KOMİSYON KONUŞMASI

ERGÜN TAŞCI (Ordu) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, Plan ve Bütçe Komisyonumuzun çok değerli üyeleri, basınımızın kıymetli mensupları; çok fazla uzatmadan, özellikle Kamu İhale Kurumuyla ilgili birkaç hususun altını çizmek için söz almış bulunmaktayım. Öncelikle Başkanıma teşekkür ediyorum. Normalde, son gün, Maliye bütçesiyle ilgili çok fazla söz almama gibi bir prensibimiz olmasına rağmen söz verdi.

Ben, öncelikle Sayın Bakanımızın şahsında Maliye bürokrasimize çok teşekkür ediyorum. Gerçekten uzun bir zamandır Plan ve Bütçe Komisyonuyla beraber hem burada hem Genel Kurulda gece gündüz hep uzun mesai yaptık. Her zaman olduğu gibi ben öncelikle tekrar teşekkür ediyorum.

Kamu İhale Kurumuyla ilgili yanlış bilinen doğrulardan bahsederek bir iki hususun altını çizmek isterim.

Sayın Başkan, değerli üyeler; biliyorsunuz -az önce yine Sayın Çam da ifade etti, ona da cevap niteliğinde olabilir belki- 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ve 35 sayılı Sözleşme Kanunu 2003 yılında yürürlüğe girdi. O yıldan itibaren, yeni bir hukuk olan, yeni bir düzenleme yapılarak kamu kaynaklarının etkin ve verimli bir şekilde kullanılması için bir kurum oluşturuldu ve kuruma inceleme, denetleme görevi verilerek bugüne kadar hizmetlerini devam ettiriyor. Kurumun görevine baktığımız zaman, düzenleme görevi. Aynen, az önce ifade edildiği gibi neden sık mevzuat değişikliği yapılıyor, neden bu kadar kanun değişikliğine gidiliyor?

Burada, sistemsel tıkanıklıklar... Uygulamayı kolaylaştırma amaçlı mevzuat değişikliğine gidilmiştir, doğrudur. Zaman zaman bu dile getirilse de bütün değişiklikler uygulama deneyiminin mevzuata aktarılmasından ibarettir. Alıcı ve satıcıların bulunduğu, satıcıların eylemlerinin de ancak gerçek piyasa koşullarında ölçülebildiği kamu ihaleleri gibi bir alanda, yürürlükten önce pilot uygulama şansı olmadığı gibi, hukuk kuralını uygulama yeteneğini ancak yürürlükten sonraki uygulamalar gösterir. Dolayısıyla, ihtiyaç olduğunda mevzuat değişikliğine gidilir ve gidilmektedir.

Kamu İhale Kurumu özellikle 2015, 2016 ve 2017'de ciddi değişiklikler yaptı. Bu değişikliklere baktığımız zaman, ciddi anlamda ihale süreçlerindeki süreci hızlandıran, engelleri kaldıran, bürokrasiyi hafifleten değişiklikler var; esasa ilişkin, niteliğe ilişkin değişiklikler olduğunu görüyoruz. Örnek vermek gerekirse, belli limitin altında kalan mal ve hizmet alımlarındaki ihalelerde elektronik ortam da sürece dâhil edilerek ciddi anlamda bir hızlanma vardır. Yine, aşırı düşük teklif konusunda rahatlamalar vardır. Yine, ihaleye katılımda sunulacak belgelerin azaltılması, yerli yüklenicilerin yurt dışında gerçekleştirdikleri işlerdeki sıkıntılar vardı. Buna ilişkin ticaret müşavirlikleri ve ataşeliklerin nezdinde iş bitirme belgelerindeki tıkanıklığın çözülmesi, ciddi anlamda ihale sürecindeki ihtilafların ve yargı sürecindeki ihtilafların çözülmesine çok önemli bir katkı yapmıştır.

Buradan bir öneri yapmak istiyorum: EKAP sistemi -Elektronik Kamu Alımları Platformu sistemi- bugüne kadar çok ciddi bir yatırım yaptı. İhale sürecinin elektronik ortama taşınmasına hizmet verdi ve bundan sonra tüm ihalelerin elektronik ortamda yapılabilmesi için ihale sisteminin yeniden inşası gerekiyor. Dolayısıyla, bu değişikliklere destek de vermemiz gerekiyor.

Yine, isteklilerde aranan yeterlilik belgelerinde sadeleştirmeye gidilmeli, yine devam edilmeli yani bu kazanımların devamını getirmemiz gerekiyor. Gerçekten, aşırı istenen yeterlilik belgelerinin de sadeleştirilmesi, tabii ki sertifikasyon sistemi de çok önemli. Buradan neyi anlıyoruz? Yani sertifikasyon sistemi deyince, isteklilere hangi tür ve tutarda ihalelere katılabileceğine dair bir sertifika veriliyor. Bu da süreci doğal olarak daha ileri bir adıma taşımış oluyor.

Kurumun denetleme görevi var. Denetleme görevinde en fazla kafamıza takılan, kamu kaynaklarının harcanmasında ihaleler denetlenmiyor. Şimdi, Kamu İhale Kanunu'na baktığımız zaman, gerçekten bunu söyleyen muhalefetteki arkadaşlarımız Kamu İhale Kanununu okuduğunda, şikâyet ve itirazen şikâyet üzerine inceleme yapan bir kurumdan bahsediyoruz. Kişiler mağdur olduğunu iddia eden istekliler konuyu Kamu İhale Kurumuna ve devamında yargıya taşıyacaklar ki kurum inceleme yapabilsin. Bu anlamda yüzde olarak baktığımızda, Kamu İhale Kurumundan geçen şikâyetlerin ciddi anlamda kamu ihalelerinin hepsini kapsamadığını göreceklerdir, bu da yanlış bir şeydir.

Yine, Kamu İhale Kurumunun ne kadar işlevsel bir görev yaptığını şuradan anlıyoruz: Kuruma gelen şikâyetlerin yüzde 80'i kurumda nihayete eriyor yani yargıya başvurma ihtiyacı hissetmiyorlar. Bu ne anlama geliyor? Kurumun kararlarının istikrarından ve tatmin edici olduğundan yargı sürecini devam ettirmiyorlar.

Yine kurumun inceleme sürecine baktığımız zaman yirmi gün gibi bir süreç var. Normalde ihalelerin sürecinin üç dört ay sürdüğü ve kurum sonrası yargıya taşınan ihalelerin de daha fazla sürdüğünde Kamu İhale Kurumunda şikâyet dosyasının yirmi günde nihayete ermesi de çok ciddi bir başarıdır.

Eğitim faaliyetine ilişkin bir hususu belirtmek istiyorum. Özellikle, Kurum Başkanımız da burada. Bunu ben burada çalışmış, burada emek vermiş birisi olarak söylüyorum. Gerçekten eğitimde paydaşlarla, üniversitelerle sertifika eğitimlerinde bayağı ilerleme var ancak bütün paydaşların ve özellikle bundan sonraki hukuk âleminde, ihale hukuku anlamında ciddi bir dal oluşuyor. Bu anlamda, akademik hayata katkı sağlaması anlamında, Avrupa'da olduğu gibi, bir eğitim merkezi mi olabilir veya daha akademik bir kurum mu olabilir, isteklilerin de idarelerin de ciddi anlamda donanımlı bir şekilde bu alanı sahiplenmesi anlamında, Kamu İhale Kurumunun -elektronik öğrenme de olabilir- metodu nasıl olursa olsun ama eğitim sistemini daha geliştirerek kurumlara taşıması lazım.

Buradan yine bir iki hususun altını çizmek isterim. Değerli arkadaşlar, ihale süreçlerini idarede yürüten arkadaşların nosyonuna baktığımız zaman bazı arkadaşlarımızın üniversite mezunu olmadığını yani ciddi ihaleler yapan insanların, kamudaki görevlilerin eğitim anlamında, hukuk anlamında eksik bir donanıma sahip olarak çok ciddi iş yaptıkları ve idareleri denetleyen teftiş kurullarında görev yapan arkadaşlarımızın bu alanı iyi bilmediği takdirde uygulamalarıyla ciddi anlamda mağduriyete yol açtıkları göz önüne alındığında, dolayısıyla kurumun eğitim faaliyetindeki çabası ve gayretinin daha ileri taşınması ihtiyacı ortaya çıkıyor. Yanlış bir müdahale kişilerin mağduriyetine sebep oluyor ve korkarak iş yapmasına sebep oluyor. Kamu kaynaklarının etkin kullanımına doğrudan etki ettiğini düşünmekteyim.

Yine, efendim, Kurumsal Araştırma Dairemiz var. Bu dairede toplanan -EKAP'tan gelen veriler- bu verilerin tüm ekonomi dünyasının, tüm bakanlıklarımızın ihtiyacını karşılayacak veriler olduğunu; bu çalışmamızın da ciddi anlamda bir veri tabanıyla tüm ekonomi hayatına ve geleceğe dair Maliye Bakanlığımızın buradan çok ciddi istifade etmesi gerektiğini, ekonomiyle ilgili 2023'ler ve 2053'lere dair bu verilerin ciddi bir dayanak oluşturacağını düşünüyorum.

Yine yanlış bilinen doğrulardan bir tanesi de istisna konusudur. İstisna konusunda, istisnaların çok olduğu dile getirilmektedir. Burada bir yanlışlık vardır. Özellikle iktisat bilimiyle uğraşanlar bilir ki savunma ve güvenlik gibi bazı alanların doğası gereği ihale bürokrasisine sokamazsınız. Dolayısıyla buradaki hususlar denetimden kaçacak anlamına gelmez. Bu istisnalar ihtiyaç olduğunda yeniden bir daha gündeme gelir ancak bu özellikle Avrupa Birliği ülkelerine de bakıldığında, bu anlamdaki çalışmaların da yanlış bilinen bir doğru kapsamında burada düzeltilmesini ve bunun daha ciddi araştırılmasını önermekteyim. İstisna kapsamında denetimsizlik de söz konusu değildir ayrıca.

Bir konuyu da paylaşmak isterim. Kamu idareleriyle kamu teşebbüslerinin aynı kurala tabi tutulması, enerji, su, ulaştırma ve posta gibi sektörlere yönelik ayrı bir düzenlemenin bulunmaması, eşik değerlerin altında kalan alımlar için gelişmiş ülkelerdekine benzer şekilde daha esnek alım rejiminin olmaması sistemde bazı sorunları beraberinde getirmektedir. Bu hususun da Kamu İhale Kanunu'nun -yine Musa Çam Bey'in de özellikle duymasını isterim- yeniden, bir daha, sizin de desteğinizle hep beraber masaya yatırılmasını ve buna ilişkin ciddi anlamda daha reformist bir şekilde...

BAŞKAN - Kurumu lağıv mı edeceksin, ne yapacaksın?

ERGÜN TAŞCI (Ordu) - Hayır efendim, kurumu geliştireceğiz efendim.

Başkanım, bir husus var. İhaleler idari yargıya gidiyor. İhale süreçleri yüklenici firmalar yüzde 70-80 gibi işleri tamamlıyorlar ancak...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - On dakika doldu. Hani kısa, beş dakika konuşacaktınız da onun için hatırlattım.

Buyurun.

ERGÜN TAŞCI (Ordu) - ...bir bakıyorsunuz ki yüzde 80'lik yüklenicinin yapmış olduğu iş sonucunda yüklenici el değiştiriyor yargı kararı sonrası. Sonrasında bu sürece dâhil olan gerek idaredeki gerek kamu ihale sürecinde karar verenler, burada tazminle ilgili bir tehlikeyle karşı karşıyadır Sayın Bakanım. Bu konunun da özellikle kamu görevlileri ve KİK'te çalışan uzmanlarımızın da bu tazmin sorumluluğuna karşı bir güvenceye kavuşma ihtiyacı vardır.

Yine Uzmanlar Derneğimizin akademik anlamda yayın yapması, dernek oluşturması, nitelikli uzmanlarımızın olduğu Kamu İhale Kurumunun akademik dünyaya yapmış olduğu çalışmayı da buradan tebrik ediyorum.

Tekrar -bu bütçemizin oluşmasına- başta Sayın Bakanımız olmak üzere Plan Bütçe Komisyonumuzun Değerli Başkanı ve üyelerine ve tüm kamu bürokrasisine teşekkür ediyor, bütçemizin hayırlı olmasını diliyorum.

Sağ olun.