| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin (2/2137) (Alt komisyon metni) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 06 .03.2018 |
DİDEM ENGİN (İstanbul) - Sayın Başkan, Komisyonun değerli milletvekilleri; öncelikle, Sayın Bekaroğlu'nun belirttiği gibi, keşke biraz önceki tartışmayı hiç yaşamamış olsaydık çünkü sonuçta, ülkemizin geleceği için, seçim güvenliği için çok önemli maddeler burada konuşuluyor.
BAŞKAN - 15'te konuşacağız zaten.
DİDEM ENGİN (İstanbul) - Ne demek "15'te konuşacağız?"
BAŞKAN - 15'inci madde geldiğinde...
DİDEM ENGİN (İstanbul) - Her maddede görüşlerimizi ifade edebiliyor olmamız lazım milletvekilleri olarak, sadece 15'inci maddede konuşacağız diye bir şey mi var?
BAŞKAN - Muhakkak, muhakkak.
Buyurun.
DİDEM ENGİN (İstanbul) - Çok enteresan bir tarzda yönetiyorsunuz gerçekten.
Şimdi, sadece Anayasa Komisyonu yok, ben Sanayi, Ticaret, Enerji ve Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu üyesiyim, bizim de yukarıda toplantımız olduğu için buradan ayrılmak durumunda kaldım, önemsediğim bir maddeyle ilgili geri döndüğümde konuşmak istedim ama tarzınızı, üslubunuzu, konuşma yaklaşımınızı Komisyon Başkan Vekili olarak uygun bulmadığımı burada ifade etmek istiyorum.
Bugün böyle bir teklifi Mecliste görüşüyor olmaktan duyduğum üzüntüyü ifade ederek başlamak istiyorum. Ülkemizin demokrasisini güçlendirecek, yüzde 10'luk seçim barajını kaldırarak çoğulcu bir yaklaşım ortaya koyacak, seçimlerin adil, özgür ve demokratik bir ortamda yapılmasını sağlayacak, olağanüstü hâli bitiren, seçim güvenliği konusunda halkımızdaki endişeleri giderici bir teklifi görüşmek yerine, tam tersine, seçim güvenliği konusunda halkımızdaki endişeleri artıran maddeler içeren bir teklifle karşı karşıyayız. Ülkemizde milyonlarca vatandaşımız seçim güvenliği konusunda ciddi endişelere sahip. Geçtiğimiz seçimlerde çok yaygın bir şekilde bu durumla karşılaştık. 16 Nisan 2017 referandumunda ise YSK'nın mühürsüz pusulaların ve zarfların geçerli sayılması kararı referandumun, şaibeli bir referanduma dönüşmesine neden olmuştur. Seçim gecesi "Atı alıp Üsküdar'ı geçtik." denilerek bu şaibelerin üstü örtülmeye çalışılmıştır. Bugün ise bu şaibelere "ittifak" adı altında yasal bir kılıf arandığını görüyoruz. Hâlbuki, kendine güvenen bir siyasi iktidarın ülkemizde mühürsüz seçim yapma gibi bir teklifi Meclise getirmemiş olması gerekirdi. Böyle bir teklifle karşı karşıya olmamız, AKP ve MHP'nin, her iki partinin de seçimlerde kendilerine güvenmediklerinin çok bariz bir göstergesidir. MHP'nin yüzde 10'luk barajı geçememe endişesi, AKP'nin ise yüzde 50'yi geçememe endişesi bu teklifin bugün Meclise gelmesine neden olmuştur.
AKP ve MHP'nin Meclise sunduğu ittifak teklifi, sandık mührü olmayan oy pusulalarını ve zarflarını geçerli hâle getirmenin yanı sıra, bir taraftan, aynı binada oturan seçmenleri farklı sandık bölgelerine kaydetme, sandık başkanları için siyasi partilerden öneri almak yerine sadece kamu görevlilerini sandık başkanı olarak belirleme, YSK'ya seçmen listelerini karma şekilde düzenleme, sandık ve seçim bölgelerini birleştirme gibi ek yetkiler veren maddelerle ülkemizde seçim güvenliği konusundaki endişeleri artırmakta, diğer taraftan da cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinde oy pusulalarını aynı zarfa koyma gibi maddelerle seçmen iradesini etkilemeye yönelik hükümler içermektedir. Hazırladığınız teklifte mühürsüz zarfların geçerli sayılmasıyla ilgili 9'uncu maddenin gerekçesinde şöyle yazıyordu: "Zarfların ilçe seçim kurulunun mührüne ilaveten sandık kurulu tarafından da mühürlenmesi sahte zarf kullanımını önlemek için alınan ilave bir güvenlik tedbiridir." Bir taraftan bunu yazıyorsunuz gerekçede, diğer taraftan, bu ilave güvenlik tedbirini ortadan kaldırarak seçim güvenliği konusunda ciddi endişeler ve soru işaretleri yaratıyorsunuz.
Aynı durum mühürsüz oy pusulaları için de geçerli. Biraz önce konuşmama engel olduğunuz 11'inci maddenin gerekçesinde de şöyle yazılı: "Birleşik oy pusulalarının sandık kurulu tarafından mühürlenmesi sahte oy pusulası kullanımını önlemek için alınan ilave bir güvenlik tedbiridir." Ama getirilen düzenlemede bu ilave güvenlik tedbiri kaldırılıyor. YSK fazladan milyonlarca oy pusulası basıyor ve bu milyonlarca oy pusulasının sandık mührü olmadan nasıl kontrol edileceği ise meçhul. İktidarın görevi, ülkemizde seçim güvenliğini artıracak önlemler almaktır, seçim güvenliği konusunda seçmenlerimizde var olan endişeleri artırıcı düzenlemeler yapmak değildir. Seçim güvenliği, ülkemizin geleceği açısından hayati önemdedir. Seçimler, olağanüstü hâlin bittiği demokratik bir ortamda yapılmalıdır. Seçim kampanyalarının adil bir şekilde yürütüldüğü, seçmenlerimizin özgürce istedikleri partiye ve istedikleri adaya oy verecekleri, oy verme ve oy sayımı işlemlerinin şaibesiz ve şeffaf bir şekilde yapılacağı seçimler düzenlenmelidir. Bu nedenle, seçimleri şaibeli hâle getirecek bu maddelerin tekliften geri çekilmesi gereklidir.
Sizler Meclisteki sayısal çoğunluğunuza güvenerek "Komisyonda ve Genel Kurulda istediğimiz kanun tasarısını geçiririz." diye düşünüyor olabilirsiniz ama bu tartışmalar burada bitmez. Milletvekillerinin söz sürelerini kısıtlayarak, maddeleri oldubittiyle, daha önce referandum zamanında Anayasa değişiklik teklifi görüşülürken burada yine kifayetimüzakere önergeleri vererek yaptığınız gibi hızlıca Komisyonda oylatıp geçirmeye çalışarak ancak bu yaptıklarınızın meşruiyetini sorgulatırsınız. Son sözü halkımız söyleyecektir.
Teşekkür ederim.