KOMİSYON KONUŞMASI

BURHAN KAYATÜRK (Van) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Öncelikle, "Türkiye gerçekten ihtiyaç hissediyor mu?" diye bir soru akla geliyor. Ben de şimdi baktım, şu anda bütün çalışmalara rağmen ve aynı zamanda bu sene akaryakıt fiyatları düştüğü için çok avantajlı olduğumuz bir durumda yine 45,7 milyar dolar kadar bir cari açığımız var. Bir bakıyoruz ki enerji ithalatımız 55 milyar dolar yani neredeyse cari açıktan 10 milyar dolar daha fazla. Dolayısıyla, evet, gerçekten çok ciddi bir ihtiyaç. Aynı zamanda, burada, kitapçıkta da gördüm, mesela 2010 yılında Çin'in 1,5 milyar nüfusu varken ciddi bir ihtiyaç hissediyor, aynı zamanda sadece 1,5 milyar nüfusu olan bir ülke değil, çok hızlı gelişen bir ülke. Ama, 2'nci sırada, 75 milyonluk ülke olan Türkiye en fazla enerji ihtiyacı hisseden ülke durumuna geliyor. Evet, ciddi bir ihtiyaç var, özellikle 2023 hedeflerine ulaşmak için yıllık yüzde 7'lik bir enerji artırımına gitmemiz gerekir.

Tabii, burada gerçekten risk var mı? Yani, bu riskin olmaması söz konusu değil, risk hayatın her alanında var. Bugün mesela kömür ocaklarına bakıyoruz, yüzde 24-25 gibi bir enerji çeşidimiz kömür ama özellikle kömür ocaklarında çok büyük kayıp veren bir ülkeyiz. Daha yakın tarihte, Soma'da 300 insanımızı kaybettik, işte birkaç gün önce yine Ermenek'te maalesef bu kadar büyük felaketler yaşandı. Dolayısıyla, evet, buralardaki risk ne kadar büyük? Yani, bu biraz uçak seferleri ile kara yolları, demir yolları seferlerine benziyor. Belki nükleer santrallerde -Allah korusun- bir problem olduğu zaman çok daha büyük bir risk olabilir ama yani, uçak düştüğünde öleceğiz diye kimse binmemezlik etmiyor, öyle de bir çaresizlik olduğu görülüyor.

Öbür tarafta, tamam, diyelim gerçekten ciddi sıkıntı var, Türkiye insani endişelerle bu nükleer olayından tamamen vazgeçti ama biraz önce Osman Bey bir şey söyledi, Ermenistan sınırında, Türkiye'ye çok yakın bir yerde, Ermenistan bugün yüzde 29,2'yle veya yüzde 29,7'yle nükleer santral işletiyor. Bir başka komşumuz Bulgaristan... Bulgaristan da, yine yüzde 30,7 civarında bir başka komşumuz burada nükleer santral işletiyor. Yani "Biz, peki oradaki, o sınırdaki insanlarımızı ne yapacağız?" Aynı zamanda böyle bir soru geliyor. İran uzun süredir zaten mücadelesini veriyor. İran'ın her tarafından nükleer santrallerin ortaya çıkacağına artık kimse engel olamaz. Bu manada, Türkiye gerçekten üzerine düşeni çok hızlı bir şekilde yapmalı, risklerini de göze alarak, belki onlar için riskleri minimize ederek mutlaka bir çalışma yapılıyordur, yapılması gerekir diye düşünüyorum.

Benim iki soru aklıma geldi. Biraz önce siz konuştuğunuzda dediniz ki: "Su kaynaklarımızın tamamını bizim HES'lere dönüştürmemiz lazım." Eğer yanlış anlaşılmadıysa. Evet, orada bir açıklama mümkünse.

Bir de, Japonya'yla şu anda bir müzakere yapıyoruz. Japonya'yla böyle bir anlaşma yoluna giderken, gerçekten Japonya'da sadece ihtiyaç olmadığı için veya -biraz önce Osman Bey de değindi- bu Japonya'daki nükleer santrallerin şu anda çalışmamasını biraz daha irdeleyebilir misiniz?

Teşekkür ederim.