KOMİSYON KONUŞMASI

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Sayın Bakana önce genel bütçeyle ilgili bir şeyler söyleyip sonra somut sorularım var özellikle bu TEOG sınavıyla ilgili, cevaplarsa çok sevineceğim.

Öncelikle, 2018 yılı bütçesine baktığımızda, son on beş yılda incelediğimiz zaman, tabii, rakamsal olarak artışlar var fakat bunun ihtiyaçları karşılamayacak düzeyde olduğunu net görüyoruz. Sadece zorunlu olan ihtiyaçları karşılayabilecek seviyede ve baktığımız zaman bu rakamlar da ihtiyacın çok altında kalıyor. Eğitim harcamalarının esas yükü bence eğitimi adım adım ticarileştirerek ve kamu kaynaklarını özel okullara aktararak ne yazık ki veliye yüklenmektedir yani halkın sırtına yüklenmektedir eğitimin büyük bir kısmı. On beş yıldır bence Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının en başarısız olduğu alan eğitimdir. 2019'da okullarda tam gün eğitim sistemine geçeceğinizi söylediniz. Biz 2018 yılı bütçesine baktığımız zaman bunun pek gerçekleşebilir olduğunu göremiyoruz ne yazık ki bu artışlarla.

Diğer taraftan, bütçenin millî gelire oranı da son beş yılın en az seviyesinde görülüyor 2,69 seviyesiyle.

Diğer taraftan, bir yüksek öğrenim bütçesi var ve son on beş yılda, biliyorsunuz, devlet üniversiteleri 53'ten 112'ye çıktı. Toplamda üniversite sayısı da 76'dan 179'a çıktı fakat yükseköğretime ayrılan payın yeterli seviyede olmadığı çok net bir şekilde ortada.

Dursun Bey biraz önce bahsetti Suriyeli öğrencilerden. Yaklaşık 340 bin küsur Suriyeli çocuğun eğitim görmediği söyleniyor verilerde ve UNICEF üzerine basa basa "Bir kayıp nesil geliyor." diyor. Bu kayıp nesil Türkiye'de nasıl değerlendirilecek? Mafyanın ya da terör örgütlerinin insan kaynağı mı olacak yoksa bunun için bütünlüklü bir çözüm öneriniz var mı?

Diğer taraftan, TEOG'a baktığımız zaman, akşamdan sabaha alınan kararlarla milyonlarca öğrencinin geleceğini şekillendirmeye çalışıyorsunuz. Bir gecede YGS ve LYS gitti yerine YKS geldi. Yeni sisteme ilişkin kafa karışıklığı ise henüz giderilmiş değil. Aksine bu sistemin de diğerleri gibi yeni sorunlara gebe olduğu çok açık ortadadır çünkü iktidara geldiği günden bugüne sayısız defa eğitim sisteminde değişikliklere gitmiş olmanıza rağmen başarıyı bir türlü yakalamış değiliz ve öğrencilerimiz kobay olarak kullanılıyor. Denemeden, bir akşam değiştiği söyleniyor sistemin fakat yerine ne konulacağı belli olmuyor, pilot uygulamalarla denenmediği için bunun sonuçlarının ne olacağını da bilmiyoruz; bence en büyük sorunumuz bu. Deneyip görmediğimiz için yarın bu çocuklarımızın hepsi bir denek olarak kullanılmış olacak. Evet, mantığınız "Yaptım, oldu." Fakat ne yazık ki lafla peynir gemisi de bir yere gitmiyor.

Eğitim işini çok ciddiye almak zorundayız. Eğitimi ciddiye almadığımız sürece teknolojide de ilerleyemeyeceğiz, dünya devi ülkeler arasına girme noktasında da hep geride kalacağımızı düşünüyorum. İşte, hâlâ bir yerli otomobilden bahsediyoruz, biz yerli otomobil yapılmasına karşı değiliz ama dünyada kendi kendine hareket otonom araçlar varken, bunun örneklerini geliştiren firmalar da milyarlarca dolara satılırken biz hâlâ işte basit yöntemlerle üretilebilecek bir aracı düşünüyoruz. Eğitime ve teknolojiye yatırım yapmamız bu nokta da çok daha önemli.

Ben TEOG'a dönüyorum tekrar ve diyorum ki: Yöntemin adı, Eğitim Bölgesi ve Sınavsız Mahallî Yerleştirme Sistemi. Bence bu, beklentileri boşa çıkarmış bir sistem oldu sizin açıklamanızla da. Yanıt bekleyen soruları size somut olarak sormak istiyorum. Öncelikle, Sayın Bakanımız çıktı ve dedi ki: "Okulların bir kısmı nitelikli, bir kısmı niteliksiz." diye değerlendirdi. Okulların yüzde 10'unu da nitelikli, yüzde 90'ı ise niteliksiz olduğu ifade edildi. On beş yıldır iktidarda olan ve eğitimde attığı her adıma tek başına karar veren bir partinin Bakanı olarak ülkede okulların yüzde 90'ını niteliksiz olarak nitelendirmek gerçekten çok vahim. O zaman ben de size sormak istiyorum: Ne demek niteliksiz okul ya da nitelikli okul ne demek? Bir çocuk niye niteliksiz okula gitsin? MEB niteliksiz okulları neden nitelikli hâle getirmiyor? Önce bunu sormak istiyorum. 600 sayısından bahsediliyor. Bu okullar neye göre belirlenecek? Bu nitelikli okulların açıklanmasını neden mayıs ayına bırakıyorsunuz? Bu da çok önemli.

Anladığım kadarıyla, ikamete dayalı kayıt sistemini getiriyorsunuz. Biz, daha ilkokul seviyesinde bile çözemedik bu meseleyi. Ben, İstanbul'da her gün okulların kapısında onlarca servis aracı görüyorum. Bu da demektir ki aynı mahallede okuyan çocuklar aynı ilkokula gitmiyor, bunun net bir örneğidir.

Öte yandan "beş tercih hakkı" diyorsunuz. Birçok mahallede ikinci, üçüncü tercih yapacak okul yok. Bu sorunu nasıl çözeceksiniz?

Öte yandan, yoksul mahalleler ile varlıklı mahallelerin yaşadığı okullar var yani yoksul insanlar ve varlıklı insanların yaşadığı okullar ve bunların arasında bir uçurum var. Yoksul ailelerin çocuklarının günahı ne?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Adıgüzel.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - İki tane daha sorum var, tamamlayayım, ondan sonra bitirelim.

BAŞKAN - Peki.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Yabancı eğitim kurumları, isterlerse kendi sınavlarını kendisi yapacak. Yine, bu sistem, yoksul, kırsalda yaşayan çocukları ötekileştirecek. Örneğin Tunceli'de bir öğrencimizi görebiliyorduk ya da Malatya'da Robert Kolejini kazanabilen. Şu an artık bu çocukların o sınavdan haberinin olma şansı da bence çok azaldı. O sınavların mali yükümlülüğünü yerine getirebilmek yani gelip sınava girme şansları da çok kalmadı diye düşünüyorum çünkü kendi sınavlarını yapma hakları var.

Son bir soru: Meslek liselerine yerleştirme nasıl olacak? Örneğin bazı alanlarda sınırlı sayıda meslek lisesi var, mesela denizcilik, gemi yapımı gibi alanlar. Mahallesinde deniz olmayan bir öğrenci buralara gidemeyecek mi ya da bu okulları bulunmayan bir öğrenci bu okullara gidemeyecek mi? Bunları sormak istiyorum.

Eğitimde birçok eşitsizlik var. Tabii ki beş dakikalık zaman eğitimin sorunlarını toparlamaya yetmiyor. Umarım, ülkemiz için, geleceğimiz için hayırlı bir bütçe olur.

Kolay gelsin.