KOMİSYON KONUŞMASI

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Üniversiteye soruyordu. Şimdi, ben onu soracağım. Birincisi taslaktan neden çıkarma gereği duyduk? Çünkü bu revize edilebilir bir şeydi. Eğer taslakta kalsaydı biz o zaman da bunu önerecektik. Çünkü burada aslında biz, o var olan kanunu, Mustafa Hocam, İsmet Ağabey değiştirmiyoruz. Sadece "bir kez"le sınırlıyoruz. Neden? Çünkü bunu çok fazla suistimal eden öğretim üyesi var, özellikle profesör düzeyinde. Keyfî bir başka yere gidip, başka hastaneye, ben orada çalışacağım. Bir yıl sonra geri geliyor falan. Tamam, yapsın, belki özgürlük diyebilirsiniz ama bölümün devamlılığı açısından, disiplini açısından ve oradaki adalet açısından ve akademik barış açısından sorun yaratıyor. Özellikle tıp alanında -tıptaki arkadaşlar bilirler- çok sayıda bunu suistimal eden var. Defalarca özel hastanelere gidip geri gelen var. Yani biz sadece bu anlamda bir disiplin olsun çünkü döndüğü zaman doçent o sırada bölüm başkanı olmuş oluyor, bu kez ciddi bir başka profesör geliyor, sorun oluyor. Akademik barış açısından, disiplin açısından, suistimal edilmemesi açısından devletin, ülkenin bir sınır koyması gerektiğini düşünüyoruz, olay bu.

BAŞKAN - Sayın Kapıcıoğlu, bir açıklama yapmak ister misiniz?

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Daha önce hak vermiştiniz, bakalım şimdi hak verecek misiniz?

YÖK BAŞKAN VEKİLİ PROF. DR. MEHMET İSMAİL SAFA KAPICIOĞLU - Söz alabilir miyim?

BAŞKAN - Vereceğim, buyurun.

YÖK BAŞKAN VEKİLİ PROF. DR. MEHMET İSMAİL SAFA KAPICIOĞLU - Efendim, bu, görebildiğim kadarıyla mevcut kanunda bir şey değiştirmiyor. Burada üniversitenin YÖK'e sormasının sebebi sadece kadro izinleri YÖK'ten çıktığı için ücret ödenebilmesi için YÖK'e soruluyor. Onun dışında mevcut 60'ıncı maddenin (b) fıkrası da aynen burada yazıldığı gibi.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - "Bir kez" yazıyor mu orada Hocam?

Hayır, orada istediği kadar dönebiliyor değil mi? Ben öyle biliyorum. Ben diyorum ki: Bir kez insan yanılabilir, bir kez yanlış karar verebilir ama 7 defa yanlış karar vermesin diyorum. 7 defa bölümün huzurunu bozmasın.

YÖK BAŞKAN VEKİLİ PROF. DR. MEHMET İSMAİL SAFA KAPICIOĞLU - Evet, siz sınırlama getirmişsiniz. Özür dilerim ben onu görmedim. Yani "bir kez" olarak...

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Yani keyfîlik bitsin diyoruz.

YÖK BAŞKAN VEKİLİ PROF. DR. MEHMET İSMAİL SAFA KAPICIOĞLU - Yani bununla ilgili herhangi bir çalışma, etki analizi yapılmadı.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Sizin daha önceki taslakta vardı bu.

YÖK BAŞKAN VEKİLİ PROF. DR. MEHMET İSMAİL SAFA KAPICIOĞLU - Onun için herhâlde bir çalışma yapılmasına ihtiyaç olduğu için çıkartılmış olduğunu düşünüyorum. Onu arz etmek istedim. "Bir kez"i ben atladım, özür dilerim. Ceyhun Bey'in, Sayın Milletvekilimizin önerisi bir sınırlama getiriyor. Herhâlde bunun çalışılarak tekrar görüşülmesi uygun olacak diye düşünüyorum.

Arz ederim.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Mesela Genel Kurulda getirirsek kabul eder misiniz?

YÖK BAŞKAN VEKİLİ PROF. DR. MEHMET İSMAİL SAFA KAPICIOĞLU - Eğer Genel Kurula kadar bir fikir birliği olursa tabii, o Genel Kurulumuzun, burada da Komisyonumuzun takdirindedir efendim.

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Ben şimdi şuradan mailden -bir çok mektup var da- bir şey okuyacağım. "Ben Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesinde görevliyim, eşim ise Van Yüzüncü Yıl Üniversitesinde. Doktoralarımızı ODTÜ'de tamamladık ÖYP'li olduğumuz için kurumlarımıza döndük. Ancak bir buçuk yıldır ne Van'da ne Tokat'ta kadro bulamadığımızdan Ankara'daki evimizi bozmadık. Eşim hafta sonları Ankara'ya gelmek suretiyle görüşerek evliliğimizi yürütmeye çalışıyoruz. Ancak Ankara, Tokat ve Van'da ödediğimiz kiralar, uçak ve otobüs masrafları, fiziksel yorgunluk bizi hem maddi hem manevi olarak yıpratıyor. En üzücü yanı da akademik üretimimize ket vuruyor."

Şimdi, Anayasa'daki aile birliğini birçok yerde işletebiliyoruz, birçok kurumda işletebiliyoruz. Millî Eğitimde işliyor, başka yerlerde işliyor. Maalesef belediyelerde ve üniversitelerde bu işleyemiyor, bir de askerlerde galiba birtakım sıkıntı... Hatta askerlerde şu oluyor: Askerin gitti yere eşi gelebiliyor ama başka alanlarda... Şimdi, burada üniversitelere en azından yüzde 5, yüzde 10 bir olanak sağlamak lazım, bir kadro rahatlığı sağlamak lazım, insani bir durum bu. Aynı zamanda Anayasa'nın aile bütünlüğü açısından da insanların eşleriyle, çocuklarıyla bir araya gelmesini sağlamak gerekiyor.

BAŞKAN - Hükûmet...

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Hükûmete ilk önce söz verme, o zaten reddedecek de, başka yere sor, bari bir fikir alalım.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Sayın Başkan, değerli Meclis üyeleri; birçok öğrenci affıyla ilgili konuştuk. Defalarca da Mecliste konuşuldu. Genel olarak YÖK'ün ve Hükûmetin öğrenci affına taraftar olmadığını yani artık anladık, bu net. Fakat tek tek Komisyon üyeleriyle konuştuğumuzda yani insani boyutta diyaloğa girdiğimizde tabii ki öğrenci affına taraftar oluyorlar çünkü birçok konuda mağduriyeti kabul ediyoruz, son on yılda özellikle FETÖ konusunda yapılan haksızlıklar veya birtakım mağduriyetler, bunlar aslında öğrenciler için de geçerli oldu. Aslında bunu bir daha düşünmenizde fayda var ama bu maddede bir özellik var, bu madde salt öğrenci affı değil. Bu, genel öğrenci affı değil. Bu, sadece yüksek lisans, lisans ve uzmanlık yapanlar için. Bunların sayısı az, 400-500 civarında. Bunların hepsi yetişmiş insanlar. Yani uzmanlık yapanlar tıp fakültesinde veya diş fakültesinde.

Şimdi ben size birkaç örnek vereyim:

"Ben bir diş hekimiyim. 2014 yılında üniversiteden mezun oldum. Diş Hekimliği Uzmanlık Sınavı DUS'a girerek Türkiye 78'incisi oldum. İstediğim bölüme ve şehre yerleştim ama sınavı kazandıktan sonra annem rahatsızlandı ve maalesef tek başına da olduğu için annemin yanına dönmek zorunda kaldım ve bu nedenle de öğrenciliğimden ayrılmak zorunda kaldım. Öğrenci affının benim için önemi çok büyük." diyor.

Bir başka arkadaşımız diyor ki: "Bir fakir tıp öğrencisi olarak bir yandan okudum bir yandan da işçi olarak çalışmak zorunda kaldım. Hep hayalini kurduğum beyin cerrahisini kazandım. Tam Allah yüzüme baktı, hayata dair umutlar yeşerdi ki kalp ritim problemlerim ortaya çıktı. Kardiyoloji hocalarım, aynı üniversitede, "Sen bu hastalıkla bu eforu gerektirecek bu işi yapamazsın, uzun süre ayakta duramazsın." dediler. Beyin cerrahisine gitmemem konusunda telkinde bulundular. Bunun üzerine, hayatta en çok istediğim bölümden ayrılmak zorunda kaldım. Ancak bir ay sonra aynı kardiyoloji hocaları, aynı yerde, bana yanıldıklarını, bendeki durumun sadece basit bir sorun olduğunu, karışıklık yaptıklarını -özür dilediler- istediğim her şeyi yapabileceklerini söylediler. Yanlış teşhisle onca yılım, emeğim çöpe gitti. Geceleri uyuyamadım, içime kapandım, hiç konuşamadım..." falan, anlatıyor çocukcağız.

Şimdi arkadaşlar, bunları ne yapacağız? Bunların sayıları çok değil. Bunlar için, böyle, daha dolu... Asistanlık için 65 puan aldığı Tıpta Uzmanlık Sınavı, kardiyolojiden, babasının trafik kazası geçirmesi üzerine veya kendisinin trafik kazası geçirmesi üzerine... Nitekim Burhanettin Hoca'ya da yazmış bunu Gamze Hanım. Nitekim, başka biri, çocuk hastalıklarında uzmanlık yaparken... Bakın, bu daha ilginç; başlıyor ihtisasa, ÖSYM diyor ki belli bir sene sonra: "Ya, kusura bakma, biz TUS sonuçlarında yanlışlık yapmışız." Bunun üzerine mahkeme kararıyla bu çocuklara yeniden tercih hakkı tanınıyor, bu kez...

İSMET UÇMA (İstanbul) - Tıp fakültesinden başka üniversite yok mu?

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Hayır, bunlar uzmanlık yapanlar da ondan. Diş, tıp... Efendim, ben bana gelen örnekleri yani başka da olabilir. Ben zaten tıp... Hocam, şöyle: Tıp için söylemiyorum, yüksek lisans, lisans ve doktora, uzmanlık yaparken bu tür gadre uğrayan, sıkıntılı olan, insani sorunları olan çocuklar için... Bunları kaybetmeyelim. Bunları eğittik, biz eğittik, belli bir yere getirdik, belli bir noktaya kadar ulaştırdık. Hiç olmazsa bunların -300, 500 kişi bunlar- insani nedenlerle... Bakın, mahkeme kararıyla disiplin suçundan atılanlar demiyorum, insani nedenlerle zorunlu nedenlerle, ailevi nedenlerle bırakanlara en azından bir başvurma hakkı verin diyorum. Özü budur, bu konuda Komisyonun takdirine bırakıyorum.

BAŞKAN - Peki, aynı mahiyette diğer önergeyi okutuyorum:

Buyurun.

Ceyhun Bey, diğer önerge aynı mahiyette, okutmaya gerek var mı yoksa ikisini birden...

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Biri lisans, biri ön lisans, lisansı zaten hani...

Lisans için de söyleyeceğim şu: Tabii ki aynı şekilde bu öğrenciler çok zor durumda. Bunlar için de bir af olsun ama öncelikle yani bu yüksek lisans ve doktora öğrencilerine tekrar vurgu yapıyorum.

BAŞKAN - Evet, Hükûmet ek madde önergelerine katılıyor mu?