EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Şimdi, aslında Haydar Bey'in sorduğu şu soruyu şöyle yorumluyorum: Şimdi, tabii, kurumların, KİT'lerin faaliyetlerinde bir kamusal fayda kriteri var yani bir kamusal faydayı amaçlarız ve objektif olma kriteriyle hareket ederiz. Bu bağlamda da şimdi KİT'e ait bir arazinin başka bir KİT tarafından satılmasında bir kamusal fayda olması lazım. Yani olabilir, işte, o kurumun başındaki adamın bu konudaki tecrübesi daha fazladır, bu konuda daha yeteneklidir ama işte, bunun da bizim tarafımızdan bilinmesi lazım yani bir KİT Komisyonu üyesi olarak. Biz bu bağlamda şunu soruyoruz burada: Yani buradaki objektif kriter nedir, buradaki kamusal fayda nedir? Bu bize anlatılabilirse biz de kafamızdaki soru işaretlerinden kurtulmuş oluruz.

BAŞKAN - Emre Bey, aslında ben olayı anladım biraz. Buraya ne Sümer satıyor ne Ankara Doğalgaz satıyor, bunu zaten Özelleştirme satıyor ama -ben mali müşavir olduğum için- her iki şirket de Özelleştirmenin bünyesinde. Bu defa Ankara'ya kullanmış ihaleye çıkarken, sattığı falan yok aslında. Benim anladığım kadarıyla bütün yetki Özelleştirmede, Özelleştirme satıyor ama satarken o şirketi aracı olarak kullanıyor ama kalkıp da Ankara Doğalgaz satmıyor araziyi, Sümerbank da satamıyor zaten onlara, öyle bir yetkileri yok çünkü satış için tamamı Özelleştirmede.

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - Başkanım, çok kısa olarak şunu ekleyeyim, bu düşünce de bizde şöyle bir düşünce oluşmasına sebep oluyor: O zaman yani Sümerin varlığını sorgular hâle geliyorsunuz. Yani o zaman niye bu KİT var, o zaman niye biz bu kadar kişiyi istihdam ediyoruz; o zaman niye bu kadar zamanımızı mesaimizi bu kapsamda harcıyoruz? Bunu tek bir KİT hâline getirirsiniz, tek bir KİT bunu yönetebilirsiniz. Aklımıza bu geliyor bunun devamında.