| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Katma Değer Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/926) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 14 .03.2018 |
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Cumhuriyet Halk Partisi temsilcisinin konuşmaya başlamasıyla, dün olan olayla ilgili tabii, birtakim gelişmeler oldu. Burada ben şunları ifade etmek istiyorum. Milliyetçi Hareket Partisi, siyasi, sosyal, ekonomik anlamda uzlaşma arayan bir siyasi organizasyon ve bunu parti programına dercetmiş vaziyette ve bütün uygulamaları, Sayın Genel Başkanından da teşkilatın en alt kademelerine kadar devamlı bunu uygulamış ve şiar edinmiş uygulamakta bir siyasi organizasyon. Bu uzlaşmanın, siyasi, sosyal, ekonomik anlamda iki temel dinamiği var. Bir tanesi milliyetçilik, millî beka meselesi, diğeri de bunun demokrasi içinde yürütülmesi. Şimdi bütün bunlara baktığınız zaman, Milliyetçi Hareket Partisi daha önce -çok geriye gitmeyeceğim, daha kısa bir süre önce- Cumhuriyet Halk Partisiyle de, Cumhuriyet Halk Partisinin Cumhurbaşkanı adayını da destekleyerek bir uzlaşma arayışına girdi. Dün, geçen tasarıyla ilgili de, düşündüğünüzde, böyle bir yola gidildi. Şimdi, olaylara baktığınızda, olayların gelişmesine dikkat ettiğinizde, haddini aşmayı siyasi üslup hâline getirmek bana göre bir siyasi ahlaksızlık örneği. Tahrikten medet ummak, o çok daha kötü. Kavgadan mağduriyet çıkmaz hiç kimseye. O daha şey. Kasıtlı infial yaratmanın da hiçbir anlamı yok. Biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, herkesin hakkını, haddini ve hukukunu bileceğini düşünüyoruz. Çok usta manevralarla, geçmiş şeyinizi de dikkate alarak, söyleyeceğinizi farklı bir şekilde ifade etmeniz mümkün mesleğiniz gereği. Biz bunu da yaparız ama daha önce ben burada sırnaşmanın iyi bir olay olmadığını, sırnaşmayı sevmediğimizi, buna ilave olarak, daha önce başka bir milletvekili için de devamlı olarak Milliyetçi Hareket Partisini tahrik ettiğini, burada MİT tırlarının savcısının MHP'li olduğunu beyan ettiğini, bu bizim telefon numaralarını anayasa oylamaları sırasında bütün herkese gönderdiğini, özellikle provokasyona yönelik çalışmalar yaptığını söyledik. Biz kavga etmek isteyen bir siyasi organizasyon değiliz. Ancak şunu net bir şekilde söylüyorum: Herkes hakkını, haddini ve hukukunu bilecek. Burada bizim özellikle söylemek istediğimiz, özellikle bu Anayasa görüşmeleri sırasında, Mecliste, oradan bu tarafa mütemadiyen Milliyetçi Hareket Partisine bir yüklenme şeklinde. Milliyetçi Hareket Partisi sabırla davranıyor. Bunda da hiçbir sıkıntı yok. Burada olan olaya baktığınız zaman, bizim ne PKK'ya arkasını dayayanlarla işimiz var, ne onlarla arkadaşlık yapanlarla işimiz var. Bizim böyle bir sıkıntımız da yok. Biz Türkiye Cumhuriyetinin, Türk milletinin çimentosuyuz, olmaya da devam edeceğiz. Söyleyeceğimiz bu. Kavga etmek farklı bir iş, müktesebat farklı bir iş ama arsızlık hepten farklı bir iş. Ben bu konuyu fazla uzatmayacağım.
Şimdi, genel anlamıyla bu tasarıyla ilgili konuşacağım ama öncelikle tasarıyla ilgili bir hatıramı da anlatmak istiyorum. Ben, KDV'nin çok yoğun konuşulduğu dönemde, 1983 yılında, Katma Değer Vergisinin finansman etkisinin plan döneminde ne olacağına dair bir tez yazdım. Uygulamada değildi, uygulamaya sonradan girdi ve birçok uygulamalara da baktığımız zaman, sonuçlar itibarıyla yakaladığımız birtakım sonuçlar oldu rakamsal itibarıyla da baktığımızda. Tabii ki bu ileri vergi olarak yorumlanıyor. Bütün dünya kullanıyor. 30 ülkeden 160 ülkeye çıktı sanıyorum. Önemli bir vergi. Fakat bunun Türkiye'ye gelişi, hakikaten getirilişi, konuşulması neydi? Güzel ifade edildi, ileri vergidir vesaire... Branşı olanlar bunu daha iyi şey yaparlar, ama Türkiye'de şöhreti kötü çıktı. Neyle kötü çıktı? Hayali ihracatla kötü çıktı vesaire, KDV iadesiyle. Tabii, bütün bunları dikkate alan bir şey. O dönemden bu döneme de KDV'de hukuki anlamda çok büyük bir değişiklik olmadı. Nitekim Sayın Bakanın önceden beri, hatta dört-beş aydır bahsettiği olay, reform... Buna reform denilir, denilmez, onun üzerinde ayrıca konuşuruz ama böyle bir tasarı geldi. Ben, öncelikle, bu konuda çalışan arkadaşları, mutfaktaki, tebrik ediyorum.
Bu arada, şimdi, önemli bulduğumuz, uzun süredir beklediğimiz bir tasarı. Hükûmet buna "reform niteliğinde" dedi. Böyle olup olmadığı tartışılabilir. Bu konuda görüşlerimizi aktaracağız.
Bu tasarının, bize göre, içerdiği hususlar açısından önemli, ciddi tedbirler içermesi gerekirdi. Bunu böyle düşünüyoruz. Var mı? İçinde var olan var. Günün ihtiyaçlarında ortaya çıkan, sıkıntılı alanlara çözüm getirmeye çalışan birtakım alanları da var. Şimdi bu ekonomiye doğru yön çizmek için önemli bir düzenleme diye düşünülebilir ancak bu tasarıyı muhteva olarak böyle kabul etmek mümkün olur veya olmaz, onu ayrıca düşünmek lazım. Tasarı üzerindeki görüşlerimi dile getirmeden önce özellikle ifade etmek istediğim bir şey var. Bugün hâlen ordumuzun terör örgütlerine karşı Afrin'de başarılı bir harekât yürüttüğünü, böyle bir durumda Türkiye Cumhuriyeti'nin ekonomisinin de değerlendirilmesi gerektiğini bir kere ifade etmek istiyorum. Sıkıntılı bir alan olabilir ama işte, baktığınızda faizlerin, reel faizlerin aşağı yukarı sıfır olduğu böyle bir ortamda, diğer ekonomik göstergeleri de biraz değerlendireceğim, birtakım sıkıntıların olması kaçınılmaz. Bu sıkıntıların da giderilmesi lazım, Hükûmetin de bu işleri ciddiye alması lazım.
Buradan nereye geleceğiz? Şimdi, her şeye rağmen Türkiye ekonomisinin zorluklara ve belirsizliklere hakikaten direnç gösterdiğini söyleyebiliriz, böyle bir ekonomi olduğunu söyleyebiliriz ancak sürdürülebilirliği konusunda ayrıca değerlendirmeye ihtiyaç olduğunu ifade etmek istiyorum.
Ekonominin temel göstergelerinde bozulma var, bunları söylemek lazım. Ekonomiden kaynaklanmayan biraz önce söylediğim zorluklar, belirsizlikler de var, çözüm bulmamız gereken önemli konular var, önemli sorunlar var. Büyümenin şimdilik sürdürülmekte olduğunu, dördüncü çeyrekteki beklentilerin öncü göstergelerinden olumlu gözüktüğünü söylemek mümkün. Öncü göstergelerin büyüme dinamiklerinin devam ettiğini gösterdiğini şimdilik söyleyebiliriz.
Şimdi, buradan baktığımız zaman bir süredir Hükûmetin özellikle yatırımların teşviki, yatırımların önündeki engellerin kaldırılması ve yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik tasarıları getirdiğini görüyoruz. 26 maddelik bir tasarı geldi, 97 maddelik bir tasarı geçti. Bu Komisyonda görüştük, sanıyorum 60-70 maddelik de maddesini tam hatırlamıyorum ama Borçlar Kanunu'yla, Ticaret Kanunu'yla ilgili yine birtakım hususlar geçti. Burada özellikle muhalefet partilerinin bazılarıyla da bu konuda ciddi eleştirilerimiz oldu, onları da değerlendirmek lazım ama Sayın Bakanım, önümüzdeki dönemde artık önemli olan büyümenin ekonominin asıl aktörleri tarafından devralınması. Bu tasarı da bu kapsamda mütalaa edilebilir mi diye düşünmek de lazım, buna bir bakmamız lazım. Yeni yatırımın, üretimin, ihracatın yerli girdi ve teknoloji üretiminin önünü açmak lazım.
KDV, hepimizin bildiği gibi 1973 yılından 1985'e kadar Türkiye'de tartışıldı; 1985'te uygulamaya giriyor. Bu verginin mali amacı var temelde. Talep kontrolü için kullanabiliyorsunuz, kaynak dağılımında etkili oluyor, otokontrol mekanizmasına işlerlik kazandırıyor, ihracatı, yatırımları teşvik ediyor, vergi yükünün adil dağılmasını sağlıyor, gelir dağılımını düzeltecek tasarruf ve yatırımları da artıracak diyoruz ama bunlara ne kadar etkisi oldu olmadı onları tartışacağız. Bugün bir ihtiyaç hâline gelip siz bu tasarıyı getirdiyseniz mutlaka aksayan yönleri de var. "Reform niteliğinde" dediğiniz tarafını da görüşüyoruz ama bugün güncel uygulamalardan kaynaklanan birtakım hususları da dile getirmek lazım. Konutla ilgili, o sektörle ilgili getirdiğiniz yeniliklere baktığımız zaman bu sektörün artık ayda bir, on beş günde bir yeni bir düzenleme ihtiyacı ortaya çıkardığını görüyoruz. Buna özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum çünkü siz iktidara geldiğinizden 2018 yılının sonuna kadar ruhsatla kullanım arasındaki farkın, yapı kullanım izni arasındaki farkın yaklaşık 3 milyon civarında olduğunu görüyoruz; bunun da yaklaşık yüzde 40'ının üç büyük şehirde olduğunu düşündüğünüzde birtakım sıkıntıların olduğu ortada. Ama KDV ülke ekonomisinde bir araç, değişken diye de bilinir; biraz önce saydığım özellikleri var ama bazen de hayali ihracat gibi ortaya çıkardığı sıkıntıları görüyoruz.
İthalatın ihracatı karşılama oranı zaten düşmeye başladı, dış ticaret açığımız hızla büyüyor, cari açık deseniz, o zaten hızlı büyümeye başladı dış ticaret açığına bağlı olarak. 2017 yılının ilk ayında ihracat yüzde 9,9 artıyor ama ithalat yüzde 28,8 artıyor. İhracat gelirimiz 25,6 milyar dolar, ithalat gideri 40 milyar dolar; dolayısıyla dış ticaret açığı da 14,8 milyar ve bu buraya 8 milyar dolardan geldi.
Dış ticaret açığı diğer bir ifadeyle büyümeye devam ediyor, buna paralel cari açık artıyor. Cari açığın yurt içi hasılanın yüzde 3'üne indirileceğini hedeflediniz ama bu yüzde 5,5, son dünkü rakamlarla sanıyorum yüzde 6 civarına geldi, yükseldi. 2015'te dış ticaret açığı 63,3 milyar, daha sonra 56 milyar oldu, geçen yıl 2017'de 76,7 milyar oldu; bu giderek artıyor. Şimdi, cari açığın neredeyse yıllık 65-70 milyar dolar düzeyine yükseleceği konuşulmaya başlandı. Bunun için tedbirleri de almamız lazım.
Tarım ve sanayi üretiminde ithal girdi bağımlılığını azaltmak mecburiyetindeyiz. Bunu yapmak için teşvik sisteminde, vergi sisteminde değişiklik yapmak gerekiyor. Yeni Beşinci Kalkınma Planı'nın hazırlıkları başladı. Komisyon olarak bizi davet ettiler ve biz orada bize sunulan bir hazırlığın olmadığını da maalesef gördük. Şimdi, bu 2019-2023 yıllarını kapsayacak ve Türkiye Büyük Millet Meclisine sanıyorum haziranda gelecek. Dolayısıyla bu yılın bir baz yılı olarak planda kullanılıp kullanılmayacağına dair tartışılması gereken bir şeylerin de olduğu mutlak.
Diğer taraftan, tasarı önemli bir araç. KDV, ekonominin bütün kılcal damarlarına giren bir enstrüman, hem üretim hem tüketim hem de kamu maliyesi yönü var; hem vergi hem enflasyon hem destek hem de zaman zaman köstek olabiliyor. Böyle dönemlerde bu konuda bir düzenleme -Öncelikle emeği geçenlere başta da ifade ettim, teşekkür ediyorum- bu tasarıdan çok şey bekliyorduk ama beklediğimizi alabileceğimiz kanaatinde değilim. Biz isterdik ki KDV sisteminde köklü değişikliklere gidilsin. Vergi adaletini sağlayacak, yerli girdi kullanımını arttıracak, ekonomide katma değer üretimini, geniş yığınların vergi yükü altında ezdirilmemesini, vergiden vergi alınmamasını, az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınmasını, vasıtalı vergilerin ağırlığının azaltılmasını; KDV oranlarının adaletli ve satın alma gücü, tüketim davranışları ve gelir gruplarının harcama davranışları gözetilerek adil bir şekilde belirlenmesi gibi hedeflere Türkiye'yi yaklaştırmasını beklerdik. Bunun kısa sürede olacağı da gözükmüyor. Esasen KDV oranları bakımından baktığımızda da 28 AB ülkesi arasında en yüksek KDV oranı Macaristan'da yüzde 27, en düşük KDV de yüzde 15'le Lüksemburg'da.
Şimdi bütün bunları söyledikten sonra, tasarının maddeleri üzerinde daha çok konuşacağımızı dikkate alarak fazla uzatmayacağım ama gerekçede yatırım, üretim ve ihracatın teşvik edilmesine yönelik gerçekleştirilen reformların devamı mahiyetinde olduğu söyleniyor. KDV'nin işletmelerin üzerinde finansman yükü oluşturmayan bir yapıya dönüştürülmesi hedefleniyor, küçük işletmelerin uyum yükümlüklerinin kolaylaştırılması, işlem maliyetlerinin azaltılması, uygulama kolaylığının sağlanması gibi önemli bir şey var.
Burada benim özellikle ifade etmek istediğim, geçen dönem buradan geçen tasarılarda geçen bu Merkez Bankasının şirket bazında dövizleri takip imkânı borçlanma açısından baktığımızda burada ihtiyari de olsa tam tersini uygulamaya çalışıyoruz. Öyle değil mi? Orada daha geneli birleştirebilir, grup şirketleri diye buradaki ifadede baktığımızda anlamının biraz daha farklılaştığı ortaya çıkıyor; onun açıklığa kavuşması lazım. Bütün bunlardan sonra bunun sanayiciye üretimde ithal girdi kullanımı yerine yerli girdi kullanımını teşvik edecek bir düzenleme getirilmesini sağlıyor mu ona da bakmak lazım.
Uzatmadan Sayın Bakanım, epey not var ama geçen sene siz vergileri tutturduğunuzu söylediniz ama özellikle bu KDV'de, ithalde alınan KDV'nin özellikle kur yükselmesi ve ithalatın artmasının sizi bu yönde biraz rahatlattığını ama makro ekonomik açıdan çok doğru olmadığını söyleyeyim.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ne yapsak beğendiremiyoruz yani ne oradan ne buradan.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Hayır.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Biz de çalışıyoruz. Hiç mi katkımız yok?
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Zaten katkıyı söyledik, olmayanı da söyleyeceğiz Sayın Bakanım, ona da alınmayın yani.
Şimdi, buna da baktığımız zaman burada dâhilde alınan KDV'nin de negatif olduğunu görüyoruz; burada da bu problem devam ediyor.
Benim bir tek öğrenmek istediğim şey var şu anda, öğrenmek istediğim şey bu 160 milyarın diyelim ki ne kadarı şu kadar şirketin üzerinde? Bunu bir segmentlere ayırarak kategorize edebilirseniz,bizim burada konuşmada, yorum yapmada çok daha rahat bir görüş beyan etmemiz mümkün olur.
Benim şimdilik söyleyeceğim bu kadar.
Teşekkür ediyorum.