KOMİSYON KONUŞMASI

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli komisyon üyeleri; şimdi, bu maddede, tabii, yeni düzenlemeye göre birtakım eklemeler yapılıyor ve ikinci fıkrada da yüzde 10'luk barajın hesaplanmasında ittifakın toplam oylarının sayılacağı belirtilip, böylelikle yüzde 10 barajını aşamayan partinin barajı aşması sağlanıyor.

Dün de söylemiştim, bu, bir muvazaalı evlilik; evet, tam da muvazaa burada başlıyor yani Meclise giremeyecek olan parti bu şekilde, şeklî bir kanun değişikliği yapılarak, hukuka, Anayasa'ya aykırı bir şekilde Meclise sokulmaya çalışılıyor.

Şimdi, hem geçmiş dönemlerde hem Anayasa değişikliği sürecinde, partiniz, Adalet ve Kalkınma Partisi yetkilileri, hep seçimlerde uygulanan barajların kaldırılacağını vaat etti, hep bunu söyledi ki Anayasa değişikliğinden sonra da bu yine defalarca gündeme getirildi çünkü 12 Eylül darbe yasası olan Seçim Kanunu'ndaki bu baraj yönetimde istikrar bahanesiyle getirilmiş durumda, parlamenter rejimde güya istikrar olması için böyle bir baraj getirilmiş. Seçmenin iradesinin Meclise yansımasını engelleyen, çoğulculuğu engelleyen bir hüküm fakat bugüne kadar kaldırılmamış, kaldırmayanlar da bunun altında kalmışlar, yine, aynı şekilde devam ediliyor.

Şimdi, rejim değişti. 16 Nisan referandumundan sonra getirilen rejimle, Anayasa değişikliğiyle, zaten hükûmet, seçim yapıldığı andan itibaren tek kişi olan o yürütme organı seçilmiş oluyor, dolayısıyla da yönetimde istikrar ilkesinin bu anlamda hayata geçirilmesini gerektirecek herhangi bir baraja ihtiyaç yok. Tam bu noktada çoğulculuğun sağlanması, ülkemizde milletin her türlü düşüncesinin Meclise yansıması, buralarda hükûmetin bu anlamda yapacağı çalışmaları gündeme getirmesi, görevini yerine getirmesi için her türlü fikrin burada olması demokrasinin gereğidir, hatta demokrasinin olmazsa olmazlarındandır ama bunu şeklî bir seçim yaparak, bir şekilde bazı partilerin barajı aşmasını sağlayacak muvazaalı hükümler getirerek yaptığımızda, burada demokrasiyi hayata geçirmiş olmuyoruz.

Şimdi, o kadar adaletsiz, o kadar mantıksız, o kadar anlamsız bir madde ki. Örneğin yüzde 9,5 oy alan, yüzde 9 oy alan bir parti hiçbir şekilde Mecliste temsil edilemeyecek ama çok çok daha düşük oy alan bir parti bir ittifak çatısı altına girdiği için Mecliste temsil edilecek, yüzde 9 oy veren seçmenin iradesi Meclise yansımayacak. Bu, asla kabul edilemez. Bu, milletin iradesine saygısızlıktır, milletin iradesini yok saymaktır. Bu hüküm de milletin iradesine bu anlamda darbedir çünkü o oylar, hem artık oylar hem barajı geçemeyen partilerin oyları alınıp ittifaka yazılacak, sayısal anlamda oraya milletvekili olarak yansıyacak, gerçek anlamda da Mecliste temsiliyet sağlanmamış olacak, temsilde adalet hiçbir şekilde hayata geçmemiş olacak. O yüzden, bu adaletsiz kantar gün gelir sizi de tartar, gerçek hayatta nasıl her daim son buluyorsa bu muvazaalı evlilik son bulur. Bunu çekin, gelin şimdiden vazgeçin ve milletin iradesinin tam olarak Meclise yansımasını sağlayacak şekilde barajı kaldırın, seçim güvenliğini sağlayacak şekilde, gerçek anlamda tedbirlerin alınmasını sağlayın.

İşte, örneğin, bu e-devlet sisteminde yayınlanan verilerden sonra, bir sürü, aslında iki yüzyıl önce ölmüş insanların yaşıyor göründüğünü gördük. Örneğin, seçimde oy kullanan seçmenlerin listesi siyasi partilerle paylaşılmadığı için bu denetlenemiyor, tamamen denetim dışı yani o ölüler oy kullanmış mı kullanmamış mı bilemiyoruz. Örneğin, yine, seçim günü görevlilerin de girmesi çıkması, o liste süreciyle daha sonra yeniden belirlenen seçmen listesi önceden siyasi partilerle paylaşılmıyor. Örneğin, bu anlamda kaygısı olan birçok sivil toplum kuruluşu, bu alanda çalışma yapmış olan, seçim günü seferberlik ilan eden birçok sivil toplum kuruluşuna bu yasada hiçbir şekilde yer verilmiyor, onlar bakımından, seçim güvenliğinin denetlenmesi bakımından hiçbir tedbir getirilmiyor ama "Nasıl daha fazla milletvekili çıkarırız? Bizimle hareket edecek olan küçük de olsa partileri nasıl Meclise taşırız?" anlayışıyla getirilmiş olan bu yasa elbette ki ilkesel olmadığı için, elbette ki öngörülü olmadığı için, elbette ki geleceği hedeflemediği için mutlaka meşruiyetini yitirdiği gibi tarihin çöplüğünde de yerini alacaktır diyorum. Bu yüzden şimdiden geri çekilmesini talep ediyorum.

Teşekkürler.