| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | Yüksek Seçim Kurulunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Teklifi (2/1929) (Alt komisyon metni) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 27 .11.2017 |
MURAT EMİR (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tabii, bu 10'uncu madde üzerinde gerçekten biraz daha ayrıntılı durulması gereken bir madde. Bu nedenle söz alma ihtiyacı duydum ben de.
Şimdi, burada yine Başkana yetkiler veriyoruz. Anımsayacaksınız, 6'ncı maddede yine söz almıştık, 8'inci maddedeki düzenlemenin kurula bırakılması gerektiğini söylemiştik; bakınız, o kabul edilmedi. Şu hâlde genel müdürü, genel müdür yardımcılarını, daire başkanlarını Başkan atıyor, bununla da kalmıyor, seçim müdürü, seçim müdür yardımcıları ve kurul personelini de Başkan atıyor. Bakın, bir kişiye bu kadar yetki veriyoruz. Niye? Bu sorunun bir cevabı olması lazım. Tabii, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Sayın Sadi Güven'e 16 Nisandaki hizmetlerinden dolayı bir mükafatlandırma mı yapılmak isteniyor acaba? Eğer bu konuda samimiysek yani bütün bu yetkilerin bir kişiye verilmesi Yüksek Seçim Kurulunun yapısı için gerekliyse hiç olmazsa bunu şaibeleri ortadan kaldırmak için Yüksek Seçim Kurulunun şu andaki Başkanı değiştikten sonra verelim. Bakın, burada bir mükâfatlandırma kokusu alıyorum ben. Bir kişiye bu kadar yetki veriyoruz, bu kişinin iradesine bırakıyoruz her şeyi, o kişinin zaaflarına, o kişinin algısına, bilgisine, deneyimine bırakıyoruz, bu son derece yanlış bir şey. Yüksek Seçim Kurulunun kanununu yaparken, yasasını yaparken çok dikkatli olmak zorundayız.
Şimdi, sözlü sınav yapılacak. Niye ihtiyaç duyuluyor buna? Bu cidden çok önemli. Bunlar zaten kurum personeli. Bir defa, bunlar kuruma girmiş, kurumda çalışıyor, yıllarını vermiş kurumda. Neyi soracaksınız sözlü sınavda, hangi niteliğine bakacaksınız? Şimdi, (5)'inci fıkrada dışarıdan KPSS'yle aldıklarınıza sözlü sınav yapacaksınız. Bir yere kadar, mesela 5 kat değil ama hadi diyelim ki 2 kat çağırırsınız da arasından kimi özellikleri olmayanlarını eleme gayretinde olabilirsiniz iyi niyetliyseniz eğer ama "Kurum personeline sözlü sınav yapacağım." demenin bir tane mantığı olabilir mi? Bunun anlamı şudur: "Ben burada kadrolaşacağım." demektir, başka bir türlü anlamamız olanaksızdır. Bu nedenle, bu madde son derece tehlikelidir ve de mutlaka iyi niyet açısından da bence bir değerlendirilmesine ihtiyaç var.
(5)'inci fıkrayla ilgili çekincemi şimdi söylemiş oldum. "Gerektiğinde uygulamalı sınav...", ben bunun ne olabileceğini de doğrusu tahmin edemiyorum ama belki arkadaşlar açıklama yaparlar.
Yine, Adalet Bakanlığının merkez ve taşra teşkilatı kadrolarına atıyorsunuz. Bakınız, bir memurun, normal bir kurumda çalışan bir memurun 657'ye göre hakları var, kimi hakları var ve bunlara dokunamıyorsunuz. Yüksek Seçim Kurulunda çalışan bir memurun, bir görevlinin çok daha güçlü korumalara sahip olması gerekir çünkü biraz önce konuştuk, yargısal, sırasında işlem yapılıyor, bu seçimlerin namusu onlara emanet ediliyor. Şimdi, bunu bırakıyorsunuz, bu kişileri 657'den dahi korunaksız bir hâle getiriyorsunuz, bunun bir açıklaması olması lazım. Bunun mutlaka bence burada tartışılması ve niye ihtiyaç duyulduğunun söylenmesi lazım. Bunların hiç olmazsa bir memur kadar güvencelerinin olması gerekir. Hepsinin çoluğu çocuğu var, yaşam yerini seçmişler, çocukları okula gidiyor, eşlerinin durumu var, ev almışlar zar zor. Bunları alacaksınız Adalet Bakanlığının bir birimine vereceksiniz. Bakın, biz burada bir memurdan bahsediyoruz. Dolayısıyla bu, aslında bunların çalışma haklarına da bir şekilde saldırmak oluyor ve bunu da sadece Başkanın iradesiyle yapıyorsunuz üstüne üstlük, Kurul iradesini bile kaldırıyorsunuz. Son derece anlaşılması güç yaklaşımlar.
Altı yıldan fazla çalışamama kuralı, evet, olabilir. Bakın, biraz önce tam da söylediğim gerekçeler dolayısıyla... Yani ne dedik? Yüksek Seçim Kurulu bünyesinde çalışan kişilerin daha korunaklı, daha nitelikli, daha bağımsız olması gerekir. Tamam, bu nedenle de önemli görevler yaptıkları için bir yerde altı yıldan fazla çalışmamaları anlaşılabilir ama bir kurum hafızası var, bir öğrenmişlik var, bir yerleşmişlik var, bunların hepsini aynı anda siliyorsunuz. Bu yeni kadro atama merakı nereden geliyor? "Hani her şeyi bir anda sıfırlayalım." Geçen sene biz burada Danıştay ve Yargıtay üyelerini bir anda sıfırlamayı konuşuyorduk, onları istinafa yollayacaktınız, yanlış olduğunu anlattık, "Bunlar teröristse o zaman gereğini yapın, Yargıtay Kanunu'nda yeteri kadar elinizde düzenleme var." dedik, hiçbiriniz dinlemediniz, sonra darbe geldi, anımsayın. Bu her şeyi sıfırlama merakı nereden geliyor? Bunları tartışmamız gerekiyor arkadaşlar.
Yine, devam ediyoruz, bu (9)'uncu fıkrada da bu personelin dilediğince görevlere geçici olarak gönderilmesi konusu. Burada Başkana bağlı, Başkanın iki dudağına bağlı ve iş güvencesi dahi olmayan bir kurum personeli yaratılmak isteniyor ve bu son derece tehlikelidir, hepinizin dikkatine sunarım.