| Komisyon Adı | : | DIŞİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 12 .12.2014 |
TUNCA TOSKAY (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkanım, bugün gündemimizdeki herhâlde en önemli anlaşma bu. Eğer biraz sorularımızla ve aydınlanma istediğimiz sebebiyle zaman alırsak hem sizden hem değerli milletvekili arkadaşlarımızdan ben şahsen peşinen özür diliyorum.
Şimdi, bir kere bu gerekçeden girmek istiyorum. İkinci paragrafta "...son yıllarda önemli bir gelişme göstermesine paralel olarak ekonomimizin artan enerji talebinin karşılanması..." diyor. Şimdi, benim bildiğim şudur: Enerji talebiyle gayrisafi yurt içi hasılanın artışı ve eksilişi birebir korelasyon halindedir. Ekonomimiz ne kadar hızlı büyürse enerjiniz de o kadar artar. Gayrisafi yurt içi hasılanın son yıllarda ve daha evvelki dönemlerde büyüme oranları ortada olduğuna göre burada bu ifadeyi kullanmakta son derece dikkatli olmamız lazım. Birinci madde bu.
İkincisi: Sayın Müsteşar Yardımcımızın ve Atom Enerjisi Kurumu Başkanımızın verdiği bilgilerden 2008 yılındaki ihaleye 8 şirket katılmasına rağmen, dosya almasına rağmen kimse teklif vermediği için uluslararası bir anlaşmayla Rusya'ya biz birinci santralin yapılması ihalesini vermiş oluyoruz. Şimdi, 57'nci Hükûmet zamanında da bir ihaleye çıkıldı 2008 değil, 2000'lerde bir ihaleye çıkıldı. 3 tane ciddi şirket teklif verdi. Bunlardan bir tanesi -siz o arşive sahipsiniz zaten, tahmin ediyorum biliyorsunuz o hikâyeyi- idari ve teknik şartnameyi karşılamadığı için ihale komisyonu tarafından elimine edildi, diğer ikisi âdeta finale geldi, ikisi de çok ciddi şirketlerdi ama herhangi bir şekilde kurumun aslında Bakanlar Kurulu kararı almasına gerek yoktu benim hatırladığım kadarıyla. TEK'in kendisi karar vererek ihaleyi sonuçlandırma yetkisi olduğu hâlde herhangi bir şekilde, belki de sorumluluktan çekindiği için bürokratlar, Bakanlar Kuruluna ihale geldi ve orada bu ihalenin sonuçlandırılması mümkün olmadı. Yani, tarihî bilgi olarak onu da arz etmek istiyorum.
Orada, Atom Enerjisi Kurumu Başkanımız, bir hoca vardı. Ben tek bir cümleyle bir soru sordum kendisine: "Sayın Başkanım, Sayın Hocam bir tek cümleyle lütfedip cevap verir misiniz. Siz nükleer santral kurulmasına taraftar mısınız, değil misiniz?" diye sordum. Çünkü daha evvelki verdiği bilgilerden net bir kanaat sahibi olamadık. Sayın Hocamız, bana yaklaşık 4-5 paragraflık cevap verdi, belki de benim anlayış kapasitemle sınırlı olduğu için, ben doğru dürüst, yine de taraftar olup olmadığını anlayamadım. Bu hava içinde şey kaldı.
Şimdi, yeni bir yöntem bu. Uluslararası bir anlaşma yapıyoruz ve bir ülkeye oranın belirleyeceği bir firmaya nükleer santrali veriyoruz. Bu, bir yöntem ama bunu düşünmemiz lazım. Şöyle: Biz, bu ihaleyi rekabete açmıyoruz, değişik teklifler almıyoruz ve onlarla pazarlık ediyoruz. Burada acaba ekonomik olarak doğru karar verip vermediğimiz konusunda benim ciddi şüphem var. Birinci madde bu.
İkincisi: Madem siz Bakanlık olarak bu arşive, bu bilgilere sahipseniz, o söylediğimiz ihalede yani bizim sonuçlandıramadığımız ihalede sona kalmış olan iki şirketin toplam rakamları nedir, maliyet rakamları nedir? Kurulu güç olarak teklif ettikleri santral nedir, birim üretim miktarına düşen yatırım miktarı nedir ve Rusya'yla yaptığımız, ki yaklaşık 22 milyar dolara varacağını düşündüğümüz santralde kurulu güç, toplam maliyet ve birim enerji miktarına düşen yatırım miktarı nedir? Bunu bir bilmek isteriz doğrusu.
Bu anlaşmada yirmi yıllık bir satın alma garantisi veriliyor eğer yanlış şey yapıyorsam onu lütfen düzeltin. Bir rakamdan bahsediyorsunuz -ki net bir rakam değil- 10,80-10,83 sent. Onun üzerine 0,3 sent de bir ilave gelecek. Benim gördüğüm kadarıyla 11,1 sent veya 11,13 sente geliyor. Bunun üzerine başka şey ilave edilecek mi, bilmiyorum. Yani Türkiye yıllık ne kadarlık bir enerjiyi, ne kadar bir kilovatlık enerji satın almayı taahhüt ediyor?
1, 2, 3, 4'üncü ünitelerin tamamı devreye girdiği zaman, bu 4 ünitenin bize toplam maliyeti nedir ve biz bu şirkete ne kadar para ödeyeceğiz? Bunu bilmemiz lazım.
Burada Japonların bize teklif ettiği reaktör tipi nedir? "Hafif su reaktörü teklif ediyor." diyorsunuz, tamam. Ama tipi itibarıyla nedir, böyle bir reaktör şu ana kadar herhangi bir ülkede kurulup hizmete alınmış, kesin kabulü yapılmış mıdır? Yoksa bize proje hâlinde olan bir reaktörü teklif edip bütün bebeklik hastalıklarının maliyetini biz mi ödeyeceğiz?
Şimdi, burada, sayın milletvekilim çok bana göre enteresan ve kritik bir noktaya temas ettiler yani bu dışa bağımlılık meselesi, yerli yakıt kaynaklarımızın, uranyumun vesairenin devreye sokulup sokulmayacağını. O soruyu ben de size yöneltiyorum.
Şimdi 2'nci santralin kurulması aşamasına geldiğimize göre, acaba Türkiye'nin bir nükleer enerji yakıt projesi var mı? Buna bağlı olarak soracağım bir soru daha var: Ruslarla yaptığımız kurulacak olan santral hafif su santrali. Bu da hafif su santrali.
Peki, şu akla gelmez mi? 1'incisini hafif su santrali kuruyoruz, 2'ncisini değişik bir teknolojiyi denemek bakımından ağır su santrali kurmayı hiç düşündük mü? Yani siz uzmansınız bu işte. Ben size bunları söylemekten şey yaparım, yani öyle bir şeyim olmaz. Ama ağır su santralinin, Türkiye'nin sahip olduğu toryum madenlerinin kısa bir işlemden sonra yakıt olarak kullanılmasına daha uygun bir teknoloji olduğunu uzmanlar söylüyorlar. O zaman sayın vekilimin söylediği endişeyi de büyük ölçüde -büyük bir toryum rezervine sahip Türkiye- ortadan kaldırmaz mıyız?
Ben epey süre aldım. Bazı sorularım daha var ama bu gelişen müzakereler sırasında eğer Sayın Başkanımız da lütfedip hak verirse, sormak isterim.
BAŞKAN - Tabii, tabii... Bunu kapsamlıca değerlendirmemiz lazım.
TUNCA TOSKAY (Antalya) - Çok teşekkür ediyorum şimdilik efendim.