KOMİSYON KONUŞMASI

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Şimdi, bizi yanlış anlamayın, biz üzüm yemek istiyoruz, başından beri aynı şeyi söylüyorum yani bu ülke bizim, sadece sizin değil ki.

BAŞKAN - Ya, üzüm yerken arada bir sopa da atayım istiyorsun Sayın Gaytancıoğlu, ben de buna, kusura bakmayın, müsaade etmem.

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Sopa atmıyorum. Bakın, ben bir bilim adamıyım, doçentliğimi ben tarım politikası alanında almışım. Bir doçentim, profesörlüğüme iki ay kala ben siyasete girdim, tabii ki bilimimi de kullanmak isterim ve tarım politikası dersini ben yıllardır anlatıyorum, kitaplarım var bu konuda, çalışmalarım var, dünyada da aynıdır yani dünyada da değişmez bunlar. "Tarım politikası nedir?" dediğinizde çiftçiye para kazandırmak zorundasınız, o üretiyor. Üreteni desteklemek zorundasınız, destekleme de devletin görevidir. Arada, tamam, şeker fabrikalarını söyledik, o biraz siyaset ama sizin bakış açınız bu. Arzı yönetmenin yoludur zaten planlama, planlama yapmazsanız başarılı olamazsınız ki.

Bakın, bir tanesi burada organik yetiştiricilik. Siz, şimdi, organik yetiştiriciliğe yöneldiğinizde zaten arz kendiliğinden azalır. Azaldığı zaman onu satamazsanız dünyaya, o fiyatlarda satamazsanız yani diğer ilaçlı üzümle, organik tarım olmayan, inorganik tarım olan üzümle aynı fiyattan satıyorsanız büyük bir sıkıntı vardır. Siz ürününüzü pazarlayacaksınız, ben onun yöntemlerini anlattım ama siz dediniz ki direkt: "Arzı kısıtlamamız lazım." Ya, arzı niye kısıtlayalım? Üretimi planlarsınız, bunun yolu organik... Bakın, aynı şeyi çayda yapmıyor mu şimdi devlet?

BAŞKAN - Üretimin planlaması aynı zamanda arzı kanunla değil...

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Kanun mu dedim?

BAŞKAN - ...bakın, primlerle, başka şeylerle yönlendirmektir.

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Ama işte nasıl yönlendireceksiniz?

BAŞKAN - Planlama aynı zamanda kısıtlamayı da ihtiva eder içerisinde Sayın Gaytancıoğlu.

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Şimdi, bakın, bazı şeylerde kısıtlarsınız, bazı şeylerde kısıtlamazsınız, o ayrı bir şey.

BAŞKAN - Yani Avrupa'ya baktığınızda kanunla yasaklama getiriyor.

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Türkiye bunu zamanında yaptı.

BAŞKAN - Avrupa ülkelerinde kanunen yasaklama getiriliyor mu getirilmiyor mu?

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Türkiye bunu zamanında yaptı, nitekim Türkiye yaptı ama sonrasında yanlış yaptı. Tütünde, dünyaya satamadığınız bir üründe arzı azaltırsınız, doğrudur, başka ürüne yönlendirirsiniz. Ama şimdi, siz bunu 500 milyon dolar para kazandığınız bir üründe niye arzı kısıtlamaya çalışıyorsunuz? Bunu yönetmeniz lazım, daha fazla para kazanmanız lazım. Organik üzümü kaç paradan satıyor Amerika? Belki bunun 2 katı fiyatla satıyor. Sizin bunu belki başka bir şekilde yönlendirerek, başka sanayilere destek vererek katma değeri artırmanız lazım, bunu konuşmamız lazım, bence Komisyonun toplanma amacı da budur.

BAŞKAN - Bunu sorduk, dikkatinizi çekti mi Sayın Gaytancıoğlu? Niye biz bu pazara uygun fiyatla giremiyoruz, bunu sordum.

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - İşte, bunu araştıralım, biz onu söylüyoruz. Burada sizinle...

BAŞKAN - Bunun sebebini arkadaşlarıma sordum, biliyorsanız sizden bekliyorum bu cevabı.

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Anlatıyorum işte ama müsaade etmiyorsunuz ki bakın, her sözümü kesiyorsunuz, siyaset yaptığımı söylüyorsunuz. Ben bir bilim adamı etiğiyle anlatmaya çalışıyorum, diyorum ki: Arzı yönetmemiz lazım diyorum, arzı kısıtlamak amaç değildir diyorum, bazı ürünlerde kısıtlarsınız diyorum, kısıtlanacak ürünler vardır diyorum ama üzüm bunlardan biri değildir, sizin dünyaya sattığınız ve para kazandığınız bir üründe bunu yönetmenin yöntemleri vardır. Aynı şey şimdi çayda. Organik çaya geçmiyor muyuz biz? Niye burada Hükûmetin politikasını destekliyoruz? Aşırı gübre kullanmayalım diyoruz, organik olsun diyoruz. Fındıkta da belki bunu yapabiliriz, üzümde de yapabiliriz. Bu, arzı yönetmektir, arzı kısıtlamak değil. Ha, dünyaya siz bir şey satamazsanız, içeride de tükettiremezseniz, onu çok fazla üretmenin bir mantığı yoktur. Üzüm ayrıdır, olaya böyle bakalım lütfen.