KOMİSYON KONUŞMASI

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli milletvekili arkadaşlarımız, saygıdeğer bürokratlar, değerli basın mensubu meslektaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii ki Sayın Bakanın sunuşunda da hepimiz zaten kendisini bürokrasiden tanıyan biri olarak, iyi niyetinin, bu ülke için çalıştığının -daha önceki bürokratik pozisyonlarında da- bilincinde olan biriyim. Önceliğinin sanayiciye umut vermek, teşvik etmek, güven vermek, heyecan yaratmak olduğunu biliyorum. Bilim, teknolojiye, AR-GE'ye öncelik vererek Türkiye'nin kalkınmasına inanan biri olduğunu, kendisini tanıdığım için biliyorum.

Az önce, yine -aynı şehirden milletvekilliği yapıyoruz- değerli arkadaşımız Emine Hanım'ın aktardığı rakamların da altlara inildiğinde önemli olduğuna, çok önemli rakamlar olduğuna katılıyorum, belki Sayın Günay'ın sunumunu tamamlayacak, yani "Nerede eksik var?" diye aradığımızda 2 tane önemli eksiği az sonra vurgulayacağım.

Sayın Bakan, tabii ki iyi niyetli yaklaşımlar, geleceğe dair vaatler, beklentiler önemli, böyle olması da lazım. Projelerinizi anlattınız. Bunlar, tabii ki ülkemizin geleceğini düşünen herkes için, bir şekilde "keşke olsa" dediğimiz beklentiler ancak geçen yıl, Bakanlığınızdan hemen sonra, yine bu salonda konuştuğumuz bazı hususlar vardı, "Bunlar düzelmeden, siz ne yaparsanız yapın, Türkiye'nin AR-GE'de, yüksek teknolojide, bilim üretmede ileri gitmesi mümkün olmaz." dediğimiz bazı hususlar vardı, birkaç tanesini hatırlatmak isterim.

Bunlardan biri özgürlük ortamıdır, demokrasi ortamıdır; maalesef, geçtiğimiz bir yıl içinde bu ortam ileriye gitmedi, en azından ileriye gittiğini gösteren bir gösterge yok ama belki de -az önce Sayın Günay'a söyledim- eksik olanlardan bir tanesi özgürlük ortamında bizim belki geriye gitmemiz, yani "Neden biz şu kadarını yapıyoruz da bundan sonrasını yapamıyoruz?" dediğimizde, özgür bilim üretmediğimiz için gidemiyoruz; gazetecisi özgür olmayan, akademisyeni özgür olmayan, hatta ve hatta -işte, burada milletvekilleriyiz- milletvekilleri özgür olmayan bir ülkede bilim de o kadar özgür olabiliyor, o kadar üretebiliyor.

Birkaç istatistiği sizinle ben de paylaşmak isterim. Bunlardan bir tanesi, demokrasi endeksindeki yerimiz 88'inci sırada. Bunda kişisel özgürlükler, seçim süreçleri, siyasi katılım ve çoğulculuk kriterleri rol oynuyor.

Basın özgürlüğü konusunda -gazetecilikten geldiğim için söylüyorum- 188 ülke arasında 155'inci sıradayız. Cezaevinden son günlerde özgürlüğüne kavuşan çok sınırlı sayıda meslektaşımızı saydığınızda belki 150'nin azıcık aşağısına inebilir, çünkü 150'nin üstüydü, yine 150 civarında gazeteci tutuklu, özgürlüğünden mahrum. Açık ara en fazla gazeteciyi hapiste bulunduran ülke konumundayız.

Yine, ben, Eskişehir Milletvekilimiz Sayın Emine Hanım'ın olumlu göstergelerinde eksik olan unsuru tamamlamaya çalışacağım, o da şu: Eğitim konusunda biz iyi değiliz. Yani eğitimi düzeltemezsek, eğitim konusundaki yerimizi düzeltemezsek, ne yaparsak yapalım hiçbir şekilde bu düzelmeyecek.

Bakın, biz daha temel eğitimdeki sistemi düzeltemiyoruz. Yine, dün Sayın Millî Eğitim Bakanımız ve yetkililer açıkladılar, işte, yeni bir sistem.. Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel Başkanı da olan Sayın Cumhurbaşkanı bir gün dedi ki: "TEOG kalksın." "Tamam kaldıracağız, sınav yok." denildi, şimdi gelen sisteme bakıyorsunuz, bu sefer de insanları iyi bir okula gitmesi... Birincisi, okulları "nitelikli" ve "niteliksiz" diye ikiye ayırıyoruz, ondan sonra da "Aman, nitelikli okul neredeyse..." Şimdi göreceğiz, herkes ev değiştirecek, mekân değiştirecek orada olabilmek için, aksi hâlde çocuğunuzun geleceği tamamen evinizin yakınındaki hangi okulsa ona mahkûm eden bir sisteme geliyoruz. "Sınav kalksın." derken yine bir sistem, bir sınav yapıldı, hatta ve hatta özel okullar kendi sınavlarını kendileri yapacaklar bir karmaşa yaşanacak. Eğitimi düzeltmediğimiz sürece, bu arzu ettiğimiz, geçen yılki ve bu yılki sunumlarınızda bizim de "Ne güzel, ne iyi olur, keşke." dediğimiz rakamlara ulaşmamız hayaldir Sayın Bakan.

ODTÜ bünyesindeki URAP Araştırma Laboratuvarının, Dünya En İyi Üniversiteleri" raporunda ilk 500'e girebilen bir Türk üniversitesi yok gözüküyor.

Bilim, matematik alanındaki PISA sonuçlarını siz de eminim yakından takip ediyorsunuz, Türkiye'nin ne kadar dipte olduğunu.

Yine, insani gelişmişlik endeksindeki yerimiz aşağılarda.

Yani dünyaya verdiğimiz algı, ülkemizde ne bilimin ne teknolojinin gelişmesine katkı sağlamaktadır.

Tabii ki dediğim gibi, biz bir OHAL süreci içindeyiz, "Bir an önce olağan hâle geçelim, bir an önce hayat normalleşsin, bir an önce insanlar bu ülkede özgürce düşündüğünü ifade edebilsin." diyoruz.

Niçin geldi bu OHAL? İşte, hepimizin karşı karşıya kaldığı kanlı darbe girişimi, onun sorumlularıyla hesaplaşılması için geldi ama bununla hiç alakası olmayan yüzlerce, binlerce akademisyen, bilim üreten insan, düşündükleri için -insanlar ne kadar farklı düşünürse aslında o kadar iyidir bilim ortamı- akademiden atıldılar bu ülkede.

Az önce rakamlar söyleniyordu, geçen yıl da bahsedilmişti, yine atıf yapılan yayınlar meselesinde. Bizim -işte, yine, hep bu örnek veriliyor ama başka örnekler de var önümde- atıflar konusunda İran'ın dahi gerisinde kalmamız meselesi. Tabii ki İran'ı kötülemiyorum, İran da medeniyeti güçlü bir ülke ama biz bir dönem onların önündeydik, şimdi geride kaldığımız için bunu vurguluyorum.

Atıflar konusunda bir de etki değeri var, bir makalenin ortalama atıf sayısına yönelik hesaplamalar; o etki değeri kategorisinde sadece İran'ın değil, Mısır, Suudi Arabistan, Meksika, Güney Afrika, Azerbaycan, Suriye ve Türkmenistan'ın da gerisinde bulunuyoruz.

Bilimsel üretimde ülkemizin yaşadığı sıkıntı ve nitelikli bilimsel üretimdeki rakamlar ciddi bir sorunla karşı karşıya olduğumuza işaret ediyor. Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak -başka muhalefet partileri de katılırlar katılmazlar- ancak özgür ve özerk bilim üretimi sağlandığı takdirde, bizim dünyada ileri noktaya ulaşabileceğimiz düşüncesindeyiz.

Buradan özgür, özerk bilim konusuna geçince -bugün bütçenin görüşmelerinin başında da tartışıldı- TÜBİTAK, TÜBA'dan bahsetmemek elde değil. Tabii ki TÜBA'nın özerkliği fiilî olarak iktidarınız döneminde ortadan kaldırıldı ama ben bir konuyu hatırlatmak istiyorum. Geçen yılki bütçe görüşmelerinde, TÜBİTAK'ın, bu 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında olan gücün en fazla kadrolaştığı kurumlardan biri olduğunu, yanlış hatırlamıyorsam siz de o sunumunuzda ifade etmiştiniz, bizler de. Sormak isterim, aradan geçen bir yılda bu konuda neler yaptınız? Ve madem kadrolaşmada FETÖ öndeydi, onlar döneminde TÜBİTAK'ın verdiği çok sayıda teşvik var, birçok projeye, birçok kurum, kuruluş, isme verildi bu teşvikler. Bu ülkenin, sizin sunumunuzda "Tüyü bitmemiş yetimin hakkı" diye ifade ettiğiniz kaynakları nereye harcanmış, baktınız mı? Yani teşvikler nereye verilmiş, milyarlarca lira nereye verilmiş, baktınız mı? Bunun hesabını sordunuz mu? Siz buna ne yaptınız, ne ettiniz diye sordunuz mu? Bir bunu gündeme getirmek istiyorum.

Bir de geçen hafta Helal Akreditasyon Kurumu geldi, iktidar bunun artılarına işaret etti, bizler olumsuz taraflarına işaret ettik ama mesela apar topar bu getirilirken, benim bildiğim kadarıyla hem TÜBİTAK'ın hem de yine diğer bilimsel kuruluşların teşvikine yönelik kanun tasarınız hâlâ beklemede. Yani nasıl bir öncelik sırası yapılarak Meclisin Genel Kuruluna getiriliyor, bu konuda da düşüncelerinizi almak isterim.

Otomobil meselesi konuşuluyor, ben de değinmek isterim Sayın Bakanım. Şimdi "Yerli olsun, millî olsun." denildi, daha önce de denildi ama sonradan, hatırlarsanız -ben 40 diye biliyordum, az önce imzaladığım, sevgili Tahsin Tarhan, değerli milletvekili arkadaşımızın araştırma önergesinden öğrendim ki- 47 milyon avro SAAB'a verildi. "Yerli yapacağız." denildi, ortaya çıktı ki SAAB'tan platform alındı. Bu platform ne oldu?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlar mısınız lütfen sözlerinizi.

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Yani sizin deyiminizle, yine "tüyü bitmemiş yetimin hakkı" olan 47 milyon avro ne oldu? Bunun hesabını soruyor musunuz, soracak mısınız? "Türkiye'nin otomobili" yani "yerli otomobil" yerine "Türkiye'nin otomobili" ifadesinin kullanılması, aslına bakarsanız, yine bir montaja gideceğimizin bir işareti mi? Bunun yanı sıra, bu konsorsiyumda, bu birleşimde TÜBİTAK olacak mı, örneğin ASELSAN olacak mı? Yani bizim gururumuz olan sizin çok iyi tanıdığınız, belki savunma sanayisi şirketleri ama -onların tekerlekli araç üretimini siz benden daha iyi biliyorsunuz- bunlar olacak mı? Bu yönde çalışmalarınız var mı? Onu sormak isterim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür edeyim mi.

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Birkaç şey kaldı. Hemen bitiriyorum.

AR-GE konusunda, tabii, artırılmalıdır. Hepimiz bunu söylüyoruz. Gerçekten yüzde 1'ler seviyesi yeterli değildir ama hedef koyduğunuz işte yüzde 3'lere bu ufak artışlarla kısa sürede varmak mümkün değildir.

Ben, yine, tüyü bitmemiş yetimin hakkı konusunda bu Sayıştay raporlarında önemli unsurlar var, bir tanesini mutlaka vurgulamak istiyorum Bakanın hoşgörüsüne...

BAŞKAN - Bir tanesini alayım.

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Tabii, tabii... İzninizle...

Birincisi: Şimdi "15 bin işletmeye sıfır faizle kredi destek uygulamasında KOBİ tanımını tam olarak karşılamayan TÜİK verilerinin kullanıldığını, dolayısıyla il kotalarının gerçek KOBİ sayılarına göre tespit edilmediğini ortaya koymuştur." diyor. Sonra aynı raporda, destek almaya hak kazanan işletmeler üzerinden yapılan kontrollerde KOBİ bilgi beyannamelerinin yüzde 65'inin hatalı olduğu bilgisi yer alıyor. Yani destek alan kuruluşların KOBİ olma vasfını sağlayıp sağlamadığını bilmiyorsunuz aslında. Nasıl koruyorsunuz tüyü bitmemiş yetimin hakkını? Bunlar Sayıştay raporları. Benzer şekilde harcırahlar konusunda mesela vurgu yapmak istiyorum.

Evet, "Personele kanunla hak edilenden fazla harcırah ödenmesiyle OSB'lerden yapılan bedelsiz arsa tahsislerine ilişkin kredilerin mahsuplarının yapılmaması." Bu usulsüzlükler ifade edildiğinde yanıtınızda diyorsunuz ki: "Meclisten yasa çıkacak, ondan sonra bu düzelecek." Meclisten eğer yasa çıkmamış olsa usulsüzlük devam edecek, yasa çıkana kadar usulsüzlük, "Ben yaptım oldu." devam ediyor. Bunlar hukuk devletinde olmayacak şeyler Sayın Bakanım.

Vurgu yapmak istediğim son iki konudan birincisi...

BAŞKAN - Son cümlenizi alayım.

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Sayın Başkan, iki konu, önemli bunlar.

Birincisi: Bakanlığınızın da aralarında bulunduğu kamu kurumlarının TMMOB ve bağlı odalara yönelik baskı ve kısıtlamalarına değinmek isterim. Buna karşıyız. Bu odalar kamu yararı peşinde koşmaktadır. Birçoğumuz bu odaların üyesiyiz mesleğimiz icabıyla, belki siz de mezuniyetiniz icabıyla bu odalardan birine üyesiniz ya da olabilirdiniz. Bunlar kamu adına bizlerin, sizlerin yaptıklarını denetlemeye çalışıyorlar. Bunları bir şekilde ele geçirmek, susturmak doğru bir yaklaşım değildir.

Şeker Kurumuna da Sayın HDP'li milletvekili arkadaşım değindi ama ben de iki konuyu dikkatinize getirmek isterim. Maliye Bakanı Naci Ağbal "Bizim incimizdir ama özelleştireceğiz." diyor. Biz özelleştirilmesine karşıyız. Bakın, Et Balıkı özelleştirdik, Süt Kurumu özelleşti, şimdi et krizi olduğunda Et Balık Kurumundan medet bekliyoruz. Aynı şekilde süt meselesinde yani krize giriyoruz. Buna benzer bir şey şekerde yaşanmasın.

Çok sayıda geçici işçimiz var. Geçici işçilerin kadroya alınması -ciddi bir krizdir- beklenmektedir. Şeker Kurumunun üyelerinin -vurgu yapıldı- hâlâ atanamıyor olması... Aslında bu kurumun şekerin sorunlarını çözmesi gerekirken, tam tersine özelleştirmelerle sorunu çözeceğiz demek çok yanlış bir yaklaşımdır.

BAŞKAN - Sayın Çakırözer...

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Son cümlem de, Sayın Başkanım, Eskişehir'imizin iki önemli beklentisini kayda geçirmek isterim. Bunlardan bir tanesi, inanıyorum ki Değerli Eskişehir Milletvekilimiz Emine Hanım da katılacaktır, biz İleri Teknoloji Üniversitesinin artık Eskişehir oyalanmadan, aldatılmadan bir an önce kurulmasını istiyoruz.

İkincisi de: Eskişehir'de var olan ATAP Teknopark bünyesinde teşvik edilmesini ve burada özellikle IPA projeleri için verilen tasarım merkezine benzer bir tasarım merkezinin -ki başvurusu yapıldı- hayata geçirilmesini istiyoruz.

Bakanlık bütçenizin hayırlı olmasını dilerim.