sahipsiz, hayvanlara da yönelmekte. Bu konuda geçtiğimiz yasama döneminde, sanırım 2012 yılında sizin de girişimleriniz ve muhalefetin de katkısıyla bir taslak oluşturuldu, ancak bu taslak bir türlü Meclis Genel Kuruluna gelemedi. Üzerinden beş yıl geçti, atılan herhangi bir adım yok. Bu noktada iktidarınız adım atmıyor ama şiddet olayları her geçen gün, maalesef, artarak devam ediyor.
İşte son olarak hepimiz takip ettik, Bozburun'da, benim de tanışma fırsatı bulduğum Sevgili Tanem Sivar ve Edhem Dirvana'nın köpekleri Pamuk ve Django zehirlendi. Ancak zehirleyene yönelik atılmış somut bir adım yok. Hayvan Hakları Kanunu'nun değiştirilmesi için kamuoyu vicdanı, hayvanseverler sizden, bizden, hepimizden somut bir adım bekliyor. Bu noktada siz Bakanlık olarak bir çalışma yapıp tasarıyı Meclis Başkanlığına sevk ederseniz biz parti olarak katkı vermeye hazırız. Değişik arkadaşlarımızın bekleyen kanun teklifleri de var bu yönde. Ancak, gelin, hayvan hakları derneklerinin, hayvanseverlerin de sözlerinin dinleneceği, şeffaf bir yasa yapım süreci izleyin, izleyelim. Muhalefet partilerinden temsilciler de olsun ve nasıl iyileştirme yapabiliyorsak bu iyileştirmeleri bir an önce yapalım.
Bu konu Çevre Komisyonu bünyesinde kurulacak belki bir alt komisyonla da mümkün olabilir, Türkiye Büyük Millet Meclisimizin Başkanlığı bünyesinde kurulacak bir araştırma komisyonuyla da olabilir ama artık biz can yoldaşı saydığımız hayat arkadaşlarımızın, hayvanlarımızın bu şekilde katledilmesini duymak, görmek istemiyoruz. Gelin, bu çağrımıza, kamuoyunun bu çağrısına hep birlikte kulak verelim. Bu konuda, dediğim gibi, verilmiş olan ancak komisyonlarda bir türlü görüşülmeyen yasa teklifleri de bulunmakta. Bu kapsamda parti olarak hayvanlara yönelik kötü muamelenin ceza kanunlarına da işlenmesi ve bu cezaların caydırıcı olmasını, "pet shop"lara yönelik bir düzenleme yapılmasını ve hayvanlara yönelik kötü muamelenin sistematik hâle geldiği sirk ya da yunus parkı gibi kurumların bir şekilde tekrar gözden geçirilerek gerekiyorsa kapatılması gerekmektedir. Bu çalışmaya da bir an önce başlanması gerektiği kanaatindeyim.
Sayın Bakanım, Mecliste Çevre Komisyonunda bulunan Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanun Tasarısı'na ilişkin de biliyorsunuz, hem kamuoyunun, bizim de partimizin de çekinceleri bulunmakta. Sivil toplum kuruluşlarının da bu yönde ifadeleri olduğu üzere, tasarının yasalaşması durumunda doğanın metalaşacağı ve turizm başta olmak üzere, farklı amaçlarda kullanılabilmesinin önünün açılacağı endişemiz bulunmakta. Tabiatı koruma amaçlı getirdiğinizi belirttiğiniz tasarının doğanın tahrip edilmesine yol açacağına yönelik çekincelerimiz mevcut. Tasarının geri çekilmesine yönelik bir talep olduğunu da biliyoruz. Bu konuda, Bakanlığınızın düzenlemeyi yeniden gözden geçirmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Tabii, orman yangını konusu uzun yıllardır Türkiye'nin en önemli sorun alanlarından biri, bu konuda da bir miktar yol katedildi ama hâlâ yeterli olduğu kanısında değiliz. İşte, son dönemde, yirmi dört saati aşan sürelerle devan eden ve kontrol altına alınamayıp ciddi tahribata yol açan yangınlar oldu.
Orman yangınlarına ilişkin olarak kamuoyunun kafasındaki bir diğer soru işareti de yanan alanların yeniden orman vasfına döndürülüp döndürülmediği meselesi. Bu konuda, buna izin vermeyeceğiniz şeklinde kamuoyuna yansıyan demeçleriniz olsa da turizm başta olmak üzere bazı tesis alanlarının açılması için ormanlık alanların bilerek yakıldığına yönelik kamuoyunun vicdanında derin bir şüphe, endişe bulunmakta.
Örneğin, bu yılbaşında, Trabzon Sürmene Çamburnu'nda yanan 50 hektar alanın akıbeti ne olmuştur? Yangından kısa bir süre önce alanın yurt dışından gelen bir konuğa gezdirildiğine ilişkin basında çıkan haberler endişe yaratmıştı. Bu noktada, 2017 yılında yanan orman alanlarından sonra bu yanan bölgelerin tamamı ağaçlandırılmış mıdır, o konuyu bizimle paylaşırsanız sevinirim.
Şimdi, sadece orman yangınlarıyla ormanlık alanlarda azalma yaşanmıyor; maalesef, iktidarınızın "megaproje" olarak adlandırdığı üçüncü köprü, üçüncü havalimanı gibi projelerde de gerçekten orman vasfı taşıyan alanlarda çok yüksek miktarda ağaç kesilmesi söz konusu. Hem siz hem diğer yetkililer şunu söylüyorsunuz: "İşte, kestiğimizin yerine o kadarını koyuyoruz ya da daha fazlasını koyuyoruz." Ancak orman niteliği olan bir alan olmuyor, başka bir yere ağaç diktiğinizde orman niteliği olmuyor. Tabii, bunu siz çok iyi biliyorsunuz, belki bir park oluyor, belki yeşil alan oluyor ama ekosistemiyle birlikte aslında tam bir orman vasfını yitirmiş oluyor.
Sayın Bakanım, başta Doğu Karadeniz'de olmak üzere, hidroelektrik santral yapımlarının doğayı tahrip ettiği görülmekte, bilinmekte. Çevre örgütleri ve çeşitli yörelerde halk inisiyatifleri bu konuda itirazlarını yüksek sesle dile getiriyor, biz de onların yanında yer alıyoruz. Bazı yörelerde termik santral yapımlarına yönelik de çevre hassasiyeti bulunmakta. Bunların başında bizim Eskişehir'imiz de yer alıyor, yerli kömür kullanılarak bir termik santral yapılması gündemde. Bu konularda yani çevre hassasiyeti olan konularda sizin de aktif bir şekilde Kabine içinde tutum takınıyor olmanızı bekliyoruz Sayın Bakanım. Yani doğa tahribatının aza indirilmesi konusunda, bu türden santral yapımlarının aceleye getirilmemesi, belki bir daha incelenmesi, yöre halkı ve çevre örgütlerine kulak verilmesi konusunda, sizin de Orman ve Su İşleri Bakanı olarak biraz daha çevrenin yanında, ormanın yanında, su kaynaklarının yanında olmanızı bekliyoruz.
Bakanlığınızın sorumluluk alanında toplumun en yoksul kesimi olan orman köylüleri de bulunmakta. Aileleriyle birlikte sayıları 7 milyonu aşan orman köylülerinin sosyal güvence kapsamına alınması gerekmekte. Bu konuda yapmayı düşündüğünüz, atacağınız adımlar varsa, onları da bizlerle paylaşırsanız seviniriz.
Sunumunuzda, kuraklık bağlamında, Melen Barajı'nın yüzde 90 küsurunun bittiğini ifade ettiniz. Daha önceki sunumlarınızdan yanlış hatırlamıyorsam "2016'da devreye sokarız." dediğinizi hatırlıyorum, sonra "2017'de biter." dediniz, galiba henüz bitmedi, bu gecikmenin nedeni ve diğer büyük şehirlerdeki barajların su durumu hakkında, 2018 yılına ilişkin kuraklık hakkında tahminlerinizi de bu bağlamda öğrenmek isterim.
Sayıştay raporlarına Sayın Kuşoğlu dikkat çekti. Sayıştay raporlarında benim dikkatimi çeken ve dikkatinize getirmek istediğim bir husus, kayıt dışı avlanmanın ortadan kaldırılması için tedbir alınması gerektiğine dikkat çekiyor Sayıştay. 2016 yılında, kaçak avcılık yaptıkları gerekçesiyle, 6.917 kişiye 5,3 milyon TL idari para cezası kesildiğini ancak bu tutarın avcıların harç ve izin ücreti için ödediklerinin altında olması nedeniyle kaçak avcılığı caydıramadığına işaret ediyor. Bunun çok önemli bir konu olması nedeniyle, Sayıştayın tespitlerinden hareketle kaçak avcılıkla mücadele konusunda bir eylem planına ihtiyaç olduğunu düşünüyorum, yaban hayatı korunmadan doğanın korunması mümkün değil. Bu yüzden, Sayıştay, yaban hayatı kaynaklarının korunmasına ilişkin olarak da daha etkin bir iş birliği sağlanması gerektiğini raporunda vurguluyor, bu konuda da planladığınız bir adım bulunup bulunmadığını öğrenmek istiyorum.
Son olarak, Sayın Bakanım, geçici işçiler konusu, Türkiye'nin dört bir yanında olduğu gibi, Eskişehir'imizde de, başka şehirlerde de önemli bir mesele. Bu konuda Hükûmetinizin yetkililerinden kamuoyuna yansıyan demeçler oldu. Orman alanında da çok fazla, binlerce çalışan emekçi kardeşimiz var; beş ay yirmi dokuz gün çalışabiliyorlar, ondan sonra işe gidemiyorlar ama onlar işe gidemezken mesela onların yapması gereken, yapabilecekleri ve deneyimleri olan işleri taşeron işçiler yapıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Son cümleyi söyleyeyim.
BAŞKAN - Lütfen...
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Sadece Orman Genel Müdürlüğümüzde, orman alanında değil, işte, şeker fabrikalarımızda var, demir yollarımızda var, ÇAYKUR'da var; geçici işçiler meselesinin de çözüme kavuşmasını ve bu emekçi kardeşlerimizin de sosyal güvence altına alınması, tam on iki ay çalışabilir işçiler hâline dönüşmesi için sizin katkılarınızı bekliyoruz.
Bütçemizin hayırlı olmasını temenni ederim.
Daha önceki bütçede Eskişehir'imizin mesire alanlarına ilişkin sordum. Örneğin Musaözü gibi, Fidanlık gibi, buralarda sizin Bakanlığınızın yapacağı ihaleler vardı, bu konularda da bizi bilgilendirirseniz... Çünkü belediyeler buraları istiyorlar ama siz biz ihaleyi açalım, biz verelim istiyorsunuz, buralar bir türlü vatandaşa daha iyi hizmet eder noktaya getirilemiyor, bu konuda da desteklerinizi bekliyoruz.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.