KOMİSYON KONUŞMASI

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. İyi çalışmalar diliyorum.

Gerçekten bu seçim yasası teklifi, şaibeli seçim sonuçlarını ayyuka çıkaracak, açıkça siyasi yağma, bazı partileri kurtarma amacına yönelik olarak tartışmaların artacağı bir düzenleme olarak ortaya çıkmaktadır.

16 Nisan referandumu öncesinde "Partili Cumhurbaşkanlığı modeli koalisyon getirmez, iktidar getirir." diyenlerin daha ilk seçim gelmeden koalisyona saplanıp kaldıkları görülmektedir. Şimdiden koalisyon tartışmaları daha fazlasıyla yapılmaktadır. Daha seçim gelmeden pazarlığa takılanların oy pusulası şekli bir ittifak değil, âdeta koalisyonun bir itiraf belgesidir. Bu teklifi getirenler, seçim kaybetseler dahi gitmeyeceklerini, iktidardan düşmemek için her türlü hukuk dışı yolu deneyeceklerini şimdiden göstermeye başlamışlardır. Bu nedenle demokratik yarışlar bir kenara bırakılıp tamamen fırsatçılık yapılmaktadır.

Değerli milletvekilleri; 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun'da yapılan değişiklikle 100'üncü maddede çok önemli değişiklikler yapılmak istenmektedir. Aslında bu değişiklik tamamen bir koalisyon ittifakı şeklinde cereyan etmektedir. Birçok karışıklıkları beraberinde getirecek bir düzenlemedir. Mevcut sistemi iyileştirmek yerine sistemi bozan, düzeni bozan ve tamamen antidemokratik bir uygulamayı devreye sokmaya çalışan bir düzenleme olduğunu belirtmek istiyorum. Ancak ne var ki bütün hesaplar sandık ve oy hesabı üzerinden yapıldığı için bunu yapanların elbette bunun bedelini seçimlerde çok ağır bir şekilde ödeyeceklerini de belirtmek istiyorum.

Yasa teklifinin, pusulaların şeklinden polisin ve jandarmanın sandık başına çağrılma usulüne kadar, sandık bölgelerinin taşınmasından aynı apartmandaki iki seçmenin farklı sandıklara yollanmasına kadar demokrasiye gerçekten uymayan ve seçmenin de iradesini sandığa tam anlamıyla yansıtmayacak bir düzenleme olduğunu görmekteyiz. Bu teklif, pusuladaki 1 milimlik taşmaları dahi oy avcılığına dönüştürmek suretiyle bunların bile geçerli olacağını söyleyebilmektedir. Sandık başkanının kamu görevlisi olma zorunluluğundan tutun da yüzde 1 oy alan koalisyon partisini Meclise katmasına ama yüzde 9 oy almışsa tek başına seçime giren bir partiyi Meclis dışında bırakmaya kadar giden bir cin fikrine kadar düzenlemeyi içerdiğini görmekteyiz. Milletvekili ve Cumhurbaşkanı oy pusulalarını ayrı ayrı değil de tek zarfa koydurmaya kalkan bu düzenleme gerçekten ayrı bir oyunu ortaya koymaktadır. Bu oyun, böylece aynı kişiye oy verme zorunluluğunu da ortaya koymaktadır. Milletvekilliği ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aynı parti adayına oy verdirme gayreti burada açıklıkla görülmektedir. Sandık iradesi Meclise yansımayacaktır. Hukuk ve anayasa tanımayanlar, şimdi bu seçim yasası değişikliğiyle sandık iradesini baştan hiçe sayacaklarını açıklıkla itiraf etmişlerdir. Partisine oy veren ancak ittifaka hayır diyen seçmenin iradesi yok sayılacaktır. AKP'nin ülkeyi uçuruma sürüklemiş politikasına karşı çıkıp kendi partisine oy vermek isteyen bir ittifak partisi seçmeni, mecburen AKP'ye de oy vermiş sayılacaktır. Hâlbuki daha demokratik bir seçimin olması açısından ve seçmenin de iradesinin sandığa yansıtılabilmesi açısından yüzde 10 gibi çok büyük bir oran olan barajın düşürülmesi yönünde bir çalışma yapılması gerekirken bu konuda hiçbir gayreti görmüyoruz. Hatta bu yüzde 10'a yaklaşan, yüzde 9 oy alabilecek olan bir partiyi bile dışarıda bırakabilecek ve Meclise girmesini engelleyecek bir düzenleme olduğunu belirtmek isterim.

Değerli milletvekilleri; bu teklif, sandıkta gerçekten arkadan dolanma ve kaçak güreşmenin bir adı gibi, belirtmek isterim. İttifak demek, ortak adaylarla, parti ayrımı yerine blok şekilde ve tek isimle sandığa gitmek değildir. Oysa bu ittifak tamamen korkaklığın bir göstergesi olarak ortaya çıkmaktadır. Bir ittifak düşünün ki hem partilerin adını koruyacak hem vekil listesini ayrı ayrı yazacak fakat verilen oylar öncelikle partiye değil ittifaka yazılacak. Aynı pusulada ayrı partiye oy vermesine rağmen ittifak partilerine oy vermiş gibi kabul edilmesi tamamen seçmenin iradesini zedeleyen bir uygulama olacaktır. Bu ittifak zırhı partileri yarıştırmaz, sandığı göstermelik hâle dönüştürür. Açıkçası bu düzenlemenin iktidarın daha fazla iktidarda kalma yolunu açacak bir düzenleme olduğunu belirtmek istiyorum.

Aslında seçimde adalet temsilde adaletle başlar. Bu düzenleme temsilde adaleti tamamen ortadan kaldırmaktadır. İttifak yapan partilerin birine verilen oyun diğerine de faydası olmakta, barajı aşamayan partileri barajı aşmış gibi kabul etmek, istenmeyen partinin adayını da Meclise girmesini sağlayacak bir düzenleme olarak karşımızdadır. Bu da seçmen iradesinin sağlıklı ve demokratik bir şekilde sandığa yansımasını engelleyecektir.

Değerli milletvekilleri, bu teklif yasalaşırsa oy vermediğiniz partinin adayı Meclise girecektir. Ayrıca, bu model bir irade kandırmacısı şekline dönüşecek, vatandaşı da gerçekten kandırmış olacağız, aldatmış olacağız. Seçim güvenliği kanun değişmeden resmen tehlikeye girmiştir. Seçim güvenliğiyle ilgili geçmişte birçok tartışmalar yaşadık. Aslında, bu güvenliğin daha iyi bir şekilde sağlanması gerekirken, bu konuda iyileştirmelerin ve seçim güvenliğinin sağlanması gerçek olarak sandığa yansıyan iradenin açıklıkla sandıktan da aynı şekilde çıkmasının korunması gerekirken bu konuda hiçbir şekilde düzenleme yok, eskisine göre daha düzeni bozan, sistemi bozan ve seçim güvenliğini de ortadan kaldıran bir düzenleme olduğunu belirtmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, gerçekten, bu teklifi referandum kanunsuzluğunu açıklıkla meşrulaştırmak isteyen bir düzenleme olarak belirtmek isterim. Referandumda biliyorsunuz YSK'nın açıklıkla, kesin olarak kanuna muhalif olmasına rağmen, kanuna aykırı olmasına rağmen görevini suistimal ederek mühürsüz oyların ve pusulaların kabul edileceği yönünde verdiği kararı unutmadık. İnanın, bu konuda geçmişte gösterilen tepkilerin hiçbirisi göz önünde tutulmayarak, hepsi göz ardı edilerek YSK'nın vermiş olduğu bu kararı gerçekten meşrulaştırıp artık geçmişte işlenen bu suçu ortadan kaldırmaya ve bunu açıklıkla meşrulaştırmaya çalışan bir karar ve düzenleme olduğunu belirtmek istedim.

Açıklıkla bir de şunu da söylemek isterim, üzüntüyle bunu belirtiyorum: YSK kararından sonra Cumhurbaşkanının "Atı alan Üsküdar'ı geçmiştir." sözü bütün ülkedeki yaşayan, oy veren seçmenlerimizin ve vatandaşlarımızın tümünü gerçekten yaralamıştır. Bir Cumhurbaşkanının bu ifadeyi YSK kararından sonra açıklamış olması gerçekten üzüntü vericidir dolayısıyla bu düzenlemenin de bunun akabinde yapılmış olmasının YSK'nın bu kanunsuzluğunu örtmeye çalışan bir düzenleme olduğunu gösterdiğini belirtmek isterim. Bunları unutmadık, unutmamak için de tekrar tekrar hatırlatıyoruz, sizlere de söylüyoruz. Ne olur Türkiye'de gerçekten demokrasimizi iyileştirmek, kökleştirmek istiyorsak bu tür yanlış yollara sapmanın ötesinde, kaçak güreşmenin ötesinde, arkadan dolanmanın ötesinde gerçekten siyasi partilerin de mutabık olabileceği ve sadece iki partinin değil, Mecliste olan tüm partilerin en azından çoğunluğunun mutabakata varabileceği düzenlemelerin yapılması hem ülkemizin geleceği açısından hem de yönetimde istikrar açısından hem de seçimde adaletin gerçekleşmesi açısından çok uygun olacaktır diye belirtmek istiyorum.

Hepinize çok teşekkür ediyorum.

Saygılar sunuyorum.