KOMİSYON KONUŞMASI

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Sayın Başkan, sayın bakanlar, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.

Görüşmekte olduğumuz tasarı 58 maddeden oluşmaktadır. Esas konu ise sulama birlikleri üzerinde yoğunlaşmaktadır. Gerçek bir değerlendirme yapar isek ortada seçimle gelmiş sulama birlikleri var. Evet, bazı sulama birliklerinin, kooperatiflerinin borç ve alacak yönetiminde sorunlar olabilir ama bu tasarının 53'üncü maddesiyle gerçekten küçük bir aksaklığın, daha doğrusu, kısa bir ifadeyle, pireye kızarak yorganı yakmaya benzeyen bir düzenleme getiriliyor. Kanun yürürlüğe girdiği anda tüzel kişiliği devam eden sulama birliklerinin tamamında birlik organlarını yani seçilmiş iradeyi feshediyorsunuz. Üstelik, DSİ'nin teklifiyle, istenen sulama birliğinin feshine bakan eliyle de onay veriyorsunuz. Hâlbuki, sulama birlikleriyle ilgili olarak bir çalışma yapılacak ise öncelikle bu birliklerin daha verimli, daha rantabl olması için, daha ucuza su verebilmesi yönünde iyileştirmeler yapılması gerekirken ortada bir sıkıntı varsa ona el koymak yerine, bunların düzeltilmesi ve iyileştirilmesi daha uygun olmaz mı? O nedenle, bu tasarının bu alandaki yönünün eksik olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle, bu tasarıdan vazgeçilmesini ve özellikle yeniden bir düzenleme yapılmasına ihtiyaç olduğunu belirtmek istiyorum.

Bu tasarı, elektrik dağıtımından sonra tarımsal sulamanın da özelleştirilmesinin kapısını aralıyor. Elektrik dağıtımında yapılan ve sonuçları bugün gerçekten pahalı elektrikle, kayıp kaçak bedeliyle vatandaşa fatura edilen hatalı politika şimdi de tarımsal sulamada denenmek istenmektedir. 8'inci maddenin ek madde 12'sinde açıkça, sulama tesislerinin DSİ eliyle, işletme hakkının özel şirketlere devrine yol açıyorsunuz. Sulama faturasını ödeyemeyecek hâle gelen üretici, 6'ncı madde yoluyla kamu kurumları dışındaki şirketlere devredilecek, sulama tesisleri ve sulama dağıtım yoluyla açıkça icrayla karşı karşıya bırakılabilecektir.

Muhalefet partilerine, bizlere sürekli şunu söylüyorsunuz: "Bardağın dolu tarafına bakın, hep boş tarafına bakıyorsunuz." diyorsunuz. Peki, Sayın Bakan, siz -bu yaptığınız- gerçekten bardağın dolu tarafına mı bakıyorsunuz yoksa boş tarafına mı bakıyorsunuz, burada bir soru işareti var. Onun için, bu soru işaretinin giderilmesi gerekmektedir. Ancak bu tasarıya gerçekten sizlerle aynı bakış içinde olmadığımızı belirtmek isterim. Bugün birlikleri devralıp, sonra özelleştirme yolunu açacağınız aşikâr. Gerçekten bu konuda böyle bir tereddüt ortadan kaldırılmak isteniyorsa bunun hiçbir şekilde özelleştirilmeyeceğine dair bir kaydın, bir maddenin bu tasarı içinde olmasında fayda var ancak bu şekilde kamuoyunu biraz daha tatmin edebilirsiniz diye söylemek istiyorum.

Sulama birliklerindeki iyi örnekleri görmek yerine, muhalif sulama birliklerini tasfiye etmeye, suyun dağıtım şebekesinin özelleştirilmesine adanan bu maddelerle sulama birliklerinin sorununu çözmek yerine, adrese teslim biçimde belli belediyelere kaynak aktarmaya, belli şirketlere de -elektrik dağıtımındaki gibi- sudan para kazanma alanını açmaya çalışıyorsunuz. Hâlbuki, burada gerçek anlamda DSİ'ye bu kadar yükünün yanı sıra bu yükü de getirmeniz birçok sorunların aşılmasında yeni bir sorunu, yeni bir yükü Bakanlığınız olarak üzerinize almış oluyorsunuz. Gerçekten içinden çıkılmayacak bir noktaya doğru bu sorunu götürdüğünüzü görüyorum. Sorunlu sulama birlikleri varsa onları düzeltmeye dönük girişimde bulunun, çiftçinin suyuna, maalesef, dokunmanın, tarımdan yeni rant oyunlarını, maalesef, devşirmenin yolunu da açmayın. Başarısız olan, borca batık bulunan sulama birliklerinin ve sulama kooperatiflerinin durumunun esasen çiftçilerin para kazanamamasından kaynaklandığını görmek zorundasınız. Bu nedenle, öncelikle çiftçilerimizin kazanmasına imkân sağlayan düzenlemelere ihtiyaç vardır. Çiftçinin borcu her gün daha çok artıyor ödemeleri de bu nedenle zorlaşıyor, bunu da görmek zorundasınız, bilmek durumundasınız.

Sulama birlikleri içinde kamuya borcu olanların toplam borcu ne kadardır? Devlete 1 milyon Türk lirası ve üzeri borcu olan sulama birliklerinin oranı nedir, bunun da açıklanmasına ihtiyaç vardır. Sulama birliklerinin alacak ve borç oranlarının hangi oranlarda ortaya çıktığının da ortaya konmasını, bu oranlarının yani alacak-borç oranlarının ve miktarlarının da ortaya konulması gerekmektedir. Esasen burada sulama birliklerinin sorunlarından ziyade, onların işletilmesinin ötesinde, kooperatiflerle ilgili bazı sorunların ağır bir şekilde gündeme geldiğini belirtmek isterim. Özellikle sulama kooperatiflerinin birçok alanda başarısız olduğu ve borca batık olduğu bir gerçektir. Yani sulama birlikleri ile sulama kooperatiflerini ayırmak gerekir. O nedenle, sulama kooperatiflerinin âcizliklerini, onların borca batıklarını ve onların yönetim sıkıntılarını bir kenara koyarak bunun içine sulama birliklerini de sokmanız gerçekten gelecekte çok büyük sorunları da beraberinde getirecektir.

Başta üyelerinden tahsilat karnesi düzgün işleyen sulama birliklerinin devamı, sulama birliklerinin kapatılmadan ya da yerel yönetimlere devredilmeden yeni bir yasal düzenlemeyle borç-alacak yüklerinin yönetimi ve belediyelere devredilmemesi suretiyle tahsilatlarının da şirketler eliyle yapılmaması yönünde bir çalışma yapılmalıdır. Bize gelen bilgilere göre sulama birliklerinin yüzde 80'inin iyi durumda çalıştığı, yüzde 20 oranındaki birliklerin de çalışamaz durumlarda olanlarına çözüm bulunması gerektiği yönündedir. Kaldı ki her sektörde bu oranlarda başarısız olan kesimler vardır. Yalnızca bu başarısız olanlara bakılarak o sektörler ve kurumlar kapatılamaz, bir başka kuruma da devredilemez.

Gördüğümüz kadarıyla sulama birlikleri ile sulama kooperatifleri karıştırılıyor, biraz önce bahsettiğim gibi. Dolayısıyla bunların iyi bir şekilde irdelenip gerçek anlamda kooperatiflerle ilgili çözümler üretmemiz ve bu yasa tasarısı içinde bunlarla ilgili delillerin olması noktasında bir çalışmanın yapılmasına ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.

Sonuç olarak, sulama birliklerinin kapatılmasına, devrine, özelleştirilmesine şiddetle karşıyız. Asıl konu, yetki devrinin geniş takdir yetkisine yol açacak olması ve suyun ticarileşmesi uygun değildir. Bu durumlar dikkate alınarak bu tasarının geriye çekilmesini, itirazlarımızın dikkate alınarak yeniden düzenlenip Komisyonumuza yeniden gelip görüşülmesinde fayda olduğunu söylemek istiyorum.

Ben Sayın Bakana birkaç soru da ilave etmek suretiyle sözlerimi bitirmek istiyorum.

Soru 1: Orman vasfını yitirmiş orman alanlarının, atasından kalan arazisini, mülkünü ücret mukabilinde değil, ücretsiz olarak kullanan, yıllardan beri kullanan kişilere, orman köylüsüne verilmesi gerekmez mi Sayın Bakan? Bunun mutlaka gerçekleştirmelisiniz çünkü orman köylüsü gerçekten çok mağdurdur. Nasıl ki sahillerde devlete ait birçok yer ücretsiz olarak turizm alanlarına açılıyor ve turizmcilere veriliyorsa köylümüze bu yerler neden verilmiyor, bunu anlamakta zorlanıyorum.

Soru 2: Bugünkü mevzuata göre devlet, orman alanlarında tek söz sahibi iken dikiminden kesimine kadar her alandaki yetkilerinizi devretmeye çalışıyorsunuz bu tasarıyla. Buna neden ihtiyaç duydunuz? Devlet ormandan kütük satışı yapıyordu. Gelen taleplere göre bunların değerlendirilmesi gerekirken siz bunları sanki başaramıyor, bunu yapamıyormuş gibi bir tavrı ortaya koyarak bu tasarıyla özel şirketlere Orman Bakanlığının yapacağı işi devretmek suretiyle ormanlarımızın gelecekte gerçekten talan edileceği bir noktanın yolunu açıyorsunuz Sayın Bakan, bunu görmenizde büyük fayda var. Bu nedenle, gelen tasarıyla ormandaki yaş ağaçlar bile satılacak. Buna neden gerek duyuyorsunuz, buna ihtiyaç var mı Sayın Bakan?

Soru 3: Sulama birliklerinin iyi yönetilmediği ve bir kısmının da borca batık olduğundan bahisle el koymaya ilişkin bir düzenleme geliyor 53'üncü maddeyle. Şimdi size soruyorum: Türkiye'de -belki ilk bakışta size abartılı gelecek ama ben bunu söylemek durumundayım- birçok belediye bugün borca batık durumda. Personelin maaşını iki ay gecikmeli, üç ay gecikmeli ödeyen belediyelerimiz var. Hatta birçok belediye hizmet yapamıyor, sadece belediyeyi açık tutuyor. Şimdi bu belediyelere, bu kurumlara gerçekten başarısız diye, yönetimi iyi yapamıyor diye el koymayı falan mı düşünüyorsunuz bununla birlikte? Yani bu da çok önemli bir olay. Gerçekten bunun enine boyuna değerlendirilmesinin ve kıyaslanmasının da gerektiğini düşünüyorum.

Şimdi, biraz önce Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanımız buradaydı, ona da soracaktım; aylardan beri hatta yıllardan beri hep "Çiftçimizi destekleyeceğiz." özellikle mazot yönüyle "Yarısı bizden, yarısı sizden." demek suretiyle sürekli vaatte bulunuyorsunuz, yeniden yine vaatte bulundunuz ama bir türlü bunu uygulamaya sokamadınız. Yani çiftçimiz gerçekten en büyük maliyeti olan, girdisi olan mazotu ucuza alamıyorsa; her yere, her alana, işte hava yollarına, gemilere, gemiciklere, yatlara kadar eğer siz mazotu vergisiz olarak verip çiftçimize vergisiz mazot vermeyi gerçekten düşünemiyorsanız veyahut da uygulamaya sokamıyorsanız bu çiftçinin kesinlikle para kazanması mümkün değildir. Ne bu çiftçi, borcunu ödeyebilir ne de rahat bir şekilde üretim yapabilir, buna da çözüm bulmanız gerekiyor.

Soru 4: "Çiftçinin kullandığı suyu saat bağlayacağız, ücretini de buna göre alacağız." diyorsunuz. Peki, vahşi sulamada saati nasıl takacaksınız, nasıl kontrol edeceksiniz, bunun ücretini nasıl alacaksınız? Şu anda sulamada ne miktar vahşi sulama yapılıyor, ne miktar yağmurlama ve damlama sulaması yapılıyor, bunu da öğrenmek istiyoruz.

Soru 5: Tarımda gelişen ülkelerin tamamında çiftçiye yapılan destek ve teşvikler öne çıkmaktadır. Nerede tarımda gerçekten gelişmişlik varsa çiftçinin yanında devletin sürekli desteklediği ve teşvikler verdiği görülüyor. Bizdeyse bu destekler ve teşvikler çok düşük kaldığı gibi düzenli de verilmiyor; zaman zaman aksamalar oluyor ve çok düşük seviyelerde kalıyor. Dolayısıyla çiftçimiz ürettiği üründen para kazanamıyor, ürettiğini de rahat bir şekilde gerçek değerine de satamıyor. Bunların da değerlendirilmesi gerekir diye düşünüyorum.

Bir de Sayın Bakana özel bir soru sormak istiyorum: Ben Denizli'ye gidip gelirken hep Afyon'dan geçiyorum. Afyon milletvekilisiniz Sayın Bakan ama Afyon'da ağaçlandırmanın maalesef sıfır noktasında olduğunu görüyorum; her taraf bozkır, her taraf boş arazi. Bu yerleri ne zaman ağaçlandıracaksınız, bunun da cevabını istiyorum.

Çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.