KOMİSYON KONUŞMASI

AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) - Teşekkür ederim.

Şimdi, Sayın Başkanım, bu heyecanlı tartışmanın dışına çıkacağım ama ben İl Müdürümüzün çok ciddi, detaylı hazırladığı bu sunuşa geri dönüp oradan bazı sorular sormak istiyorum. Ama onu yaparken de klasik şu üretim planlamasını, arz fazlasını... Birkaç cümle söyleyeyim, zaten İsmail Bey sizin notunuzda bu var. Çok çalışıp çok detaylı bir not hazırlamanın tabii gadrine uğruyorsunuz şu anda, 2 sayfayla gelseydiniz bu kadar kimse tartışmazdı ama elinize sağlık, çok ciddi bir çalışma yapmışsınız.

Şimdi, burada mevzu, fidandan yola çıkıldı, bakın, bağ fidanı hadisesinden yola çıkıldı, orada ben Sayın Başkanımıza katılıyorum. Geçen toplantılarımızda -toplantıya devamlı gelen arkadaşlarımız bunu bileceklerdir, takip edenler Komisyonumuzu- bağ fidanıyla ilgili olarak artık bir destek yapılmasına gerek kalmadı ama bunun yerine, üretimde ihracata yönelik olarak -bunu TARİŞ de söyledi, diğer arkadaşlarımız, ihracatçılarımız da tespit ettiler- pazara yönelik olarak üzüm çeşitlendirilmesi ve ona yönelik bir fidan teşviki olsun dendi. Şimdi, ikisi farklı bir şey. Sizin söylediğiniz olayı ben anlıyorum, bir kontrolden yola çıkarak yani sertifikalı olan fidanda teşviki zaten söylüyorsunuz. Aslında sizin muradınız, bir kontrolü sağlayabilmek yani o, farklı ve anlaşılabilir bir şey gibi görünüyor İsmail Beyciğim. O noktada buradaki tespitiniz tamam yani diğer, bütününe yönelik olarak bir fidan teşviki veya desteği değil o, o farklı bir olay. Yani sertifikalı olan, piyasada olan ürünler olsun ki ben ne olduğunu bileyim, kontrolünü de ona göre yapayım istiyorsunuz siz.

MANİSA İL GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK MÜDÜR VEKİLİ İSMAİL KAYA - Evet, aynen.

AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) - Tamam, doğru anlamışız biz sizi.

Şimdi, Başkanım izniniz olursa hızlı hızlı, hemen vakti de tasarruflu kullanayım.

BAŞKAN - Estağfurullah.

AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) - Şimdi, SMS sisteminde 50 bin aileye mesaj yolluyorsunuz ya, burada Sayın Genel Müdürümün de biraz önce sunumunda olduğu gibi gıda kontrolüne ortak mı gidiyorsunuz? Bu önemli geldi bana yani bu mücadeleyi birlikte mi yapıyorsunuz? Birinci soracağım şey o.

İkincisi, kazançları ve yaptırımları olan bir üretim modeli getirilmesi demek İsmail Bey -bunu sizin Bakanlıkta, aynı zamanda şu sunuşunuzun içerisinde birçok da mevzuat değişikliği önerinizle birleştirerek soruyorum- acaba Bakanlık bünyesinde bu mevzuat değişikliklerini oturup bir arama konferansı gibi veya birlikte yapacağınız bir diğer çalışmayla bir neticeye ulaştırabiliyor musunuz? Sayın Bakana veya sayın yöneticilerinize -üstten aşağıya doğru- bu konuyla ilgili bir şeyler yapıyor musunuz? Çünkü siz burada ciddi bazı önerilerde bulunmuşsunuz, bazıları mevzuat değişikliğine tekabül ediyor, farklı şeyler. Bunu birlikte yapabiliyor musunuz yoksa bu bize sunduğunuz tarzda böyle kalacak, biz de işte buradaki Komisyonumuzun değerli üyeleriyle beraber sadece Komisyon raporuna bir öneriler demeti olarak mı getireceğiz, bu çok önemli. Onun için bağlı olduğunuz kurumda lütfen bunun takibini yapın derim yani hiyerarşik yapınız içerisinde tabii, bürokratik hiyerarşi içerisinde ve bize yaptığınız gibi oraya da bu önerilerinizi götürün.

Stok kurumu ve lisanslı depoculuk... Bakın, bu Komisyonun başından itibaren temelde çözüm önerilerinin birleştiği ana eksenlerden biridir bu ancak tartışmanın temeli noktasına gene geliyoruz. Üzümde destekleme yok. Bakın, siz de sunuşunuzun başında Sayın Başkanımızın da olduğu fotoğrafı gösterirken "Destekleme kararını Sayın Bakan açıkladı." dediniz. O bir destekleme değil. Tarımsal desteklerle ilgili olarak bir kavram kargaşasına yol açmayalım. Üzüm 2001 yılından beri öyle bir desteklemede falan değil yani zaten o taban fiyat uygulaması kalktı, o farklı bir şey. Bir müdahale kurumundan bahsediyorsak evet, işte Toprak Mahsulleri Ofisinin geçen sene fiyatın düşürülmesini önlemek için piyasaya girmesi bir müdahaledir yani piyasa ağzıyla konuşursak o bir müdahale ama asla ve asla bir taban fiyatı veya bir destekleme fiyatı değil o. Olur olmaz ayrı bir şey, onu tartışmıyorum yani yapılan işlemi anlatmaya gayret ediyorum. Onun için orada stok kurumuyla ilgili ne yapılması gerekiyor, onu lütfen bir düşünmeye başlayın, sorularımın arasında o da var.

Bir diğer konu, bu İran'dan gelen şey, geçmişte de oldu, biz de yaşadık Sayın Başkanım Hükûmet döneminde. Manisa'ya gelir gelmez, onu kastetmiyorum ben ama sınır ticareti çerçevesinde bu tip ürünler, maalesef, karpuz da girdi Türkiye'ye, patates girdi, başka birtakım ürünler girdi. Tabii ki bunların bir kontrolü olması gerekiyor ama zaman zaman hükûmetler bu sınır ticaretine başvururlar. Yani son on beş yılda da Hükûmetimiz bunları uyguluyor. Bunların uygulama alanları yerindedir, diplomasiyle birlikte kullanılan bir işlemdir bu ancak piyasaya bizim üzümümüz çıkacağı zaman veya gireceği zaman, arzın olduğu dönemde bunun olmamasını temin etmemiz lazım, burada esas mesele o. Yani sizin fiyatınızı etkileyecek bir anda ithalat veya bu tür sınır ticareti yaparsak o bizi sıkıntıya sokar, o önemli.

BAŞKAN - Bir katkı sunabilir miyim Sayın Bakanım oraya?

AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) - Estağfurullah, tabii ki, buyurun.

BAŞKAN - Piyasada şöyle bir algı oluşuyor da ben onun için bunu öyle çok kullanma taraftarı değilim.

AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) - Şüphesiz haklısınız.

BAŞKAN - Piyasayı çökertmek adına zaman zaman...

AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) - Böyle laflar dolanıyor, anlıyorum.

BAŞKAN - Bu lafları maksatlı çıkaran birtakım art niyetli tüccarlar olabiliyor.

AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) - Ha, o değil, kastettiğimiz tabii o değil.

BAŞKAN - Benim kastım odur yani bunu kullanarak piyasada fiyatı indirme adına kullanılır bu.

AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) - Anlıyorum, yok yok, o değil yani ben bir yöntem anlamında söylüyorum bunu.

BAŞKAN - Bu çok yaygın olan bir şey değil.

AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) - Yok, değil, tabii ki o değil.

BAŞKAN - Yoksa buna bir itirazım yok, tespite de bir itirazım yok.

AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) - Tabii ki.

Şimdi, İsmail Bey'in sunuşunda güzel bir başka konu var ama gene bir doktrin tartışmasına yol açmayayım burada, yoksa akşama kadar çıkamayız. "Ticaretin devlet kontrolünde yapılmasını sağlayacak bir sistem kurulmalıdır." demişsiniz İsmail Beyciğim, zaten aşağısında da "Planlı üretim olmazsa olmaz." demişsiniz, o birbirini bütünleştiriyor. Şimdi, bakın "Ticaretin devlet kontrolünde yapılmasını sağlayacak..." lafı o kadar muğlak bir laf ki biz burada Ticaret Kanunu'nun uygulanmasını mı istiyoruz? Yoksa sizin muradınız aslında o değil, sizin muradınız, Sarıgöl ve Alaşehir'deki çiftçiler ihracat yapan firmalar tarafından mağdur edilmesin, siz onu diyorsun. Ama benim de size âcizane eski bir devlet memuru olarak önerim, bu tip şeyleri yazarken aman çok dikkat edin, hani biraz önce söylediğim fidanda olduğu gibi. Bu laflar çünkü ucu açık laflar, nereye çekileceği belli değil. Alttaki satırı okuyunca ben dediğinizi anladım ama üstteki farklı. İhracatçı firmalar sıkıntıya düşmesin, teminat versin ve üreticiden aldığı parayı ödesin, sizin muradınız o aslında. Ama yukarıda "Ticaret, devlet kontrolünde yapılacak bir sistem." demek nedir? Yani şimdi, öyle muğlak bir ifade ki bu, hangi sistemi konuşuyoruz burada? Öyle bir sistemden bahsetmeye gelirsek yani üzümü bırakıp başka şeyleri anlatmamız lazım.

Bir diğer konu, burada önemli konulardan bence bir tanesi, kalfalara teknisyen ya da tekniker olması yönünde bir eğitim. Bu eğitimi kimin vermesi gerekiyor yani Bakanlığınızdaki bir bünyede mi yapılması lazım yoksa başka bir yerde mi yapılması lazım? Bir de onu bana açıklarsanız...

KDV oranında ben size şöyle katılıyorum: Sayın Başkanım, başka ürünlerde de konuştuk bunu, şarapta veya benzer diğer tarım ürünlerinde de var bu. Bu, Türkiye'nin bir kanayan yarası yani tarım ürünlerinin ilk çıkışında KDV'nin kesinlikle düşük olması lazım. Ben burada İl Müdürlüğünün hazırladığı bu öneriye katılıyorum Sayın Başkanım yani KDV oranını yüzde 8'den 1'e, 1 olmaz da başka bir şey olur. Ama doğrudur, adı üstünde, katma değer vergisi bu, ortaya bir katma değer yaratırsanız, bir şey olur, ikinci, üçüncü işlemden geçerse, bir sanayi ürünü hâline gelirse hatta, o zaman KDV yükselir ve alması gereken şeydir, dünya da bunu böyle yapar. Ama siz zeytinin KDV'sini yüksek tutup zeytinyağınınkini düşük tutarsanız zaten amaç bu değildir, aynı üzümde de şimdi yaşıyoruz bunu. Siz bunu bitki koruma ürünlerinde istemişsiniz, mantıklı geldi. Belki ana rapora Sayın Başkanım bunu koymamızda fayda olur diye düşünüyorum.

Ben bir de Sayın Kamil Hocama da sordum şimdi, bilmediğim için tabii bunu sordum. "DOV" ile "Selma Pete" denilen iki çeşit farklı bir üzüm müdür dalda kuruyan yoksa farklı bir şeyi mi konuşuyoruz?

MANİSA İL GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK MÜDÜR VEKİLİ İSMAİL KAYA - Hayır, tek çeşit.

AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) - Tek bir üzümden bahsediyoruz, tek bir çeşitten bahsediyoruz. Tamam, o zaman anlaşıldı.

Şimdi gelelim şu fiyatlama meselesine. ABD'de 3.400 dolar, Türkiye'de niye 1.700 dolar? Bakın, sizin sunuşunuzda da şöyle var, yıllardır bir rekordan bahsediyorsunuz diyorsunuz ama şimdi, o tabloda İsmail, geriye döner bir bakarsan, zaten ara ara çok rekor kırmış Türkiye. Yani sadece 2017 sezonunda 419 milyon dolar değil, daha yukarılarda, bakarsanız -kendi tablonda da var- 530 milyonlar var, 503'ler var yani o rekorlar daha önce de kırılmış, önemli olan bu fiyata nasıl ulaşacağımız. Şimdi, Amerika'daki olay, Güney Amerika'daki 2.700 dolar olan şey çok farklı bir şey. Neden farklı? Bizim ürettiğimiz ürünün -biraz önce Mübeccel Hanım da anlattı- oradaki ağız tadı ve ürün standardı ile Amerika'daki farklı. Eğer adama göre ürün yetiştirirseniz kardeşim, o zaman o fiyata ulaşırsınız. Siz burada diretirseniz "Ben hâlâ Manisa Sultaniye'yle devam edeceğim. Ben bunu üretirim, kargadan başka kuş tanımam, yediğim de dut pekmezi." dediğiniz zaman bu fiyata geliyor bu iş. Öyle olmuyor bu iş işte yani piyasaya göre ürün yapmanız lazım; Okan Bey'in söylediği o, Kamil Hoca'nın söylediği, İsmail Bey'in söylediği yani Komisyon üyelerimizin söylediği, hepinizin söylemek istediği ortak noktamız hep burada yatıyor. Bunları da çalışmalarınızın içerisine alırsanız iyi olur İsmail Bey.

Çok teşekkür ediyorum. Emeğinize de sağlık, ciddi hazırlanmışsınız gelmişsiniz buraya.