KOMİSYON KONUŞMASI

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, Sayın Başbakan Yardımcısı, Komisyonun değerli üyeleri, kıymetli bürokrat ve basın mensupları; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Şu anda yatırım ortamının iyileştirilmesi amacıyla bazı kanunlarda değişiklik yapan tasarının geneli üzerinde görüşmeleri yapıyoruz.

Sayın Bakanım, bir başta bir de sonda söyleyeceğim, yatırım ortamının iyileştirilmesi amacıyla getireceğiniz her türlü hususu -sonunda da söyleyeceğim- desteklemeye hazırız, destekleyeceğiz de, arkanızda duracağız, şimdiye kadar da bu hususlarda durduk. Ancak bu tasarının yatırımların fevkalade artırılması konusunda çok ciddi bir katkı sağlayacağı kanaatinde değilim. Mevcut bürokratik sistem tüm gelişmelere rağmen, sürekli değişen ve gelişen ticari hayatın ihtiyaçlarına cevap verememekte. Bazen kabul edilen bir yasayla yaşantıya yeni bir imkân ve düzen getiriliyor; bu, yasanın öncülüğü demek. Bazen de yasaların öngörmediği ve tıkamak istediği düzenler yaşamın ve ekonomik zorunlulukların etkisi sonunda yürümeye ve işlemeye başlıyor. Bu durum, yasaların arkadan yetişerek toplumun uygulamakta olduğu olgulara biçim vermesi anlamına geliyor. Ticaret hukuku ve yatırım hukuku da bu anlamda yasaların arkadan yetişerek toplumun uygulamakta olduğu olgulara biçim verdiği yasalara örnek teşkil ediyor. Aslında, tasarıyla asıl hedeflenen hususun, ticari hayatın önündeki engellerin aşılması ve sistemin hızlandırılması olduğu görülüyor. Lakin, noter onayı, tapu sicili gibi kamu düzeniyle ilgili alanlarda radikal yenilikler getiren düzenlemeler oldukça dikkatli bir şekilde kaleme alınmalı, bir yanlış anlamaya meydan verecek bir ortam bırakılmalı. Türk Ticaret Kanunu 2012 yılında yürürlüğe girdi, mutabakatla Mecliste çalışıldı. Bu henüz yürürlüğe girmeden önce yürürlüğe girişi ertelendi, 50'nin üzerinde maddesi de değişti yürürlüğe girmeden. Bu yasayla, bu anlamda, yine radikal değişiklikler öngörüyor olabiliriz. Yasalarda yapılan değişiklikler bireylerin geleceğe ilişkin projeksiyonlarını tamamen değiştirir nitelikte olmamalıdır. Bir başka ifadeyle, kanun koyucu hukuki öngörülebilirlik ilkesinin işlerliğini sağlamakla da mükelleftir.

Sayın Bakanım, öncelikle yatırım ortamının iyi olması, ümit vermesi lazım. Biz hangi ortamda bunları yapıyoruz, bu olaya bir bakmak lazım. Şimdi, 2015, 2016 yılında özel kesim sabit sermaye yatırımlarının negatif olduğunu, 2017 yılının ilk çeyreğinde de aynı olayın vuku bulduğunu bir kere söyleyebiliriz hatta şöyle bir olay var: İstatistik Enstitüsü özel-kamu kesimi yatırımlarını tefrik etmekte sıkıntı çekiyor, bunu yapamıyor. Şu anda, biz, yeni hesaplarda bunları maalesef göremiyoruz, burada da beyan ettiler zaten. Kamu-özel ayrımını tefrik etmek de zor, millî gelir hesaplarında da bir sıkıntı var.

Diğer taraftan, kişi başına düşen gelirde müspet bir gelişme var, nasıl var? 2002'den bakarsanız 2017'ye kadar var, 3 misli büyüyor ama 3 misli büyüdüğü nokta zaten 2008 yılı. 2008 yılından 2017 yılına kadar -bunu defaatle de söylüyoruz- 10.500 dolar civarında gelirde seyrediyoruz inişli çıkışlı olmasına rağmen.

Tasarruflarda problem var. Tasarruf olmadan yatırım yapmamız mümkün değil ama bir gecede millî gelir hesaplarıyla tasarrufu yüzde 15'lerden yüzde 25'lere çıkarırsak bu tasarrufu artırdığımız anlamına gelmez hesap yöntemi, vesaire desek de. 2018 yılında 200 milyar doların üzerinde yabancı para kaynağına ihtiyaç var.

Diğer taraftan, bir diğer husus Sayın Bakanım: Dâhilde alınan KDV'nin tahsilat/tahakkuku yüzde 85'lerden yüzde 50'nin altına düşmüş. Cezalarda -eğer yanlış okumadıysam, daha yeni- tahakkuk/tahsilat oranı yüzde 20'ler civarında seyrediyor. Bu, vatandaşın veya işletmelerin ödeme kabiliyetinin olup olmaması veya bunu ucuz finansman olarak değerlendirip değerlendirmemesiyle ilgili.

Diğer taraftan, dış ticaret sıkıntılı. 2017 yılında -bugün açıklandı- ihracat yüzde 10 artıyor, ithalat yüzde 17 artıyor, dış ticaret açığı yüzde 30 artıyor. Bunu sürdürmemiz mümkün değil.

Diğer taraftan, dâhilde işleme izin belgeleri var. Sizin belki alanınız olmaması itibarıyla önemli. Bu, şu andaki işleyişiyle bizim sanayimizi hakikaten tahrip ediyor, çok kötü bir hâle sokuyor. Ben, örnek olsun diye -bunları ben firma bazında da takip ediyorum- 16 Aralık 2017 Cumartesi günkü Resmî Gazete'ye baktım, bunun 80'inci sayfasında dâhilde işleme rejiminden bir kesit aldım, bir sayfa. Başında da tesadüfen Denizlili bir firma çıktı. İhraç edeceği malda kullanacağı ithalat miktarı yüzde 17, tebrik ediyorum, başarılı bir alan Denizli ama baktığımız zaman, onun altındakileri sırayla sayıyorum Sayın Bakan. Onun altındakiler yüzde 95 ithal girdi kullanıyor, izin için gelmiş; diğeri yüzde 74, onun altındaki yüzde 36, onun altındaki yüzde 77, onun altındaki yüzde 96, yüzde 71, yüzde 51, yüzde 60, yüzde 91. Yani yüzde 50'nin altında mal ithal eden -ihraç edeceği malda- hemen hemen yok gibi bu sayfada, böyle baktığımız zaman. Şimdi, bunun, hakikaten bizim mevcut işlettiğimiz sistemin sanayimizi tahrip ettiğini ve yatırım isteğini, arzusunu öldürdüğünü söylemek mümkün. Bütün sayfalara tek tek baktım ben, hangi sektörlerde falan olmuş; burada bir sıkıntı var, bunu özellikle ben sizin Kabinede dile getirmenizi istiyorum Sayın Bakanım. Burada ben defalarca söyledim bunu, her yerde de söylüyorum, bu önemli bir husus.

Bir diğer husus yatırım meselesi. 22 Aralık 2017 Cuma tarihli Resmî Gazete'ye baktım. Burada da baktığınız zaman, tahmin ediyorum 30 milyonun üzerinde aşağı yukarı 20 civarında yatırım var, hepsi ufak, büyük ölçekli bir şey görmüyoruz. Olanlar da zaten birkaç sektörde yoğunlaşmış vaziyette, savunma, otomotiv vesaire. Böyle baktığımız zaman olayı bir iyi değerlendirmemiz lazım. "Yatırım ortamını iyileştirdik." derken, sizin bu iyi niyetli çabalarınızın yatırımlara nasıl yansıyıp yansımadığına ne yapmamız lazım; iyi bakmamız lazım.

Şimdi, bir de Kabinede koordinasyon da önemli, bu da lazım.

Bunun dışında baktığımız zaman, doğrudan yabancı yatırımcılar, sınırlı sayıdaki sektörler, sınırlamalar hariç olmak üzere, yerli yatırımcılarla eşit haklar ve yükümlülükler çerçevesinde faaliyet gösteriyorlar. Şu açıdan: Bizim tasarrufumuz düşük, dış tasarrufları kullanıyoruz, dolayısıyla buna ne yapmamız lazım; bu konuya hassasiyet göstermemiz lazım. Yabancı yatırımcılar tarafından Türkiye'de doğrudan yabancı yatırım yapılması serbest. Yabancı yatırımcılar yerli yatırımcılarla eşit muameleye tabi. Bu çerçevede, Türkiye'de yapılan uluslararası doğrudan yatırım rejiminin temel unsurlarından birincisi yatırım serbestisi, ikincisi millî muamele. Böyle karşımıza çıkıyor. Şimdi, YOİKK 2007 yılından bu yana çalışmalarını eylem planları aracılığıyla sürdürüyor. Bir ara benim müsteşar olduğum kurumda da bu bize yüklendi, oradan biliyorum. Ama 11 Aralık 2001 tarihli Bakanlar Kurulu prensip kararıyla kabul edilen, Türkiye'de Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Reform Programı çerçevesinde oluşturulan Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu 2016'da Bakanlar Kurulunun prensip kararıyla değiştirilmiş; şimdi, yatırımlarla ilgili görev ve sorumluluğu bulunan bakanlar ile TOBB, TİM, TÜSİAD, YASED, MÜSİAD ve DEİK başkanlarından oluşan Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu var. Bunların görevlerini siz biliyorsunuz, size bağlı. Türkiye'deki yatırımlarla ilgili düzenlemeleri bir kere rasyonel hâle getireceksiniz, yatırım ortamını, rekabet gücünü artıracak, gerekli düzenlemeleri tespit edecek politika ve önerileri geliştireceksiniz. Yaptığınız bu çalışmaları bu veçheden değerlendirebiliriz. İşletme dönemi de dâhil olmak üzere, yatırımın her safhasında ulusal ve uluslararası yatırımcıların karşılaştığı idari engellere çözüm üretmek lazım. Özel sektör faaliyetlerini güçlendirecek iş ve istihdam imkânlarının yaratılması ve ihracat odaklı üretimin olması lazım.

Şimdi, kamu kurum ve kuruluşları ile çeşitli platformların gündeminde bulunan yatırım ortamıyla ilgili konuların kamu-özel sektör iş birliği çerçevesinde ele alınmasını sağlamak da bu amaçta gidiyor.

Şimdi, gerekçede, 2017-2018 döneminde, önceki dönemlerden farklı olarak uluslararası kuruluşların çalışmalarının detaylı bir şekilde incelendiğini ve ilgili bakanlıkların ve sivil toplum örgütlerinin katkısıyla yeni bir eylem planı oluşturduğunuzu söylüyorsunuz. Şimdi, YOİKK 2017-2018 Eylem Planı şu anda yok bildiğim kadarıyla. İkincisi, web sitesinde -arkadaşlara bakın dedim- 2016 yılından bugüne kadar bir bilgi yok. 18 Ocak 2018 tarihinde yapılan toplantıda, ekonominin iyileştirilmesi konusunda ciddi hazırlıkların yapıldığına dair sizin beyanınız yer almış. Önümüze bu tasarı geldi şimdi buna istinaden. Eğer yatırımın önündeki engeller bunlarsa, Sayın Bakanım, hemen şartsız destek veriyoruz, kaldıralım. Yani bunlar olduğu zaman bu işi hemen yapabilecek durumdaysak hiç tereddütsüz ama bununla ilgili sıkıntı olduğunu, özel sektörün yatırımlarında sıkıntı olduğunu net bir şekilde söyleyebiliriz. Benim özellikle ifade ettiğim bir husus, bu Yatırım Teşvik Sistemi'ni acilen gözden geçirmemiz lazım.

Ben salı günü partimizin grup önerisinde... Genel Kurulda kendimin hazırladığı bir önergeyi verdik Yatırım Teşvik Sistemi'yle ilgili; ülkemizde Yatırım Teşvik Sistemi'nin sorunları ile bu sorunların çözüm yollarının incelenmesi, yapılacak yasal düzenlemeler de dâhil olmak üzere alınacak önlemlerin tespitine ilişkindi. Önergemiz reddedildi. Şimdi, orada ne söyledik diye bir daha ifade etmek istiyorum: Güvenli bir yatırım ortamı, güvenli bir ekonomi ve rasyonel bir teşvik sisteminin işlerliğinin olmasını, haksız rekabetin, adamına göre uygulamaların olmamasını, oysa bizim Yatırım Teşvik Sistemi'nde ayrımcılığın olduğunu, büyük yatırımcıyı küçükten ayırdığını, stratejik yatırımcıyı büyük yatırımcıdan ayırdığını, bölgesel teşviklerin neredeyse her gün değiştiğini, cazibe merkezinin 23 ilde ilan edildiğini, önceleri 5'inci, 6'ncı bölgede olanlara ilave yapıldığını, serbest bölgelerde 5'inci, 6'ncı bölge teşvikinin sağlandığını, Bölgesel Teşvik Sistemi'nin kimyasının bozulduğunu, sonuçta Teşvik Sistemi'nin ne bölgesel ne de sektörel hedeflere ulaşmasının mümkün olmadığını, katma değeri yüksek sektörlerde teşviklere yönelmediğini, Teşvik Sistemi'nin doğru bir teknik analiz, saha çalışması ve planlama yapılmadan sadece belli görüşlere ve ihtiyaçlara göre dizayn edildiğini, 2012 yılından bu tarafa da -net bir şekilde söylüyorum- bu sistemin yazboz tahtasına döndüğünü ifade etmek istiyorum. Özellikle son yıllarda Yatırım Teşvik Sistemi'nde sık sık değişiklikler ve ilaveler yapılıyor. Torba yasalara ilave istisnalar getiriliyor. Sistem daha karmaşık hâle geliyor. İş âlemi bunları takip etmekte de güçlük çekiyor.

Sonuçta, birbiri ardına getirilen değişikliklerin, farklı yatırım teşvik rejimleri çerçevesinde sağlanan destek unsurları etkisizleştirmesi söz konusu. Mevcut Yatırım Teşvik Sistemi'nin ülkemizin katma değeri daha yüksek üretimi artıracak ve yabancı girdi bağımlılığını azaltacak bir netice doğurmadığını -bunu nereden görüyoruz? Biraz önce dâhilde işlemeden gördüm, adam ihraç edeceği ve üreteceği malın yüzde 50'sinden fazlasını ithal eder olmuş- bu yönüyle mevcut sistemin, ülke ekonomisinin ihtiyaçlarına ve Teşvik Sistemi'nin amaçlarına hizmet etmediğini ortaya koyuyor. Dolayısıyla, üretimin ithalat bağımlılığı, yabancı ara malı kullanımı ve ithalatta hızlı yükselmeye devam ediyoruz. Bunda hiç şey yok. Ara malı ithalatı maalesef toplam ihracatımızı geçmiş vaziyette. Burada da bir sıkıntı var. Tekstil, tarım ve otomotiv dışındaki sektörlerin tamamına yakınında dış ticaret açığı veriyoruz. Üçüncü çeyreğe baktığımız zaman, sabit sermaye yatırımlarının yarıdan fazlasının inşaat sektörüyle ilgili olduğunu söyleyebiliriz. Yeni yatırım teşvik belgelerine baktığımızda, enerji, otomotiv, savunma sanayisinde olduğunu görüyoruz ve ölçeklerine baktığımız zaman, biraz önce ifade ettim, genellikle 30 milyon doların altında, üstünde 20 olduğunu, yanlış saymadıysam... Burada bir problem var.

Şimdi, Sayın Bakanım, resmî verilere göre 2017 yılı Ocak-Kasımda 6.899 tane yatırım teşvik belgesi var. Toplam yatırım tutarı 84 milyar. Öngörülen istihdam 176 bin düzeyinde. Diğer taraftan, 4, 5, 6'ncı bölgelerde bölgesel teşvikler için düzenlenen belge sadece 1, 2, 3'üncü bölgelerde. Sabit sermaye yatırım tutarı 10,6 milyar TL yani toplam teşvikli belgelerin sadece yüzde 10,8'i. Buna mukabil 1, 2 ve 3'üncü bölgelerde düzenlenen belge adedi 1.941, öngörülen sabit sermaye yatırımı 33,3 milyar Türk lirası. Yani 4, 5 ve 6'ncı bölgelerdeki yatırımın 3 katı, 4, 5 ve 6'ncı bölge için düzenlenen belgelerin yaklaşık 1,5 katı.

Bu kapsamda, şu ana kadar incelemeleri bitirilmiş 70, 80 milyar TL yatırımın son aşamaya geldiğini Sayın Bakan ifade etti. Ekonomi Bakanlığının kamuya açık devlet yardımları istatistik sisteminden aldığımız verilerde, 2017 yılında -ocak-kasım olabilir- büyük ölçekli yatırım belgesi adedinin sadece 5 ve bu yatırımların sadece 2 tanesinin imalat sanayisinde olduğu görülüyor. Şimdi, 2017 yılında toplam teşvik belgelerindeki sabit sermaye yatırım toplamının sadece binde 5'ine tekabül ediyor. Stratejik yatırım belge adedi sadece 9. Bunların 2017 yılında toplam teşvik belgeli yatırımlar içindeki payı sadece yüzde 7,5 seviyesinde.

Şimdi, yatırım yapma kabiliyetinin yeniden kazanılması, Türkiye'nin uzaklaştığı uzun vadeli hedeflerden yeniden dönmesinin tek yolu. 2023 hedefleri tarumar oldu, 2053'ü konuşuyoruz, 2071'i konuşuyoruz. "Daha vakit çok geç." deyip kimse gevşemesin.

Şimdi, 1999'da 2023 hedeflerini biz koyduk ama şimdiden 2023 yılında önemli bir kısmının yarısına ulaşılamayacağını görüyoruz. Ciddi yapısal reformlar şart, göz ardı edilmemeli, günlük politikalar "reform" adı altında uygulanmamalı, bu yaklaşımı biraz terk etmeliyiz.

Biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, ülke ekonomisine katma değerli, yüksek teknolojili, üretim kabiliyeti olan yatırımları artıracak her türlü yapısal tedbirin destekçisi olacağız.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz.

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Bizim bu verdiğimiz önergeyle ilgili -çok uzatmayacağım- AKP Grubundan konuşan sayın arkadaşımızın iyi niyetle bizim için söylediklerine de teşekkür ediyorum. Şimdi, diyor ki: "Bu itibarla, MHP Grubu tarafından verilen araştırma önergesinin iyi niyetle verilmiş olduğuna inanmakla birlikte, bu aşamada böyle bir araştırmaya gerek olmadığını düşünüyorum." Ve önergenin aleyhinde olduğunu arkadaşlarımız beyan etmişler.

Biz araştırma önergesini iyi niyetimizden verdik, buna teşekkür ediyoruz da ciddi bir mesele olduğu için de verdik. Biraz önce bahsedildi, yarın öbür gün çok sıkışacağız, üretim kapasiteleri zorlanıyor, üst sınıra gelmiş vaziyette. Siz bunun içindesiniz, bunun sıkıntısını duymuşsunuz ama mutlaka bunun ne yapılması lazım? Hızlı bir şekilde olması lazım. Bu konularda hiçbir şeye engel olmayacağız Sayın Bakanım. Bizlerle paylaştığınız için biz teşekkür ediyoruz.

Başta söylediğimi tekrar ediyorum, "söyleyeceğim" dedim. Getirdiğiniz her şeye, yatırımın önünü açacak her şeye destek vereceğiz.

Yalnız, Sayın Bakanım, Hükûmetten gelen orta vadeli programa ve diğerlerine baktığımız zaman, burada söylenilen, mesela gelinen noktada üç ay içinde hedeflerin tarumar olduğunu görüyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Bu vesileyle olayın ciddiyetle ele alınması gerektiğini ifade etmek istiyorum. Böyle bir çalışmaya hız verdiğiniz için teşekkür ediyorum.

Hayırlı olmasını diliyorum.