KOMİSYON KONUŞMASI

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Evet, burada biraz ayrılıyoruz sizlerle çünkü biz olaya şöyle bakıyoruz: Arzı kısıtlamak bir amaç değildir. Tarım politikasının 6 tane temel amacı vardır: 1) Üretmek. 2) Üretene gelir aktarmak. 3) Eğer fazla üretiyorsanız bunu dışarı satmak, ki bunu konuşuyoruz şu anda. 4) Kendimize yeterli olmak. Birçok üründe Türkiye kendine yeterli değildir. 5) Verimli üretmek. 6) Çevreye yönelik amaçlar.

Şimdi, üzümde bunların hepsini aşağı yukarı görebiliyoruz. Üretiyoruz, çiftçimize geliri yetirince aktaramıyoruz, zaten sıkıntı burada doğuyor. Dışarı mal satamamamızda bir sıkıntı var. 1.500 dolarlık bir ürünü... "Şimdi, yeni yeni 1.700 dolar oldu." diye yansıda gösterdiniz. Rakiplerimizden çok daha kaliteli bir ürün üretiyoruz, demek ki bir politika eksikliği, bir politika yanlışlığı var, bir tarım politikası eksikliği var. Sizin çevreye de duyarlı çalışmalarınız var, organik ürüne yönlendirmeye çalışıyorsunuz, iyi tarıma yönlendirmeye çalışıyorsunuz. Bu amaçları gerçekleştirmek için araçlara ihtiyaç var. 2 tane de temel araç vardır. Biri fiyat politikası, ki fiyat politikası artık yok çünkü birlikleri devre dışı bıraktık, birlikleri desteklemiyoruz, ihracat pazarına yönelik bir destekler, teşvikler son derece az. İkincisi de fiyat dışı destekleme. Israrla söylüyorsunuz, ben bakıyorum, mazot ve gübre desteği diğer ürünler kapsamına alınıyor. Yani şimdi elinizde bir silah var, bu silahı kullanmıyorsunuz. Yani, hadi, tamam, bazı dış politika hatalarından dolayı sıkıntılarımız var ama biz bunları hep yapıyoruz. İşte "İhracat pazarının yüzde 60'ı, yüzde 70'i Rusya pazarı." dediniz. Bir sıkıntı olduğunda orada da bir sıkıntı oluyor ama bizim bu arzı yönetmemiz lazım, çiftçimiz de üretmek istiyor. Hele bağ dediğiniz bir alanın öyle anında sökülüp yerine alternatifi konmaz. Yani kırk elli yıl buradan nitelikli verim alacaksınız, bunu çok iyi yönetmeniz lazım ve dünyada da çok avantajlı bir konumda olan bir ürüne sahipsiniz. Yani Komisyonumuzun amacı -Sayın Başkanım, burada size katılmıyorum- arzı kısıtlamak değil, arzı yönetmek, dünyaya mal satmak ve bu satıştan para kazanarak çiftçimize bu parayı aktarabilmek olmalı.

Dediğim gibi, fiyat dışı destekleme politikasını Hükûmet nedense kullanmıyor. Yani mazotta, gübrede, hatta biyolojik mücadele yöntemlerinde daha fazla destekleme yaparak... Ama esas destekleme bu yönde değil "İhracat pazarlarını nasıl geliştirebiliriz?" yönünde olmalı. Yani üretici örgütleniyorsa, kendi aralarında organizasyonlar kuruyorsa bunları artık fuarlara mı götürürsünüz tanıtım amaçlı, yoksa başka pazarlara girmek için destekler mi verirsiniz ya da bize yapılan gibi... Yani adamların Dışişleri Bakanı geliyor, her gelişte bir şeyler gidiyor. Örneğin, şeker fabrikaları şu anda gitti. Yani bizde bir yere gittiğimizde diyelim ki: "Kardeşim, bu üzümü niye almıyorsunuz?." "Biz de sizin şu ürününüzü almayız." diyerek pazarlıklar, daha nitelikli bir dış politika uygulamamız gerektiğini düşünüyorum.

BAŞKAN - Sayın Gaytancıoğlu, bunları rapora muhalefet şerhi olarak ekleyebilirsiniz.

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Ekleyeceğim zaten.

BAŞKAN - Genel Kurulda bu hususta, tarım politikalarıyla ilgili sunuş ve konuşma yapabilirsiniz. Burada da kısmen yapabilirsiniz ama mümkünse...

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Ama işte buradaki amaç arzı kısıtlamak olmamalı, arzı yönetmek olmalı.

BAŞKAN - Tamam, bunu ifade ettiniz, sebeplerini de söylediniz. Arkadaşlarımıza sualleriniz varsa lütfen yöneltin, değilse bunlara da cevap verebilecek şeyim var, cevap da vereceğim. Bu hakkımı mahfuz tutuyorum.

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Vermek zorunda değilsiniz canım. Biz gördüğümüzü söylüyoruz, aramızdaki ayrılık noktasını söylüyoruz.

BAŞKAN - Bakın, Komisyonun görev alanıyla ilgili değil söylediğim.

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Görevimiz bu. Bir sorun var.

ORHAN SARIBAL (Bursa) - Sayın Başkan, biz söz söylemeyelim, siz kendi kendinize...

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - O zaman biz hiç görüş belirtmeyelim.

ORHAN SARIBAL (Bursa) - Gelsinler, konuşsunlar, biz hiç katılmayalım. Elbette eleştireceğiz...

BAŞKAN - Soru yöneltin, itirazım yok.

ORHAN SARIBAL (Bursa) - Ama sürekli müdahale ediyorsunuz Sayın Başkan. Bu Komisyona sizin çağırdığınız bir tane adam geliyor, oraya oturuyor, profesör, saygı duyuyorum, bize Cumhurbaşkanlığı danışmanlığı üzerinden gıdayla, bilimle alakası olmayan bir sunum yapıyor ve siz bize onu dinletiyorsunuz ama biz ses çıkarmıyoruz. Ama bir şey söylemeye kalkınca benim buna sözüm var...

BAŞKAN - Sayın Sarıbal, lütfen butona basın öyle konuşun, kayıtlara girsin istiyorum.

ORHAN SARIBAL (Bursa) - Tamam.

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Sayın Başkan, benim daha bitmemişti. Sonra Sarıbal'a verirsiniz.

BAŞKAN - Arkadaşımız bitirsin.

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Şimdi sizin bu söyleminiz üzerine ben söz aldım, yoksa almayacaktım. Güzel güzel dinliyorduk. Yani arzı kısıtlamayı konuşuyoruz. Ne demek? Arzı kısıtlamak değil, arzı daha fazla nasıl artırabiliriz, bunu daha fazla nasıl satabiliriz, tarım politikası...

BAŞKAN - Ne faydası olacağını da izah eder misiniz?

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Gayet güzel bir şekilde

BAŞKAN - Yanınızda oturan arkadaşım, bakın, üzüm üreticisi. 500 bin ton rekolte olduğunda bu fiyat nereye düşer, bir söyler misiniz?

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Bunu satarsanız çok avantajlı olursunuz. Bakın, ben bu konuda...

BAŞKAN - "Satarsanız..." Afaki konuşmayacağız, hamaset de yapmayacağız. Ben bunu söylemeye çalışıyorum.

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Bu konuda da bilim adamıyım, kitaplarım var, tarım politikasının amaçlarını da bilerek saydım. Altı tane amacı vardır dedim, eğer fazla ürününüz varsa, dışarı satabiliyorsanız bu bir amaçtır, üzerinde durulması gereken bir amaçtır ama siz bu ürünü satamıyorsanız o da Hükûmetin en büyük sorunudur. Ben bunu dile getirmeye çalıştım.

BAŞKAN - Üzüm pazarlamacılığını devlet mi yapmalı diyorsunuz?

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Bakın, az önce bir şey söyledim. Dinlemediniz demek ki. Çeşitli organizasyonları devlet hemen yapmalı demedim. Organizasyonlar olur, buna destek verirsiniz, fuarlara mı götürürsünüz dedim, hatırlarsanız. Marka mı yaratmalı dedim.

BAŞKAN - Teşvikler var, bunu biliyor musunuz? Üretici birliklerinin bir kısmı Gümrük ve Ticaret Bakanlığının, KOSGEB'in yaptığı desteklemelerle...

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Demek ki yeterli değil bu destekler ki sorun var. Bakın, 1.500 dolardan bahsediyoruz, 1.700 dolara yeni çıktı diyoruz, hâlbuki bizim rakiplerimiz daha fazla fiyatla satıyorlar. Demek ki bir yerde bir sıkıntı var. Bunu anlatmak istedim. Yani bizim görüşlerimizi değerlendirmeyeceksek hiç konuşmayalım o zaman, bir daha da söz almayalım.

BAŞKAN - Hayır, konuşun ama doğrularla birlikte konuşalım.

Türkiye'de 2001 yılında üzüm 1 dolardı. 2.200-2.480 dolara kadar çıkmış bunun fiyatı. Sorun arzda. Dolayısıyla arzla ilgili bir tedbir almazsanız müstahsiliniz de üreticiniz de bundan zarar görür. Bunun ne kötülüğü var? Bunu maksatlı söylemiş değilim, bir kurumu eleştirmiş değilim ya da bir siyasi partiye bir eleştiri getirmiş değilim. Rekolte yüksek olduğunda fiyatlar çöküyor. Bir vakıayı söylüyorum, bir tespit. Buna itirazı olanı var mı arkadaşlarımızın içerisinde, birlikler dâhil? Her gelen bize bunu söyledi.

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - İşte ben de burada ayrıldığımız noktayı söylüyorum.

BAŞKAN - Tamam, ayrılabilirsiniz.

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Yani üreten, hiçbir zaman cezalandırılmamalı. Rekolte yüksek olduğu zaman onu satabilmeliyiz biz. Fındıkta da aynı şey var. Arz fazlası olan ürünlerde her zaman bu sorunlar olur. Biz onu dünyaya satmalıyız ki para kazanmalıyız. Avantajlı bir konuma sahip olduğumuz bir ürün bu. Yani fındık da böyle, bu da böyle. Kaç tane böyle ürünümüz var ki?

Teşekkür ederim.