| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/887) ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/861) ve Sayıştay tezkereleri a) Millî Savunma Bakanlığı b) Savunma Sanayii Müsteşarlığı c) Akaryakıt İkmal ve NATO POL Tesisleri İşletmesi Başkanlığı |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 22 .11.2017 |
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, değerli milletvekili arkadaşlarım, Millî Savunma Bakanlığımızın, diğer kamu kurumlarının saygıdeğer bürokratları, değerli basın mensubu arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakanım, yeni görevinizin hayırlı olmasını diliyorum.
Ben de yine bir kez daha 15 Temmuz darbe girişiminde şehit olan vatandaşlarımızı rahmetle andığımızı vurgulayarak başlamak istiyorum. Tabii, darbe girişimine katılan, vatandaşlarımızın vergisiyle alınan savaş jetlerini, helikopterleri, silahları bu millete doğrultan eski personelin bizzat Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı döneminde bu görevlere geldiklerini, atama ve terfi kararnamelerinde şu anda sizin oturduğunuz koltukta daha önce oturan partililerinizin ve şu anda Başbakan ve Cumhurbaşkanı görevinde olan partililerinizin bulunduğunu bir kez daha anımsatmak isterim. Bunu şunun için anımsatıyorum: Bu Meclis çatısı altında 15 Temmuz darbe girişimini, gerçekleşme gerekçelerini, arkasında yaşananları, kimlerin parmağı olduğunun öğrenilmesi amacıyla bir araştırma komisyonu kuruldu ancak bu komisyon bizzat Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından görev yapamaz hâle getirildi. Darbe girişiminin tüm boyutlarıyla aydınlatılamamış olmasının kaygı verici olduğunu, bundan sonrasına ilişkin de şüpheler, kuşkular yarattığını vurgulamak isterim.
Bu konuda bazı sorularım da olacak Sayın Bakanım. Darbe girişiminin ardından çok sayıda üst düzey personelin firar ettiği biliniyor. Geçmişte sanırım, 2017 itibarıyla 149 askerî personel firardaydı. Son rakamlar nedir? Firardaki askerlerin yurt dışına kaçıp kaçmadığına yönelik elinizde bir veri bulunup bulunmadığını ve bu personelin yakalanması konusunda, iadesi konusundaki gelişmeleri Komisyonumuzla paylaşmanızı rica edeceğim.
Darbe girişiminin ardından askeriyeye ait kışla tesislerinin şehir dışına taşınması gündemdeydi, bu süreç tamamlandı mı? Boşaltılan arazilerin akıbetine ilişkin olarak da bizleri aydınlatır mısınız? Özellikle İstanbul ve Ankara'daki yeşil arazilerin ranta açılmayacağına yönelik Millî Savunma eski Bakanının da kamuoyuna yansıyan ifadeleri vardı ancak İstanbul'da yaşanan bir örnek endişelerimizi artırmaktadır. Bir asra yakın zamandır İstanbul Golf Kulübü tarafından kullanılan Levent'teki 350 dönümlük yeşil araziye lojman, komutan konutu ve diğer binaların inşa edildiğine yönelik bazı haberler yansıdı basına. Bu örnek de boşaltılan askerî arazilerin yeşil alan olarak değil de rant odaklı olarak kullanılacağı konusunda bizleri kaygılandırmaktadır. Bu çerçevede Bakanlığınızın şehir dışına taşınmasına yönelik bazı hazırlıklar yapılmaktaydı. Bu konuda da son durumun ne olduğunu bizimle paylaşırsanız seviniriz.
Az önce Musa Bey de bahsetti, FETÖ'cüler tarafından allak bullak edilen ve hiyerarşisi altüst edilen Deniz ve Hava Kuvvetlerinde son iki şûrada bazı iadeiitibarlar yaşandı. Bunlar devam edecek midir? Kumpas mağdurlarının yaşadığı mağduriyetlerin giderilmesi noktasında planlanan bir adım var mıdır? Kamuoyu onları "kumpas şehidi" olarak tanımaktadır, şehit olduklarına inanmaktadır. Cem Aziz Çakmak Amiralimiz, Murat Özenalp Albayımız, Berk Erden Albayımız, Ali Tatar Yarbayımız, Olgun Ural, işte, bunlar hep FETÖ'cülerin kendilerine attığı iftiralarla mücadele ederken ya hapiste hastalıktan yaşamlarını yitirmiş ya beraat ettikten sonra yine hastalanarak hayatlarını kaybetmiş ya da intihar ederek onurlarını korumak istemişlerdi. Bu isimlere iadeiitibar çerçevesine şehitlik mertebesi verilip verilmeyeceğini geçen yıl da sormuştum, bir kez daha sormak isterim. Bu konunun artık gelecek yılki bütçeye bırakılmaması gerektiğini sizden samimiyetle rica ediyorum.
15 Temmuz darbe girişimi sürecinde linç edildiği belirtilen askerî personele yönelik dava süreçleri ne aşamadadır? Benzer şekilde, darbe girişimine katıldığı gerekçesiyle cezaevinde tutulan er, erbaş ve askerî öğrenciler bulunmaktadır. Bunların akıbeti hakkında detaylı bilgi almak isteriz. Er, erbaş ve askerî öğrencilerin emir komuta zinciri içinde hareket ettiğine yönelik özellikle ailelerinin iddiaları, savunmaları vardır. Hâlen cezaevinde bulunan eski askerî personelin rütbe dağılımları -eskiye göre tabii ki- nelerdir? Bir de, KHK'yla ihraç edilmemesine karşı hâlen açıkta bulunan ya da cezaevinde tutulan askerî personel bulunmakta mıdır?
Yine, bugün çokça tartıştığımız Norveç'teki NATO tatbikatında yaşanan ve Mustafa Kemal Atatürk ile Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik hakaretler içeren skandal konusunda ben de tabii bunu kınadığımızı, en sert şekilde tepki gösterdiğimizi bir kere daha kayda geçirmek isterim. Genel Başkanımız, parti sözcülerimiz bunu vurguladılar. Siz konuşmanızda da Hükûmetin etkili makamlarındaki diğer yetkililerin konuşmalarında da sürecin bahsettiğiniz özürlerle geçiştirilmeyeceğini vurgulamaktasınız. Doğrudur ancak bir konuyu ben de vurgulamak isterim: NATO ittifakı, Türkiye'nin veto yetkisine sahip olduğu sanırım -en azından benim şu anda aklıma gelebilen- tek uluslararası kuruluş ve bizim güvenliğimize katkı sağladı, biz transatlantik ilişkilerin güvenliğine katkı sağladık uzun yıllar boyunca. Gelinen noktanın "NATO'dan ayrılmalı mıyız, ayrılacak mıyız?" tartışmalarını da bir arada getirdiğini görüyorum. Burada dikkatli davranılması gerekmekte. NATO ittifakı, Türkiye'nin güvenliği açısından önemlidir. İşte, "NATO'dan çıkalım, Şanghay Beşlisine girelim. Başka bir iş birliği içinde yer alalım." gibi arayışların ulusumuzun güvenliği açısından doğru yaklaşımlar olmadığını dikkatinize getirmek isterim.
Sayın Bakanım, siz sunumunuzda Suriye konusunda ülkemizin de tarafı olduğu ilkelerin başında Suriye'nin üniter yapısının, toprak bütünlüğünün korunması geldiğini vurguladınız. Katılıyoruz, biz buna uzun yıllardır katılıyoruz ancak maalesef, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarları döneminde buna katılınmayan bir dönem oldu ve bu süreçte, biliyorsunuz, komşumuzun içinde rejim değişikliği için bizzat aktif bir şekilde Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti politikalar geliştirdi. Sınırımız kevgire döndü. Bir bölümü kendi ülkemizden, bir bölümü yabancı ülkelerde gelen vahşi teröristlerin geçişi maalesef, ülkemizi, bölgemizi kana buladı.
Şimdi, bu aşamada bugün Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan Soçi'ye yolculuk etti, sabah saatlerinde televizyonlar veriyorlardı. Ancak bu görüntüyü sadece kendi televizyonlarımız değil, uluslararası televizyonlar da şu görüntüyle birlikte veriyorlar: Dünkü, Rusya Devlet Başkanı Putin'in Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'la birlikte verdiği sarılma fotoğrafı görüntüsüyle beraber veriyorlar. Bu görüntüler yani iki görüntü, dün Esad ve Putin'in birlikte sarılma görüntüsü ve bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Soçi'ye yolculuğu aslında bizim iflas eden Suriye politikamızın en net görüntüsüdür. Yani Esad gidecekti, Esat'sız bir Suriye olacaktı ama gördüğünüz gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan Soçi'ye gitmeden önce Putin tüm dünyaya Esat'la birlikte olduğunu, Esat'ın ayakta olduğunu ve ayakta olacağını göstermektedir. Umut ediyoruz Soçi'deki görüşmeler sonrasında alınan kararlar hem Suriye'nin geleceğine ama ondan öte, Suriye'nin geleceğinden öte ülkemizin geleceğine, güvenliğine, vatandaşlarımızın güvenliğine hizmet eder. Suriye konusundaki yanlış politikaların, son altı yıldır izlenmekte olan yanlış politikaların, maalesef, ülkemizde hem can kaybına hem ülkemizde koruma altına almak zorunda kaldığımız -tabii ki trajik durumda kaldıkları için- 3 milyonun üzerindeki Suriyeliyle birlikte yaşama zorunluğumuza hem ticari kaybımıza hem turizmde kaybımıza, hepsine neden olduğunu bir kere daha hatırlatmak isterim.
Yine, Sayın Bakanım, geçen yıl da vurguladık, sadece bizim partimiz değil, iktidar partisinden değerli arkadaşlarımla bu yıl değişik bütçelerde birlikte vurguladık; 15 Temmuz darbe girişimini önlemek için vücudunu siper eden şehit düşen vatandaşlarımıza, gazi olan vatandaşlarımıza, onların yakınlarına sağlanan imkânlar var. Bu imkânlar ile terörle mücadele ederken hayatını kaybeden şehitlerimize ve onların yakınları ile yine yaralanan gazilerimize tanınan imkânlar, özlük hakları arasında farklılıklar var. Biz bunun giderilmesi için yapıcı bir şekilde Hükümete sürekli çağrıda bulunuyoruz, Genel Başkanımız olsun, parti sözcülerimiz olsun. Bu konuda sizlere kamuoyundan da gelen çağrılar, baskılar var. Bu sesin duyulması gerektiğini ve bu ayrımcılığın artık ortadan kaldırılması gerektiğini yine dikkatinize getirmek isterim Sayın Bakanım.
Sayın Bakanım, Sayıştay raporlarında dikkat çekilen çok önemli bir husus var, geçen yıl da vardı ama bu yıl da devam ettiği gözüküyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Sayın Başkan, birkaç hususu tamamlayarak bitireyim.
(Oturum Başkanlığına Başkan Süreyya Sadi Bilgiç geçti)
BAŞKAN - Sayın Çakırözer, lütfen toparlayın.
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - O da Savunma Sanayi Müsteşarlığında kullanılan, anladığım kadarıyla orta seviye yöneticilerin kullandığı arabaların -markaları da yazıyor, Mercedes, Audi vesaire gibi- teminine ilişkin ilginç tespitler var yani Müsteşarlığın kendi aracı olmadığı, kamu kurumlarından ya da özel sektörden temin edildiğine ilişkin. Orada bir vurgu daha var, bu, özellikle üzerinde durduğumuz bir konu. Bu araçların bedelli askerlikten toplanan para ve F35 projesi kapsamında tutulan paranın değerlendirilmesiyle savunma projelerinin yürütülmesi karşılığı sağlandığının düşünüldüğü kayda geçiyor. Şimdi, bedelli askerlik konusunu gündeme getirirken bunun nerelere harcanacağını sizler ifade etmiştiniz bu yüce Meclisin çatısı altında. Bununla makam aracı alınacağını hiç söylemediniz. Eğer bu doğru ise asla kabul edilemeyecek bir konudur Sayın Bakanım.
Son olarak da Eskişehir'imize ilişkin iki cümleyle bitiriyorum. O da şu: Eskişehir'imiz savunma sanayisi açısından, havacılık açısından çok önemli bir merkezdir. Savunma sanayisi için bölgenin mevcut kabiliyetine yeni yatırımlar yapılmalıdır. Örneğin, TEI gibi, 1'inci Hava İkmal Bakım Merkezi Komutanlığındaki gibi var olan altyapı, ekonomiye etkin şekilde kazandırılmalıdır. Özellikle motor teknolojileri, uçak, gemi, araç ve demir yolu konusunda bölgemizin uzmanlığı malumdur, bu, gözden kaçırılmamalıdır. İşte TÜLOMSAŞ, işte TEI'nin motor çalışma grubu desteklenmelidir. Eskişehir'deki askerî ve sivil havaalanlarının varlığı çok iyi değerlendirilmeli; örneğin, kargo taşımacılığı için bölgesel bir model oluşturulması için kafa yorulmalıdır.
Bütçenizin hayırlı olmasını diliyorum.
Teşekkür ederim.