| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/887) ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/861) ve Sayıştay tezkereleri a) Maliye Bakanlığı b) Gelir İdaresi Başkanlığı c) Kamu İhale Kurumu, ç) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı d) Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 24 .11.2017 |
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Komisyonun değerli üyeleri, Sayın Bakan, değerli katılımcılar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün bütçenin son günü, fazla yormadan ama bir şeyler de söyleyerek neticelendirmeyi arzu ediyoruz. Ama Sayın Bakanım, ne dersek diyelim rakam bazında herhâlde 5 kuruş oynatamadık.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Rakamlara bir şey diyemem.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Şimdi, rakam bazında 5 kuruş oynatamadık, bir aydır konuşuyoruz.
Şimdi, Sayın Bakan, bütçe açığında 2017 yılına göre yüzde 7 civarında bir artış öngörülüyor, buna mukabil 2018 bütçesinde 5,8 milyar TL faiz dışı fazla öngörüsü yapılıyor, program tanımlı faiz dışı bütçe dengesi ise 16 milyar TL açık veriyor. Bir yandan bütçeden faiz dışı fazla hedefliyorsunuz, bir yandan da hazine borçlanma limitlerini artırıyorsunuz.
Hükûmet 2018 bütçe tahminlerine güvenmiyor. Bir taraftan vergi gelirleri ve vergilerde reform ihtiyacı hasıl oluyor, bütçedeki vergi gelirlerini yüzde 15 artırmayı hedefliyorsunuz, 2018 yılında vergi gelirlerinin yüzde 54'ünü sadece ÖTV ile KDV'den alıyorsunuz. Vergi gelirlerinin sadece yüzde 31'i gelir ve servetten alınıyor, yaklaşık yüzde 56'sı tüketicilerden gelir ve servet ayrımı yapılmaksızın tahsis edilen harcama vergileri, yüzde 12'si damga, resim, harç. Bu dağılımın adaletli bir vergi yapısı olduğunu söylemek mümkün değil. Burada aşırı bir vergilendirme var; baktığımız zaman, gelir ve kazanç üzerinden alınan vergilerde de tam tersi. Türkiye'de vergideki adaletsizlik kronikleşmiş vaziyette. Bugüne kadar sağlıklı bir vergi reformu yapılmadığı ve geniş bir kesimden vergi toplanamadığı için vergi yükü esnafın, işçinin, memurun, asgari ücretlinin, dar ve sabit gelirlilerin sırtına kaldı.
Sabah sizinle değil ama Sayın Bakanla "Gelir İdaresini kapatsak, kişi başı da ne kadar vergi alsak, acaba harcamalarımıza da bakıp bir mukayese etsek." diye bir espri de geçti aramızda.
Özel tüketim vergisi, devletin kolay kazanç kapısı hâline gelmiş. 2018 vergi gelirlerinin yüzde 24,4'ü özel tüketim vergisi. Türkiye ekonomisi vergi toplamakta sıkıntı yaşıyor. Gelir politikasının temelini oluşturması gereken gelir, servet ve sermaye kârları üzerinden alınan vergiler kişilerin gelirine bakılmaksızın aynı oranda alınan dolaylı vergilerin çok altında kalmış vaziyette. Vergi sistemi nihayetinde gelirin neredeyse tamamını tüketime ayıran dar gelirli kesimin üzerinde yoğunlaşmış vaziyette. Bunlara Hükûmetin sıklıkla başvurduğu af ve yapılandırma düzenlemeleri eklendiğinde vergi adaleti, vergi tahsilatı ve hatta vergi ahlakı bozulmakta.
Vergi sisteminin hakikaten... Sizler de bunu zaten kabul ediyorsunuz, KDV'de, gelir ve kurumlar vergisinde böyle bir ihtiyaç hasıl olduğunu sizler de konuşuyorsunuz, tasarıları hazırlıyorsunuz, üzerinde çalışıyorsunuz ama nihayete erdirmek mümkün değil ama vergi sisteminin bir an önce adil bir reforma ihtiyacı var. Türkiye'de daha adil bir vergi sisteminin oluşturulması, tabanının genişletilmesi, düşük gelir gruplarına vergi avantajı sağlanması ve dolaylı vergilerin bütçe içindeki payının düşürülmesi lazım. Basit, anlaşılır ve adaletli bir vergi sistemi acilen tesis edilmelidir. Vergi gelirleri içindeki dolaylı vergilerin payının azaltılması suretiyle dar gelirlilerin vergi yükünün hafifletilerek adaletin sağlanması lazım. Türkiye'de üretim üzerindeki vergi yükü ağırdır; bu, işletmelerin rekabet gücüne zarar veriyor. Vergiye ilişkin düzenlemelerde kamu finansmanıyla ilgili önceliklerin yanı sıra verginin üretim ve istihdam üzerindeki etkileri de sosyal yönüyle birlikte değerlendirilmeli. Vergi ve kredi maliyetlerinin farklılaştırılması gibi araçlarla üretken olmayan yatırımların cazibesi azaltılmalı ve tasarruflar üretken alanlara yönlendirilmelidir. Bir kısım azınlıkça elde edilen imar rantı mutlaka vergilendirilmelidir.
Harcamalara baktığımız zaman, bütçede harcama tarafına baktığımız zaman Sayın Bakan, tasarruf yönünde gözle görülür bir reform yok. Komisyonumuza gelen kamu kurumlarının özellikle bazılarında enflasyonun çok üzerinde talep artışları var. Yerel idareler ve altyapı yatırımlarında kaynak aktarılmaya devam ediliyor. Yatırım ödeneklerinde yerel idarelere yüzde 10 aktarılan kaynaklarda yüzde 16 artış öngörülüyor.
Sosyal güvenlik açıkları önemli boyutlarda. Bütçede dikkat çeken bir husus, sosyal güvenlik kuruluşlarının gelir-gider dengesindeki bozulma ve açık finansmanı için bütçeden giden kaynaktır. Sosyal güvenlik sistemindeki açık ve bunun bütçeye getirdiği yük sadece bütçe dengesi için değil, sosyal güvenlik sistemi ve ekonomik dengelerin bütünü açısından alarm verici bir gelişme. Sosyal güvenlik kuruluşlarının açığı 2015 yılından bu yana 3 kat artıyor, 34 milyar TL; bütçeye de baktığınız zaman, bütçeden ayrılan kaynağı da hesap ettiğiniz zaman millî gelirin yaklaşık yüzde 5'ine yaklaşmış vaziyette.
Diğer taraftan, KİT açıkları benzer şekilde artıyor. KİT finansman dengesinde 2018 yılında ciddi bir bozulma öngörülüyor. Ekonomide yeniden KİT finansman açıklarının yaşandığı bir döneme girileceği anlaşılıyor. Yatırımlara baktığımız zaman yatırımların 6,7 oranında artacağı öngörülüyor. Özel sektör yatırımlarının 6,8, özel sektör sabit sermaye yatırımlarının yüzde 6 gibi yüksek oranda bir artışı öngörülüyor. Ancak torba yasa kurumlar vergisi oranı tüm sektörler için yüzde 20'den yüzde 22'ye çıkarılıyor. Faizden de alıyorsunuz bunu ama başka bakanlar "Faizin üzerindekilerin hepsini kaldırın." diyor, hem de siz burada torba yasayı getirdiğinizde. Ona söyledik ama aldırış etmedi Sayın Bakanım, burada diğer sayın bakan. Özel sektör yatırımları nasıl gerçekleştirilecek bu ortamda? Merkezî yönetim bütçesinin sabit sermaye yatırımları yaklaşık yüzde 8,5 azalıyor, diğer taraftan mahalli idarelerde yatırımların payı artıyor, bunu da görüyoruz.
Şimdi, bütçe harcama-gelir dengesi gözden çıkarılmış vaziyette. Böyle bir bütçe, açık bir bütçe hedefleniyor. Makro ekonomik gelişmeler ışığında enflasyon, cari açıktaki büyümenin ve bütçe açığı ve finansman ihtiyacının öngörülenden yüksek gerçekleşeceği görülüyor.
Diğer taraftan, manşet enflasyon ve çekirdek enflasyon yüzde 12'lerde seyrediyor. Yıl sonu beklentisi yüzde 11'ler civarında, enflasyon beklentisi hakikaten tarihsel zirvelerinde. Enflasyon üzerinde hem talep hem de maliyet kanalları etkili. Büyüme, hızlı ekonomik kapasitenin potansiyelinin üzerinde. Büyüme ilk yarıda yüzde 5'in üzerinde oldu, bu yıl yüzde 6-7'yle kapatacağınızı söylüyorsunuz. İhracat artışı büyümeyi olumlu etkiledi ama büyüme kaliteli değil. Büyümeyi kamu teşvikleri, vergi indirimleri, Kredi Garanti Fonu'yla verilen 200 milyar TL kredi sürükledi. Bu büyüme sürdürülebilir bir büyüme değil. Kamu bütçesi bozuldu, bütçe açığının millî gelire oranı yüzde 1'lerden yüzde 2'lere çıktı, hazinenin borçlanması arttı, Kredi Garanti Fonu kredileriyle kredi mevduat oranı yükseldi. Bu tip önlemlerle ne yazık ki büyüme sürdürülebilir olmuyor, üretim kapasitesi artmıyor, enflasyonist etki doğuyor. Kredi artışlarının yüzde 20'yi aştığı büyümenin yüzde 7 olduğu ortamda enflasyon üzerinde talep baskısı yok demek çok zor. Dünyada likidite bolluğu azalıyor, finansman koşulları sıkılaşıyor, FED faiz artırıyor, bilançosunu küçültüyor, diğer Avrupa Bankası varlık alımlarını azaltıyor, dış finansmana bağımlı bir ülke hâline geliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Ayhan, lütfen toparlar mısınız, ek süre veriyorum.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Teşekkür ediyorum.
170 milyar dolar bir yıl içinde vadesi gelecek dış borç, 40 milyar da cari açık olmak üzere 210 milyar dolar dış finansman ihtiyacı var. Rezervler bunun altında, firmaların yabancı para açık pozisyonu 210 milyar dolar, cari açığın millî gelire oranı yüksek, yüzde 5'lere ulaşmış. İhracat ve turizm toparlanıyor ama ithalat da artıyor, petrol fiyatları yükseliyor, sermaye girişleri yetersiz, finansman açığının altında. Zaten ağırlıklı olarak portföy yatırımları, küresel finansman koşullarındaki sıkılaşmadan en çok etkilenecek ülke biziz. ABD, AB'yle yaşanan sorunlar, jeopolitik riskler kırılganlığı daha da artırıyor.
Şimdi, bütün bunlara baktığımız zaman mali disiplinin dışına çıkılması, ekonominin daha kırılgan hâle geleceğini ve ekonomik dengelerin bozulacağını ortaya koyuyor. Kamu maliyesi bir kere alarm veriyor, buna hayır derseniz bu olmaz, bütçe dengesi hızla bozulmaya başladı. Zaten torbayı bunun için getirdiniz, toplam 3 maddesi önemli. 130 madde miydi?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Evet.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - 130 maddenin 3 maddesi önemli, 3 iletişim şirketi var, bir tanesi faiz, bir tanesi vergi. Yani topladığınız, baktığınız zaman, dolayısıyla bununla da meseleyi çözmek mümkün değil.
Ben şimdilik Maliye Bakanlığı bütçesinde bu kadarıyla yetineyim.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.