KOMİSYON KONUŞMASI

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, tabii öncelikle ben bu sulama birliğiyle ilgili yapılan yatırımlardaki masrafların çiftçilerden tahsilatıyla ilgili olarak göndermiş olduğunuz makbuzlara değineceğim. Şimdi ben bir çiftçi çocuğuyum, elli yıldır ailemiz çiftçilik yapar, elli yıldır Berdan Irmağı'ndan pompajla su alırız. Bugüne kadar bölgemdeki hiçbir çiftçi kullanmış olduğu suyla ilgili devlete 1 TL para ödememiştir. Sizin bana göndermiş olduğunuz makbuzlar da sanıyorum son yıllarda yeni yapılan yatırımlarla ilgili sulama birliklerinden yapmış olduğunuz tahsilatlardır, direkt çiftçiden yapılan bir tahsilat makbuzu yoktur. Sulama birlik başkanlarımız da burada. Ben, çiftçilerden bugüne kadar yapılan yatırımlarla ilgili, direkt yapılan bir tahsilat olduğunu ilk defa burada duydum. Muharrem Varlı vekilimiz de çiftçi, o da Ceyhan'da 1.000 dönümün üzerinde arazi sulamaktadır, kendisinin de ödediği 1 liralık bir makbuz yoktur. Devletin bununla ilgili herhangi bir tebligatı da yoktur "Biz bu kadar yatırım yaptık, bize bir makbuz ödeyin." diye. Bu konunun öncelikle açıklığa kavuşturulması gerektiğini düşünüyorum. Tabii bu su bedeliyle ilgili yani çiftçinin su bedeli ödemesi, çiftçinin sırtına yeni bir yük yükleyecektir ve bunun çiftçiye izahatı zor olacaktır. Zaten bu kadar destek verdik çiftçiye, bu kadar yatırım yaptık ama çiftçi sayısı hep azalıyor. Yapılan yatırımda mı sıkıntı var, verilen destek de mi sıkıntı var, çiftçi de sıkıntı var? Yani bunu biz anlamakta zorluk çekiyoruz. Köylerde yaşayan nüfus yüzde 40'lardan yüzde 20'lere geldi. Niye bu seviyelere geldi? Bunu biz anlamakta zorluk çekiyoruz.

Yine toplulaştırmayla ilgili de tabii toplulaştırma işlemleri maalesef çok ağır gidiyor. Benim kendi seçim bölgemde yapılan, yıllardır devam eden toplulaştırmada henüz sonuca ulaşılamıyor. Bunun yanında bir de toplulaştırılması yapılmaması gereken bölgelerde, bunu Bakanlığa da iletmemize rağmen, toplulaştırma çalışmaları yapılıyor. Yani kırsal arazilerde, insanların 5, 10, 20 dönüm içinde zeytininin olduğu, narenciyenin olduğu bazı köylerde de toplulaştırma çalışmaları yapılıyor. Oradaki köy halkının talebi bu kırsaldaki toplulaştırma çalışmalarının yapılmaması çünkü zaten küçük araziler, toplulaştırma yaptığınız zaman orada 1 adamın 1 tane zeytin ağacını komşusuna verseniz o köylerde cinayet çıkar, bunun önünü alamazsınız. Arazilerin küçük olduğu Çukurova'da toplulaştırma yapılması lazım, bunu destekliyoruz ama kırsal köylerde başlanılan toplulaştırma işlemlerine mutlaka son verilmeli. Bununla ilgili, ben, daha önceki genel müdürümüze Mersin'le ilgili birtakım sıkıntıları aktarmıştım, inşallah yeni genel müdürümüze de bunları izah ederiz. Buna son verilmesini... Yani bu 2/B arazileriyle ilgili tabii satışlar başlıyor, bununla ilgili Hükûmetin çalışması var ama bunlar da yine ağır aksak gidiyor.

Bir de geçtiğimiz yıl 31 Aralık tarihi itibarıyla torba yasa içerisinde bir yasa çıkarttık. Belediye ve mücavir alan sınırları içerisindeki tarım arazilerinin satışıyla alakalı bir yasa çıktı. Bundan bilginiz vardır. Şimdi ben buradan soruyorum: Belediye mücavir alanı içerisindeki araziler tarım arazisi de mücavir alan dışındakiler başka bir arazi mi? Bunların satışı şu anda yapılamıyor, bilginiz olsun. Yani getirilen tasarıda bu eksik yapılmış ya da atlanmış. Belediye ve mücavir alan... Asıl tarım arazileri belediye ve mücavir alan sınırları dışında. Zaten belediye mücavir alan sınırları içerisinde -2012 tarihi baz alınmış burada da- yüzde 80-90 imarlı, burada bir tarım arazisi yok. Asıl çiftçinin tarım yapacağı arazi ve 2/B arazileri belediye ve mücavir alanların sınırları dışarısında. Ama maalesef çıkartılan tasarıda -biz bunu Mecliste de çok gündeme getirmemize rağmen- bu atlandı ve şu anda bu hak sahipleri diğerlerine tanınan haklardan faydalanamıyorlar, hak sahipliği haklarından faydalanamıyorlar.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - 2/B için sınırlama yok.

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Burada, 2014 yılına kadar belediye ve mücavir alan sınırları dışındaki hazine arazilerini, içindekileri vatandaş alabilirken belediye ve mücavir alan sınırı dışındakileri vatandaş alamıyor, aynı haktan faydalanamıyor. Bunun bu tasarıyla mutlaka düzeltilmesi lazım yani bunun içerisine gerekirse ilave bir madde konularak -madem 3194'te düzenleme yapılabiliyor- bu Maliye Bakanlığıyla da görüşülerek... Bu çiftçilerimiz için en büyük problem şu anda.

Bir de özellikle DSİ'yle alakalı yine kapatılan kanallar var. Bir sürü kanal, özellikle drenaj kanalları kapatılmış. Vatandaş tarlasının ortasında kalan 500 metrelik, 1.000 metrelik DSİ'nin bir kanalını alabilmesi için evrakın Başbakanlığa kadar imzaya gitmesi gerekiyor. Yani bu prosedür yanlış bir prosedür, mutlaka bunun, yetkinin direkt bölge müdürlüklerine verilmesi ve bu satışların bölge müdürlükleri kanalıyla yapılabilmesi lazım. Bu kadar bürokrasi aylar, yıllar sürüyor. 1.000 metrekare, 1.500 metrekare bir kanalın veya hazineye ait bir yerin satışıyla ilgili prosedür aylar, yıllar sürüyor ve çiftçi bundan gerçekten çok büyük zarar görüyor.

Yine, bu kayalık arazilerin ve üzerinde bina yapılanlar, bu konuyla ilgili yine ısrarcıyız biz. Burada kesinlikle yer belirtilmeli. Daha önce Şile örneği var, Çatalca örneği var. Kesinlikle konum belirtilmeli, bu ucu açık olmamalı. Ucu açık olursa -bugünkü Bakanlar Kurulu iyi niyetli olabilir- yarın art niyetli bir yaklaşım olabilir, bunun bir garantisi yok. Yani bu mutlaka yasayla güvence altına alınmalı, Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülerek yasayla güvence altına alınmalı. Denilmeli ki -atıyorum- Mersin Narlıkuyu'da 2/B'yle ilgili veya hazine arazileriyle ilgili sıkıntı var. Burayla ilgili bu kısım içerisinde bina var. Bu kısım hazineye devredilsin, hazine bunun karşılığında Orman Bakanlığına yer versin ama mutlaka konum ve yer, ada/parsel belirtilmeli, ucu açık olmamalı. Ucu açık olursa buna karşı muhalefetimizin devam edeceğini belirtiyorum ben.

Yine, sulama birlikleriyle ilgili, tabii, buradaki sıkıntı çok büyük. Sulama birliklerinin yönetimindeki ve meclisindeki arkadaşlarımızın çoğunluğu muhtar. Bunlar belirli aralıklarla her hafta Sayın Cumhurbaşkanımızın makamına gidiyorlar, onun misafiri oluyorlar. Yani buradaki insanların topyekûn bir zan altında bırakılması doğru bir anlayış değil. Yanlış yapan varsa herkes yaptığı yanlışın bedelini ferdî olarak ödesin. Yasalar açık, yolsuzluk yapan varsa devlet görevini yapsın, tepesine binsin. Yani burada bütün sulama birliklerinin devre dışı bırakılması doğru bir yaklaşım değil çünkü burada, yarın, bu yapıldığı zaman siz "Görevini yapanlar göreve devam etsin." diyeceksiniz ama bu fiiliyatta yürümeyecek, bunu siz de biliyorsunuz. Fiiliyatta bu yürümeyecek. Siz kendinize göre bir ekip... Buna siyaset mutlaka müdahil olacak, her sulama birliğinin başına bir görevli atanacak ve bu da çiftçilerin lehine bir durum olmayacak. Çiftçiler kendi kalemini kendisi kırar. Bölgedeki sıkıntının çoğunu şimdi ne güzel diyorsunuz; DSİ'ye devredilecek, DSİ de sulamayla ilgili paraları çiftçilerin desteklemelerinden kesecek diyorsunuz, çok güzel yaklaşım. Bu yetkiyi keşke sulama birliklerine verseydiniz daha önceden. O zaman sulama birlikleri bugün yaşadıkları sıkıntıların hiçbirisini yaşamazdı çünkü sulama birliklerinin hepsi tahsilat sorunu yaşıyor. Sulama birliği kendi çiftçisinden, kendi bölgesinden... Bir de yarı kamu kurumu olsa da devlet gibi davranamıyor, o çiftçinin evine haciz gönderemiyor sulama birliği. Bunu yapabilmesi mümkün değil. Dolayısıyla, bu rakamlarla sulama birliği de doğru hizmet üretemiyor. Yani, bugün, yapılan kanallara bakın. Allah aşkına, Çukurova'da yapılan kanalların tamamı atıl durumda. Doğru, sulama birliklerinin bunların temizliğini, bakımını bu bütçelerle yapması da mümkün değil. Hiçbir sulama birliğinin bu bütçelerle o kanalların bakımını yapabilmesi mümkün değil ama Türkiye Cumhuriyeti devleti 1960 yılından 1970-80 yılına kadar kanallar açmış, ovanın her tarafına kanallar açmış, trilyonlarca yatırım yapmış kısıtlı imkânlarla ama bu kanalların iyileştirmesi, betonlanması, temizliği yıllarca ihmal edilmiş. Yıllarca ihmal edildiği için de bugün birçok sorunla karşılaşıyoruz.

Söylediğiniz gibi, tabii, biz damla sulamayı destekliyoruz. Damla sulamanın bütün yurt sathında doğru bir proje olduğunu, yeni yapılan uygulamaları da Anamur başta olmak üzere böyle yaptığınızı biliyoruz. Bunlar için de teşekkür ediyoruz.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Çok güzel olacak inşallah Anamur.

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Evet, destekliyoruz. Ben bölgeye de gidip geliyorum. Yalnız, ağır gidiyor, ondan da bilginiz olsun.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Hızlandı.

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Yani ödenekle ilgili ve istimlakla ilgili birtakım problemler var. Çok ağır gidiyor.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Hızlandırıyoruz.

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Mutlaka acil kamulaştırma kararının alınıp bu işin hızlandırılması lazım çünkü biz hâlâ yediğimiz muzun yüzde 50'sini ithal ediyoruz yani Türkiye'deki muzun hâlâ yüzde 50'sini. Özellikle Anamur-Bozyazı bölgesi ve şu anda Tarsus'a kadar iklimlendirmeyle Mersin'in her yerinde muz yetiştirilebiliyor. Yani bu projenin hızlandırılması lazım. Çukurova'da hâlâ vahşi sulama yoğun bir şekilde yapılıyor yani bu mısır ekilen, buğday ekilen, bahçe olan bölgelerdeki sulamanın şu anda yüzde 70-80'si hâlâ vahşi sulamayla yapılıyor. Mısır tarlalarında damla sulama göremezsiniz, soya ekilen yerlerde damla sulama neredeyse göremezsiniz. Bununla ilgili de tabii bu birden olabilecek bir şey de değil yani vatandaşımın buna göre bir düzen alması, yatırım yapması lazım. Bunun artırılması, elbette su tüketiminin azaltılması lazım ama işte "Saat takalım, bundan da para alalım..." Çiftçinin zaten durumu yok yani inanın, çiftçi zaten çok büyük sıkıntı içerisinde.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Efendim, parasında değiliz ama suyu tasarruflu kullansın, para değil. Onun için bakın, yatırım bedelini kaldırıyoruz.

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Sayın Bakanım, bu bahsettiğiniz yatırım bedeli aynı şehirlerdeki kaldırım bedeli gibi bir bedel yani şehirlerde de her bir vatandaşın kendi mahallesine yapılan kaldırım için para ödemesi lazım ama bu fiiliyatta işletilmez. Yani burada da siz temsilî örnekleri bana gönderdiniz sulama birliklerinden bu son yapılan, yeni yapılan masraf ve yatırımlarla ilgili. Geriye dönük böyle bir olay yok zaten yani bu kâğıt üzerinde olan bir yatırım bedeli. Bunun kaldırılması doğru, tamam. Biz buna karşı gelmiyoruz ama zaten bu fiiliyatta işlemeyen bir şeydi yani fiiliyatta yoktu bu. Aynı şehirdeki kaldırım parasını hiç kimse ödemiyorsa hangi vatandaş, hangi konutta oturan vatandaş sokağına yapılan kaldırım için para ödüyor? Resmiyette var bu ama belediye bu parayı tahsil edemiyor. Yine, eski yapılan hiçbir bina kanalizasyon katkı payını ödemiyor. Ancak vatandaş oturma izni alırsa kanalizasyon katkı payını ödüyor, onun dışında ödemiyor. Bu da bunun gibi bir şey. Yani bunun da kaldırılması doğru. Biz bunu destekliyoruz.

Ben hayırlı uğurlu olması gerektiğini düşünüyorum. İnşallah buradaki yanlışlıklar düzeltilir. Ama özellikle belediye mücavir alan dışındaki hazine arazilerinin satışının mutlaka acil olarak gündeme alınması... Yoksa şimdi çok büyük bir adaletsizlik var yani asıl çiftçilik yapacak insanlar bu tanınan haklardan faydalanamıyorlar şu anda. Bunun acilen Tarım Bakanımız ve şahsınız tarafından Maliye Bakanlığıyla görüşülerek bu sorunun çözülmesini talep ediyor, saygılar sunuyorum.